NEVİ ŞAHSINA MÜNHASIR BİR ŞAİR: YETİK OZAN
Türk milliyetçiliği fikrinin seçkin bir kültür adamı olan Yetik Ozan (Turgut Günay), 1960’lı yıllarda davayı geniş kitlelere ulaştıran Arif Nihat Asya, Emine Işınsu, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Yavuz Bülent Bakiler, İsmail Gerçeksöz gibi ülkücü şâir ve romancılar arasında yer alır.
Dilci ve halkbilimci bir akademisyen olmasının yanında modern bir şair olan Yetik Ozan; 1942 yılında Manisa’nın Soma ilçesinde dünyaya gelmiştir. Asıl adı Turgut Günay’dır. İlköğrenimini Aydın’da orta öğrenimini Rize’de tamamlamıştır. 1966 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirmiş, daha sonra 1,5 yıl süreyle Kütahya Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapmıştır. 1967 yılının sonlarında Atatürk Üniversitesi’nin açtığı asistanlık sınavını kazanarak Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü asistanlığına geçmiştir. 1972 yılında ‘‘Rize İli ve Ağızları’’ adlı tez çalışmasını tamamlayarak ‘‘doktor’’ unvanını almıştır. 1973 Kasım’ında 1,5 yıl süren askerlik görevini tamamladıktan sonra, Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümü’ne öğretim görevlisi olarak geçmiştir. Görevi süresince; “Türkiye Türkçesi Grameri”, “Türk Dili Tarihi”, “Türkçe’nin Yapısı”, “Eski Türkçe Uygur, Göktürk, Karahanlı Lehçeleri”, “Anadolu ve Rumeli Ağızları”, “İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı”, “Bugünkü Türk Lehçeleri”, “Türk Halk Şiirinde Türler ve Biçimler”, “Türk Kültürü” derslerini vermiştir. Akademik çalışmalarının yanında, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Halk Müziği ve Halk Oyunlar Dairesinde mesai dışı bir görevle yönetim kurulu üyeliğinde de bulunan Yetik Ozan, 14 Aralık 1978 tarihinde ebedî âleme intikal etmiştir.
Yetik Ozan’ın zamansız ölümünün ardından yakın arkadaşları Ahmet B.Ercilasun iki, Abdurrahman Güzel bir, Sadık Kemal Tural bir ve Saim Sakaoğlu bir yazı yazar. Bu yazılardan başka kimse kendisinden bahsetmez. Hemen her kıta veya mısraa ilgi gösteren edebiyat camiasının Yetik Ozan’a hiç ilgi göstermemesi hayli manidar ve ironik bir hâldir. Ölümünden yıllar sonra iki yazı daha yazılmış ve Atmaca Uçurumu’nun sonraki baskılarından sonra beş yazı daha kaleme alınmıştır. Gerek bilim, gerek kültür ve gerekse de sanat âleminde yetkin bir insan olarak önemli işlere imza atan Yetik Ozan; çok yönlü bir kişiliğe sahiptir. İyi bir dilci ve halkbilimci olarak değişik yayın organlarında dil ve halk edebiyatı alanında makaleler yayımlamış, seminer ve kongrelerde tebliğler sunmuştur.
Yetik Ozan şairliği ve akademisyenliğinin yanında güçlü bir gelenek temsilcisi âşık kimliğine de sahiptir. Firkatî mahlasıyla son derece güzel şiirler söylemiş Erzurum Kars havalisi âşıkları ile deyişmeler, atışmalar yapmıştır. Yakın arkadaşlarından Saim Sakaoğlu Yetik Ozan’ın bu yönüyle ilgili olarak “Bir âşıkla atışırken karşısındakinin zayıf yönlerini çok iyi yakaladığını, neresinden vurması gerektiğini çok iyi bilirdi. Çok iyi saz çalardı. Kafiyeleri çok iyi kullanırdı. 1973’te Cumhuriyet'in kuruluşunun 50. Yılı münasebetiyle Sarıkamış Âşıklar Bayramı’na katıldığımızda Şeref Taşlıova, Murat Çobanoğlu ile atışma yaptı. O zaman Doğu Anadolu’da çok güçlü âşıkların bulunduğu için jüri üyesi olarak bunları derecelendirmekte çok zorluk çektik” diyor. Bu ilgi sebebiyle birlikte Cumhuriyetin 50. Yılı münasebetiyle ortak bir çalışma yaparlar. Yayımlanmış kitapları şunlardır: Atmaca Uçurumu, Ankara, 1973; Halk Şiirinde Atatürk [S. Sakaoğlu ile birlikte], Erzurum, 1974; Balıkçıl ile Yengeç Kelile ve Dimne’den Seçilmiş Hikâyeler, Ankara, 1977; Rize İli Ağızları/İnceleme-Metinler-Sözlük, Ankara, 1978; Atmaca Uçurumu-Ülkü Bağı, Bütün Şiirleri, [Haz. M. Özarslan], Ankara, 2002; Bütün Şiirleri, Atmaca Uçurumu-Ülkü Bağı-Yücelmek, [Haz. M. Özarslan], İstanbul, 2009.
Atmaca Uçurumu’nun Yayın Macerasına Dair
2000’li yılların başında bir dost sohbetinde Yetik Ozan’ının şiirleri okundu. Yetik Ozan’ın şiirlerinin ortadan kaybolduğunu ve gençlerin onu tanımadığı konuşuldu. Üç arkadaş, Yetik Ozan’ın şiirlerini yeniden basmak için harekete geçtik. Arkadaşlarımın işi çıktı ve iş benim üzerime kaldı. Yine o günlerde tevafuk oldu ve Yetik Ozan’ın eşi, hocam Umay Türkeş Günay, Yetik Ozan’ın evrak-ı metrukesinin içinde bulunduğu bir çantayı “Oğlum sen bunları değerlendirirsin” diyerek bana verdi. Çantada muhtelif belgelerin yanı sıra 1973 yılında yayınlanmış olan “Atmaca Uçurumu” ve nasıl tertip edileceğine kadar notlar bulunan “Ülkü Bağı”nın müsveddeleri vardı.
Yetik Ozan’ın tüm şiirlerini 2002 yılında tek bir kitap hâlinde ve “Atmaca Uçurumu-Ülkü Bağı Bütün Şiirleri” adı altında Alternatif Yayınevinden çıkarttık. Fakat yayınevi kitabı yeterince dağıtamadı ve sanırım şirket yayıncılık işine son verdi. Kitabı, 2009 yılında rahmetli Nevzat Kösoğlu’nun da desteğiyle Ötüken Neşriyat’ta “Bütün Şiirleri: Atmaca Uçurumu- Ülkü Bağı-Yücelmek” adıyla ve bir iki şiir daha ilave ederek tekrar yayınladık.
Yetik Ozan’ın Şiiri
Turgut Günay’ı akademik mimliğinin dışında günümüze taşıyan, ona edebiyat ve düşünce dünyamızdan seçkin bir yer kazandıran “Yetik Ozan” mahlasıyla yazdığı şiirlerdir. Yine, “Firkatî” mahlasıyla söylediği âşık tarzı şiirleri ve de özellikle Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi âşıklık geleneği temsilcileriyle yakın temaslarda bulunup, birçok mecliste atışmalar yapması onu; yakın zamanda yaşamış bir halk ozanı sıfatıyla karşımıza çıkarmaktadır. Şiirleri başta “Töre”, “Türk Edebiyatı” ve “Hisar” olmak üzere dönemin çeşitli dergilerinde yayımlanmıştır.
Yetik Ozan kendisin sanat anlayışını; “sanatta hedef düşünce, bugünü ve yarınıyla bir bütün olan milletimizin öz değerlerini ortaya çıkarıp işlemek ve onu daima büyük atılımlara hazır kılacak manevî gücü, millî gurur biçimlendirmektir” şeklinde ifade eder. Bu anlayışın bizim toplumumuza uyarlaması ise şu şekildedir; “Bugünkü millî Türk şiirinde, sanat terazisindeki dengeyi bozmamak şartıyla, toplumcu dozu artırmak”. Buradan da anlaşılacağı üzere Yetik Ozan, sanat hem sanat için hem de toplum içindir tezini savunan bir anlayışa sahiptir.
Şiire çok erken yaşlarda başlayan Yetik Ozan, olgunluk döneminde bir defter dolusu şiirini yakmıştır. Bu da onun şiirdeki titizliğini ve sanatın haysiyetine ne derece düşkün olduğunu göstermektedir. Şiirde ölçünün, disiplinin esas olduğunu vurgular ve buna uyar. Ancak, şiirin katı, dar kalıplara sokulmasından yana değildir. Şiirde duyguların seçilişinde “mantık süzgeci”, kelimelerin seçilişinde de “sanat terazisi” olarak görür. Yetik Ozan; “Halk şiiri, Türk şiirinin kaynağıdır ve gelecekte de öyle olmalıdır” kanaatindedir.
Sadık Kemal Tural, Yetik Ozan’ın yetişmesine kaynaklık eden unsuru, öncelikle memuriyetten dolayısıyla gezmekte olan bir ailenin eşyayı ve insanı gerçeğe yakın bir şekilde yakalama talihi olan çocukluk devresine bağlar. Tural’a göre bu gezginlik sırasında en uzun durakların Karadeniz bölgesinin, tabiatı ve insanı ile bir sahil şehri karakterinden ziyade, yayla veya sarp dağ kasabası niteliğindeki yapısında bulunduğuna işaret eder ve geze geze tamamlanmış bir öğrenim ve eğitimin yanı sıra bu gezmenin realiteye intibaksızlığı artıran bir unsur olarak hayatına ve sanatına aksedeceğinin üzerinde durur.
Ölümünden çok sonraki yıllarda kısa bir değerlendirme yazısı kaleme alan Mustafa Tatçı ise, Yetik Ozan’ın kendine has bir hayat ve dünya içinde yaşamış olduğu hayatına ait özgeliğin şiirine aksetmiş olduğunun altını çizer. Yetik Ozan’la ilgili yazı yazan Namık Açıkgöz de Yetik Ozan’ı bu kadar farklı ve kalıcı kılanın; halk şiiri geleneğinden yararlanmasının yanı sıra, her şiirinin gelenek içinde bir sıçrayış olması, her şiirinde ferdi yaratıcılığının şiirin tekniğine, kelime hazinesine ve imaj dünyasına sinmiş olmasından kaynaklandığı fikrindedir.
Yetik Ozan’ın şiirlerinin kendinse has bir özelliği olup onun şiiri taklit edilebilirlikten uzak ve nevi şahsına münhasır bir yapıya sahiptir. Onun hangi şiirinin hangi mısraı, olursa olsun damgalı gibidir. Hiç kimse tarafından taklit edilemez.
Şiirinde kullandığı kendine has fiilleri, kendine has isimleri vardır. Bu isim ve filler ilk bakışta hemen herkesin bilindiğini düşündüğü ve fakat belki de hiç kullanmamış olduğu kelimelerdir. Onun şiirleri okunduğunda kendisini duymasanız, tanımasanız bile “bu Yetik Ozan’ın şiiridir” dersiniz, eğer biraz şiirlere aşina iseniz…
Onun şiiri Türk şiirinin gelenekten kopmadan nasıl modern hâle getirilebileceğinin somut örnekleridir. Bu bakımdan onu şiirde ayrı bir ses, ayrı bir çığır olarak değerlendirmek mümkündür. Yaklaşık 80 şiiri vardır...
Firkatî mahlasıyla âşık tarzı şiiri geleneği vadisinde yazdığı şiirler bu sayının dışındadır.
ÂŞIK REYHANÎ ÂŞIK FİRKATİ (Yetik Ozan) ATIŞMASI
Reyhanî
Âşıkların ağladığı doğrudur,
Arsız arsız güldükleri yalandır
Sözle eser bağladığı doğrudur
Sazlarını çaldıkları yalandır
Firkatî
Haklısın Reyhanî sözün doğrudur
El âlemin bildikleri yalandır
Gül sararır gider güzün doğrudur
Güzellerin yoldukları yalandır
Reyhanî
Yağmurun yardığı yarlar doğrudur
Sevenin sardığı yarlar doğrudur
Bu dünyada riyakârlar doğrudur
Tuttukları kıldıkları yalandır
Firkatî
Saf gönülden gelen kelam doğrudur
Kârsız karşılıksız kelam doğrudur
Doğrunun çektiği elem doğrudur
Ona hayran oldukları yalandır
Reyhanî
Reyhanî der semirenler doğrudur
Fukarayı kemirenler doğrudur
El âlemi sömürenler doğrudur
Kardeş payı böldükleri yalandır
Firkatî
Batık gemideki direk doğrudur
Kızgın fırındaki kürek doğrudur
Reyhan usta Firkat çırak doğrudur
Birbirinden çaldıkları yalandır.
Kitabiyat:
ERCİLASUN, Ahmet B., (1979), “Yetik Ozan”, Töre, 8, 93, Şubat: 6-7.
ERCİLASUN, Ahmet B., (1980), “Yetik Ozan’sız Bir Yıl”, Töre, 9, 105, Şubat: 13-15.
GÜZEL, Abdurrahman, (1981), “Yetik Ozan’ın (Firkati’nin) Ardından”, Türk Edebiyatı, 98, Aralık: 24-27.
SAKAOĞLU, Saim, (1979), “Turgutcuğum’un Ardından”, Töre, 8, 94, Mart: 40-43.
TURAL, Sadık Kemal, (1979), “Yetik Ozan’ın Şiiri Etrafında”, Töre, 8, 93, Şubat: 9-12.
AÇIKGÖZ, Nâmık, (1999), “Yetik Ozan Yitti Gitti”, Türk Yurdu, 19, 147, Kasım: 5-9.
AYCI, Mehmet, (2002), “Kendi Pençesiyle Kazar Kurt, Kabrini Azar Azar”, Türk Edebiyatı, 345, Temmuz.
GÜNAY, Gökçen, (1973), “Yetik Ozan’la Bir Konuşma”, Töre, 25, Haziran: 48-53.
GÜRBÜZ, Cazim, (t.y.), “Hey Gidi Yetik Ozan Hey!”, Berfin Bahar -Aylık Kültür, Sanat ve Edebiyat Dergisi-, 166.
KÜPÇÜK, Selçuk, (2014), “İsmiyle, Cismiyle ‘Yetik Ozan’dı Turgut Günay”,
https://www.dunyabizim.com/manset/16385/ismiyle-cismiyle-yetik-ozandi-turgut-gunay.html
TATÇI, Mustafa, (1986), “Ölümünün 8. Senesinde “Yetik Ozan”sız Seneler”, Dolunay, 12, Aralık: 31-32.
YÜKSEL, Hasan Avni, (2003), “Yetik Ozan ve Bütün Şiirleri”, Türk Kültürü, XLI, 477-478, Ocak-Şubat: 33-40.
Metin ÖZARSLAN
https://www.tayyibatmaca.net/belge/hecetaslari3sayion5mayis2015.pdf