EŞ ANLAMLI SÖZCÜKLER
Yazılış ve okunuş bakımından farklı fakat anlamca aynı olan kelimelerdir. Bu tür kelimeler birbirlerinin yerini tutabilir. Anlamdaş kelimelerin birisi genelde yabancı kökenlidir.
Fakat bazı durumlarda anlamdaş kelimeler birbirinin yerini tutamaz: “kara bahtlı” kelime grubunda “kara” kelimesinin yerine “siyah” kelimesini kullanamazsınız. Çünkü iki kelimenin (kökeni ne olursa olsun) anlamdaş veya yakın anlamlı olabilmesi için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir.
Türkçe kelimeler arasında da eş anlamlılık olabilir:
deprem-yer sarsıntısı-zelzele, kimi zaman-ara sıra-zaman zaman-arada bir-bazen
Bir sözcüğün başka bir sözcükle eşanlamlı olup olmadığını cümledeki kullanımına göre belirlemek daha doğru olur.
“ Ak günün dostu değil kara gün dostu lazım.” Ak sözcüğünün anlamı beyaz anlamında değil “ iyi “ anlamında ; “kara” sözcüğünün eş anlamlısı “siyah” değil, “kötü” anlamındadır.
Eşanlamlılık farklı sözcüklerin aynı anlama gelmesiyle olabileceği gibi, aynı sözcüğün farklı cümlelerde aynı anlama gelmesiyle de olabilir
Ünlü banker batmış.
Çocuğun üstü başı batmış.
Onun sözleri insana çok batıyor.
Bir balıkçı teknesi batmış.
Batmış sözcüğü, birincide, “iflas,”, ikincide, “ kirlenmek” üçünde “incitmek, üzmek, zoruna gitmek” dördüncüsünde ise temel anlamındadır.
EŞ ANLAMLI– ANLAMDAŞ- SÖZCÜKLERİN BAZILARI:
Abide: anıt - acele: çabu k- acemi: toy - aciz: güçsüz - adalet: hak - adet: sayı
- akıl: us - al: kırmızı - alelade: sıradan - aleni: açık - ara: fasıla
araba: otomobil - armağan: hediye- aşk: sevi - atik: seri - ayakkabı: pabuç -
bağışlama: affetme - - baş: kafa - bayağı: adi - beyaz: ak - bonkör: cömert
cennet: aden - cevap: yanıt- cılız: zayıf - cimri: pinti- cümle: tümce - çabuk: acele
çağrı: davet - çamur: balçık - çare: umar - denk: müsavi - deprem: zelzele
dilek: istek -arzu - dizi: sıra - doktor: hekim- dost: arkadaş - edebiyat :yazın
edep :adap- ehemmiyet :önem - elbise :esbap- emniyet :güven - eser :yapıt
ev :konut - fakir :yoksul - fayda :yarar - fena :kötü - fikir :düşünce ya da ide- gemi :vapur
gezmek :dolaşmak- gökyüzü :sema - gözlem :rasat - güç :kuvvet- hadise : olay
hareket :kinetik- hasım :düşman- hasret :özlem- hatıra :anı - hediye :armağan
hekim :doktor- hısım :dost -ırak :uzak - ırmak :nehir- idare :yönetim- ihtiyar :yaşlı
ihtiyaç :gereksinim- ilan :duyuru - ilişki :münasebet -imtihan :sınav isim :ad istasyon :gar veya Terminal istikbal :gelecek- âti -işçi :amele - ivedi :çabuk - izahat :açıklama - kabiliyet :yetenek- kafa :baş kahin :- medyum veya öz Türkçesi bilici - kalp :yürek- kanıt :delil kelime :sözcük - kılavuz :rehber - kırmızı :al -kıyı :kenar veya sahil - kirli :pis - kolay :basit konuk :misafir - kural :kaide - kuvvetli :güçlü - küçük :ufak veya minik - lider :önder - mal :meta - mani :engel- matem :yas - mektep : okul -mektup :name - merkep :eşek - misafir -:konuk - misal :örnek - muharebe :savaş- mübarek :kutsal- namzet :aday -nehir :ırmak - nesil :kuşak nezir :adak okul :mektep oy :rey öğrenci :talebe
öğretmen :muallim- önder :lider- örnek :misal - öykü :hikaye - problem :sorun - rüzgar :yel -saadet :mutluluk- sabit :durağan (durgun) - sağlık : sıhhat - savaş :cenk veya muharebe - sebep :nedenü sene – yıl, ü yüzyıl asır, ü serüven :macera ü sınav :imtihan sınıf :derslik -siyah :kara - son :nihayet - sonbahar :güz, hazan , -sorumluluk :mesuliyet sözcük :kelime--sözlük :lügat - şaka :latife - şakacı :nüktedan - tabiat :doğa - tartışma :münakaşa - temel :esas - tören :merasim- tren :şimendifer - tutsak :esir - tümce :cümle uçak :tayyare -usta :ehil- uyarı :ikaz - uygarlık :medeniyet- üzüntü :tasa -vakit :zaman -vatan :yurt-vazife :görev - veteriner :baytar- vilayet :il - Yaşlı :ihtiyar - yel :rüzgar yemek :aş -yetenek :beceri ye da kabiliyet - yılmak :bıkmak -yoksul :fakir - yurt :vatan
yürek :kalp - yüz :sima :çehre :surat -zehir :agu - zırnık :metelik-
YAKIN ANLAM
Tam anlamıyla birbirleriyle aynı anlama gelmeyen, aşağı yukarı benzer anlamlar taşıyan sözcüklerin arasındaki anlam ilişkisine yakın anlam denir.
Eş anlamlılık genelde Türkçe sözcüklerle yabancı sözcükler arasında kurulurken yakın anlamlılık aynı dilde kullanılan sözcüklerin arasında bulunur.
Yakın anlamlılık ilişkisi sözcükte cümle de olabilir. Sözcük açısından yakın anlam. Arlarında çok az anlam farkı olan birbirlerine çok yakın manalar içeren sözcükler arasındaki ilişkidir.
SÖZCÜK BAKIMINDAN YAKIN ANLAMLILIK
Aşağı yukarı benzer anlamlar taşıyan sözcüklerin arasındaki anlam ilişkisidir. Dilimizde birbirlerine çok yakın anlamda duran çok sayıda sözcük vardır. Yazılışı ve okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan kelimelerdir. Bunlar çoğunlukla Türkçe kelimelerdir.
İstemek – dilemek, usanmak-sıkılmak, eş – dost – ahbap, çekinmek – kaçınmak
beklemek – durmak-, küsmek – gücenmek – darılmak, uğraşmak – didinmek, göndermek-yollamak, bezmek-bıkmak-usanmak, dilemek-istemek, çevirmek-döndürmek, söylemek-demek-konuşmak, hısım-akraba, bakmak-seyretmek,
Kardeşim sana küsmüş.
Kardeşim sana kırılmış.
Kardeşim sana gücenmiş.
Kardeşim sana darılmış.
Birinci cümlede bir "kesinlik ve aşırılık" anlamı, ikinci cümlede bir "esneklik, hatta hoşgörü" anlamı, üçüncü cümlede "üzülmek" anlamı, dördüncü cümlede "gücenip görüşmez olmak" anlamı vardır.
CÜMLEDE YAKIN ANLAM
İki cümle farklı sözcüklerle farklı yapıda kurulsalar bile anlamca aralarında yakın anlam ilişkisi bulunabilir. Hatta aynı anlama dahi gelebilir.
YAKIN ANLAMLI CÜMLELERE ÖRNEKLER.
Konuyu oldukça genel yönleriyle ele almışsınız.
Konuyu ayrıntılara girmeden işlemişsiniz.
"Eskiden çok vakti yoktu, onun için uzun yazılar yazardı, şimdi vakti bol; daha kısa ve güzel yazılar yazıyor.
—Kısa ve özlü yazmak için uzun zamana ihtiyaç vardır.
"Şiire yaşlı bir şair gibi başlamak, genç bir şair gibi onu sürdürmek gerekir."
—Şiir, deneyim ve coşkunun ürünüdür.
"Kimi genç şairler, şiirin kendileriyle başladığını, kimi yaşlı şairler ise şiirin kendileriyle bittiğini sanırlar."
— Şairlerin genci de yaşlısı da şiirde güzelliğin ve başarının ölçüsünü kendi şiiriyle sınırlar.
ZIT ANLAMLI SÖZCÜKLER
Anlamca birbirinin karşıtı olan kelimelerdir.
Siyah-beyaz, uzun-kısa, aşağı-yukarı, ileri-geri, var-yok, gelmek-gitmek,
Tüm kelimelerin zıt anlamlısı yoktur. Eylemlerde de durum aynıdır. Bir eylemin olumsuzu o eylemin karşıtı olamaz.
Ağacın karşıtı olumsuz biçimi olan ağaçsız değildir.
"sevinmek" karşıtı sevinmemek değil "üzülmek"tir.
Kelimeler arasındaki karşıtlık cümledeki kullanıma göre değişir.
"doğru" kelimesinin zıt anlamlısı bir cümlede "eğri" olurken, diğerinde "yanlış" olabilir.
İki kelimenin (kökeni ne olursa olsun) anlamdaş, yakın anlamlı veya zıt anlamlı olabilmesi için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir. Meselâ, siyah ile beyaz, ancak ikisi de gerçek (temel) anlamda oldukları zaman zıt anlamlı olurlar. Hafif olmayan anlamındaki "ağır" kelimesinin ağır olmayan anlamındaki "hafif"le zıt anlamlı olabilmesi için ikisinin de gerçek (temel) anlamda kullanılması gerekir.
SÖZCÜK
|
ZIT ANLAMI
|
SÖZCÜK
|
ZIT ANLAMI
|
acemi
|
usta
|
galip
|
mağlup
|
aktif
|
pasif
|
genç
|
yaşlı
|
azami
|
asgari
|
güzel
|
çirkin
|
artı
|
eksi
|
gerçek
|
sahte
|
açık
|
kapalı
|
hatırlamak
|
unutmak
|
alçak
|
yüksek
|
hırçın
|
uysal
|
alt
|
üst
|
hızlı
|
yavaş
|
ağır
|
hafif
|
ıssız
|
kalabalık
|
acı
|
tatlı
|
iniş
|
çıkış
|
arka
|
ön
|
ilk
|
son
|
azalmak
|
çoğalmak
|
indirim
|
zam
|
afacan
|
uslu
|
iyi
|
kötü
|
alçak gönüllü
|
kibirli
|
iç
|
dış
|
alıcı
|
satıcı
|
ince
|
kalın
|
anormal
|
normal
|
katı
|
yumuşak
|
ak
|
kara
|
kaybetmek
|
bulmak
|
ast
|
üst
|
keder
|
neşe
|
atılgan
|
çekingen
|
kalabalık
|
tenha
|
aşağı
|
yukarı
|
kuru
|
yaş
|
aynı
|
farklı
|
kış
|
yaz
|
aydınlık
|
karanlık
|
kıt
|
bol
|
bekâr
|
evli
|
kirli
|
temiz
|
bolluk
|
kıtlık
|
medeni
|
ilkel
|
borç
|
alacak
|
ödül
|
ceza
|
bulanık
|
duru
|
nazik
|
kaba
|
başlamak
|
bitirmek
|
negatif
|
pozitif
|
büyük
|
küçük
|
minimum
|
maksimum
|
batı
|
doğu
|
neşeli
|
üzgün
|
barış
|
savaş
|
övmek
|
yermek
|
bağımsızlık
|
tutsaklık
|
pahalı
|
ucuz
|
çekmek
|
itmek
|
ret
|
kabul
|
çarpma
|
bölme
|
saldırı
|
savunma
|
cömert
|
cimri
|
seyrek
|
sık
|
çalışkan
|
tembel
|
soyut
|
somut
|
cevap
|
soru
|
sığ
|
derin
|
cesaret
|
korkaklık
|
suçlu
|
masum
|
cılız
|
gürbüz
|
sabah
|
akşam
|
çabuk
|
yavaş
|
erken
|
geç
|
dert
|
derman
|
tekil
|
çoğul
|
darılmak
|
barışmak
|
tertipli
|
dağınık
|
dik
|
eğik
|
tavan
|
taban
|
donuk
|
parlak
|
uyumak
|
uyanmak
|
duru
|
bulanık
|
uslu
|
yaramaz
|
düş
|
gerçek
|
uzak
|
yakın
|
düşman
|
dost
|
unutmak
|
hatırlamak
|
dahil
|
hariç
|
perakende
|
toptan
|
dikit
|
sarkıt
|
gece
|
gündüz
|
eski
|
yeni
|
doğru
|
yanlış
|
el(yabancı)
|
tanıdık
|
üretim
|
tüketim
|
eksik
|
fazla
|
yüksek
|
alçak
|
esaret
|
özgürlük
|
taze
|
bayat
|
erkek
|
kadın
|
ihtiyar
|
genç
|
fakir
|
zengin
|
açık
|
kapalı
|
geçmiş
|
gelecek
|
geniş
|
dar
|
geri
|
ileri
|
|
|
|
Grafik Alıntı : ( https://www.edebiyatekibi.com/index.php?option )
EŞ SESLİ SÖZCÜKLER
Sesteşlik.
Ayrı anlam veya görevdeki kelime ve eklerin ses ve yazılış bakımından aynı olmaları durumudur. Sesteş olmakla birlikte aynı anlamı, kavramı karşılamayan sözcükler.
Eş adlılıkta, sözcüğün sesçe aynı olan iki biçimi arasında hiçbir anlam ilişkisi yoktur.
Dolu: Boş olmayan Dolu: Yağan buz parçaları : ev-im «benim evim», çalışkan-ım; yazma «elle yazılmış kitap», yazma «baş örtüsü», yüzmek «el, kol veya yüzgeç yardımı ile suda hareket etmek», yüzmek «derisini soymak»
Bağ- bahçe, bağ, bağlamak fiili- yaz( mevsim) yaz ( yazmak fiili), kır ( doğa parçası) kırmak ( eylem kökü) sağ( süt sağmak) sağ ( canlı, ölmemiş) kor ( taeş parçası) kor( koymak anlamındaki fiil) bağır ( göğüs) bağır( bağırmak fiili) ser ( baş –kafa ) ser ( sermek fiili)
Aç ( acıkmak) aç( açmak fiili )
NOT:
Ortak kök veya ikili kök denilen ve hem fiil hem de isim kökü olarak kullanıldığı halde anlamca aynı anlamda olan ikili kökleri sesteş olarak değerlendirmemek gerekir.
Sıva ( sıvamak) barış ( barışmak ) savaş( savaşmak) boya ( boyamak)
NOT:
Şiirde eş sesli sözcüklerle cinas yapılır. Cinas yapılırken eşsesli olmayan ama ek alarak diğer bir kelime ile eş sesli imiş gibi gözüken kelimler de eş sesli sayılarak cinasa sokulur.
Kısaca şiirlerde ek almış kelimelerle, ek almış ve almamış kelimeler arasında da eş seslilik düşünülerek cinas yapma söz konusudur. Bu Ekler görevce farklı Ekler de olabilir:
Siyah anlamındaki “kara” ile “kar-a” (-a: yönelme hâl eki) gibi
“Oyuncakları olmuş çocukların kurşunlar”
“Zalimler her saat taze fidanları kurşunlar”
Neden kondun a bülbül kapımdaki (asma)ya
Ben yârimden vazgeçmem götürseler (as) maya
Birinci dizede asma sözcüğü üzüm asması anlamındaki isim köküdür, ikinci dizedeki “ as “ asmak anlamındaki fiil köküdür . Fiil kökü üzerine gelen ilk ek olan – ma fiilden isim yapan ek, -y kaynaştırma harfi, - son ek olan –a eki ise yönelme( ismin – e hali) ekidir.