‘’baksa da beni görmüyor sanki yokum
duymadığı açık anlattıklarımı
sessizliği kalabalık giremiyorum
ölüler kuşatmış sağımı solumu
geçmişte yaşıyor biliyorum
bir anlatabilsem onsuz olamadığımı
o zaman sevmek değil ölmek zamanı…’’(A. İlhan)
Hicranım, yanık b/ağrımda soldan sağa dizili
Sessizlik ve küt saçlı gece.
Ah, maviydim ben öncesinde:
Ruhumda delişmen rüzgâr
Esrik yüreklerin telaşı kadar
Arpacı kumrusu nidalarım
Fısıltılarımı ise çoktan sobeledim
Ankara, İstanbul, İzmir
Gidip de görmeliyim memleketimin kalanını
İzah edemiyorum madem…
Şiirlere
Biçtiğim bedelleri sundum mahcup sevgime
Gönlün kayrasında kâh dolunay kâh şafak
Özgürlüğümü demlendiriyorum hiç olmadığı kadar
Sevmelerin de muadilidir içimdeki mevsim:
Ah, güzel Rabbim beni baştan yarat.
Sürgüler ve sülalesi hüznün
Mavi kamarası aşka adadığım adakların
Peçesinden düşer iniltiler
Başıma konan güvercin ve tüm kuşlar…
Şakıdığım kadar açtığım her parantez
Saf tuttuğum saflığımda saklıdır İnşallah hidayet
Andığım kadar Rabbimi
Sevmelerin ta kendisi içimde saklı ambar.
Biçilen değerler bazense okunan nice martaval
Bir kuşluk vakti rast geldiğim rüzgâra bağımlılık
Kazandığım şifası ise yüreğin
Bir selam bile nelere kadir
Öncemde yoksun tutulduğum
An’ ımda saklı yalnızlığım
Yarınlara olan hürmetim
Sevdiğimde saklı bir hazine
Gözleri yakut yüreği meftun
Sessizliği ise başıma bela.
Recim edilse sözcükler ne ki?
İklimde saklı telaffuz
İtibar ettiğim aşk ve özlem
Bir çaresizlik ise yapışan yakama
Rengimle dönendiğim metruk hanelerde
Saklıdır dünden firarım.
Sancılarım belli ki mezara kadar uzayacak
Başım da uzayacak sevmelere doyamadığım
Nadide varlığında müzmin yalnızlığımın
Yaren bildiğim şiirin de son kanına kadar
Azat etmeyeceğim aşk meleğini
Andıkça sevgiyi ve hasreti
Ölüme kucak açmakla eş değer
Yâd edilesi dünümden kopup geldiğim
Her gün her iklim ve her hece
Kapıldığım kadar aşkın rüzgârında saklı bir şelaledir.
Yüreğimden uzanan iple,
Baş edemediğim
İmkânsızlığın haznesinde saklıdır aşkın müdavimi
Na’şımsa geride kalanlara yadigâr…