ANNE GEL GÖKYÜZÜNE BAKALIM

ANNE GEL GÖKYÜZÜNE BAKALIM

   Bitmeyen ağrılarla yaşamaya çalışıyordu anne. Ağrılarını fazla hissettirmemek için hemen yüzüne bir tebessüm konduruyordu.

   Anne olmak biraz da böyle bir şeydi galiba. Evladının yaşama sevincini söndürmemek. Ağrıyı sızıyı belki geçim derdini bir kenara koyup hayata tutunmak... Onun yüzündeki ışıltıyla, taptaze umutlarıyla her sıkıntıyla baş etmeye çalışmaktır. Çocuğunun gelecek umudu, yaşama sevinci onun en büyük dayanağı, güç kaynağıydı.

     Anne zaman zaman kendisini iyi hissettiğinde hayata yeniden umut dolu gözlerle bakıyordu. Kızının yanında olmaya çalışmalıydı. Ne olursa olsun yeni bir güne umutla başlamalıydı. Son güne kadar, son nefesine kadar... Hastaneye yatana kadar elini sımsıkı tutmalıydı çocuğunun. O küçük ellerden, o küçük yürekten güç alıyordu çünkü. Öyle ya, hayat hiç kimseye torpil geçmiyordu.

     Dert başa gelince çekecek yürek de olmalı. Sevinci nasıl güzel karşılıyoruz değil mi? Derdi de sabırla karşılamak gerekmez mi? Anne, çocuğuna hissettirmese de bazen hastalığının sıkıntılarını taşımakta zorlanıyordu. Yalvarıyordu Allah'a. Belki bir mucize olur ve iyileşir. "Senin mucizelerin çoktur Allah'ım! Yalvarırım ağrılarım bitsin ve sağlığıma kavuşayım." diye sessizce yalvarıyordu.

     Yaşadığı acıyı, içine düştüğü çıkmazı evladına hissettirmemek için çabalıyordu. İşte o gün yine ağrıları artmıştı. Kızı ona seslendi: "Anne gel bak. Gökyüzü ne güzel görünüyor. Kızınla birlikte gökyüzüne bak." O an, gökyüzü gerçekten çok güzel görünüyordu.

       Kızının elini sımsıkı tuttu ve onunla gökyüzüne baktı. Yüzüne bir tebessüm kondurmayı unutmadan... 

12 Temmuz 2021





Sevim KınalıEditör / Kadın / 11/25/2016