Dişlediğimdi bileğim: zamanın kayıp izinde saklıydı kolumdaki zaman ve aşkın esaretine yenik düşen.
Göğünse kodaman kuşları akla zarar
Pekişen o özlem ve sevgi ve naçar
Yürekler
Tokası da kırık düşler ve keder
Z/amansız bir şiirden düşüp de yola
Başımız düşmeden öne
Düşe kalka yaşamanın da karekökü şiir
Akreple yelkovanın kavgası dindi sonunda
Mükellef olduğumuz kadar sözcüklere
Delişmen rüzgâr
Ve münafık gölgeler alabildiğine isyankâr
Pekişen hüzün daralan zaman
Ve işte tutsak olduğumuz kader
Nidalarını sunarken yorgun Tanrı
Aşkla evrim geçiren yüreğin de bitimsiz nazı
Köpüren kubbe
Kol kanat geren meleklere
Sığındığımız kadar Rabbimize
Ve işte sustuk susalı
Suskunun zehri ile solan çiçekler misali
Kabirde saklı belki de mutluluk
İçten pazarlıklı kimse alabildiğine uzak
Varsın önümüze arkamıza da kurulsun nice tuzak
Muhtırası ömrün verildi
Meltemin kısık sesinde sehven yenildik yenileli
Patavatsız imgelerden neyse düşen payımıza
Nakşeden o hüzün yüklü bulut
Bazen gözlerimizi kısıp da diktiğimiz ufuk
Pervasız ve nazenin yürek
Sevdiği alabildiğine değil asla kehanet
Lakin sataşandı da rüzgâr
Bizi başından atan dağın tepesi ıslıklandığımız
Hazan mahsulü güne veryansın edip de sona kaldığımız.
Kolumuz acırken zamansa töhmet altında
Yanarken yüreğin kıblesi
Azar azar yok olduk
Azdıkça nefisler nefesimiz de yetmedi doyurmaya
Dolgun ve mağrur nice kayıp
Haşmeti sevginin
Belki de sıra dışı bir özlemin
O tıknefesi hoyratça savrulduğumuz
Değil de asla bir muamma.
Dipçiği sözcüklerin
Kalemin de eşref saati
Bir yıkım bir kıyım bir de kıyama durduğumuz
Zarif gönüllerin suskusu
Ses etmeden sevdiğimiz işin aslı
Kapısından kovulduğumuz köylerin muhtarı
Elbet şiirdi oy sandığımız
Hangi köyse oyunu atıp da şiire
Ve işte evren verdi muhtırasını yalnızlığın
Adaletin de hası sevdikçe ihya olduğumuz
Bir gönül tezgâhı ki ne arasan içinde
Mevcudiyetin de meali
Varsın kilitli kalsın şiir denen sandığın içinde
Ve işte zaman dondu dişlediği kol izinde çocuğun
Kolladığımız kadar sırtımızı
Sırıtansa zaman ve şahika
Bir hazanın lehçesi susmadı
Bir de lahzasında sevginin özlem dinmedi
Kayıp da giden zamanın ertesi
Nüktedandı ne de olsa maneviyatın çağrısı…