CUMHURİYET DÖNEMİ
29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilan edilmesiyle edebiyatta da yeni bir dönem başlamış olur.
Cumhuriyet Dönemiinde her şeyden önce halk diliyle edebiyat dili arasında bir yakınlaşma olur. Eserlerde halk diline, mahalli söyleyişlere yer verilir. Şiirlerde kullanılan Türkçe inanılmaz ölçüde sadedir. Kısacası bu dönemde dilde sadeleşme hareketi amacına ulaşmıştır.
Şiirde ARUZ ÖLÇÜSÜ tümüyle terk edilmiş, Hece Ölçüsü yerleşmiştir.
Âşık ve halk şiiri geleneği, CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRİ için en önemli kaynak olmuştur. Şiirlerde hamasi (cesurca) söyleyişler dikkati çeker. Nutuk havası taşıyan didaktik şiirler de yazılmıştır. "Gurbet" konusu şiirde sık işlenen temalardan biri olmuştur. Ulus sevgisi, yurdu tanıtma ve yüceltme coşkusu şiirlerde önemli bir yer tutar.
Anadolu'yu ve Anadolu insanını anlatan şiirler yazılır. Beş Hececilerin izinden giden ,AHMET KUTSİ TECER, Behçet Kemal Çağlar, Kemalettin Kamu, Ömer Bedrettin Uşaklı gibi şairler duygusal bir anlatımla, coşkulu biçimde Anadolu'yu anlatmış, övmüşlerdir. Bu dönemde "Anadolu'ya yönelme" ortak bir ülkü durumundadır. Ancak şairlerin çoğu Anadolu'ya dıştan bakmıştır. Fazıl Hüsnü Dağlarca, NAZIM HİKMET:, Cahit Kulebi, gibi bazı ŞAİRLER ise Anadolu'yu daha gerçekçi bir bakış açısıyla işlemişlerdir.
Cumhuriyet döneminde Roman ve Hikaye, gözlemci ve| gerçekçi bir anlatıma dayanır. Roman ve hikâye, insanlarımızın gerçeklerine eğilir. Toplum sorunları gözleme dayanan bir gerçeklikle anlatılır. Konular, ülkenin somut koşullarından çıkarılır. Konuların işlenişinde de nesnel bir anlatım söz konusudur.
Roman ve hikâyelerde olayların geçtiği çevre genişlemiştir. Toplumun her kesiminden yazarlar çıkmış, edebiyatımız konu, üslup ve dil bakımından yeni boyutlar kazanmıştır.
Roman ve hikâyenin içeriği toplumsal ve siyasal bir nitelik kazanmıştır. Romanlarda Atatürk devrimleriyle amaçlanan çağdaş yaşam işlenmiştir. Yer yer tezli, güdümlü romanlar da yazılmıştır.
Kurtuluş Savaşı Cumhuriyet dönemi roman ve hikâyesinde] önemli bir yer tutar. Savaş öncesi durum, savaş yılları, savaşa katılanların durumu birçok esere konu olmuştur.
Halide Edip Adıvar, (Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye) Yakup Kadri (Yaban, SODOM VE GOMORE, Ankara ) Ahmet Hamdi Tanpınar (Sahnenin Dışındakiler) TARIK BUĞRA (KÜÇÜK AĞA ), Kemal Tahir (Yorgun Savaşçı) Samim Kocagöz (Kalpaklılar) Kurtuluş Savaşı dönemini işleyen yazarlar arasındadır.
Bazı romanlarda köy gerçeği üzerinde durulur; köy ve köylünün sorunları yansıtılır.
Cumhuriyet döneminde tiyatro ve deneme türünde önernlj gelişmeler olmuştur. Tiyatrolarda milli konular işlenmiştir.
Cumhuriyet Birinci Dönemi yazarları roman ve hikâyenin dışında! Makale, Gazete Fıkrası,Deneme ,Eleştiri ,Hatıra ( Anı) ve Gezi , Seyahatname türlerinde] önemli eserler yazmışlardır.
CUMHURİYET DÖNEMİ ŞAİRLERİ ve YAZARLARI olarak Cahit Sıtkı TARANCI ,AHMET KUTSİ TECER, Ahmet Muhip DIRANAS, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Necip Fazıl, AHMET H. Tanpınar, Mustafa Memduh Şevket Esendal ,Abdülhak Şinasi Hisar ,Falih Rıfkı Atay ,Peyami Safa gibi isimler sayılabilir.
CUMHURİYET DÖNEMİ SANATÇILARI
Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962)
Ahmet Hamdi Tanpınar çok yönlü bir insan ve sanatçıdır. Üniversitede profesördür, milletvekilliği yapmıştır. Anadolu'nun değişik yörelerinde öğretmenlik yapmıştır.
Tanpınar bir sanatçı olarak şiir, roman, hikâye, deneme, makale, edebiyat tarihi türlerinde eserler vermiştir. Asıl önemli yanı şairliğidir.İlk şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmış, sonra serbest şiire geçmiştir. Fransız şiirini tanımış, sembolistlerden etkilenmiştir. Şiirlerini yazarken çok titiz davranır; bu nedenle az sayıda şiiri vardır. Rüya, zaman, bilinçaltı onun şiirlerinde-ki önemli kavramlardır. Şiirlerinde "ahenk"e önem verir.
O eserlerinde eski ile yeni, Doğu ile Batı arasında bir sen¬tez oluşturmaya çalışır. Zaman kavramı üzerinde çok durur. Tarihi konulardan uzak durmaya çalışmıştır; ancak geçmişle bugünü birlikte anlamaya yönelik bir şiir olan "Bursa'da Zaman" onun en önemli şiiri olmuştur.
Şiirleri, okuru hemen sarıverir. Yalın dille yazdığı, kendine özgü sıfatlarla süslediği renkli şiirleri vardır.
Yazarın roman ve hikâye türündeki yapıtları da önemlidir. Romanlarında "zaman" ve "geçmişe özlem" temalarını işler. Dış dünyayla uyum sağlayamayan kişilere ve onların sorunlarına yer verir. Bilinçaltındaki duygular, anılar önemli yer tutar.
Türk edebiyatının en başarılı romanlarından biri sayılan Huzur'da; Mümtaz, Nuran, ihsan ve Suat olmak üzere dört temel karakter vardır. Şair ve üniversitede asistan olan Mümtaz romanın baş kişisidir. Romanda ana olay Nuran ve Nuran'ı seven Mümtaz ile Suat arasında geçer. Daha çok da Mümtaz'ın psikolojisi işlenir. Mahur Beste, Sahnenin Dışındakiler, Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tanpınar'ın diğer romanlarıdır. Romanlarında insanların toplumla uyumsuzluğunu işler, kahramanlarının psikolojik yönleri dikkati çeker.
Yaz Yağmuru ve Abdullah Efendi'nin Rüyaları hikâye kitaplarıdır.
BEŞ ŞEHİR (deneme), Edebiyat Üzerine Makaleler, 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi sanatçının diğer türlerdeki eserleridir.
Zeki Ömer Defne (1903 -1992)
Hece ölçüsüne bağlı kalmış, ama modern şiire geçmeyi, halk şiiri geleneğini çağdaş şiirle bağdaştırmayı başarmış bir şairdir. Bu bakımdan "Beş Hececiler"in devamı gibidir. Destanlardan, genel anlamda folklordan yararlanarak romantik ve lirik şiirler yazmıştır.
Şiirleri: Denizden Çalınmış Ülke, Sessiz Nehir, Kardelenler, Fulyalar.
Behçet Kemal Çağlar(1908 -1969
Halk şiirinin biçim özelliklerini kullanarak halka, topluluklara Hitap etmek için yazmış bir şairdir. Atatürk, Cumhuriyet ve yurt sevgisi en çok işlediği temalardır. Epik şiir ve güzelleme örnekleri en çok başvurduğu türlerdir. Bazı şiirlerinde "Ankaralı Âşık Ömer" takma adını kullanır. Tiyatro ve incelemeleri de vardır.
Şiirleri: Erciyes'ten Kopan Çığ, Burada Bir Kalp Çarpıyor, Benden İçeri. Oyunları: Çoban, Atilla, Deniz Abdal. Diğer eserleri: Dolmabahçe'den Anıtkabir'e Kadar, Kuran-ı Kerim'den İlhamlar, Atatürk Denizinden Damlalar, Battal Gazi Destanı ...
Ömer Bedrettin Uşaklı (1904 -1946)
Halk şiiri tarzından yararlanarak hece ölçüsüyle şiirler yazmıştır. Bu yönden "Beş Hececilerin devamı gibidir. Anadolu ve doğa güzelliklerini, denizi, tarihi konuları işleyen şiirleriyle dikkat çeker. Şiirleri: Deniz Sarhoşları, Yayla Dumanı, Sarıkız Mermerleri.
Cahit Sıtkı TARANCI (1910-1956)
Bir siyasi partinin açtığı şiir yarışmasında "Otuz Beş Yaş Şiiri" adlı şiiri ile birinci olduktan sonra üne kavuşmuştur.Cahit Sıtkı TARANCI şiirde Türkçenin söyleyiş güzelliklerini yansıtan şairdir. Şiirlerinde Baudelaire'in etkisi vardır.Onun kadar şiiri ciddiye alan çok az şair vardır. Şiirin dışın¬daki türlerle uğraşmaktan kaçınmış, Türkçenin en güzel dizelerini yazmıştır.
Biçim ve ölçü konusunda sürekli denemeler yapmıştır. Şiirde sözcüklerin dizilişine büyük önem vermiştir. Halk kültüründen gelen öğeleri -başta hece ölçüsü olmak üzere-deyimleri, tekerlemeleri başarıyla şiirlerinde kullanmıştır. Kendine özgü bir şiir oluşturmuştur. Son derece yalın, bir o kadar da ahenkli bir dille şiirini yazmış, konuşma dilini şiire yansıtmıştır. Cahit Sıtkı'ya göre "insanoğlu dünyanın en zengin madeni¬dir." Şiirlerinde açılarıyla, mutluluklarıyla insanı işlemiştir. Duyguları son derece içten ve temizdir.
Onun şiirindeki başlıca temalar "Ölüm, ölüm korkusu" bunların olmadığı zamanlarda da "yaşama sevinci"dir. Dünyayı ve yaşamı çok sever, ölüm korkusu bu güzel dünyayı bırakmak endişesindendir. "Yalnızlık" şiirlerinde sıkça işlediği bir başka temadır.
Cahit Sıtkı şiirini Ömrümde Sükût, Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel ve Sonrası adlı kitaplarda toplamıştır.
AHMET KUTSİ TECER (1901-1967)
Şiire Dergâh dergisinde başlamıştır.
Halk kültürüne büyük önem vermiştir. Ülkü dergisindeki yazılarıyla ve araştırmalarıyla ulusal kültüre katkı sağlamıştır. Âşık Veysel'i keşfeden AHMET KUTSİ TECER'dir.
Hece ölçüsüne yeni biçimler vererek duygulu şiirler yazdı. Didaktik şiirlerinin yanında çok duygulu, lirik şiirleri de vardır. Şiirlerinin duygusal yönü ağır basar.
Türk halk şiiri geleneğinden yararlanmış, şiirlerinde halk motiflerini de işlemiştir.
Şiirleri, "Şiirler" adlı kitapta toplanmıştır.
Ayrıca oyunları vardır: Koşebaşı, Bir Pazar Günü, Satılık Ev, Koçyiğit Köroğlu
Kemalettin Kamu: (1901-1948)
Okulunu yarıda bırakıp Milli Mücadele'ye bizzat katılmıştır. Mütareke günlerinde şiire başlamışsa da asıl ününü Cumhuriyet döneminde sağlamıştır.
Şiirleri önce Büyük Mecmua'da daha sonra "Dergah, Varlık" ve "Oluş" dergilerinde yayımlanmıştır.
Kemalettin Kamu, şiirde Faruk Nafiz'in izinde yürümüştür. "Gurbet şairi" olarak tanınır. Onun şiirindeki konularını "vatan sevgisi, savaş, aşk, köyünde, siperde ve daima gurbette olan Mehmetçik" oluşturur. Gurbet duygusunu bizzat yaşamış biridir.
Şiirlerinde hece ölçüsünün özellikle on birli kalıbını kullanmıştır. Halk şiiri geleneğinden yararlanmıştır. Sade, akıcı dili ve lirik şiirleri ile "memleket edebiyatının önde gelen şairleri arasındadır. Şiirleri, ölümden sonra bir kitapta toplanmıştır.
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin ustalarındandır. Şiirde ölçü ve uyağa önem veren Dıranas, Halk şiiri geleneğinden yararlanmayı bilmiştir.
Ahmet Muhip DIRANAS (1909-1980
Fransız şiirinden özellikle Baudelaire'den gelen zevki, Halk şiiri geleneği ile birleştirmiştir. Şiirinde güzellikleri işlemiştir.
Şiirlerinde biçime, dile, ölçü ve uyağa, ahenge önem vermiştir. Yalın bir dili vardır. Şiirlerinde yurdun güzelliklerini yücelik, kutsallık duygusuyla birleştirerek işlemiştir. Doğa, aşk ve bireysel konuları işlemiştir. Onun şiirlerinde hüzünlü, umutsuz duygular yer alır.
Şiirlerini "Şiirler" adı altında bir kitapta toplamıştır.
"Fahriye Abla, Serenad" gibi çok tanınmış şiirleri vardır.
Oyunları da vardır: Gölgeler, O Böyle İstemezdi, Çıkmaz
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Şiire hece ölçüsüyle başlayan şair, daha sonra serbest ölçüye geçmiştir."Türkçem, benim ses bayrağım."diyen şair, şiirlerinde dil üzerinde titizlikle durmuştur.
Dağlarca çok şiir yazan bir şairdir. Onun şiirinde farklı dönemler vardır. İlk şiirlerinde soyut konulara yönelmiştir. Bu şiirlerde "duyarlık" ağır basar; büyük bir hayal gücü ve zengin bir hayal dünyası vardır. Çarpıcı imgeleri ve yoğun bir anlatımı vardır, ikinci dönemde titiz bir Türkçe ve kendine özgü dil yapısı ile dikkat çeker.
Dağlarca bütün akım ve anlayışlarla ilgilenmiş; fakat hiçbir görüş ve akımın etkisinde kalmamıştır. Türk şiirinin en özgün şairlerinden biri olmuştur. Bireyselden toplumsala, ulusaldan evrensele uzanan bir çizgisi olmuştur. Kurtuluş Savaşı dönemini destan boyutunda işlediği şiirleri vardır. Yalnız bu dönemdeki savaşları değil tarihimizdeki önemli savaşları da şiirleştirmiştir. Vatan sevgisi ondaki önemli temalar arasındadır. Hayat ile ölüm arasındaki acı tezatın insanların davranışlarına yansımasını şiirlerinde başarıyla işlemiştir.
"Çocuk ve Allah" adlı şiir kitabıyla ün kazanmıştır.
Onun şiir kitaplarının adları bile şiirlerinin konu haritası hakkında fikir verebilir: Havaya Çizilen Dünya, Taş Devri, Mevlana'da Olmak, Çanakkale Destanı, Hiroşima, Malazgirt Ululaması, Sakarya Kıyıları, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Yunus Emre'de Olmak...
Necip Fazıl, (1905-1983)
Şiirine Milli Mücadele yıllarında başlayan Necip Fazıl'ın ilk şiirleri Yeni Mecmua'da çıkmıştır.
Şiir, hikâye, biyografi, anı ve tiyatro türünde eserleri vardır.
Necip Fazıl, Halk şiiri geleneğinden yola çıkmış, hece ölçüsünü kullanmıştır. Batı şiiriyle kendi şiir geleneğimizi birleştirmeye çalışmıştır.
Şiirleri biçim bakımından kusursuzdur. Gerek biçim, gerek içerik açısından özgün şiirleri vardır.
Felsefeye olan ilgisiyle şiirde mistik bir anlayış ve duyuşa yönelmiştir. Onun şiirlerinde sürekli bir arayış içinde olan modern insanın huzursuzlukları, arayışı vardır. Daha sonra dini şiirler yazmaya yönelmiştir.
ilk kitabı "Örümcek Ağı" büyük bir beğeniyle karşılan¬mıştır. Bu şiirlerde insanın ve eşyanın bilinmeyen içyüzünü hissettiren ıstırabın temsilcisi bir şair olarak kabul edilmiştir.
Necip Fazıl, şiirlerinde insan-evren ilişkisini, madde-ruh tezatını, insanın iç dünyasını, tutkularını işlemiştir. Korku, Şiirleri: Ben ve Ötesi, Sonsuzluk Kervanı, Çile, Şiirlerim
Hikâyeleri: Birkaç Hikâye, Birkaç Tahlil
Oyunları: Tohum, Bir Adam Yaratmak, Reis Bey, Para, Yunus Emre...
Mustafa Memduh Şevket Esendal (1883-1952
Türk hikâyeciliğinde Çehov tarzının temsilcisi olan yazar, kişilerin günlük yaşamda dikkat çekmeyen yanlarını anlat¬tığı hikâyeleri ile tanınmıştır."Durum hikâyesi"nin (olaysız hikâye) edebiyatımızdaki ilk temsilcisi kabul edilir.
Mustafa Memduh Şevket Esendal, hikâye türüne yalınlık getirmiş, hikâyeyi gereksiz süslemelerden kurtarmıştır. Hikâyelerinde halktan kişilerin yaşantısına ayna tutmuştur.Son derece güçlü bir gözlem yeteneği vardır. Toplum yaşamındaki aksayan yönlere, insanların sorunlarına, ruh¬sal durumlarına değinir. O, kendi ifadesiyle "topluma ayna tutan" bir sanatçıdır.
Konulara ve kişilere iyimserlikle yaklaşır. Bütün kişileri sevimlidir. Kahramanlarının yaşayışlarını iyi ve kötü yönleri¬ni okurlara sevdirir.
Çok yalın, temiz bir dili ve güçlü anlatımı vardır. Kendisi, "edebiyatı bilmediği için sade yazdığını" söyler.
Romanları: Ayaşlı ve Kiracıları, Miras, Vassaf Bey
Hikâye kitapları: Otlakçı, Mendil Altında, Hava Parası, Temiz Sevgiler, Veysel Çavuş, Kelepir
Abdülhak Şinasi Hisar
Geçmiş özlemiyle dolu roman ve anılarıyla tanınmıştır.
Tanıdığı kişilerden yola çıkarak gözlem ve anılarına dayanan kurgular oluşturur. Çocukluk ve gençlik yılların¬dan, İstanbul’un en güzel yerlerinde geçen gözlemlediği, belleğine yerleşen anılarından yararlanır.
Okurların ilgisini çeken, okurları yazıya bağlayan çekici bir anlatımı vardır. Süslü, sanatlı, uzun cümleleri vardır,
Eserlerinde kültür, hatıra, tasvir öğeleri ağır basar.
Romanları: Fahim Bey ve Biz, Çamlıca'daki Eniştemiz
Boğaziçi Mehtapları, Boğaziçi Yalıları, Geçmiş Zaman Köşkleri, Geçmiş Zaman Fıkraları, İstanbul ve Pierre Loti anı türündeki eserleridir.
Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı (1886-1973)
"Halikamas" Bodrum'un antik çağdaki ismidir. Asıl adı Cevat Şakir Kabaağaçlı olan yazar, bir yazısı yüzünden üç yıllığına Bodrum'a sürgüne gönderilmiştir. Bir buçuk yıl sonra cezası affedilir; ama o, çok sevdiği Bodrum'dan ayrıl¬maz, buraya yerleşir.
Halikarnas Balıkçısı deniz hikayeleriyle tanındı. Konularının hemen hepsini Ege ve Akdeniz'in kıyı ve açıklarında geçen denize bağlı olaylardan almıştır. Denize hayranlıkla bağlıdır. Onun hikâyelerinde balıkçılar, sünger avcıları, dal¬gıçlar, gemiciler yer alır. En küçük ayrıntılarına kadar bildiği denizi ve denizcilikle ilgili terimleri eserlerinde hatta eser¬lerinin adlarında kullanmıştır.
Şiirsel, akıcı bir üslubu vardır. Anlatımında yer yer aksama¬lar görülür. Öykü, roman, anı, inceleme, deneme türlerinde yapıtları olan yazarın pek çok çevirisi de vardır.
Öyküleri: Merhaba Akdeniz, Ege'nin Dibi, Ege Kıyıların¬dan, Yaşasın Deniz
Romanları: Aganta Burina Burinata, Ötelerin Çocuğu, Uluç Reis, Turgut Reis, Deniz Gurbetçileri
Mavi Sürgün'de anıları vardır.
Peyami Safa (1899-1961)
Fıkra, öykü, roman yazarı olarak tanınmıştır. Türkçeyi en iyi kullanan yazarlardandır.
Sanat endişesi taşımadan para kazanmak, geçimini sağla¬mak için yazdığı eserlerde Server Bedi ismini kullanmıştır. Yüz kırka yakın eseri vardır. "Yirminci Asır" adlı bir gazete de çıkarmıştır. Ansiklopedik bilgilere sahiptir.
Eserlerinde olaya değil, psikolojik tahlillere, ruh çözümlemelerine ağırlık verir. Eserlerindeki kişiler belli bir düşünceyi anlatmaya yönelik olarak seçilmiştir.
Romanları teknik yönden oldukça güçlüdür. Kahramanlarını kültürlerine, yaşam biçimlerine, kişiliklerine uygun biçimde konuşturur. Romanlarında ahlak çöküntüsü, Doğu-Batı çatışması, varlığın sırları gibi konular üzerinde durmuştur.
Kendi hayatının bir bölümünü anlattığı Dokuzuncu Hariciye Koğuşu bir otobiyografik romandır.
Hemen her romanında dönemler, anlayışlar, gelenekler, karşılaştırmalar üzerinde durmuştur.
Eserleri arasında MAHŞER , Sözde Kızlar, YALNIZIZ , Fatih-Harbiye, Matmazel Noralya'nın Koltuğu, Canan sayılabilir.
Falih Rıfkı Atay (1894-1971)
Türkçenin düzyazı dili olmasında büyük etkisi olan bir yazardır.
Son derece yalın ve duru bir anlatımı vardır.
Falih Rıfkı Atay fıkra, makale, gezi, anı, sohbet türlerinde yazdığı yazılarıyla tanınmıştır. Özlü yazıları vardır.
Yazılarında Atatürk devrimlerinin önemini vurgulamış, toplumsal ve güncel konularla ilgili düşüncelerini aktarmıştır.
Ürpertici hayaller, vehimler onun şiirlerinde sık rastlanan öğelerdir.
Çoğu zaman Atatürk'ün yakınında olmuştur. Atatürk'le ilgili anılarını "Çankaya" adlı kitapta anlatmıştır. Ateş ve Güneş, Zeytindağı, Atatürk'ün Bana Anlattıkları anı türündeki diğer eserleridir.
Cumhuriyet sonrasında, gezi yazısı türünün gelişiminde bu türdeki eserleri ile çok etkili olmuştur. Gezi yazısı türündeki kitapları: Deniz Aşırı, Yeni Rusya, Moskova-Roma, Bizim Akdeniz, Taymis Kıyıları, Tuna Kıyıları, Yolcu Defteri
Fıkraları: Eski Saat, Niçin Kurtulamamak, İnanç, Kurtuluş
Arif Nihat Asya, (1904 -1975)
Hem aruzla, hem hece ölçüsüyle, hem de serbest şiirler yazmıştır. Rubai türünün son ustalarındandır. Halk ve Divan nazım biçimlerinin yanında, modern edebiyatın nazım biçimlerini de kullanmıştır. Kahramanlık, tarih bilinci, din, aşk, doğa ve ülke güzellikleri işlediği temaların önemlileridir. Şiirde ahenge önem verir. Dili sade ve coşkundur. Espri ve hiciv kullanmayı sever. Mevlevi kültürüne de aşinadır.
Şiirleri: Heykeltıraş, Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, Rubaiyat-i Arif, Kıbrıs Rubaileri, Dualar ve Âminler, Kubbe-i Hadra, Köprü, Aynalarda Kalan, Divançe-i Arif... Mensur şiirleri: Yastığımın Rüyası, Ayetler. Düzyazıları: Kanatlar ve Gagalar, Terazi Kendini Tartmaz...
Hüseyin Nihal Atsız (1905–1975)
Şair, yazar ve araştırmacı - tarihçidir. Tarihe, özellikle Osmanlı tarihi ve Osmanlı öncesine ait Türk tarihine dair araştırmaları ile tanınmıştır. Konusunu Göktürkler Döneminden alan tarihi romanları, türünün en güzel örneklerindendir. Bazılarında aruzu kullanmışsa da, şiirlerinde halk şiiri özelliklerinin etkisi açıkça görülür. Hece ölçüsünü ve halk ozanlarının nazım biçimlerini kullanmayı sever. Şiirlerinde ve düzyazılarında Türkçeyi başarılı biçimde kullanmıştır.
Şiiri: Yolların Sonu.
Romanları: Dalkavuklar Gecesi, Bozkurtların Ölümü, Bozkurtlar Diriliyor, Deli Kurt, Ruh Adam.
İnceleme - araştırma eserleri: Edirneli Nazmi, Türk Tarihi Üzerine Toplamalar, Dokuz Boy Türkler ve Osmanlı Sultanları Tarihi, Türk Edebiyat Tarihi; İstanbul Kütüphanelerinde Tanınmamış Osmanlı Tarihleri, Osmanlı Tarihine Ait Takvimler...
NAZIM HİKMET (1902-1963)r
Başlangıçta ölçülü, uyaklı şiirler yazan Nazım Hikmet, daha sonra Rus şairi Mayakovski'nin sanat görüşünü benimse¬yerek ölçülü uyaklı şiiri bıraktı.
Öz, biçim ve tema bakımından yeni şiirleriyle serbest şiirin ve toplumsal şiirin öncüsü oldu. Gerçekçi ve toplumcu bir özle şiir üretme çabası içine girdi.
Serbest şiir tarzında yazdığı şiirlerinde değişik dönemler söz konusudur.
Şiirleri sekiz kitapta toplanmıştır:
835 Satır, Sesini Kaybeden Şehir, Benerci Kendini Niçin Öldürdü, Memleketimden İnsan Manzaraları, Kurtuluş Savaşı Destanı...
1940 SONRASI TÜRK EDEBİYATI
ORHAN VELİ KANIK (1914-1950)
Orhan Veli, Garip hareketine en bağlı şairdir. Garip şiirinin sadece Orhan Veli'nin şiiri ve ısrarı olduğu söylenebilir.
Garip hareketi yadırganır ve hücumlara uğrarken, onu savunan Orhan Veli olmuştur. Orhan Veli başlangıçta ölçü¬lü, uyaklı, dörtlüklerle geleneksel şiir anlayışına uygun romantik şiirler yazar. Daha sonra Garip akımının ilkelerini ortaya koyar ve bu akıma uygun şiirler yazar. Konuşma dili¬ni çok iyi kullanır. Anlatımı lirik ve akıcıdır.
II. Dünya Savaşı, yeni bir dünya görüşünü beraberinde getirir, artık sürrealizm hakimdir. Duyularla yaşama ve mutlu olma anlayışı vardır. Orhan Veli de sürrealistlerden etkilenir. Ona göre hayat güzeldir ve yaşanmaya değerdir. Yaşamdaki küçük ayrıntıları şiirlerinde başarıyla işler.
Onun şiirinde toplumsal yaşamla ilgili eleştiri, alay da vardır.
Şiir kitapları Garip, Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi ve Karşısı'dır.
Düzyazıları Denize Doğru adıyla bir kitapta toplanmıştır.
La Fontaine'in fabllarını şiir şeklinde Türkçeye çevirmiştir.
Ayrıca Nasrettin Hoca Hikâyeleri adlı kitabında Nasrettin Hoca'nın 72 fıkrasını şiir haline getirmiştir.
OKTAY RİFAT HOROZCU (1914-1989
Garip akımının ikinci önemli ismidir. Oktay Rifat, 1950'den sonra ikinci Yeni hareketinde yer almıştır.
Şiir anlayışı her kitabında değişik bir nitelik göstermiştir. Başlangıçta başarılı aşk şiirleri yazdı. "Toplumcu sanat" anlayışından hareketle oldukça başarılı taşlamalar ve sosyal içerikli şiirler yazdı. Bu şiirlerde deyimlerden, teker¬lemelerden, halk söyleyişlerinden yararlanmıştır.
Şiirde sürekli bir arayış içinde olmuştur.
Oktay Rifat'ın şiir, tiyatro, çeviri, roman türlerinde eserleri vardır.
MELİH CEVDET ANDAY (1915-2002
Garip akımından ayrıldıktan sonra tümüyle akla dayalı bir şiir geliştirmiştir. Yunan mitolojisine yönelmiştir. Sanatını romantik öğelerden kurtararak sosyal temellere dayandırdı.
Son şiirlerinde oldukça kısa, çarpıcı, veciz ifadeleri vardır.
Pek çok şiir kitabı, çevirileri, denemeleri ve oyunları vardır.
CAHİT KÜLEBİ (1917-1997)
İlk şiirleri çeşitli dergilerde yayımlandı.
Şiir, deneme, anı türlerinde eserleri vardır. Halk edebiya¬tının olanaklarından yararlanmaya çalıştı. Bir saz şairi içtenliğiyle şiirler yazdı. Söyleyişe gösterdiği özen ve güzel ben¬zetmelerle kendine özgü bir şiir oluşturdu.
Şiirlerinde yurt köşelerinin değişik manzaralarını, Anadolu gerçeklerini yansıtmak istedi. Çocukluk izlenimlerine, anılarına şiirlerinde yer vermiştir.
Şiirlerinde zaman zaman kötümser, güvensiz bir insanın duygularını anlatmıştır.
Duygulu, romantik, lirik şiirleri ile dikkati çekmiştir.
Atatürk Kurtuluş Savaşı'nda adlı kitabındaki şiirleri beste¬lenerek bir Atatürk Oratoryosu haline getirildi.
Son şiirlerinde yeni bir söyleyiş tarzına yöneldi.
Adamın Biri, Rüzgâr, Atatürk Kurtuluş Savaşında, Yeşeren Otlar, Süt adlı kitaplarda şiirlerini yayımlamıştır.
BEHÇET NECATİGİL (1916-1979
Şiir, deneme, radyo oyunu, çeviri, inceleme-araştırma tür¬lerinde eserleri vardır.
Şiirlerinde ev-aile-yakın çevre üçgenindeki bir dünyayı anlatmıştır. Oldukça çekingen bir kişiliği vardır.
İnsanın açıklanmayan iç dünyası ile herkese görünen çehresini dile getirir.
Halk kültüründen aldığı öğeleri Batı şiiri ile birleştirmiştir. Son şiirlerinde Divan şiirinin özelliklerinden de yararlanarak çok kapalı bir şiire ulaşmıştır. Divan şiirindeki tevriyeli, cinaslı anlatımlardan şiirlerinde -hatta kitaplarının adların¬da- yararlanmıştır. (En/Cam, Bile/Yazdı). O, dilin olanak¬larının çok geniş olduğuna inanır.
Mitolojik unsurları bir arada kullanması şiirlerine gizemli bir hava katmıştır.
O; sokakta, basit ve dar bir hayatın içinde yaşayan insan¬ların şiirlerini yazdı. Sürekli bir arayış içindedir. Açık seçik bir anlatımdan kapalılığa ulaşan şair, adeta insanın anlaşılmazlığını, yalnızlığını dile getirir. Bazı şiirleri, o kadar kapa¬lıdır ki oyuna, bilmeceye dönüşür. Böyle şiirleri çözmek imkânsızlaşır.
Şiir kitapları: Kapalı Çarşı, Çevre, Evler, Eski Toprak, Arada, Dar Çağ, Yaz Dönemi, Divançe, En/Cam, Kareler Aklar...
Onun radyo oyunları ile şiirleri arasında paralellik vardır: Yıldızlara Bakmak, Gece Ateşi, Üç Turunçlar, Pencere.
Düzyazılarından bazılarını Bile/Yazdı adlı kitapta topla¬mıştır.
Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü ve Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü onun iki önemli çalışmasıdır.

SAİT FAİK ABASIYANIK (1906-1954)
Sait Faik bir İstanbul hikâyecisidir. İstanbul’un kalabalık yerlerinde, kenar mahallelerinde, köprü altında, deniz kıyı¬sında, balıkçıların arasında, Tünel'de dolaşan yazar; bura¬larda karşılaştığı insanların yaşamlarını, duygu ve düşün¬celerini yansıtmıştır. Yaşama sevincini ve arzusunu hikâyeleriyle duyurmaya çalışmıştır.
Sait Faik'e göre yazmak kendisi için bir ihtiyaçtır. Sade, özentiden uzak, akıcı ve etkileyici bir üslubu vardır.
Yaşamındaki dağınıklık anlatımına yansımış gibidir. Kimi zaman coşkulu, kimi zaman sade ve yalındır.
Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatında en önemli hikayeci¬lerden biridir. Onun hikâyeleri, Çehov tarzı hikâyenin (du¬rum hikâyeciliğinin) örnekleridir.
Hikâyelerinde çocukluk anılarını, Adalar'da geçen yaşan¬tısını, azınlıkları, İstanbul’un kenar semtlerini, buralarda yaşayan yoksul insanları, balıkçıları anlatmıştır.
Dünyaya bakışını "Bir insanı sevmekle başlar her şey." cümlesiyle özetlemiştir.
Onun hikâyelerinde konu ve olaydan çok değişik zaman dilimleri ve insanların görünümleri ön plandadır.
Deniz, balıkçılar, yolcu vapuru, vapur iskelesi, deniz kıyısın¬daki insanlar onun hikâyelerinde sık rastlanan öğelerdir.
Hikâyeleri: Semaver, Sarnıç, Şahmerdan, Lüzumsuz Adam, Mahalle Kahvesi, Havada Bulut, Kampanya, Son Kuşlar, Tüneldeki Çocuk
Medar-ı Maişet Motoru ve Kayıp Aranıyor romanlarıdır.
HALDUN TANER (1915-1986)
Şiir, derleme, röportaj türlerinde de kitapları vardır.
Tiyatro, hikâye, fıkra, söyleşi, anı türlerinde eserleri vardır. Gazetelerde fıkralar yazmış, başyazarlık da yapmıştır. Hal¬dun Taner'in asıl önemli yanı öyküleri ve oyun yazarlığıdır.
Hikâyeleri gücünü gözlem ve mizah yeteneğinden almıştır. Okurları gerçeklerle karşı karşıya getirir. Eserlerinde konu, kişi ve olay çeşitliliği vardır.
Dört arkadaşıyla birlikte Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nu kurdu.
Oyunlarında çağın değişen toplumsal sorunlarını işlemiştir. Daha sonra epik tiyatro türünde oyunlar yazmıştır. "Kabare" türünün öncüsü olmuştur.
Oyunları: Günün Adamı, Dışarıdakiler, Fazilet Eczanesi, Huzur Çıkmazı, Keşanlı Ali Destanı...
Hikâyeleri: Yaşasın Demokrasi, Tuş, Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu, On İkiye Bir Var, Yalıda Sabah...
NURULLAH ATAÇ (1898-1957)
Deneme, eleştiri, günlük (günce) ve çeviri türündeki eser¬leri ile tanınır. Devletin değişik kademelerinde uzun süre "mütercim" olarak çalışmıştır. Ataç, yazılarıyla genç şair¬lerin tanınmasında büyük emek harcadı. Edebiyatımızda eleştiri türünün yerleşmesinde yazılarıyla etkili olmuştur.
Türkçenin özleşmesi, arılaşması için yıllarca adeta tek başı¬na savaştı. Yazılarında hiç yabancı sözcük kullanmadı. Belli bir dönemden sonraki hiçbir yazısında, "ve" sözcüğünü Arapça olduğu için kullanmadı. Devrik cümlelerle yazdı, devrik cümlenin doğruluğunu savundu. Pek çok genç ya¬zarı etkiledi.
Eleştiri ve deneme türündeki yazıları önemlidir. Kabul edilmiş bazı değerleri yeniden ele alarak tartışmalara yol açtı.
Çeviri alanında 50'ye yakın eseri vardır.
"Günce"de ise yaşamının son iki yılında yazdığı günlükleri vardır.
Deneme ve eleştiri yazıları Günlerin Getirdiği, Karalama Defteri, Sözden Söze, Ararken, Diyelim, Söz Arasında, Okuruma Mektuplar, Söyleşiler adlı kitaplarda toplan¬mıştır.
SUUT KEMAL YETKİN (1903-1980)
Sanat, estetik, resim, felsefe konularında eserleri olan S. Kemal Yetkin profesördür. Edebiyatımızda, özellikle dene¬me ve eleştiri türlerindeki yazılarıyla tanınmıştır.
Sanat, edebiyat konularındaki düşüncelerini özgürce ortaya koymuştur. Gözlemci ve araştırmacıdır. Yazıları inandırıcıdır.
Düşüncelerini açık ve yalın bir anlatımla, bir dostla konuş¬ma havasında dile getirir.
Denemeleri yoğun ve özlüdür. Kesin konuşur.
Çevirileri de vardır.
Deneme türündeki eserleri Edebiyat Konuşmaları, Edebiyat Üzerine, Günlerin Götürdüğü, Düş'ün Payı, Yokuşa Doğru ve Şiir Üzerine Düşünceler'dir.
Estetik, Edebiyatta Akımlar, Türk Mimarisi, Büyük Mustaripler diğer eserleri arasındadır.
SABAHATTİN EYÜBOĞLU (1908-1973)
Çok önemli çevirileri, sanat ve edebiyatla ilgili denemeleri vardır.
Montaigne'in "Denemeler"ini Türkçeye çevirmiştir. Ayrıca La Fontaine'in fabllarını, Hayyam'ın rubailerini ve Eflatun'un Devlet adlı eserini çevirmiştir.
Sanat tarihi ile ilgili çalışmaları vardır. Eski Yunan ve Anadolu uygarlıklarıyla da ilgili çalışmalar yapmıştır. Halk kültürüne ve Halk edebiyatına ilgi duymuştur.
Denemeleri Mavi ve Kara, Sanat Üzerine Denemeler adlı kitaplarda toplanmıştır.
TARIK BUĞRA (1918-1994)
Değişik gazetelerde günlük fıkralar yazmıştır.
Hikâye, roman, tiyatro, gezi, fıkra türlerinde eserleri vardır.
Tarık Buğra'nın şiirsel bir anlatımı vardır. Ayrıntılara girme¬den gözleme önem vermiştir.
Eserlerinde yurt sevgisini, insanın iç dünyasını, Türk toplumunun belli dönemlerini, yakın tarihi işledi.
Toplumsal sorunları ve çatışmaları ele aldı. Her yerde karşılaşılabilecek tipleri kahraman olarak aldı.
İçindeki iyimserliği olaylara ve kahramanlara da yansıt¬mıştır.
Eşya ve olayların içyüzünü araştıran, çözümleyici bir yön¬temle çalışan bir yazardır.
Günlük yaşamdaki olayları hiç yorum katmadan yazmıştır.
Küçük Ağa adlı romanında, Kurtuluş Savaşı'na katılan Anadolu halkını yüceltici bir bakışla anlatır.
Romanları: Siyah Kehribar, Küçük Ağa, Küçük Ağa Ankara'da, İbiş'in Rüyası, Firavun İmanı, Osmancık
Hikâyeleri: Oğlumuz, Yarın Diye Bir Şey Yoktur, İki Uyku Arasında
KEMAL TAHİR (1910 -1973)
Toplumsal gerçekçilik anlayışını benimsemiş romancılarımızdandır. Takma adlarla basit romanlar yazmış, çeviriler yayımlamış olmakla birlikte asıl ününü, konusu bazı Orta Anadolu köylerinde geçen romanlarıyla sağlamıştır. Bu romanlarında, Tanzimat'tan bu yana değişen mülkiyet - üretim ilişkilerini, ağalık ve eşkıyalık kavramlarını işlemiştir.
"Devlet Ana" adlı "tezli" tarihi romanında, Osmanlı geleneğinden kopuşun yanlış olduğu, Osmanlı toplum yapısının Batı'nınkinden farklı özellikler taşıdığı, değişimin bu durum dikkate alınarak gerçekleştirilmesi gerektiği düşüncesini işler.
Romanları: Devlet Ana, Yorgun Savaşçı, Kurt Kanunu, Kelleci Memet, Sağırdere, Körduman, Yediçınar Yaylası, Esir Şehrin İnsanları, Hür Şehrin İnsanları... Öykü: Göl İnsanları.
ORHAN KEMAL (1914 -1970)
"Toplumsal gerçekçi" anlayışla yazdığı öykü ve romanlarıyla tanınır. Asıl adı "Mehmet Raşit Öğütçü"dür.
Edebiyata şiirle başlamış, Nazım Hikmetin etkisiyle öykü ve romana geçmiştir. İlk eserlerinde otobiyografik bir yaklaşımla Çukurova yöresini, bu yöredeki köylüleri, tarım ve sanayi işçilerini; İstanbul’a yerleştikten sonraki eserlerinde, buranın yoksul insanlarının yaşamını işlemiştir. Konusuna iyimser açıdan yaklaşmayı, tiplerinin olumlu yanlarını vurgulamayı ilke edinmiştir. Film senaryoları ve oyunlar da yazmıştır.
Öykülerinden bazıları: Ekmek Kavgası, Sarhoşlar, Çamaşırcının Kızı, 72. Koğuş, Arka Sokak, Kardeş Payı, Babil Kulesi...
Önemli romanları: Baba Evi, Murtaza, Bereketli Topraklar Üzerinde, Vukuat Var, Hanımın Çiftliği, Eskici ve Oğulları, Gurbet Kuşları, Mahalle Kavgası, Müfettişler Müfettişi... Anı - inceleme - röportaj türlerinden eserleri: Nazım Hikmetle Üç Buçuk Yıl, İstanbul'dan Çizgiler...
AZİZ NESİN (1916–1995)
Mizahi öykü, roman ve oyunlarıyla tanınmış bir yazardır. Toplumsal olayları, komik çelişkileri sade bir dille, abartılı biçimde karikatürize ederek anlatır. Toplumsal gerçekçilik akımına bağlıdır.
Öyküleri: Damda Deli Var, Geriye Kalan, Fil Hamdi, Ölmüş Eşek, Yüz Liraya Bir Deli, Rıfat Bey Neden Kaşınıyor?, Hayvan Deyip Geçme...
Romanları: Kadın Olan Erkek, Gol Kralı Sait Hopsait, Erkek Sabahat, Şimdiki Çocuklar Harika...
Oyunları: Biraz Gelir misiniz?, Toros Canavarı, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Hadi Öldürsene Canikom...
YAŞAR KEMAL (1992- ….)
Edebiyata şiirle başlayan Yaşar Kemal, hikâyeler yazdıktan sonra romana geçmiştir.
Roman, hikâye, röportaj türlerinde eserleri vardır.
Romanlarında Anadolu'yu -özellikle Çukurova'yı- Anadolu insanının yaşamını destansı bir dille anlatmıştır. Asıl ününü Çukurova'da yaşayan köylülerin yaşantısını, gördükleri zulümleri anlattığı romanlarıyla sağladı. Bu romanlar destan karakteri taşır. Haksızlığa karşı dağa çıkan bir gen¬cin öyküsünün anlatıldığı İnce Memed en tanınmış ese¬ridir.
Doğa betimlemelerinde çok başarılıdır.
Oldukça zengin bir söz dağarcığı vardır, cümleleri kısadır. Deyimlere ve yerel söyleyişlere yer verir. Kendine özgü şiirsel bir anlatımı vardır.
Başlıca eserleri: Teneke, İnce Memed, Ölmez Otu, Yer Demir Gök Bakır, Denizciler Çarşısı Cinayeti, Yılanı Öldürseler, Kale Kapısı, Kimsecik, Ağrı Dağı Efsanesi
NECATİ CUMALI (1921-2001)
Roman, hikâye, tiyatro türlerinde eserleri vardır. Şiirde belli bir süre Birinci Yeni (Garipçiler) çizgisini sürdür¬müştür.
Şiirlerinde yaşama sevincini dile getirmiştir. Kendini tekrarlamaktan çekindiği için çok çeşitli türleri de¬nemiştir.
Öykü ve romanlarında toplum yaşantısını işlemiştir. Tipleri oluştururken çevresinden ve gözlemlerinden yararlan¬mıştır.
Toplum yaşamındaki aksaklıklara, geleneklerle ilgili yanlışlıklara değinmiştir. Köy ve kasabalarda yaşananları işle¬miştir. "Kasaba kültürü"ne önem vermiştir. Mizah öğesinden yararlanır. Köyde yaşayan insanların doğa ile savaşını işlemiştir.
Konuşma dilinin tüm olanaklarından yararlanır.19 oyunu vardır. Tütün Zamanı, Acı Tütün, Aşk da Gezer romanlarıdır.
EDİP CANSEVER (1928 -1986)
II. Yeni'nin önde gelen şairlerindendir. Serbest şiirler yazmış, zamanla dizelerle oynayarak şiir dilini düzyazıya yaklaştırmış, soyutluğa yönelmiştir. Şiirleri: İkindi Üstü, Dirlik Düzenlik, Yerçekimli Karanfil, Kirli Ağustos, Şairin Seyir Defteri, İlkyaz Şikâyetleri...
İLHAN BERK (1916 -….)
II. Yeni grubu şairlerindendir. Şiire Ahmet Haşim etkisindeki örneklerle başlamış, Garip etkisinde örnekler de vermiş, II. Yeni hareketinden sonra toplumsal gerçekçi eğilimlerle de şiirler yazmıştır.
Şiirleri: Güneşi Yakanların Selamı, İstanbul, Günaydın Yeryüzü, Türkiye Şarkısı, Köroğlu, Galile Denizi, Çivi Yazısı, Otağ... Antoloji çalışmaları: Beyit - Mısra Antolojisi, Aşk Elçisi, Arthur Rimbaud'nun Seçme Şiirleri, Dünya Edebiyatında Aşk Şiirleri, Dünya Şiiri.
CEMAL SÜREYA (1931 -1990)
İkinci Yeni grubunda yer almış bir şair ve yazardır. Sanat konularındaki deneme ve eleştirileriyle de tanınmıştır.
Şiirleri: Üvercinka, Göçebe, Beni Öp Sonra Doğur Beni, Güz Bitiği, Sıcak Nal, Sevda Sözleri... Denemeleri: Şapkam Dolu Çiçekle, 99 Yüz, Aydınlık Yazılar.
ECE AYHAN (1931 -2002)
İkinci Yeni şairlerindendir. Bireysel duyguları işler. Soyut anlatımı, sözcüklerle oynamayı sever. Anı ve deneme türlerinde de eser vermiştir.
Şiirleri: Bakışsız Bir Kedi Kara, Devlet ve Tabiat, Zambaklı Padişah, Yort Savul...
Düzyazıları: Defterler (Anı), Yalnız Kardeşçe (Söyleşi), Şiirin Altın Çağında (Deneme)...
ÜLKÜ TAMER (1937 - )
1954'ten itibaren bazı dergilerde yayımlanan şiirleriyle adını duyurmuştur. II. Yeni hareketine mensuptur.
Şiirleri: Soğuk Otların Altında, Gök Onları Yanıltmaz, Virgülün Başından Geçenler, içime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür, Sıragöller, Yanardağın Üstündeki Kuş... Öykü: Alleben Öyküleri.
SEZAİ KARAKOÇ (1933 - )
Biçimsel yönden "II. Yeni" etkisinde; içerik olarak Necip Fazıl'a yakın bir şairdir, inançla beslenmiş bir özü, yer yer soyutlayarak, serbest çağrışımlardan yararlanarak kendine özgü biçimde dizelere döker. Şiirde ölçü kullanmaz, uyağa da bel bağlamaz. Deneme ve inceleme alanında da önemli eserler vermiştir.
Şiirleri: Körfez, Şahdamar, Hızırla Kırk Saat, Sesler, Gül Muştusu...
Deneme - incelemeleri: Yunus Emre, İslam’ın Dirilişi, Mehmet Akif, Ölümden Sonra Kalkış, Mağara ve Işık...
CEYHUN ATUF KANSU (1919 - 1978)
Asıl mesleği hekimliktir; ama halkına, yurduna, ulusuna hizmeti ülkü edinmiş bir şair-yazar olarak ün yapmıştır. Atatürk ve yurt sevgisi, çocuklar, bağımsızlık en çok ilgilendiği tema ve konulardır. "Gelenekten kopmadan çağdaşa, evrensele açılma" anlayışıyla eserler vermiştir. Heceyle de, serbest nazımla da şiirleri vardır.
Şiirleri: Bir Çocuk Bahçesinde, Bağbozumu Sofrası, Çocuklar Gemisi, Yanık Hava, Yurdumdan, Bağımsızlık Gülü, Sakarya Meydan Savaşı, "Buğday, Kadın, Gül ve Gökyüzü". Düzyazıları: Atatürk ve Kurtuluş Savaşı, Atatürkçü Olmak, Halk Önderi Atatürk, Köy Öğretmenine Mektuplar...
MEHMET KAPLAN (1915 - 1986)
Tanzimat sonrası edebiyatımız ve Türk Edebiyatı konularında¬ki çalışmalarıyla ünlü bilim adamı ve yazarımızdır. Eserleri: Tanpınar'ın Şiir Dünyası, Şiir Tahlilleri l – ll, Hikâye Tahlilleri, Nesillerin Ruhu (Deneme), Türk Edebiyatı Üzerine Araştırmalar...
TURGUT ÖZAKMAN (1930 - )
Günümüzün önemli tiyatro ve roman yazarlarındandır. Romanları belgesel özelliktedir. Oyunlarında günlük yaşamın çelişkilerini ve komik yanlarını geleneksel Türk tiyatrosu öğelerinden de yararlanarak sunar. Romanlarında genellikle yakın tarihimize ve Kurtuluş Savaşımıza yönelmiştir. Sade, gösterişsiz, basit mecazlardan yararlanan, yer yer ince alaysamalı duru bir dili vardır.
Oyunları: Duvarların Ötesi, Bulvar, Komşularımız, Sarıpınar (Reşat Nuri'nin Değirmen romanından), Fehim Paşa Konağı, Resimli Osmanlı Tarihi, Şehnaz Oyun... Romanları: Korkma insancık Korkma, 19 Mayıs 1999-Atatürk Yeniden Samsun'da, Şu Çılgın Türkler.
ORHAN PAMUK (1952 - )
Günümüz romancılarının en tanınmışlarındandır. Şiir, öykü, anı, deneme türlerinde de eser vermiştir, ilk romanı "Cevdet Bey ve Oğulları", bir ailenin Osmanlı'dan Cumhuriyete, çeşitli kuşaklarının yaşamı işlenmiştir. Bazı romanlarında toplumsal çözümlemelere, bazılarında tarihi irdelemelere girişmiştir. 2006
Nobel Edebiyat ödülünü aldı.
Romanları: Cevdet Bey ve Oğulları, Sessiz Ev, Beyaz Kale, Kara Kitap, Yeni Hayat, Benim Adım Kırmızı, Kar. Anı: İstanbul.
1940'tan Sonraki Türk Edebiyatında Roman ve Hikayede Sosyal (toplumsal)Gerçekçiler:
Bu akım ; bir meseleyi, bir derdi ortaya koyarak, topluma faydalı olmak istiyordu. İlk ürünleri, Anadolu köy romancılığıdır. Konuları: işçi-ırgat hayatı,sınıf çatışmaları,grev-lokavt gibi durumlar, toprak-su kavgaları...
Halikarnas Balıkçısı(Cevdet Şakir Kabaağaçlı): Konularını daima Ege ve Akdeniz kıyılarından çıkardı.; balıkçıları, sünger avcilarını...işledi.
Eserleri: Hikaye: Merhaba Akdeniz...Roman :Deniz Gurbetçileri..
Haldun Taner: Gücünü gözlem, mizah ve yergiden alan hikayeleriyle tanındı. Epik tiyatro türünde eserler verdi.
Eserleri: Hikaye: Şişhane'ye Yağmur yağıyordu, On İkiye Bir Var...Tiyatro:Keşanlı Ali Destanı, Sersem Kocanın Kurnaz Kocası...
Tarık Buğra: Tek adamın dengesiz, bazen alaycı, bazen acılı tedirginliğini ele alır.
Eserleri:Roman:Küçük Ağa , İbişin Rüyası...
Samet Ağaoğlu
Oktay Akbal
Selim İleri
Cengiz Dağcı
Füruzan
Orhan Pamuk
Tiyatro:
Vedat Nedim Tör (Kör)
Turgut Özakman (Duvarların ötesi, Sarı Pınar)
Güngör Dilmen (Midas'ın Kulakları )
Sermet Çağan (Ayak Bacak Fabrikası)
Cevat Fehmi Başkut (Paydos, Buzlar Çözülmeden, Harputta Bir Amerikalı)
Edebiyat, Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.
BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM veya [email protected]