‘’Bir gölgeyi sevmek ne demektir, siz bilmezsiniz bayım…’’(D. Madak)
Bir düşüşe geçtim düş penceremde yakut avizeler ve evin duvarlarında saklı hatıralar ve mendil sallıyorum geçen yıllara bir de önümden değil arkamdan geçenlere…
Geçkin şarkılar tanıyorum ben geçiştirdiğim ve geçmediğim köprüler çünkü ayıya dayı demesini bilmedim ben ve yekten sevdim insanları hasret çeşmesinde yıkadığım ölüler ve ölü düşler.
Maviden mi mintanım?
Ya, eteklerimden dökülen yaşlar…
Sürünceme kalan düşüncelerim var kimi zaman
Sürmanşet mi yoksa hayat?
Sürmenaj olmadı gitti beynim
Bayılmadığımdı acı ve nefret yüklü nifaklar
Sevdim sadece sevdim:
Önce kaderimi sonra kederimi
Nihayetinde kendime ulaştım geç bir vakitte
Telaşla ördüğüm saçları yalnızlığın
Ve uçuşan kelebekler
Kelebek ömürlü olmadı benim duygularım
Yine de kelebek ömürlü şiirler yazmayı pek bir sevdim.
Ve işte orada durun, bayım:
Ne enkazım en de ezkaza unutulan bir valiz
Toparladıkça aklımı
Toptan da sevmişken ben dünya ahalisini:
Yetmedi mi?
Uzayda hayat varsa talibim göç etmeye
Tasviri var ya da yok
İçimde kalan ukdelerin de karnı tok
Belki de bir dağ kulübesinde esir kalmalıyım
En azından duymam ve görmem birbirine ihanet eden insanları
Huyum kurusun:
Bir zaaf benimki
İlla ki inanmalıyım karşıdakine ki
Daha da ağır darbeler alıp
Kundaklanmalı kalbim
Hani, kilit altına aldığım
Hani, uzaklardan seyrettiğim hayatı ve aşkı da
İnhisarıma almışken…
Batıl bir düş mü yoksa sevgi?
Pazarda da yok hani ucuzu
Zaten ayaklara düşen sevgi iklimi ve yerlisi mevsimin
Bağdaş kurduğum dallarda
Şiirlerse yaprağım
Şiarım madem yasaklarım
Uzaktan ve dokunmadan sevmeliyim insanları ve hayatı.
Delişmen mizacım
Lakin nasıl da zararsızım
Tüm zararım kendime
Yetemediğim kadar evrene
Gücüm mademki kendime geçiyor
Güç ya da değil
Ama gücüme çok gidiyor
Hazanın son ayı son günü
Aralık ayına merhaba
Aralık kalan gönül pencerem
Bir sorar insan, var mı yok mu ihtiyacın?
Demedim bayım, demedim
Zaten ne desem bu saatten sonra çok boş
Bir ithamsa aşk
Bir ibare ise hasret
Çözemediğim de bir bilmece
Ve lades, bayım:
Hay, siz çok yaşayın.