Fikriye teyze seksen yaşlarında emekli bir öğretmendi , eşini trafik kazasında kaybetmişti. Dört erkek çocuğu vardı eşinin ölümünden sonra tüm sorumluluk omzundaydı, çocuklarının eğitimi için elinden gelen herşeyi yaptı ,okuttu iyi bir yere gelebilmeleri için çabaladı .Çabaları boşa çıkmamıştı ikisi doktor ikisi de mühendis olmuştu ,meslek hayatına atılmışlardı. Fikriye teyze evlatlarıyla gurur duyuyordu azimli ve çalışkanlardı .Bir annenin babanın isteyebileceği şeyde bu değil mi çocuklarının başarılı ve mutlu olması ... Çocuklarının hepsi ayrı bir yerde mesleğini icra ediyordu .Fikriye teyzede bu yüzden yalnız kalmıştı.Herşeye koşturmak zorunda idi .Artık dizleri onu taşıyamaz hale gelmisti .Apartman dairesinin ikinci katında oturuyordu ,asansör de yoktu , ellerinde alışveriş poşetleri ile merdivenleri oflaya oflaya çıkıyor her bir basamağında soluklanıyor nefes nefese kalıyordu .Kendini eve zor attı ,kendi kendine söyleniyordu ._Fikriye dur artık durduğun yerde ,genç misin sanki yürümek senin ne neyine"diyordu . Manavdan aldığı sebzelerin poşetini açıp içinden yeşil fasulyeyi çıkarıp ayıkladı.Sonrasında ocağı yakıp diğer malzemeleri de doğrayıp yemeği pişirmeye bıraktı . -Ahmet Efendi ,ne çok severdin bu yemeği ,yanına da mutlaka tereyağlı bulgur pilavı isterdin " şimdi burada olmalıydın diye iç çekti .Sonrasında beyaz renkte olan başörtüsüyle akan gözyaşlarını sildi .Akşam ezanı okunmaya başlayınca yavaş yavaş oturduğu yerden doğruldu ,kalkıp abdestini aldı ,seccadesini açtı.Namazını eda etti . Duasını da ettikten sonra iftarını açıp yemeğini yedi . Haftaya ramazan bayramı idi , bir yandan da bayram heyecanı sardı ,aylardır görmediği çocukları gelecekti . Hüzünle fotoğraf albümünü açıp fotoğraflarını öpe koklaya hasret gidermeye çalıstı. Bir de Tekir adlı kedisi vardı .Miyavlayarak gelir dizlerinin üzerine yatar patileriyle sarılırdı kollarına ,-"İyi ki sen varsın Tekir yapayalnız kalmıştım yoksa.. ."diye , Tekir'i sevdi .Arefe günü gelip çatmıstı artık ,Fikriye teyze çocuklarının çok sevdiği börek , çörek ,yemek ,tatlı türü ne varsa hepsinden çeşit çeşit hazırladı .Bu defa hiç şikayet etmedi halinden ,yorulduğunu dahi hissetmemişti.Sevinci herşeyi bastırıyordu.Tatlı yorgunluklardı bunlar ...Pencereyi açıp sepeti aşağıya sarkıttı.-Hasan Efendiii ...! Bana iki kilogram çikolata yolla para sepetin içinde .Malum yarın bayram afacanları sevindirmeliyim. Çikolatayı ikram için hazırladı. O gece sabah olmak bilmedi .Fikriye teyze için....Uyku tutmamıştı .Sabah ezanını duyunca şükretti.Perdeyi aralayıp alaca karanlıkta bayram namazına koşuşan insanları izledi .Aklına eşi Ahmet Bey gelmişti .Sabah erken kalkıp camiye gider eve geldiğinde herkes sıraya girip bayramlaşır hep birlikte güzel bir kahvaltı yapılır oradan aile büyükleri ziyaret edilirdi .Buğulu gözlerle bakmaya devam etti camdan Ahmet Bey 'in geldiği günleri hayal ederek.Kapı çalmaya başlayınca kendine geldi , sevinçle kapıya yöneldi .Mahallenin çocuklarıydı gelen.İyi bayramlar Fikriye teyze deyip bayramını kutladılar çocuklar...Fikriye teyze akşamdan hazırladığı çikolataları çocuklara ikram etti. Çocukların hepsini kucaklayıp öptü.Ah çocukluk ...!Bayram onlara güzeldi ... Kendi çocuklarıda gelecekti ne de olsa ...Hemen çayı demleyip kahvaltıyı hazırladı.Yumurtalı ekmek kızarttı. Zeytin ,peynir ,yumurta ,köy tereyağı bal kahvaltılık çeşitleriyle sofrayı donattı.. Sofra hazırdı artık aradan bayağı bir vakit geçti ne gelen vardı ne de giden .Telefon çalmaya başladı ...Arayan küçük oğlu Ömer'di .Annesinin bayramını kutlayıp abileri ile tatile gideceklerini söyleyince Fikriye teyze ahizeyi kapatamadan donup kalmıştı... Heyecanla yavrularını beklerken onlar tatil planı yapmışlardı ve bunca hazırlık boşa idi .Gözyaşlarına hakim olamadı yığılıp kaldı ... Birgün sonra Fikriye Öğretmen'den ses alamayan komşular telâşlanmışlardı .Polise haber verdiler , polis kapıyı açınca Fikriye teyze yerde hareketsiz yatıyordu. Nabzına baktılar , şükür ki yaşıyordu . Ambulans ile en yakın hastaneye kaldırıldı ve yoğun bakıma alındı .Fikriye teyze, felç geçirmişti artık yatağa mahkumdu.Uzun bir süre yoğun bakımda gözetim altında kaldı .Taburcu edilecekti ama oğlunun hiçbiri gelip götürmek istemiyordu ...Fikriye teyze bunu duysa kadıncağız bu defa üzüntüden ölürdü.-"Yavrularım diye sayıklıyordu" hep... Komşuları çocuklarına haber verdiler ,çocukları geldi ama bakma taraftarları değildiler .Annelerini Huzur Evin'e bıraktılar.Çocuklarından başka kimsesi yoktu hayatta .Onlardı Fikriye Teyzeyi hayata bağlayan ama artık onlarda yoktu . Tekerlekli sandalyede buz gibi bir odaya yerleştirdiler .Gözleri ağlamaktan şişmisti .Buranın neresi olduğunu gayet iyi biliyordu .Yüreği kanadı ,daha çok yaralandı .-"Ölsem de bugünleri görmeseydim "diye hıçkırıklara boğuldu ... Ana olmak çok zordu.Yine de kıyamıyordu onlara hep dua etti iyilikleri için. .Sabah olduğunda Fikriye teyzeye bakmak için gelen bakıcılar onun soğuk ve kaskatı kesilmiş bedeni ile karşılaştılar ... Bu duruma daha fazla dayanamamıştı yüreği ...