KEKOVA




KEKOVA

Kekova , (Kikya dilinde: Dolichiste) Antalya ilin Demre ilçesi yakınlarında Kaleköy ve Üçağız açıklarında küçük bir ada ile adacıkların adıdır.   "Kakava" diye bilinen adı Kekova olmuştur.  Akdinizle Uçağız’ın önüne duvar gibi uzanan 4.5 km²'lik yüzölçümlü yüksekçe bir ada ile etrafa serpili duran adacıklarla birlikte muhteşem bir körfez ve koylar oluşturmuştur. Kekova adası diğer adalarla birlikte kıyıya  yakın durarak ve denizle kara arasında paralel engeller kurup körfez ile birçok koy meydana getirmiştir. Bu adalar üzerinde yaşayan hiç  kimse yoktur. O sebepten kirlenmemiş, hiç deforme edilmemiş  ve de çok bakir kalmıştır.

Denizlerin ortasında yeşil başlı ördek gibi yüzen bu mutlu adalar insanın kirli elinden uzakta sessiz kalarak kendi hülyasına dalmış zarif sunalar gibidir. Adaların yeşilliği koyların suyunda uyur. Mavi ile yeşilliğin uyuştuğu bu sularda maviden yeşile giden , yeşilden maviye gelen her tonda bir rüya vardır. Bu tonlardaki rüyalar mini mini kıpırtılar üstünde yakamozlaşır. 

Kekova  adası Uçağız köyü ((Teimiusa), Kale (Simena), köylerinin tam karşında yer alan en büyük ada 7.400 metre uzunluğunda yaklaşık 500 metre genişliğinde ince uzun bir adadır. Üçağız köyü, Kale köyü ve Kekova adasının oluşturduğu bu alan Kekova olarak adlandırılmıştır.

Bu uzun ve daracık adanın etrafında denize serpilmiş durumda irili ufaklı pek çok ada bulunur.  Bu adalar deniz içine serpilmiş küçük büyük kayalar veya adcıklar şeklindedir. Akdeniz ile kara arasındaki bir körfezin içinde deniz ile kara arasında paralel duvar veya set kalıntıları gibi görüntü oluşmuştur. Deniz işte bu kara parçalarının arasında dolaşamaya çıkmış, koylar ve körfezler şeklindedir.  Bölgenin gelecek nesillere hiç bozulmadan bir doğal mekân olarak bırakılmak istenmesi sebebi ile kültür bakanlığı tarafından bu bölge koruma altına alınmıştır.  Kekova, sit alanı olarak korunmakta, hiçbir şekilde bozulmaması için bakım ve koruma altında bırakılmaktadır.

Kekova, sit alanı ilan edilmiş olmasından dolayı, Kekova da hiçbir yapının yapılmasına izin verilmemektedir. Mevcut evlerin onarımı dışında ev, işyeri, turistik tesisi, lokanta, bar , cafe restoran  gibi ticari yatırımların yapılması da yasaktır. Bu yüzden Kekova da yapılaşmaya izin verilmekte, çok eskiden beri yapılmış evlerin dışında yeni yapılaşmaya izin verilmeyerek yörenin doğal güzelliğinin bozulmadan kalması sağlanmak istenmektedir.

Bu bakımda Kekova da ultra lüks konaklama tesisleri, diskolar vs bulunmaz. Hatta dışarıdan gelenlerin Kekova ‘da konaklayab ileceği bir motel dahi bulabilmeleri neredeyse imkânsızdır.. Kekova’da konaklama tesislerinden restoranlara kadar her şey doğal ve elemanlarla yapılmış, betonlaşmadan ve abartıdan uzak ahşap ya da çok eski ve küçük yapılardan oluşmaktadır.

Doğayı tahrip edebilecek ya da doğasının sliüetini bozabilecek hiçbir büyük veya yüksek yapı bulunmaz, Yörede yaşayan köylülere ait evler en fazla iki üç katlı, yığma taş, kerpiç veya ahşaptan yapılma evlerdir. Dükkân, lokanta, motel restoran gibi işyerleri ise işte bu eski yapıların içinde yer alan işyerleri şeklindedir.

Kekova, konumu itibari ile yat turizmi açısından dünyanın en güzel ve en doğal alanlarından birisidir. Ada ve adacıkların denize paralel şekilde uzanması körfez ve koyları dalgalardan tamamen korumakta, denizin göl gibi bir hale geldiği adaların ve koyların arasında dinlendiği bir bölge haline getirmektedir. Bu bakımdan Kekova dünyanın her yerinden gelmiş olan yatların dinlenme, korunma ve demir atma yeridir. Kekova’nın doğal görüntüsünü bozan bu yatlar denize serpilmiş görüntüleri ile ayrı bir manzara oluşturur.

Adaların üzerleri yemyeşil ağaçlar ve makilerle yeşermiştir. Yaz kış aynı renkte kalan bu bitki örtüsü, mavi ile yeşilin içi içe kucak kucağa kaldığı bir manzara oluşturur deniz ortasına serpiliş kimisi yüz elli metreyi de aşan yükseltideki bu ada ve adacıklar üzerinde veya kıyılarında antik yapı kalıntılarını dışında hiçbir yapı izine veya görüntüsüne rastlanılamaz. Bu manzaralar arasında yapılabilecek en iyi şey bir tekne ile tur atmak, denize olta atıp balık tutmak, antik kent kalıntılar ve duvarları üzerinde dolaşıp körfezi ve adalar arasında dinlenen koyları izlemektir. Deniz içine düşmüş antik kentlerin duvarlarını yapı izlerini, kayalara oyulmuş oda kalıntılarını her biri çatılı minicik evlere benzeyen kayalardan kesilerek yapılmış antik sanduka mezarlarını seyretmek doyumsuz bir keyif verir.

Kekova’nın her adacığında bu tip antik izler vardır. Her adanın bir kenarında veya bir köşesinde antik bir kent kalıntısı bulunmaktadır. Kekova körfezinde çok sayıda antik şehrin toprak üstünde veya deniz içinde kalmış kalıntıları vardır. Adaların arasında tekne ile dolaşırken kimi antik kentlerin yıkıntılarının üzerinden tekneniz yüzerek geçer, kimi antik kentlere kıyıdan bakarsınız. Bu kentlerden kalan denize düşmüş,  lahit mezarların bazıları denizin içinde kalmış, bazıları kıyı boyunca dizilmiş şekilde durur.

Kimi antik kentler ise yüz elli metre yüksekten İhtişamlı kalesiyle size bir gösteri sunar. Kimi antik kentler ise su altında boğulmuştur. Batık kentler üzerinden tekne ile yüzersiniz. Kıyıya çıkmak isteyen duvarları görürsünüz.

Antik Likya insanları şüphesiz çok zevkliymişler koyları ve körfezleri şehirlerle süslemişler.

Bu kentlerin en büyüğü antik adı Dolkisthe diye bilinen artık boğulmuş bir kenttir.  Bu kentten geriye kalan birkaç duvar kalıntısı, birkaç kaya oymasıdır.  Adaya çıkmaya kalkan antik kaya merdivenler bu kenti kurtaramamış. Dolkisthe her ne olmuşsa olmuş ve suya batmıştır. Dolkısthe’nin batıkları suyun artık içindedir. Kıyıya çıkmaya kalkan birkaç yapı da kalmıştır.  Kekova, Roma’dan önce var olan bir yerleşkeymiş, Güneş ülkesi Likya’nın en gözde yerlerindenmiş. Bizans döneminde yine gelişmek istemiş, fakat daha sonrasında nedense önemsenmemiş. İyi ki de bu sebepten Kekova böylece kalmış. İnsanların gazabından kurtulup böylece kalmış.

Batıkkent, Kekova Turu, Üçağız, Simena Kalesi,  Kale köy, Şnorkel ile Yüzme Turu,  Dolunay Turu, Kaş’a kadar uzanan körfezde tekne turu, Kaputaş Plajı, Mavi Mağara, deniz kıyısında, körfezde ve tekne ile gezilip görülebilecek yerlerdir.

Kekova’nın etrafı antik kentlerle çevrilmiştir. Pek çoğu Likyalılar ait olan bu antik kentlere bakarak Likya’lıların ne kadar zevk sahibi insanlar olduğunu kabul etmek gerekir,. Likyalıların ne denli zevk sahibi insanlar oldukları yapmış oldukları muhteşem tiyatrolar, kabartmalar, taşlara oydukları bitki motifleri ve şehirlerini kurdukları her yerin muhteşem manzaralarla dolu olmasından bellidir. Belli ki Lidyalılar, manzarası muhteşem olmayan yerlerde yaşamak istemeyen zevk sahibi insanlardır.

Demre , Myra, Xantos, Letoon,, Pınara,, Saklı kent, Arykanda , Kaş , Istlada, Cyanea-, Andrıake, Apollonia, Aperlai gibi pek çoğu Likya Kneti olan antik şehirler  Kekova’nın içinde, etrafında ve yakınlarında dizili olan antik kentlerdir.

Kekova ve çevresi Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından sit alanı ilan edilmiş, yüzüş ve dalışların özel izinle yapılması kararlaştırılmıştır. Fakat tarihî batık alanların dışındaki yerlerde yüzme  ve dalışlar serbest bırakılmıştır.





EsaAdmin / Erkek / 8/24/2016