
ANİ
Doğu Anadolu'nun belki de ülkemizin
en önemli Antik kalıntılarından biridir. Ani kenti kalıntıları Urartu, Ermeni,
Bizans ve Selcuklu eserleri, bulunduğu doğal konumun ilginçliği, kalıntılarının
pek çoğunun günümüze kadar taşınmış olması, çok sayıda tarihi yapıyı muhafaza
ediyor olması sebebiyle çok önemli, bir kültür mirasıdır. Kentin üç tarafı
derin vadilerle yarılmış yürek şeklindeki doğal bir plato üzerinde kurulmuş
olması ve dış surları ile birlikte iç kalesi ve onlarca tarihi mekanı görkemli
bir şekilde koruyor olması önemini arttırmaktadır. Doğu ve Ermenistanla
Türkiye'yi ayıran derin vadi Ani'nin kent dekorunu muhteşem bir güzellikle
arttırmaktadır.
Mutlaka gezilip görülmesi gereken Ani kenti ilerleyen yıllarda pek çok kişinin
yeniden keşfedeceği bir cazibe merkezi olacaktır.
Ani Latince: Abnicum,
Kars'ın Merkez ilçesinde, il merkezine 48
km. uzaklıkta, Arpaçay Nehri boyunda bulunan ören
yeridir. Anadolu’daki en eski yerleşimlerden biri olan Ani, Kars’ın
güneydoğusunda, kent merkezinden 42
kilometre uzaklıktaki
Ocaklı Köyü sınırları içinde, beş hektarlık bir alanda yer alır.Ani adının
kökeni konusunda farklı görüşler vardır. Pers mitolojisinde aşk ve doğurganlık
tanrıçası olan Anahita’ya atıf yapılır. Kimi metinlerde ise Ani’nin Ermenice
bir kadın adı olduğundan söz edilir. Ani; İran, Eski Yunan, Ermeni, Selçuklu,
Gürcü, Arap, Seddat ve Anadolu’da yaşayan diğer kültürlerin ortak değeridir.
Türkiye ile Ermenistan arasındaki doğal sınırı oluşturan
Arpaçay Nehri’nin her iki yakasında, tarihi ‘İpek Yolu’ üzerinde kurulmuş
önemli bir ticaret merkezi olan Ani’den günümüze kalanların tamamına yakını
vadinin batısında, Türkiye topraklarındadır.
Kentin adı en erken 6. yüzyılda Gamsaragan sülalesinden
Ermeni beylerine ait bir müstahkem yer olarak geçer. Ermeni Gamsaragan ailesi
ile Ermeni Bagrationi (Bagrat) ailesi arasındaki uzun mücadele ikincilerin
zaferi ile sonuçlanmış ve 780 yılında Gamsaragan'lar mülklerini Bagratlılara
satarak Bizans ülkesine göçmüşlerdir.
Bagratlı I. Aşot 885 yılında Abbasi Halifesi ve Bizans İmparatoru
tarafından "Ermenistan Kralı/Şehinşah-ı Armen" olarak tanınmıştır.
Aşot ve oğulları önce (bugünkü Tuzluca ilçesinin 8
km kuzeyinde Halimcan köyü yakınında bulunan)
Bagaran kentinde, daha sonra (Akyaka ilçesinde Koyucak mevkiinde bulunan)
Şirakavan'da ve Kars merkezde hüküm sürmüştür. 961 yılında 3. Aşot (953-977)
başkentini Ani'ye taşıyarak burada büyük bir kentin inşaına başlamıştır.
Kent en parlak devrini 2. Smpat (977-989) ve oğlu Gagik
(989-1020) döneminde yaşamıştır. Bu devirde kent nüfusunun 100.000'i aştığı
rivayet edilmektedir. 1045'te Bizanslılar Ani'yi zaptedip Bagratlı devletine
son verince savunmasız ve huzursuz kalan bölge, 1064'te Selçuklu sultanı
Alparslan'a teslim olmuştur
ANİ KENTİ
TARİHÇESİ
Ani kenti binlerce yılı aşan köklü tarihi boyunca sırasıyla
Hurriler, Urartular, Kimmerler, İskitler, Karsaklar, Sasaniler ve Araplar gibi
halklara 8. yüzyıl başlarına kadar ev sahipliği yapar. İpek Yolu’nun Anadolu’ya
kuzeyden girdiği noktada bulunan şehir ticaretle gelişir. 732’de, Ermeni Bagratlı
Krallığı dönemi başlar. Kral III. Aşot Ani’yi 732 yılında bir Ermeni beyliği
olan Bagrati Krallığı’nın başkenti yapar. Kent siyasi ve ticari anlamda gücünün
zirvesine çıkar. 100 bine yakın nüfusuyla İpek Yolu boyunca Kafkasya, Orta Asya
ve Çin’e kadar uzanan bir ticaret ağının ana duraklarından biri haline
gelir. 961-1045 yılları arasında Bagrat
hanedanından Ermeni hükümdarlarının başkenti olmuştur. 11. ila 12. yüzyıla ait
bazı İslam mimarisi eserlerini de barındırır.
1064’te Alparslan’ın Ani’yi ele geçirmesiyle kent Selçuklu
medeniyetiyle tanışır. 1124’te Gürcü egemenliğine geçer. 1239’da Moğol
istilasını yaşar. Bu istila büyük tahribata yol açar. Kent ticari önemini
yitirmeye başlar. Bir süre çeşitli Osmanlı beyliklerinin hâkimiyetinde
kalır.1534’te Osmanlı Devleti, Ani’deki tek hâkim güç haline gelir.
Ümit Burnu’nun keşfi ve ticaret yollarının denizlere
kaymasıyla İpek Yolu’nun önemi azalır. Bu durum, Ani’nin Moğol istilası ve
depremlerle etkisini zaten kaybetmiş olan ticari önemini daha da zayıflatır.
1190 yılı dolayında Zakare Mkhrgrdzeli
adlı Gürcü beyi Ani hisarını üs alarak Kars ve Ahıska bölgesini kapsayan bir
egemenlik kurmuştur. Bunun soyundan gelenler önce Tiflis'teki Gürcü krallarına,
sonra Moğol İlhanlılar'a bağlı "atabey" sıfatıyla hüküm sürmüşlerdir.
Ani'deki Hıristiyan eserlerinin bir çoğu bu devirde yapılmış veya onarılmıştır.
Daha sonra kent Celayirli ve Karakoyunlu devletlerinin egemenliğine girmiş ise
de, nüfusu ağırlıkla Ermenilerden oluşmuştur.
Ani 1319'daki depremde ağır hasar görmüş, daha sonra Timur
tarafından ele geçirilerek tahrip edilmiştir. Buna rağmen 1535 Osmanlı-İran
savaşında tamamen terkedilinceye dek, kentte bir nüfusun barındığı
anlaşılmaktadır.
1877–78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında 40 yıl Rus
egemenliğinde kalan kent, 1921’de Ruslardan geri alınır.
MEKANSAL GELİŞİM
Ani’de tarih öncesi dönemlere ait ilk yerleşim alanları,
Bostanlar Deresi olarak bilinen vadideki volkanik oluşumlu mağaralardır.4. yüzyılda Karsaklar tarafından ‘Üç Kale’ yapılır.
964 yılından itibaren Ermeni Bagratlı Kralı Aşot’un yaptırdığı ilk sur sistemi
kenti çevreler. Ani’de ikinci sur sistemi 978 yılında Bagratlı Kralı Sembat
döneminde tamamlanır. Bu dönemde kentin nüfusu artar.
Selçuklu Sultanı Alparslan’ın
1064 yılındaki fethi sonrasında Seddatlı Beyi Ebu Manuçahr tarafından son sur
sistemi eklenir.Toplam dört buçuk kilometre uzunluğundaki surlar içinde kalan
düzlüğün tamamı iskân edilmiştir. Mahalleler kuzeye doğru uzanır. Konut
alanları dışında dükkân, han, ambar, hamam, küçük kilise, bezirhane,
çömlekçilik, demircilik, vb. gibi küçük üretimlerin yapıldığı imalathaneler
bulunur. Ani’nin plansız geliştiği tespit edilmiştir.
Ana yollar, dış surlardaki üç
kapıdan başlar ve güney yönünde iç kaleye kadar gider. Günümüzde rahatlıkla
izlenebilen tek yol, Aslanlı Kapı'dan başlar, yol üstünde Ebu'l Muammeran
Cami'nin yıkılmış minaresinin yanından geçerek Manuçahr Camisi'ne ulaşır.
Camiler, kiliseler, saraylar, kervansaray ve hamamlar gibi
anıtsal yapılarla mimari bütünlüğe ulaşan kent 15. yüzyıl sonuna kadar ticari
önemini korur. Bu zaman içinde farklı uygarlıkların ve kültürlerin etkisinde
kalır.
Günümüzde birinci derece arkeolojik sit
alanı olan Ani’de tescilli 21 adet taşınmaz kültür varlığı bulunur. Bu anıtsal
yapıların dışında yıkılarak bir kısmı toprak altında kalmış birçok sivil
mimarlık örneği de vardır.
Ani’deki yapılar Sasani, Arap,
Ermeni, Selçuklu ve Gürcü uygarlıklarının mimari izlerini taşır. Birçok
medeniyete beşiklik etmiş olan Ani, dünya uygarlıklarının ortak kültür
mirasıdır.https://www.karskentrehberi.com/ani_
ANİ'DEKİ TARİHİ
KALINTILAR
Şehir suru, 8 kadar kilise ve bir cami, Ani'de halen ayakta
duran eserlerin en önemlileridir. İki yanı Arpaçay Kanyonu ile çevrili olan
kentin plato tarafındaki üçüncü cephesi, 10. yüzyıla ait güçlü surlarla
korunmuştur. Aslanlı Kapı kentin ana girişini oluşturur. Katedral adı verilen
Meryemana Kilisesi, 989 yılında, İstanbul'daki Ayasofya'nın kubbesini ikinci
kez inşa eden (onaran) mimar Trtad tarafından inşa edilmiştir. Düşey hatları
kuvvetli bir şekilde vurgulayan yapı, etkileyici bir yükseklik duygusu elde
eder.
Surlar: Bagratlı
Kralları Aşot ve II. Sembat tarafından ilk sur sistemleri yaptırılır. 1064’te
Selçukluların Ani’yi fethinden sonra yıkılan surların tamiri 1066 yılında Emir
Manuçahr tarafından yapılmıştır.

Aslanlı Kapı ve Diğer
Kapılar: Ani Antik Kenti’nin çevreleyen
ikinci sıra surların ana giriş kapısı üzerine, 1064 yılında Ani’nin fethinden
sonra bir arslan kabartması yerleştirilmiştir. Selçuklularda gücü ve iktidarı
simgeleyen kabartma nedeniyle 'Arslanlı Kapı' olarak bilinir. Ani surlarının
üstündeki diğer kapılar Divin Kapısı, Bey Sekisi Kapısı, Mıgmıg Kapısı,
Acemağılı Kapısı, Hıdrellez (Satrançlı) Kapısı, Çiftebeden (Kars) Kapısı ve
Eğribucak Kapısı’dır
Mağaralar: Ani
etrafındaki kayalık uçurumlar, altta yumuşak tüf, üstte sert bazalt
oluşumlardan meydana gelmiştir. Kolayca oyulan bu oluşum oda, mezar, depo,
güvercinlik, ev ve dini amaçlı mekânlar oyulmuştur. Mağaralar, 1915'te Rus
arkeologlar 30 kilise,
sekiz grup mezarlık ve 16 güvercinlik de bulunan yaklaşık 500 birimi
araştırmışlardır.

Ani Menüçehr Camii: Kent,
1064 yılına kadar Bizans yönetiminde kalmış ve bu tarihte Selçuklular
tarafından zaptedilmiştir. Ancak kentte Selçuklu idaresinin kurulmuş olduğuna
dair bir belirti yoktur. Selçuklu fethinden kısa bir süre sonra kent ve
çevresinin Kürt kökenli Şeddadî beyliğinin yönetiminde olduğu görülmektedir.
Ani'deki en önemli İslam eseri olan Menuçihr Camii, 1072 yılında Şeddadî emiri
Menuçihr tarafından yaptırılmıştır.

Ani: Selçuklu Minaresi
Selçuklu Sarayı: Aynı
zamanda Kale veya Sultan Sarayı olarak bilinen saray kalıntıları, Ani'nin
kuzeybatı ucundadır. Yapım yılı kesin olarak bilinmemektedir.
Gagik Kilisesi: Binyıl
Kilisesi de denilen yapının inşası için 990 ile 1020 yılları arasında hüküm
süren Ermeni Kralı Gagik'in, Ani Katredrali'ni tasarlayan mimar Trdat'ı seçtiği
bilinir
Ebu'l Muammeran Camisi: Fetih Cami Türk fethinden sonra Türkiye topraklarında inşa edilen en eski cami olmasıyla dikkati çeker. Muhtemelen daha eski bir sivil yapıdan dönüştürülmüş ve 14. yüzyılda ikinci kez tadilata uğramıştır. Arkeolojik alanın dışında kalan bir müstahkem tepe üzerinde, Zakare Mkhrgrdzeli'nin Kızlar Kilisesi adıyla bilinen kilisesi görülür.1890'da yıkılan minaresinin bazı bölümleri haricinde,
camiden geriye pek bir şey kalmamıştır. Minare, Ani'yi konu edinen ilk
gravürlerde görüldüğü gibi çok yüksek ve sekizgen bir kuledir. Bütünlüğünü
koruyan kısımlarda yüksek kalitede taş isçiliği ve merdivenler görülür.
Aziz Krikor (Poladoğlu) Şapeli: Ören yerinin kuzeybatısında, Bostanlar Deresi’nin üzerindeki
surlara yakın plato üzerinde inşa edilen şapel, 980 yılında Prens Pahlavuni
tarafından yaptırılır. Bu küçük kilise, Alaca Çay Vadisi’ne bakan dik bir
yokuşun kenarındadı
Aziz Prkitch (Halaskar) Kilisesi: 1035 yılı civarında tamamlanan bu büyük kilisenin duvarları
üzerine bulunan uzun ve zarif işçilikli yazıtlar, tarihi hakkında çok şey
anlatır. Yukarıda kısmen aktarılan yazıt, prens Abulgarip Pahlavid'in bu
kiliseyi, Gerçek Haç'ı barındırması için yaptırdığını kaydeder.

Büyük Katedral: Katedralin
yapılışı 987-1010 yılları arasındadır. Bizans İmparatoru II. Basil’den
(Basileus) imtiyazı olan Ani Bagratlı Kralı Sembat, dönemin mimarlarından
Tridat ustaya yaptırmıştır.

Katedral içinden görünüm
Bakireler (Rahibeler) Manastırı: Türkiye - Ermenistan sınırının en uç noktasında, Arpaçay
Nehri'nin aktığı derin vadi üzerindeki sarp kayalıklar üzerine kurulan bu
manastır, 1215 yılında yapılır. Azize Hripsime'nin bakire şehitlerine adanır.
İç Kale: Ani'nin güney
ucunda, alçak bir tepe yükselir. Burası, iç kale veya iç şehir olarak bilinen
tek bir sıra surla çevrili alandır. Ani’deki ilk yerleşimdir. 622 yılında
Kamsarakan Hanedanı’nın oturduğu mekândır.
Ateşgede: Ani’de yer
alan Ateşgede kalıntıları, Rus Arkeolog Nikoli Marr’ın 1909 yılı kazısı
sırasında ortaya çıkarılır.Milattan sonra ilk birkaç yüzyıl içinde yapılmış
olduğu düşünülen bu Ateşgede Tapınağı, aynı zamanda Anadolu’daki ilk Zerdüşt
Ateşgedesi’dir.
İpek Yolu Köprüsü: Türkiye
- Ermenistan sınırını belirleyen Arpaçay Nehri’nin aktığı vadi üzerinde
kurulduğu için karşı kıyı ile ulaşımı sağlamak amacıyla 10. yüzyılda, Bagratlı
Krallığı döneminde yapılır.
Hamam: Ani’nin
merkezi sayılabilecek bir yerde, Büyük Katedral’in 30 metre batısında inşa edilen büyük hamam, Selçuklu dönemine
aittir. 1965–1966 yıllarında yapılan kazılarda ortaya çıkarılan 12. yüzyıl
eseri hamam kalıntılarının önemli bir kısmı toprak altındadır.Bey Sekisi
kapısının yüz metre güneyinde, Selçuklu mimari tarzında yapılmış hamam, dört
eyvan ve dört halvet odasından oluşan bir hamam daha vardır.
Surp Stephanos Kilisesi: Vadi içinde bulunan Dikran Honentz Kilisesi 1215
yılında onarılmış ve Ermeni kilise geleneğini gösteren zengin fresklerle
bezenmiştir. Fresklerde Ermenilere Hıristiyan dinini getiren Aziz Grigor/Krikor
Lusavoriç'in hayatınddan sahneler görülür.1020 yılına tarihlenen Abugamir
Pahlavuni Kilisesi, İslam mimarisinden kaynaklanan ve daha sonraki dönemde
Selçuklu mimarisinde sık sık kullanılan özellikler sergiler. 1035 tarihli
Halaskâr (Amenaprgiç) Kilisesi dairesel kesitli bir kümbet yapısındadır.
Arkeoloji ve Koruma Çalışmaları
1878-1918 döneminde Çarlık Rusyası'nın yönetiminde kalan
Ani'de ünlü Şarkiyatçı Nikolai Marr yönetiminde arkeolojik çalışmalar yapılmış
ve bir müze kurulmuştur. Daha sonraki yıllarda askeri yasak bölge kapsamında
kalan ören yeri uzun süre bakımsızlığa terkedilmiştir.
Ani'de yakın dönemde Hacettepe Üniversitesi'nden Prof.
Beyhan Karamağaralı önderliğinde yapılan kazı ve restorasyon çalışmaları
Aslanlı Kapı ve Menuçihr Camii üzerinde yoğunlaşmıştır. Karamağaralı'nın
çalışmaları uluslararası arkeolojik çevrelerde çeşitli eleştirilerle
karşılaşmıştır
- https://www.karskentrehberi.com/ani_
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Ani
Ani'den bir görünüm, Ermenistan sınırlarında kalan karşı yakadaki Ani
Alparslan Kapısının dış Duvarları
Büyük Katedral- Dıştan görünüm