Sebki Hindi Tarzı Üslubu ve Tüm Özellikleri



SEBK-İ HİNDÎ AKIMI

 

Sebk-i Hindi özellikle 17. yy da Divan şairleri tarafından oluşturulmuş bir şiir tarzıdır. Kelimenin kökenine baktığımıza; "hindî" kelimesi, Hint'e ait demektir. "sebk" kelimesi ise bir şeyi eritme, kalıba dökme anlamlarıyla sözlüklerde yer alır. Edebi bir tür olarak ise ibarenin tarz ve tertibi anlamındadır. Dolayısıyla sebk-i hindi terkibi, Hint tarzı veye Hint yolu anlamında kullanılmaktadır. 

Sebk-i hindî akımı  İran, Azerbaycan, Hindistan, Afganistan, Tacikistan ve Türkiye olmak üzere birçok ülkenin Türk Edebiyatı sahalarında, etkisini göstermiş olan bir divan şiiri bir akımdır. Bu edebi tarz, İran şahlarının baskısı sonucu Hindistan'a gelen, bir kısmı Türk asıllı olan bir grup tarafından ortaya atılmıştır. Temsilcileri arasında ise Şevket-i Buharî, Sâib-i Tebrizî, Tâlib-i Âmûti, Urfi-i Şirâzi, KelîmiKâşânî gibi şairler vardır. [1]

 

EKOLÜN ŞAİRLERİ

Bu ekolün bizim edebiyatımızdaki etkileri XVII. ve 13.  Yüzyıl  'lara dayanmaktadır. Bu tarzın bizim edebiyatımızdaki temsilcileri arasında ise  Naili Kadim ,  Nabi ,  Fehim-i Kadim , İsmetî,  Arpaemînizâde Sâmî, Saib, Şehrî,   Şeyh Gâlip  , gibi isimleri saymak mümkündür.

 

Ekolün genel özellikleri

Sebki Hindi’nin özellikle formül halinde verilmek istenirse  a) Genişletilmiş tamlamalar ve birleşik sözcük grupları oluşturmak, b) Somutlaştırmalar yapmak,, alışılmamış bağdaştırmalar ve duyumlar arası geçiş içeren ifadeler(hiss-âmîzî) kullanmak,  c) Yeni-orijinal kelime ve terkipler (yapılar) bulmak olarak özetlenebilir. [2]

 Sebk-i Hindi'nin, "Bilmeceyi andıran karmaşık Mazmun ve anlatımlar, hayal oyunları, güçlükle anlaşılır, beklenmedik ve alışılmamış benzetmeler, sentetik bir şiir dili" (Fahiz İz) olarak sıralanabilecek özellikleri, Divan  nâzımının kalıplarını kırmak yerine bu kalıplarla oynamak ustalığına yol açmıştır denilebilir. Bir bakıma bu, şiiri bütünüyle zihinsel çalışmanın ürünü yapıyor, çevreden, yaşamdan kopararak düşünceyle sınırlıyordu. Şiirde bilgece tutumun, atasözlerini kullanmanın, özdeyiş niteliği taşıyan dizeler düzmenin yaygınlaşması da bunun sonucudur.

Bu akımın Divan Şiirine getirdiği yenilik ve başkalıklar: Söz Sanatları yerine anlam derinlikleri ve anlam oyunları koymak. Açık ve düz söyleyişi bırakıp mecazlarla yüklü, müphem ve güç anlaşılır bir şiir yolu tutturmak. İşitilmemiş ve geniş dayanan yeni mecazlar  bulmak. Her mısra’a üstün bir iç musikisi söz ahenk sağlamaktır.

Divan Şiirinin kalıplarını kırmak yerine bu kalıplarla oynamak ustalığına yol açmıştır denilebilir. Sebk-i Hindî etkisindeki şairler günlük yaşamdan uzaklaşmışlardır. Açık ve düz olan anlatım yerine kapalı, mecazlı, güç anlaşılır bir Şiir söylemişlerdir. Dilleri diğer  şairlere göre daha ağırdır. 3'lü, 4'lü tamlamalara yer vererek anlaşılmaz manalar oluşturmuşlardır.  Önceden kullanılan mazmunlar bu akımdan etkilenenler tarafından reddedilmiş, işitilmemiş yeni hayallere dayalı mecazlar kullanılmıştır. Saib-i Tebrizi'nin dediği gibi, 'ince anlamlar bulabilmek için şairin de inceldiği' bir stil... Ya da, Şevket-i Buharî gibi söylersek, 'şiirde anlamın, bir hasırın telleri gibi örülmüş ve iç içe geçmiş, derin ve girift olmalıdır. ' Bu ise, şiirsel tahayyülün de öne çıkması demek olmuştur.

Bu akım 19 Yüzyıl sonlarında Fransa’da görülen ve bizde  Ahmet Haşim ' in temsil ettiği Sembolizm akımını andırmaktadır. Cenap Şahabettin ’in “ Biz Dekart’dan değil Şeyh Galip mektebindeniz “ sözü burada anılmaya değer ve Sebk-i Hindi ile Sembolizmin akrabalığını gösteren önemli bir sözdür

Fakat tüm bunlar Sebk-i Hindî, muamma ve bilmece gibi anlaşılması ve çözülmesi zor yapmacık bir şiir tarzı  haline sokmuş,  anlaşılması güç bir şiir oluşturmakla tenkit edilmişlerdir.

Sebk-i Hindi akımına örnek beyitler

Bir şülesi var ki şem-i canın  
Fanusuna sığmaz asmanın.                   (Şeyh Galib)


Ettik o kadar ref-i taayyün ki Neşati
Ayine-i pürtab-ı mücellada nihanız.            (Neşati)

Şevkuz ki dem-i bülbül-i şeydâda nihânuz
Hûnuz ki dil-i gonçe-i hamrâda nihânuz”  ( Neşati)

Sâib sabırlı ol ki bülbül gülsüzlükten 

Tahta kapıdaki güle benzeyen çivileri söker   ( Saib-i Tebrizi) )

Sâib! Zâhidin kalın sarığı seni aldatmasın 

Zirâ içi boş kümbetten çok ses çıkar 

                                                               (Sâib-i Tebrizi )[3]

AKIMIN ÖZELLİKLERİ 

 

1.Anlam Özellikleri

a) Mana 
Bu akımda anlam, sözden daha önemli kılınmıştır. Diğer Üsluplara göre bu akımda son derece girift bir  anlam söz konusudur. Bu giriftlik, manadaki derinlik ve genişlikten kaynaklanmaktadır.

b) Hayâl
Sebk-i hindîdeki hayâl unsurları, mana  dışında olduğundan farklı bir çizgi göstermiştir. Bu hayaller, bu ekolde olduğundan derinleşmiş, hayal içinde hayaller meydana getirilmiştir. Dolayısıyla bu durum metnin anlaşılmasını oldukça güçleştirmiştir.  Sebki Hindi’de “muhayyile” önem kazanmış,  insan ruhu ve heyecanları üzerine derin ve ince hayaller kurulmuştur.  Tahayyül sınırsız olduğu için  mantığı zorlayan i mübalağalı  imgeler kullanılmıştır.

c) Izdırap

Dış âlemden iç âleme, insanın içine yönelme söz konusudur. İnsanın ızdırapları, çektiği acılar şiirinkonusu içerisine girmiştir. Bu sebeple şiirde bu kavramı verici tarzda kelimeler çok sık kullanılmaktadır.

  1. d) Mübalağa
    Bir olayı ifade ederken bilinenin çok üstünde gösterme durumudur. Bu durumun beraberinde şiirin anlaşılmasını  güçleştirici bir üslup getirmiştir.
  2. e) Tezat
    Karşıt durumların birbiriyle olan ilişiğidir.

    f)Yeni Mazmûn
    Buradaki mazmunların, telmih olmadığını vurgulamak gerekir.  Mazmun her zaman telmih demek değildir; bir metnin içinde bir şeyi gizlemek demektir. Divan Şiirinin kullanılmış  mazmun kalıplarının dışında şairler daha önce söylenmemiş, kimse tarafından kullanılmamış yeni mazmûnlar bulma çabası içine girmişlerdir. Zîrâ "bikr-i mazmûn"(daha önce söylenmemiş mazmûn) bu şiirin önemli bir özelliği olmuştur.

Tasavvuf

Bu ekol içinde tasavvuf yoğun olarak işlenmiş ve tasavvufla beraber anlam örgüsü şiirde yine mânâyı güçleştirici unsurlardan biri olmuştur. Bu şairler Tasavvufu bir amaç olarak görmemişler, sadece söylemek istediklerini ifade etmek için bir araç olarak kullanmışlardır.

Konuya Yaklaşımları

Sebk i Hindi şairleri   hem şiirin konusunu değiştirmek istemişler hem de ele aldıkları  alışılmış konulara farklı açılardan  ele almışlardır.  Onların bu çabaları   önceden kullanılmayan  mazmunlar oluşturmalarına  birbirine aykırı anlam ve mazmunlar ortaya çıkarmalarına neden olmuştur. . Böylece mübalağa, benzetme ve   tezat sanatını bolca kullanmış olurlar. Sebk i Hindi şairlerinin amacı, önceden söylenmemişleri, söyulemek, önceden denenmemişleri, denemek,  söylenmemiş anlamlar ve mazmunlar bulmak olmuştur. Bu amaç Sebk-i Hindi’nin en dikkati çekici şairlerinden Şeyh Galip’in beyitlerinde dahi dile gelir.

Tarz-ı selefe takaddüm etdim

Bir başka lügat tekellüm etdim

Ben olmadım o gürûha pey-rev

Oymuş belî Gencevî’ye Hüsrev  ( Şeyh Galib)

 Orijinal hayaller, mazmunlar, ince fikirler,  sehli mümteni,   ve  şiirde ince anlamalar, ve taze hayaller   önemli olduğu için sözlerini kısa ama anlamca derin kurmaya çalışmışlardır. Bu üslupta  şiirde zengin ve ince hayaller ile ıstırap ve elem temaları öne çıkmış,  bu üslup edebiyatımıza konu, hayal, dil ve ifade zenginliği getirmiştir.
2.Dil Özellikleri

a) Dilde İncelik  
Hint tarzı şiirlerde dil ince, nazik ve süslüdür.  Şiirde yeni hayal, yeni deyiş, yeni, düşünce peşinde koşan şairler, bu yenilik ve tazelikleri sağlamak için de yeni kelimeler aramışlar, lügatten yeni kelimler de bulmuşlardır. Derin ve farklı anlam arayışları onları farklı ve yeni bir üsluba sevk etmiş olduğundan Sebk-i Hindi’nin kendine göre br üslup oluşturduğu da söylenebilir.

Tamlamalarla ve yeni kelimelere yeni mazmun ve deyişlerle kurulan bu üslup, damana derin ince  süslü olmalıdır mantığı öne çıkar. Divan şairlerinden Şevket: "Söz ince, narin bir örtüdür; o kadar ince olmalıdır ki, altındaki anlamı örtmesin; anlam olduğu gibi görünsün" demiştir.  Fahir İz  Sebk-i Hindi’nin dil ve üslubunu  "Bilmeceyi andıran karmaşık mazmun ve anlatımlar, hayal oyunları, güçlükle anlaşılır, beklenmedik ve alışılmamış benzetmeler, sentetik bir şiir dili"  olarak tarif etmesinin de nedeni budur.

b) Yeni Kelimeler 
Şairler bu üslupta aynen mazmunlarda olduğu gibi yeni kelimeler bulma çabası içine düşmüşlerdir. Bunda da orijinallik söz konusudur. Bazen bu kelimeleri seçerken lûgatlardan da yararlandıkları olmuştur.

  1. c) Tamlamalar 
    Bu üslupta tamlamalara çok yer verilmiştir. Bu üslupta zincirleme tamlamalar önem kazanmıştır. Öyleki, bazen bütün bir mısranın tamamıyla terkib içinde oluşabilmiştir.
  2. d) Rediflerin Kullanılması 
    Sebk-i hindî de  "rediflere sıklıkla yer verilmiştir. "

SÜSLÜ NESİR ÂLÎ ÜSLUB VE İLGİLİ LİNKLER 

klaynakça 

  • [1] ALİ FUAT BİLKAN, https://www.academia.edu/5696516/Sebk-i_Hind%C3%AE_%C3%87al%C4%B1%C5%9Fmalar%C4%B1_Studies_on_Sabk-i_Hindi
  • [2] İsrafil BABACAN, HÜSN Ü AŞK’TA SEBK-İ HİNDÎ TESİRİ, Türkbilig, 2010/19: 1- 24





Şahamettin KuzucularAdmin / Erkek / 1/20/2016