Kibirli bir düşten çıkıp da yola yaldızlı bir güzellikte resmediyorum geceyi aşkın kisvesinde saklı buhran gibi belki de buğusu ömrün yoksa buğrası mı yalnızlığın…
Meylettiğim neyse günü b/ölen
Kuramadığım hangi hayalse heybemden kaçan
Bir iplik gibi
Bozulan bir yemin gibi
İhbar ettiğim elbet sevginin zümresinde
Kanat açan büyülü bir mısra özlemi ile
Kilitli yüreğimden taşan bir avuç su gibi.
Rüzgârın nefesinde
Seyyah bir mevsimin özleminde
Varlığıma atıfta bulunduğum bir şiire duyduğum
Hürmet ile
Bir o kadar bağrı yanık şairlerin kaleminde
Kıskıvrak yakalandığım aşkın hevesinde
Uçuşan bir buluttan da yok iken farkım…
Hayatın da sandukası adeta
Sihirli bir yolculuk meylettiğim
Frekansı huzurun
Dibine vurduğum bin yıllık ömrün
Fermanında vuku bulan özlemin
Seyyah hecesinde
Göğe otağı kurduğum
Nazenin bir gönlün
Çeşmesinde
Nöbet tuttuğum
Suyun soğuk yudumunda
İçime tutulan bir ışıktan
Medet bulduğum
Umudun ta kendisi.
Öyküm yok hem benim
Ne de öykündüğüm birileri.
Özlemsiz geçmez ömrün o ılık busesi
Saf tuttuğum cennetin kapısından geçmenin güncesi
Niyazımla dirilttiğim çocukluğumun safiyeti
Hala çözemedim şifresi
Ölümsüzlüğe nazire eden seyyah yürekte saklı
Aşkın ibaresi.