İSLAMİ TÜRK EDEBİYATI’

İSLAMİ TÜRK EDEBİYATI’NIN BÖLÜMLENMESİ

A.DİVAN EDEBİYATI

XIII.-XIX. Yüzyıllar arasında yaşayan bu edebiyat; dil, anlatım, nazım içimleri, ölçü, türler ve

konular bakımından Arap ve Fars edebiyatlarının etkisi altındadır. Bu nedenle, Ortadoğu İslam edebiyatlarının bir parçası sayılır.

Divan Edebiyatı, “Kuruluş Dönemi” denilen XIII-XIX. Yüzyıllar arasında, genellikle Fars Edebiyatının taklidi görünümündedir. Şairler kendi sanat kişiliklerini ortaya koyacak yerde, ünlü İran şairleri gibi söylemeye bu dönemde büyük özen gösterirler. Osmanlı İmparatorluğu’ nun yük-selişe geçtiği XVI. yüzyıldan itibaren, bu taklitçi anlayışın “Olgunluk Dönemini” ni yaşamaya başladığı, hatta Divan şairlerinin kendilerini İran şairlerinden üstün sayar bir tavır takındıkları görülür.

DİVAN EDEBİYATI’NIN TEMEL ÖZELLİKLERİ

1. Bu edebiyatın dili, Arapça, Farsça ve Türkçe’nin söz hazineleriyle dilbilgisi kurallarının birleşmesinden oluşan “Osmanlıca”dır.

2. Dil ağır, anlatım genellikle süslüdür.

3. Hayattan kopuk bir sanat anlayışı vardır. Şairler, toplum ve insanla ilgili sorunlara eğilme gereği duymamışlardır. ; ancak bazı şiirlerde, toplum hayatını aksatan durumlara değinil-miştir.

4. Bu edebiyat, halk kültüründen uzaktır. Sanatçılar da çoğu zaman saray ve çevresin-de yetişmişlerdir. Onun için Divan Edebiyatı’na “Yüksek Zümre Edebiyatı”,”Saray Edebiyatı” gibi adlar verilmiştir.

5. Bu edebiyat, biçimcidir. Anlatılan değil, anlatım biçimi daima önde gelir. Şiirde sıkı sanat kuralları uygulanır. Divan Edebiyatı, bu yönüyle klasizme benzer.

6. Başlıca konular aşk, doğa, ölüm, ayrılık, özlem v.b.’dir.

7. Şiirde temel ölçü aruzdur. Bazı şairler, hece ölçüsüyle tek tük şiir yazmışlardır.

BAŞLICA NAZIM BİÇİMLERİ

GAZEL

Arap Edebiyatı’ndan alınmıştır. Aşk, doğa, içki, eğlence konuları işlenir. Beyit birimiyle yazı-lır. 5-15 beyit uzunluğundadır. Beyitler “AA/BA/CA/DA” uyak düzeniyle sıralanır. İlk beyit mat-la(doğuş)”, son beyit “makta(kesiş)”, en güzel söylenmiş beyit de “beytü’l-gazel” adını alır. Şairin adı, makta beytinde geçer. Gazellerde genellikle konu bütünlüğü bulunmaz; yani şiirdeki beyitler, anlamca birbirine bağlı olmaz. Anlam bütünlüğü taşıyan gazellere “yek-ahenk gazel” denir.

KASİDE

Arap Edebiyatı’ndan alınmıştır. Övgü şiiridir. Gazel gibi uyaklanır. Uzunluğu 33-39 beyit arasında değişir. Şu bölümlerden oluşur:

a. Nesib(teşbib):Giriş bölümüdür. Kasideler, bu bölümde yapılan betimlemelere göre adlan-dırılır. Bahar betimlemesi yapılan kasidelere “kaside-i bahariyye”, kış betimlemesi yapı-lanlara “kaside-i şitaiye”, bayram betimlemesi yapılanlara da “kaside-i ıydiyye” denir.

b. Tegazzül :Kaside içinde güzel söyleme anlamına gelir. Bu bölümde aşk, şarap, kadın gibi gazellere özgü konular, lirik bir anlatımla işlenir.

c. Girizgah:Denk düşürerek asıl konuya, yani övgüye giriş yapılan bölümdür.

d. Methiye : Padişah, sadrazam, vezir, paşa gibi yüksek görevli kişilere ya da din bü-yüklerine yöneltilen övgünün yapıldığı bölümdür.

e. Fahriyye : Şairin, kendi şiir yeteneğini övdüğü bölüme verilen addır.

f. Dua : Kasidenin sonuç bölümüdür. Şair, böyle güzel bir şiiri yazıp bitirebildiği için dua e-derek kasidesini tamamlar.

Daha sonra, Tanzimat döneminde de kaside nazım biçimi kullanılmış;ama kasidenin hem ko-nularında, hem biçiminde değişiklik yapılmıştır.

Kasideler, konularına göre dörde ayrılır:

a. Methiyye : Ünlü, saygın kişilerin övüldüğü kasidelerdir.

b. Tevhid :Allah’ın birliğini konu edinen ve onu öven kasidelere denir.

c. Münacaat : Allah’a yalvarış amacıyla yazılır.

d. Na’t : Hz. Muhammed’in övgüsünü yapmak için yazılan kasidelerdir.

 

MESNEVİ

Divan Edebiyatı’na Fars Edebiyatı’ndan geçmiş olup uzun manzum öykülerdir. Beyit biri-miyle, türlü aruz kalıplarıyla yazılır. Beyitler “AA/BB/CC/DD” biçimiyle kendi aralarında uyaklanır. İslami edebiyatın ortak konularını işler.

ŞARKI

Divan Edebiyatı’nda XVIII.yüzyılda kullanılmaya başlayan bir nazım biçimidir. Dörtlüklerle yazılır. Halk Edebiyatı’ndaki koşma nazım biçiminin etkisiyle doğduğu söylenir. Dörtlükler “AAA-A/BBBA/CCCA” biçiminde uyaklanır. Aşk, doğa, içki, kadın gibi dünyevi konular işlenir.

RUBAİ

Tek dörtlükten oluşan, “AABA” uyak düzeniyle ve aruzun özel kalıplarıyla yazılan; aşk, ha-yat, insan gibi konuları ve felsefi düşünceleri işleyen bir nazım içimidir. Fars Edebiyatı’ndan Di-van Edebiyatı’na geçmiştir. Dünyaca ünlü temsilcisi, İranlı şair Ömer Hayyam’dır.

TERKİB-İ BEND

“Bend” adı verilen bölümlerden oluşur. Her ben ; bir “hane” ve bir “vasıta” bölümünü kap-sar. Haneler 5-15 beyit uzunluğunda olup “AA/BA/CA/DA” biçiminde uyaklanır. Vasıta ise , tek beyittir. Vasıtanın dizeleri kendi aralarında uyaklıdır. Bendler değiştikçe, aynı uyak düzeni, başka uyak sözcükleriyle tekrarlanır.

TERCİ-İ BEND

Konu ve biçim bakımından terkib-i bende benzer. Ondan tek farkı, vasıta beytinin her bendden sonra değişmemesidir.

MURABBA

Dörtlüklerden oluşur. “AAAA/BBBA/CCCA” biçiminde uyaklanır. Bu biçim özellliğiyle şar-kıdan farkı yoktur. Murabba ile şarkıyı ayıran tek fark, şarkıların bir besteye bağlanmasıdır.

MÜSTEZAT

Bir manzumenin uzun dizelerinden sonra kısa dizeler getirilmesiyle oluşur. Uzun ve kısa dize-ler, kendi aralarında gazel gibi uyaklanır. Kısa dizelere “ziyade” denir. Uzun dizelerde aruzun “mef u lü/me fa i lü /fe u lün”; kısa dizelerde ise “mef u lü /fe u lün” kalıbı kullanılır. Batı Ede-biyatı etkisi altına girildikten sonra, bu nazım biçimindeki kuralların gevşetilmesiyle “serbest müs-tezat” denilen yeni bir nazım biçimi ortaya çıkmıştır.

DİVAN EDEBİYATI’NDA DÜZYAZI

Divan, şiire ağırlık veren bir edebiyattır. Düzyazı, ancak bilimsel çalışmalarda, tarihlerde, kimi sanatsal metinlerde ve gezi türü eserlerde kullanılmıştır.

Divan Edebiyatı’nda düzyazılar, yazılış amacı ve dil tutumu dikkate alınarak üçe ayrılır:

1. Sanatlı(süslü) Düzyazı

Söz ustalığı göstermek amacıyla yazılır. Sinan Paşa’nın Tazarru’at adlı eseri, bu türün en tanınmış örneğidir. Sanatlı düzyazıya inşa denir

2. Orta Düzyazı

Yer yer ağır ve süslü, yer yer sade bir dille yazılan düzyazılardır. Genellikle tarih kitapların-da bu düzyazı türü görülür. Osmanlılar zamanında tarihçilik,”vakanüvis” adı altında yürütülen bir tür memurluktu. Sarayda görevlendirilen vakanüvisler, önemli önemsiz her olayı günü gününe not-lar halinde yazarlardı. Bu eserler, olay anlatımına dayalı olduğundan, bilimsel tarih anlayışıyla bağdaşmaz. Divan döneminin başlıca tarihçileri arasında Aşıkpaşazade ,Ali, Ebülgazi Bahadır Han,Naima, Peçevi, Mütercim Asım sayılabilir.

3. Sade Düzyazı

Dil ve anlatım ustalığının değil, ele alınan konunun önem taşıdığı düzyazı türüdür. Bu anlayış nedeniyle, sade düzyazılarda ustaca söz söyleme çabası görülmez; dil açık, yalın, doğaldır. Bu düz-yazı türünü kullananlardan başlıcaları şunlardır: Mercimek Ahmet , Katip Çelebi, Evliya Çelebi (Eseri:Seyahatname).

DİVAN ED.GENEL ÖZELLİKLER

Nazım birimi genellikle beyittir ve cümle beyitte tamamlanır. Beyit, cümleye egemendir.
Nazım ölçüsü “aruz”dur.
Dili Arapça, Farsça, Türkçe karışımı olan Osmanlıca’dır.
Şiirlerde tam ve zengin uyak kullanılmıştır.
Şiirlerin konuyu içeren başlıkları olmadığı için nazım biçimlerine göre adlandırılmışlardır.
Klişe bir edebiyattır. Duygu ve düşünceler değişmez sözlerle (Mazmun) anlatılır.
Anlatılan şey değil, anlatış biçimi ön plandadır.
Soyut bir edebiyattır. İnsan ve doğa gerçekte olduğundan farklı ele alınmıştır.
Aydın zümrenin edebiyatıdır. Medrese kültürü hakimdir. Genellikle saraya ve çevresine seslenir.
Sanatlara bolca yer verilmiş, sanat yapmak amaç durumuna gelmiştir.
Ulusal bir edebiyat olmayıp dinin etkisiyle şekillenmiştir. Arap ve İran edebiyatının etkisi çok fazladır.
Şiirde daha çok aşk, sevgili, içki, din ve kadercilik gibi konular işlenmiştir.
Nazım ön planda tutulmuş, nesre pek az yer verilmiştir.


Nesir alanında tezkireler (edebiyat tarihi görevini gören biyografik eser), münşeatlar (mektuplar), tarihler, dini metinler ve nasihatnamelere de rastlanmaktadır. Bunlarda da sanat yapma amacı ön plandadır.

13.yüzyılda gelişmeye başlamış 16. ve 17. yüzyıllarda en olgun dönemini yaşamış, 19.yüzyılın sonlarına kadar sürmüştür.

En son tarafından Ptsi Ekim 29, 2007 3:25 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi

DİVAN EDEBİYATI ÖNEMLİ ŞAİR VE YAZARLAR


HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.


 

MEVLANA : XIII.yüzyılda yaşamıştır. Birkaç Türkçe beyit dışında, tüm şiirlerini Farsça ile yazan ünlü tasavvuf şairidir. Oğlu Sultan Veled de tasavvufi konuları işleyen bir şair olarak bilinir. Mesnevi, Divan-ı Kebir, Mektubat, tanınmış eserleridir.


ALİ ŞİR NEVÂİ : Çağatay lehçesinin en güzel örneklerini veren şair 15. yüzyılda yaşamıştır. Muhakemetü’l-Lugateyn adlı eserinde Türkçe’nin Farsça’dan daha üstün bir dil olduğunu savunmuştur. Hamsesi vardır. Anadolu dışında Türkçe şiir yazan ilk şairdir.


ŞEYHİ :15. yüzyılda yaşamıştır. “Harnâme” adlı eseri edebiyatımızda ilk fabl türü eser olarak bilinmektedir. Mesnevi alanında başarılı olmuştur.

SÜLEYMAN ÇELEBİ 15. yüzyılda yaşamıştır. Hz. Muhammed için yazdığı Vesilet-ün-Necat (mevlit) adlı mesnevisiyle tanınmış bir şairdir. (İslam edebiyatında Hz. Muhammed’in hayatını anlatan eserlere SİYER denir).


FUZÛLİ : 16. yüzyılın en güçlü şairlerindendir. Arapça, Farsça, Türkçe divanı olan tek şairdir. Eserlerini Azeri 

lehçesiyle yazmıştır. Divan edebiyatının en lirik şairi olarak kabul edilmektedir. Ona göre yaşamın anlamı acı çekmekle özdeştir. Platonik bir aşk arayışı vardır. Din dışı konularda yazmakla birlikte tasavvuftan da etkilendiği bilinmektedir. Kendisine bağlanan maaşı almasında güçlük çıkaran memurları şikayet etmek için yazdığı “Şikayetnâme” adlı mektubu edebiyatımızdaki en ünlü yergilerden biridir.


Divanlarından başka bir naat olan “Su” kasidesi, Leyla vü Mecnun mesnevisi, Peygamber ailesini anlattığı Hadikat-üs-Süeda’sı Şah İsmail ile II:Bayezid’i karşılaştırdığı Beng ü Bâde’si ve tıp bilgisini sergilediği Sıhhat ve Maraz’ı en tanınmış eserleridir.


 

BÂKİ : 16. yüzyıl şairlerindendir. Döneminde “şairler sultanı” olarak tanınmış ve saratın bütün olanaklarından yararlanmıştır. İyi bir medrese eğitimi gördüğü bilinmektedir.
Dünya nimetlerinin hepsinden yararlanma anlayışındadır. Kanuni’nin ölümü üzerine yazdığı mersiyesi çok tanınmıştır. Divanı vardır.


NÂBİ : 17. yüzyıl şairlerindendir. Divan edebiyatında didaktik şiirler yazmasıyla bir yenilik olarak kabul edilmektedir. Din, töreler ve sosyal yaşamla ilgili öğütler verir.
Nâbi’nin Divan’ından başka Hayriye, Hayrâbâd adlı iki didaktik eseri, gezi notlarını içine alan Tuhfet-ül Harameyn’i ve Münşeat adlı eserleri vardır.


 

NEFİ: 17. yüzyıl şairlerindendir. Edebiyatımızdaki en ünlü kaside şairi olarak bilinir. Övgülerindeki ve yergilerindeki aşırılıklarıyla ünlüdür. Yazdığı hicviyelerindeki aşırılık boğdurulmasına neden olmuştur. Hayal gücü çok zengin olan Nefi’nin somut benzetmelerden yararlanması da belirgin bir özelliğidir. Türkçe ve Farsça divanı olan Nefi’nin ayrıca hicviyelerini topladığı Sihamı-ı Kaza adlı bir eseri de vardır.


 

NEDİM 18.yüzyıl şairlerinden olan Nedim, Lale Devri’nin şairi olarak bilinir. Eserlerinde aşk, içki, zevk ve sefayı işler. “Mahallileşme akımı”nın önderi olan şairin Halk edebiyatından da etkilendiği bilinmektedir. Şiirlerinde halkın ağzından alınma deyimler olduğu gibi, halkın konuşma diline de oldukça yaklaşmıştır. Samimi ve içten bir söyleyişi olan Nedim, şarkılarıyla tanınmıştır. Divan şiirindeki klişeleri (mazmunları) bir ölçüde yıkmış olan şairin Divan’ı vardır.


ŞEYH GALİP Divan edebiyatının 18.yüzyılda yaşamış son büyük şairidir. Galatasaray Mevlevihanesinde şeyhlik yapmıştır. Nabi’nin “Hayrâbâd”ına nazire olarak ve Mevlânâ’nın mesnevisinden etkilenerek yazdığı “Hüsn-ü Aşk” adlı meşhur mesnevisinde, tasvvuf konusundaki düşüncelerini ortaya koyar. Bu eserinde allegorik (sembolik) bir anlatım kullanan şair hayal gücünden ve masal ögelerinden de yararlanmıştır.


EVLİYA ÇELEBİ : (17.yy) Edebiyatımızda gezi türünün ilk örneklerini veren yazar, usta bir gözlemcidir. Elli yıllık bir süre içinde gezdiği yerleri konuşma diline yakın bir dille anlatmıştır. Anlatımında abartılı olmakla birlikte, Divan nesrinin kalıplarını da kırmıştır. 10 ciltlik “Seyahatnâme” adlı eseri çok tanınmıştır.


NOT : Divan edebiyatının nesir yazarı olarak tanınan diğer önemli yazarları şunlardır:


SİNAN PAŞA: (15.yy) Tazarrunâme adlı süslü nesri ile tanınır.


MERCİMEK AHMET : (15.yy) Farsça’dan çevirdiği Kabusnâme adlı eseriyle tanınır.


NAİM : (17.yy) Kendi adıyla anılan (“Naima Tarihi”) adlı tarih eserinin yazarıdır.

KATİP ÇELEBİ: (17.yy) Batılıların Hacı Kalfa dedikleri yazar ve düşünürdür. Arapça, Farsça, Fransızca, Latine bilen yazarın tarih, coğrafya, matematik konularında yazılmış eserleri vardır.

 

Edebiyat, Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.
 
  BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya [email protected]



KAYNAKÇA / İLGİLİ LİNKLER
1 Divan Şiirimiz , Batıcı Eskiciler ve Şiir Güzergâhımız
2 Divan Nedir Divan ile Kurulan Terkip Tamlama ve Terimler
3 Divan Şiirinde Bezm Adabı ve Eğlence Anlayışı
4 Divan Şiirinde Yergi Amaçlı Söz Sanatları Prof.Dr. Mine Mengi)
5 DİVAN ŞAİRİ NASIL YETİŞİR? Mehmet PEKTAŞ
6 Divan Şiirinden Seçmeler
7 Divan Şiirimizi Kuran Şairlerimiz Divan Şiirinin Oluşması
8 Divan Şairleri ve Yazarları İsimleri Listesi
9 Divan Şiirinde Dürbin ( Dürbün ) ve Hurde Bin
10 Divan Şiirindeki Arabi Kaynaklı Mazmunlar ve Etkiler