Filler mezarlığında fil ölüleri
Ve belki birkaç da şiir bulursunuz
Ki o şiirler kendi ölümlerini sezen
Birer kuğuydular kuytu sularda(Alıntı)
Ölü bir düşün yasını tutmuyorum artık
Ne de olsa üstü örtülü üstü ütülü ölülerimin
Acının hacminde kifayetsiz bir küfeyim son zamanlarda
İçinde pejmürde acılar saklı
Mayalanmış yerin göğün
Meramı dile gelmeyen nice günün.
Sözcüklerim ne sırıtkan ne akışkan
Acı gibi açısı olmayan bir yıldız kümesi gibi
Sağalttığım her ne ise…
Sadece Rabbimin nezdinde
Bilinmezliğime sirayet eden gün ışığı gibi
Neresinden yakalasam sahi?
Bir kırbaç bir hallaç
Bir de sayacı mevsimin ve yüreğimin
Tefe tutan kimse haraç mezat
Yorgun kümelerin iz düşümü
Gürültünün merkezinde
Sessiz bir terane saklı içimde en derinde
Dalkavuk kuşlar pervazında göğün
Temcit pilavı gibi acıtan sözcükler
Hak etmediğim ne ise
İtiraz etmekten öte
Yaşadığım kâbus ve mazlum benliğim
Elbet sadece O’nun nezdinde
Yuhalandığım tarafınca nice münafık gölge
Oysaki tanımam etmem hiç birini
Sevdiğime delalet evreni
Yolum asla düşmedi iblisin yörüngesine…
İfrata kaçan bir hazan
Kaç mevsimde saklıdır sahi insan?
Acıların şehri
Şerit değiştirdiği mevsimin
Koyu gözlerinde ölümün
Kardığım bunca acı ve yalan
Kâbusum oldu sonunda uçuşan hüzünden
Benim buralara yansıyan.
Zikrim de o fikrim de
Zihniyetinde ne saklıysa insanların
Görüp göreceğim ne çok şey kalmış meğerki.
Özümden kaçmadım ki sözümden kaçayım?
Sevgiden öte yol bilmedim hem
İyi de neyin nesiydi yağan içime dışıma?
Bir manivela ki ömrün özeti
Belki de bir güne sığdı ölümün öncesi.
Varlıktan kasıt var olmaktan öte
Acıların şerh düştüğü hüzün teknesi
Batsa bile terk edemediğim benliği
Kala kala bir kuru canım kaldı
Kalemin ucu kırılsa ne ki?
Hem de içime akıttığım sözcükler ve yaşlar
Gönül gözümde akseden dolunay ve yıldızlar
Oysaki gök karardı on gündür
Ne elemin sesi sustu
Ne yeminler bozuldu.
Göğüm kurşunlandı
Göğsümde infilak eden mevsim
Kasım’a açmıştım ki kollarımı
Şerh düştü giderayak Ekim ve hüsran.
Bir günde saklıymış her şey
Her şeyden öte hiç gün
Hiç olmaktan da öteymiş zulüm gören mazlum
Mağdur olmakta kasıtlı değildi oysa iç acım
Sadece çekmiştim elimi eteğimi
Sadece içime akıtmışken gözyaşımı.
Şimdime kavuştum yeniden
Üstelik asla dönüş olmaz yeminimden
Azığım da aşım da arzım da sonlanmadı evrenden
Bir kul ki küle dönüşen benliğinden
Yeniden doğmama vesile elbet umudum ve inancım
Başım da dik ezelden
Dillenen sadece doğru ve ışık
İçimden gelen asla da eksilmeyen
Bir maruzatım var ki Rabbimin katında elzem
Üstelik O beni bildikten sonra
Dimağımda da söndü yangın
Üstelik güçlü ve umutluyum ta dünden…