Düşlerini teyelle Sabiha ve unut sadece unut:
Neyi mi?
Umudun olduğumu terk et Sabiha
Hatta yetmedi terk et şehri ve aşkı
Ve beni terk et, Sabiha.
Atak yaptığım her günde
Atandığım her şehirde
Atamadığım terim ve öfkem, Sabiha…
Ah, acılarımın kadını
Yoksunluğumun Şimal yıldızı
Noksanımla varımla bir zamanlar beni seven yanın
Ah, kalan yarımdın, Sabiha
Ve artık çeyreğe düştüm ben:
Bozdur bozdur harca bu aşkı
Kalıbımın adamı değilim unutmazsam seni.
Sefilim ben ve efil efil esen bir rüzgâr
Ve sen ve sen:
Namusum, itibarım, yalnızlığım
En koyusundan gözlerine tav olduğum
Aşkla tavaf ettiğim yer gök
İdrak edemediğimdin oysa
İtibar ettiğimse yüreğin ve gözlerin.
En mavisinden bir tulum
Hangi tutumun muydu tutulduğum?
Turuncu ışıklarında şehrin
Turkuaz renginde aşkın
Kalp damarlarımdaki pıhtıydın sen
Tıkanıp kaldığım Nevbahar’ım.
Gölgem.
Gönlüm.
Gönyem.
Acı ölçerim
Boyumu aşan sevdan
Dokunamadığım rakım
Dolup da taştığım…
Ah, şiarım
Ah, fidanım.
Ah, Fizan’a gidip bulamadığım.
Hüznümle muhalifim artık bu aşka.
Düşlerimden çaldılar seni
Çalıntı sevginle şerh düştüğün şu isin merkezi
Elbet görünmezliğim
Elbet göçebe ruhum
Ah, fıtratım yangın
Ah, firar ettiğim günüm gecem.
Şimdi ise isyanlardayım.
Dokunulmazlığında aşkın
Dokunamadığım tenin ve ruhun ve tutkulu yüreğin.
Maviydin bir zamanlar
Ve işte şehir de kapattı gözlerini bu aşkın.
Bu aşkın mekânı cennet olsun, Sabiha
Ve şerh düş tepedeki yıldızlara
Gönlümün rotasını ve dalını kırdın bir kez
Yine de helal olsun sana duyduğum aşk
Ölçümünde yüreğimin fay kırıkları
Yoktur da artık enkazdan farkım
Göçebe ruhumla artık çok çok uzağındayım…