Saraylar, Camiler, Yapılar
Müzeler
İl il Türkiye

Resim Alıntı: r.wikipedia.org/w/index.php?title=Dosya:Diyarbakirwalls2.
Antik Kentler
Diyarbakır
Diyarbakır
(Osmanlı döneminde: Amid, Diyar-i Bekr), Türkiye'nin Güneydoğu Bölgesinde yer
alan ve tarihî bir şehirdir. Diyarbakır kent merkezi yaklaşık 9 bin yıllık bir
geçmişe sahiptir. Diyarbakır kent merkezi 4 ilçeye ayrılmıştır. Bunlar: Bağlar,
Kayapınar, Sur ve Yenişehir'dir.
TÜİK 2011 nüfus sayımına
göre 1.570.943tür. Fakat bu toplam il nüfusudur yani köyleriyle ve
ilçeleriyle birlikteki nüfustur. Şehir merkezi yani asıl Diyarbakır kentinin
merkez nüfusu ise 875.069'dur.[1]
Diyarbakır
şehrinin en önemli akarsuyu Elazığ ili sınırları içinden çıkan Dicle nehridir.
İl Güneydoğu Toroslar ile çevrili, en yüksek noktası olan Karacadağ’ın zirvesi
2000 metrenin altındadır.
DİYARBAKIR’IN
ADI NEREDEDEN GELİYOR?
Diyarbakır’ın
ilk adı amidi Asur hükümdarı Adad-Nirayi'ye ait bir kılıç kabzasında
" Amid " ya da " Amidi " olarak geçmektedir. Roma ve Bizans
kaynaklarında " Amid , O'mid , Emit , Amide " şeklinde adlandırılır. 11.
yüzyılda yöreye gelen Türkmenler şehirdeki yapılarda kullanılan siyah renkli
taşlardan dolayı şehre " Kara Amid " demişler, Arap egemenliği
sırasında "diyār" (ديار) ve " Bekr " (بکر) isimleri ile Diyâr-i Bekr olarak kayıtlara geçmiştir. [2] Diyâr-i Bekr
adının 1867 yılında vilayet
oluşu sonrası yavaş yavaş terk edildiği, bölgeye merkez sancağı için
(Diyar-ı Bekr) Diyarbekir adının kullanıldığı görülmektedir. 1937
tarihinde yapılan tartışmasının ardından, Atatürk’ün isteğiyle Diyarbakır
olarak değiştirimiştir. [3]
TARİHÇESİ
Eğil-Silvan
yakınlarındaki Hassun, Ergani yakınlarında Hilar mağaralarında Yontma taş
ve Mezolitik ( bkz: Tarih Öncesi Çağlar ve Uygarlığın Oluşumu
)devirlerden kalma kalıntılar tespit edilmiştir .
Şehrin, Ergani ilçesi, Çayönü Tepesi kazılarında, dünyanın en eski
köylerinden birisi bulunmuştur. Buluntular köyün tarihini M.Ö. 7000e
kadar ulaştırmaktadır.
Şehrin
kent merkezinde, MÖ 3000 Hitit ve Hurri-Mittani egemenliği yaşanmıştır. MÖ 1260
yılına kadar egemenliklerini sürdüren Hurri-Mitaniler'den sonra sırasıyla Asurlular, Aramiler, Urartular, İskitler, Medler, Persler, Makedonyalılar,Yunan , Selevkoslar, Partlar, Ermeniler, Roma lılar, Sasaniler, Bizanslılar, Emeviler,
Abbasiler, Şeyhoğulları, Hamdaniler, Mervaniler, lar, Selcuklular, İnaloğulları,
Nisanoğulları, Artuklular, Eyyübiler, Moğollar, Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlılar Diyarbakır'a egemen olmuşlardır.[4]
Asurlular
döneminde şehir, bölge valilik merkezi olmuştur. Mîlâttan sonra bir ve ikinci
asırlarda şehir ve bölgesi için Romalılar ve Partlar arasında savaşlar
yapılmıştır. Romalılar’ ın hakimiyetine geçen şehir Roma İmparatorluğu'nun
yıkılması ile Bizans yönetime geçmiştir. Ömer döneminde islâm ordusu
Diyarbakır'ı ve çevresini fethetmiştir. Halid bin Velid, Diyarbakır'a giren ilk
islam kumandanıdır. Sahabeler veya diğer adıyla camiindeki Halid
Bin Velid’in oğlu Süleyman ile 29 sahabe mezarı işte bu olaydan hatıra
olarak kalmıştır. [5]
Diyarbakır İslam fethinden sonra bir eyalet olarak İslâm devletine
bağlanmıştır.
869-899
yılları arasında Diyarbakır ve çevresinde şeyhiler Hânedânı hüküm sürer. Halîfe
Mütazıd bu hâkimiyete son vermiş, ama daha sonraki yıllarda Hamdânîler şehre
hâkim olmuşlardır. 990 yılında bölgeye hâkim olan Mervaniler 1096 yılına
kadar saltanat sürereken Alparslan 1071 Malazgirt Savaşı'ndan bir sene önce
Diyarbakır’a gelerek ve Mervânîleri, Selcuklulara tâbi olmak zorunda
bırakmıştır. Melikşah'ın vefatından sonra Diyarbakır'da egemenlik Suriye Selcukluları'na geçer.
Eyyûbî
lideri Melik Kâmil, Selçukluların yönetimindeki şehri ele geçirmiş fakat kısa
bir müddet son ra Anadoluda başlayan İlhanlı hakimiyetiyle bu defa
1259'da İlhanlılar'a tabi olmak zorunda kalmıştır.. İlhanlılar, bölgeyi
Artukoğulları'nın hâkimiyetine bırakınca bölgede uzun bir müddet Artuklu
idaresi başlar. Fakat 1401 yılında Akkoyunluların Doğu Anadoluda
kurdukları devletin başkenti olur. Artuklu, Akkoyunlu ve Safevi
dönemlerinde kentte önemli bir Türkmen nüfusu yerleşmiştir.
1507-1515
yılları arasında Anadolu Beylikleri, Memlûklar İran-Safevî devletleri arasında
bu bölge için mücadele devam etti. Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selim ,
Diyarbakır'ı ve bütün Güneydoğu Anadolu’yu 15 Eylül 1515'te Bıyıklı Mehmet Paşa
kumandasında Osmanlı egemenliğine katmıştır.
1853
yılında Kırım Savaşı sonrasında Şehremeni adı atında ilk belediyelikler
kurulmaya başlamış Diyarbakır Şehremaneti ise 1865 yılında kurulmuştur. 1922
yılında Ankara Hükümetince Diyarbekir dâhil diğer tüm yerleşim yerlerinde
Cumhuriyet rejiminin belediyeleri de kurulmuş olacaktır. [6]

Resim Alıntı: https://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Dosya:Diyarbakirwalls.
DİYARBAKIR SURLARI
Eski
Diyarbakır şehrini kuşatan Diyarbakır Surları Çin Seddinden sonra dünyanın en
uzun, en geniş ve sağlam surlarından biri kabul edilir. Kale,
Karacadağ’dan Dicle’ye uzanan geniş bazalt yaylanın doğu ucuna, zeminden yüz
metre yüksekliğe kurulmuştur. Diyarbakır kalesi Çin Seddi'nden sonra en uzun
surdur. Diyarbakır kalesi,5.700 metre uzunluğunda,10-12 metre yüksekliğinde,
3-5 metre,82 adet burcu,4 yöne açılan ana kapıları bulunmaktadır.Burçlar
üzerindeki görkemli kabartmalar ve kitabeleriyle dünyanın ender
kalelerindendir.[7]
iç
Kalenin, MÖ. 2.000 de Hurriler Döneminde kurulduğu MS 349 yılında Roma
imparatoru ikinci Constantinus (Kanstantinus) zamanında şehrin surlarla
çevrildiği kalenin onarıldığı bilinmektedir. [8]
İç kale Diyarbakırda yapılan ilk yerleşim yeridir. 367 ve 365 yılları
arasında şehrin batı surları yıktırılmış, Urfa Kapısı ve Mardin Kapısına uzanan
bölüm yapılmış, altıncı yüzyılda Justinianus zamanında güçlendirilerek genel
biçimini almış, daha sonraki yıllarda sürekli onarımlarla genişletilerek
günümüze kadar ayakta kalmıştır.[9]
Diyarbakır
Surları ( Roma İmparatorluğu , II. Konstantinus M.S. 349)den bu güne, fazla
tahrip olmadan gelebilmiştir. Surlarda Roma, Bizans, Arap, Türk-İslam, Selçuklu
ve Osmanlı dönemlerine ait son derece güzel ve birer Sanat eseri olan burçları,
kapıları, kabartma ve figürleri yan yana görmek mümkündür.[10]
Diyarbakır
Kalesi, Dış Kale ve iç Kale olarak iki bölümden meydana gelmektedir. Dış Kale
surlarının uzunluğu 5 kilometre kadardır Doğu–Batı doğrultusunda 1.700, kuzey -
güney doğrultusunda 1.300 metrelik bir alanı kuşatmaktadır. Surların yüksekliği
10-12 metre, kalınlığı 3-5 metredir. Surlar üzerinde kuleleri birbirine
bağlayan geniş bir yol vardır. Bu yol, 70 santimetre kalınlığında mazgal
duvarları ile korunmuştur. Kalenin 82 burcundan en ünlüleri Evli Beden (Ulu
Beyden), Yedi Kardeş ve Keçi (Kiçi) burçlarıdır.[11]
Romalılardan
Osmanlılar kadar çeşitli devletlere ait yazıtlar (kitabeler) bulunmaktadır.
Bunları şöyle sıralayabiliriz: Latince: Romalılar, 367 375 yılları arası,
Yunanca: Bizanslılar, 440-528 yılları arası. Arapça yazıtlar: Abbasîler 909,
Mervaniler 995-1035, Büyük Selçuklular 1088-1092, Şam Selçukluları 1093,
İnallılar 1141, Nişanlılar 1154-1183, Artuklular 1188-1208, Eyyubiler
1236-1237, Akkoyunlular 1149-1479. Farsça yazıtlar Osmanlılar Dönemine aittir.
1525–1527[12]
Kale Romalılardan sonra, Abbasi, Selçuklu, Artuklu ve Akkoyunlular zamanında
sürekli onarım ve eklentilerle büyümüş dış surlar genişleyen şehri kuşatacak
şekilde büyüdükçe eski kale iç kale ve yönetim merkezi haline gelmiştir. İçkale’deki Virantepe Höyüğü’nde yapılan kazılarda, 13.
yüzyılın başlarına ait olan Artukoğulları Sarayı’nın kalıntıları ortaya
çıkarılmıştır. Kalıntıların en önemli kısmını, dört tarafa eyvanlarla açılan
süslü bir havuz oluşturmaktadır.[13]
İç kalede
Artuklulara ait bir han bulunmaktadır. Bu han yıllarca hapishane olarak
kullanılmıştır. Buçların bazıları Artuklu beyliği zamanında yapılmıştır. Bu
burçların üzerinde Artuklu Beyliği zamanında yapıldığını işaret eden pek çok
kitabe ve simgeler vardır. Kaledeki Burçlar, üzerlerindeki görkemli kabartmalar
ve kitabeleriyle kaleyi dünyanın ender kalelerinden biri haline
getirmiştir.
İç Kale en
son olarak Kanuni zamanında önemli bir onarım görmüş, 16 burç ve iki yeni kapı ekleterek İçkale’yi genişletmiştir.
Evli Beden
Burcu (Ulu Beden Burcu): Artuklu Melik Salih tarafından 1208 yılında Mimar
İbrahim’e yaptırılmıştır.
Yedi Kardeş Burcu: Artukoğlu Melik Salih adına 1208 yılında Mimar İbrahim’in
oğlu mimar Yahya’ya yaptırılmıştır. Burcun üzerinde Selçukluların simgesi olan
çift başlı kartal ile iki aslan kabartması, bunların altında da burcun yazıtı
vardır.[14]
Keçi Burcu (Kiçi Burcu): Mardin Kapısının doğusundadır. Diyarbakır surlarının
üzerindeki en eski, en büyük burçtur
Günümüzde
İçkale’deki tarihi binalar Arkeoloji Müzesi, Taş Eserler Müzesi, Müze
Kafeterya, Kilise; Sanat Galerisi, Cezaevi Binası; Kongre Merkezi olarak
işlevlendirilmiştir.

Artuklu Burcu Safa Cami : Alıntı: .diyarbakirresimleri.com/diy
Camiler, Medresler Hanlar ve Köprüler
Ulu
Camii
Çok
sağlam, kara taştan yapılmış, Anadolu’nun en eski camilerindendir. M.S. 639
yılında İslam orduları Diyarbakır’ı fethedince Mar-Toma Kilisesi’nin camiiye
çevrilmesiyle kurulmuştur. İslam âleminde 5. Haremşerif olarak tanınmaktadır.
Duvarlarında birçok uygarlığın kitabesi bulunmaktadır. Türkiye'nin en eski
camilerinden olan Ulu Cami'nin avlusundaki güneş saatini ve güzel taş işçiliği ile
dikkati çeker. Plan olarak 705-715 yıllarında inşa edilen Şam'daki Ümmiye ve
Emevi camilerine benzemektedir.[15]
Safa
Camii
Palu
(Parlı) Camii ismi de verilen yapı 1532 yılında yapılmış bir Akkoyunlu
eseridir. Çini ve motiflerle süslenmiş çok zarif olan minaresinin son
zamanlara kadar kılıfla muhafaza edildiği söylenmektedir. Batısında büyük Hekim
Muslihiddin-i Lari’nin mezarı vardır.
Behram
Paşa Camii
1572
yılında Diyarbakır Valisi Behram Paşa tarafından Mimar sinan’a
yaptırılmıştır. Kitâbesine göre 972 (1564-65) yılında başlamış ve 980
(1572) tarihinde tamamlamıştır. Diyarbakır’ın yerel mimarisini de yansıtan
yapı, İstanbul’daki sadrazam camilerinden geri kalmayacak büyüklüktedir.
Cami çok süslü minberi, kesme taştan yapılmış tek kubbeli bir bir sanat
harikasıdır. Son cemaat yeri, şadırvanı sütunları ile bir saray girişini
anımsatmaktadır. Güneye özgü yerel özelliklerin katılmasıyla değişik bir mimariye
sahip olduğu söylenebilir. [16]
Nebi
Camii
Akkoyunlu
eseri olup, 15. yüzyıldan kalma taşla örtülü tek kubbeli bir camiidir.
Minaresinde Muhammed'den (Kaalen Nebiye) diye bahseden kitabelerin çokluğundan
dolayı Nebi veya Peygamber Camii denildiği sanılmaktadır. 1530
yılında Hacı Hüseyin adlı bir kasap tarafından yaptırılan minaresi 1960
yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yeri değiştirilerek onarılmıştır.
Fatihpaşa
Camii
Kurşunlu
Camii’de denilmektedir. 1516-1520 yılları arasında şehrin ilk Osmanlı valisi
Diyarbakırlı Bıyıklı Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. ilk Osmanlı eseridir.
Duvarları çok güzel Osmanlı çinileri ile kaplıdır. Mihrabı ve minberi görkemli
bir sanat yapıtı olan Camii’nin ayrıntıları Selçuklu tarzındadır. Cumhuriyet
devrinde onarılan Camii’nin yanında bir de türbe vardır. Daha önce çok geniş
olan cami havlusu doksanların ortasında bölünmüştür. Cami bünyesinde bir
kümbette bulunmaktadır.
Hüsrevpaşa
Camii
Osmanlı
devri Diyarbakır Valilerinin ikincisi olan Hüsrevpaşa tarafından 1512-1528
tarihleri arasında yaptırılmıştır. Bina önce Üsreviye Medresesi adı ile
yaptırılmıştır. Kesme taştan yaptırılmış olan minaresi Selçuklu tarzında olup,
sarkıtlarla süslüdür.
Melik
Ahmet Camii
Melik
Ahmet Paşa tarafından 17. Yüzyılda yaptırılmıştır. Tümü çiniden yapılmış
mihrabı çok ilgi çekicidir. Minaresine yarıya kadar birbirini görmeyen iki
merdivenle çıkılır, yarıda bu iki merdiven birleşir. Kaidesinin süslemeciliği
oldukça inceliklidir. Çini mozaiklerle süslü kabartmalar ince ve ustalıklı bir
beğeni örneğidir.
İskender
Paşa Camii (Merkez)
Camiyi
Diyarbakır’da 14 yıl valilik yapan İskender Paşa 1551 yılında yaptırmıştır.
Osmanlı camileri plan tipinin uygulandığı bu camide şadırvan, doğusunda da
türbesi bulunmaktadır. Son cemaat yeri dört sütun ve köşelerdeki L şeklinde
ayakların taşıdığı beş bölümden meydana gelmiştir. Sivri kemerlerle birbirine
bağlanmış olan sütunların başlıkları oldukça sadedir. Mihrabı Osmanlı
mihraplarının bir benzeridir. Minber orijinalliğinden uzaklaşmış ahşap bir
eserdir.
İskender
Paşa Camisi Erken Osmanlı devri mimarisinin özelliklerini taşımasına rağmen,
bir bakıma da Diyarbakır camilerinin etkisinde kalarak yapılmıştır. Caminin sol
tarafına silindirik gövdeli, tek şerefeli taş minare eklenmiştir.
Dört
Ayaklı Minare
Akkoyunlu
Kasım Han tarafından yaptırılan Şeyh mutahhar Camii’sinin dört ayaklı minaresi
yekpare dört sütun üzerinde inşaa edilmiş ilginç anıtlardandır. Minarenin
sütunları altından yedi defa geçenin her dileğinin yerine geldiğine inanılır.
Mes'udiye
Medresesi
Ulu
Camii’nin kuzeyinde ve cami’ye bitişiktir. 1198 yılında Artuklu Melikül Mesut
Kutbudin Ebu Muzaffer Sokman zamanında inşasına başlandığı üzerindeki kitabeden
anlaşılmaktadır. Motif ve kitabeleriyle çok değerli bir sanat eseri olan
medresenin avlusundaki mihrabın iki yanına ustaca yerleştirilmiş döner taş
sütunlar binanın herhangi bir yerinde meydana gelecek çökmeyi veya kaymayı
tespit için konulmuştur. Bina kesme taştan iki katlı olarak yapılmıştır.
Mesudiye medresesi içinde öğrenim yapılan Anadolu’nun ilk üniversitesidir.
Zenciriye
Medresesi
Sincariye
Medresesi’de denilir. Bina 1198 yılında yapılmış olup, mimarının adı isa Ebu
Dirhem’dir.
Diğer
Önemli Camiler
Ömer
Şaddat Camii, Kadı Camii, Hacı Büzürk Camii, Arap Şeyh Camii, Lala Kasım Camii,
Kurt İsmail Paşa Camii, Hadım Ali Paşa Camii şehrin diğer önemli camileridir.
Hanlar,
Kervansaraylar
Diyarbakır,
Tarihi İpek Yolu'nun merkezlerinden olması sebebi ile önemli hanlara sahiptir.
Deliller Hanı, Hasan Paşa, Çiftehan ve Yeni Han'da geçmişte olduğu gibi
günümüzde de halı, kilim ve gümüş işleme satan dükkanlar bulunmaktadır.
Deliller
Hanı ( Hüsrev Paşa Hanı)
Mardin
Kapı mevkiinde bulunmaktadır. Mimari kimliğini koruyarak, günümüze kadar ayakta
kalabilmiş hanların en önemlilerinden biridir. 1527 yılında Diyarbakır Valisi
Hüsrev Paşa tarafından arkasındaki cami ve medrese ile birlikte yaptırılmıştır.
Binanın Deliller Hanı olarak anılmasının sebebi, Hicaz’a gidecek hacı
adaylarını götürecek delillerin (rehber) bu handa kalmalarındandır.
Hasanpaşa Hanı
Ulu
Cami’nin doğusundadır. Osmanlı dönemi Valilerinden Vezirzade Hasan Paşa
tarafından 1573 yılında yaptırılmıştır. Avlulu, iki katlı olarak inşa
edilmiştir. Avlunun ortasında sütunlu ve üstü kubbeli bir şadırvan
bulunmaktadır.[17]
Kervansaray
Mimarisi
ve iç yapısı ile görülmesi gereken yerlerden biri olan Kervansaray, bugün
restore edilerek otel haline getirilmiştir.
Diyarbakır Malabadi (Batmansu) Köprüsü
Diyarbakır İli, Silvan İlçesi sınırları içindedir. Evliya
Çelebiye göre bu köprüyü,Abbasi hanedanına mensup zengin bir tüccar, hayrat
yaptırmıştır. Ancak, Artuk Oğulları Beyliği döneminde İlgazi oğlu Timurtaş
tarafından 1147 yılında yaptırıldığı da söylenmektedir. Mostar köprüsünün ikizi
kabul edilen köprü, tek kemerlidir. Köprünün içine iki yoldan girilir.
İçinde insanların dinlenmesi, yatması ve dış tehlikelerden korunması için
odalar yapılmıştır. [18]
On göz köprüsü Malabadi Köprüsü
Dicle Köprüsü (On
Gözlü Köprü)
Mardin
Kapısı dışında ve şehre 3 km. mesafededir. Köprünün bugün ayakta görülebilen
kısımlarının 1065 tarihinde Mervaniler döneminde Übeyd oğlu Yusuf isimli bir
mimar tarafından inşa edildiği üzerindeki kitabesinden anlaşılmaktadır. Köprü
kesme bazalt taştan ve 10 gözlüdür.
Haburman
Köprüsü
Çermik
ilçesinin Haburman köyü civarındadır. Sinek Çayı üzerinde kurulmuş olan bu
köprü ortadaki büyük ve sivri, yandakiler daha küçük ve yuvarlak olmak üz
Meryem
Ana Kilisesi
3.
Yüzyıldan kalmadır. Zamanla birçok onarım görmüş olup, Bizans devrinden kalma
mihrabı, Roma biçimi kapısı ilginçtir. Kilisede bazı azizlerin türbesi
bulunmaktadır. Şehrin en güzel Süryani Kadim Yakubi mezhebi kilisesidir. Diğer
bir kilisede Keldani Kilisesidir. Mart Diyarbakır’da Thoma, Meryemana, Kırklar
Kilisesi ve Mart Pityon kiliseleri vardır. Mart Thoma kilisesi İslamiyetin
kabulünden sonra 639'da bugünkü Ulu camiye dönüştürülmüşken, Meryamana
kilisesi, şehirde kalan az sayıdaki Süryani cemaati tarafınan halen
kullanılmaktadır.
Müzeler
Diyarbakır Arkeoloji Müzesi
Müze,
Sincariye Medresesi’nde sergilenen arkeolojik ve etnografik eserlerin yeni
binaya taşınması ile 1988 yılında düzenlenmiştir. Müzede Neolitik Çağ’dan
itibaren Eski Tunç, Urartu, Assur, Hitit, Roma, Bizans, Artuklu ve Osmanlı
dönemi eserleri yer alır. Prehistorik devir seramikleri, Roma stelleri, heykel
ve mimari parçaları, Artuklu çinileri, Osmanlı devri ahşap eserleri, silahlar,
tekke eşyaları, takılar ve daha pek çok eser kronolojik sıra ile müzede
sergilenmektedir. [19]
Cahit
Sıtkı Tarancı Müzesi
Şair Cahit
Sıtkı Tarancı'nın doğduğu bu ev geleneksel Diyarbakır evlerine güzel bir örnek
teşkil etmektedir. 1973 yılında Kültür Bakanlığı tarafından satın alınıp müze
haline getirtilmiştir. Müzede Cahit Sıtkı Tarancı'nın eşyaları, mektupları ve
kitapları sergilenmektedir.
Ziya
Gökalp Müzesi
Ziya
Gökalp'in yaşadığı bu ev 1956 yılında müze haline getirtilmiştir. Gökalp'in
eşyaları, mektupları ve kitapları sergilenmektedir.
Çayönü
Ören Yeri
Ergani
ilçesine bağlı Çayönü Tepesi, ilçenin 7 km. güneybatısında yer almaktadır.
Çayönü Tepesi’nde ele geçen buluntular ışığında Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu
sınırları içinde yer alan bölgenin ilk yerleşme bölgesi olduğu ve yerleşimin
9000 yıl önceye dek uzandığı saptanmıştır. Çayönü’nde yapılan kazılarda ızgara
plan sistemine göre düzenlenmiş evler ve yapılar bulunmuştur. [20]
KAYNAKÇA
- [1]
https://rapor.tuik.gov.tr/reports/rwservlet?adnksdb2&ENVID=
- [2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Diyarbak%C4%B1r#cite_note-definem-2, Son Erisim,
29-12-2012
- [3]
https://tr.wikipedia.org/wiki/Diyarbak%C4%B1r#cite_note-definem-2, Son Erisim,
29-12-2012
- [4]
https://www.diyadinnet.com/YararliBilgiler-638&Bilgi=diyarbakır -tarihi- ,
Son Erisim, 29-12-2012
- [5]
https://www.diyarbakirkulturturizm.gov.tr/belge/1-33307/cami-ve-kiliseler.html
- [6]
https://www.diyarbakir.bel.tr/documentviewer.aspx?id=25
- [7]
https://www.diyarbakirkulturturizm.gov.tr/belge/1-33305/surlar.html
- [8] Doç. Ahmet ATAN*
TARİHİ ESTETİK DEĞERLERİYLE DİYARBAKIR SURLARI
diyarbakirlilardernegi.blogcu.com/diyarbakir-tarihi/3822945
- [9] Doç. Ahmet ATAN,
agy.
- [10] Doç. Ahmet
ATAN, a. g.y
- [11] Doç. Ahmet ATAN,
a. g.y
- [12] Doç. Ahmet ATAN,
a. g.y
- [13]
https://www.diyarbakirkulturturizm.gov.tr/belge/1-65232/ickale.html
- [14] Doç. Ahmet ATAN,
a. g.y
- [15]
https://www.turizmtrend.com/turkiye/diyarbakir/diyarbakir-gezilecek-yerler-3722.html
- [16]
https://tr.wikipedia.org/wiki/Diyarbak%C4%B1r#cite_note-definem-2, Son Erisim,
29-12-2012
- [17]
https://www.diyarbakirkulturturizm.gov.tr/belge/1-33308/hanlar-kervansaraylar.html
- [18]
https://www.diyarbakirkulturturizm.gov.tr/belge/1-33306/kopruler.html
- [19]
https://www.diyarbakirkulturturizm.gov.tr/belge/1-33304/muzeler-ve-orenyerleri.html
- [20]
https://www.diyarbakirkulturturizm.gov.tr/belge/1-33304/muzeler-ve-orenyerleri.html

Resim Alıntı: https://www.diyarbakir.gov.tr/default_B0.aspx?id=127

İLGİLİ SAYFALAR
- ADANA'NIN TARİHİ VE TURİSTİK
YERLERİ
- ADIYAMAN, TARİHİ VE TURİZMİ
- AFYON'UN TARİHİ VE TURİSTİK YERLERİ
- AĞRI'NINTARİHİ TURİZMİ VE
TURİSTİK YERLERİ
- Aksaray'ın Tarihi ve Turistik
Yerleri
- Amasya'nın Tarihi ve Turistik
Yerleri
- Ankara'nın Tarihi ve Turistik
Yerleri
- Antalya'nın Tarihi, Turizmi
ve Antik Yerleri
- Artvin'in Tarihi, Turizmi,
Yayla ve Vadileri
- Aydın'ın Tarihi, Turizmi ,
Antik ve Doğal Güzellikleri
- Balıkesir:Tarih, Turizm ve
Gezilecek Yerler
- Bartın'ın Tarihı Turizmi ,
Görülecek Yerleri
- BATMAN'IN TURİZM, TARİH VE
DOĞASI
- Bayburt'u Gezelim mi?
- Bilecik'i Gezelim mi?
- Bingöl ve Güzellikleri
- BİTLİS'İ GEZİP GÖRELİ,M
- BOLU'YU GEZİP GÖRELİM
- BURDUR'UN TARİH DOĞA VE
KÜLTÜRÜ
- Bursa'yı Gezip Görelim
- Çanakkale: Tarihi, Turizmi ve
Doğası
- Çankırı'nın Tarihi Turistik
ve Doğal Güzellikleri
- Çorum , Tarihi, Turizmi ve
Doğal Güzellikleri
- DENİZLİ , TARİH TURİZM VE
DOĞAL GÜZELLİKLERİ
- Elâzığ Tarih Turizim Doğal ve
Diğer Özellikleri
-
İliniz, ilçeniz hatta köylerinizin,
doğal güzellikleri hakkında yazılar yazabilir, Turistik, tarihi ve doğal
güzellikleri fotoğraflarınız ile paylaşabilirsiniz.
BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM
veya s_kuzucular@hotmail.com