BEKRİ MUSTAFA VE TUZSUZ DELİ BEKİR

 
 https://farm4.static.flickr.com/3385/3618204726_8fb4863bf5.jpg

BEKRİ MUSTAFA- TUZSUZ DELİ BEKİR

Bekri Mustafa’nı İstanbul’da ve 4. Murat’ın Sultanlığı zamanında yaşadığına dair pek çok emare vardır.  Böylece onun 16. yy'ın sonu ve 17.yy'ın başında İstanbul'da yaşamış olan meşhur bir ayyaş olduğu kabul edilebilir bir durumdur. Buna rağmen yaşadığına kanıt sayılabilecek pek az kesin belge vardır. Buna mukabil devrin kaynaklarında ve yaşadığı dönemden hemen sonra birçok kaynak ondan ve fıkralarından söz eder.

 

Bekri Mustafa’nın fıkraları bilinmeyen kişiler tarafından üretilmiş fıkralara benzemez. Bu fıkralarda 4. Murat gibi gerçekte yaşamış tiplere de rastlandığı gibi gerçek hayatta yaşandığına işaret eden döneme ait kısa hayat ve mekân sahnelerine de rastlanılır.  Bu yüzden Bekri Mustafa fıkraları daha ziyade anı, hatıra, güldürücü kısa hikâye özelliği taşımaktadır.

 

 

Bekri Çavuş kimdir sorusuna gelince fıkralarından ve çeşitli anlatılardan çıkartılan, ancak kesinlik taşıdığı da çok kesin olamayan sonuçlar şunlardır.

 

16 Yüzyıl sonlarında  ( bazı kaynaklar neye dayanarak yazıldığı bilinme zbir şekilde doğum tarihini 1593 olarak gösterir ) Kadırga'nın Cinci Meydanı ile Küçük Ayasofya Camii arasındaki bir evde dünyaya gelmiştir. Babasının hali vakti yerinde olduğu için çocukluğu refah içinde geçmiş, beş yaşında iken Küçük Ayasofya camii yanındaki mahalle mektebinde eğitime başlamış. Burada eğitim görerek hafız olmuş, sonra da Beyazıt Medresesi’ne devam etmiştir. Bu şekilde hafız olarak eğitimini tamamladığıma dair emareler de mevcuttur.

 

Çocukluk, ilk gençlik ve eğitim yıllarında günün erken saatlerinde medreseye, geri kalan vakitlerinde ise babasının dükkânında yorgancılık yaptığına dair tespitler veya iddialar bulunur.   Muhtemel bilgilere göre annesinin de vefatıyla yalnız kalmış ve arkadaşlarına uyarak içkiye başlamıştır. O yıllarda meyhaneler genellikle Galata ve Kumkapı’da bulunmaktadır.  Bekri Mustafa ile ilgili fıkralarda Bekri’nin daha ziyade Kumkapı ve Gedikpaşa’daki meyhanelere gittiği anlaşılır. O yıllarda meyhane işletenlerin pek çoğu Rum asıllıdır. Fıkralarında da geçtiği gibi Bekri Mustafa bu meyhanelerin müdavimleri arasına karışmış olur.  Böylece hem medreseyi, hem hafızlığı hem de babasından kalan yorgancı dükkânını bırakarak gece gündüz bu meyhanede içki içmeye ve Bekri  namıyla anılmaya başlar.

 

Kimi fıkralarda Boğaziçi’nde kayıkçı olduğuna dair işaretler bulunur.  Fıkralarında anlatılanlar gerçekse ayyaş ölüler şaraba hasret kalmasın diye mezarlara şarap döktüğü,  çok sarhoş dolduğu zamanlarda Küçük Ayasofya yakınlarındaki evini bulabilmek için kendi evini başkalarına sorduğu gibi ayrıntılar çıkmaktadır. Bazı bilgilere göre “Balıkpazarı Meyhanelerinin civarında bulunan mezarlığa gömülür. Sonra bu Mezarlık kaldırılıp yerine Dükkânlar ve Çarşı yapılır. Bekri Mustafa’nım bu yalnız kabri yetmişli yıllarda yemiş adıyla anılan semtin Kasımpaşa sokağında bulunmaktaydı. “

 

Bekri Mustafa ile IV. Murad ile arasında geçmiş şekilde anlatılan birkaç fıkra vardır. Bu fıkralara ve söylentilere bakılırsa IV. Murat henüz şehzade iken Bekri’yi “ nedimeleri arasına almış, [1]içki yasağını koyduğu yıllarda dahi Bekrinin ayyaşlığını hoş görmüştür. “

 

1903 yılında çevre esnafı arasında toplanan para ile onarılır ve başucuna bir taş dikilir.  Bekri Mustafa, yukarıda anlatılan bilgilere benzer vakalar, mekânlar ve bilgiler içinde Osman Cemal Kaygılı'nın bir romanına ve başrolünü Orhan Günşiray’ın oynadığı bir filme de konu olmuştur.

Bekri’nin fıkralarına bakılırsa güçlü kuvvetli, uzun boylu, iri yapılı, bir adam olması gerekir. Örneğin bir fıkrasında asesbaşını kaptığı gibi tuzlu balık çuvalının içine sokup çevirebilmektedir.  Fırkalardan çıkacak sonuçlara göre de Bekri Mustafa, son derece zeki, nüktedan, hoşsohbet ve hazır cevap bir adamdır. Bazı bilgilere göre IV. Murat, daha şehzadeliği sırasında Bekri’yi tanımış sevmiş, onu nedimleri arasına almış, tahta çıkışından sonra da saraya dâhil etmiştir. Dördüncü Murat, içki yasağını koyduğu yıllarda dahi Bekri’nin ayyaşlığını hoş görmüş, kendisinden iltifatlarını esirgememiştir.


IV. Murat, içkiyi, tütünü yasaklamış, içiki içenleri idam ettirecek kadar gaddar davranmış, Hatta bozaya bile yasak getirmiştir.  “Tatar Bozası” diğerlerine oranla fazlaca tahammür ettirildiğinden 2-3 derecelik alkole sahiptir. Meyhaneler yıktırıldıktan sonra ahali bozahanelere akın etmeye başlayınca, boza üretimini de durdurtmuştur. Ancak, rakı tiryakilerinin piri olan Bekri Mustafa’ya bu cezalarının hiç birisini uygulatmamış onu hoş görmüştür.  

 

Başka bir garip durum ise içki yasağını amansızca uygulatan IV. Murat’ın kendisi de içkiye çok düşkün bir adamdır.


Bekri Mustafa üle  Sultan Murat Han arasında geçen fıkralardan bir şu şekildedir

4.Murat, içki yasağının düzenli olarak uygulanıp uygulanmadığını denetleyebilmek için sık sık tebdil-i kıyafet ederek halkın arasına karışırmış. Günlerden bir gün, bir çıkmaz sokakta bir ayyaş ile karşılaşır. Padişah bu ayyaşı sessiz bir şekilde izlemeye başlar. Adam tam şişeyi kafaya dikince, “Bre deyyus ne içersin?” diye haykırmış. Durumun vahametini kavrayan Bekri Mustafa, elindeki şişeyi hemen yere atıp kırdıktan sonra, “Rakı içerim hünkârım, rakı” demiş iki büklüm bir halde ve titrek bir sesle. “Bre deyyus, içkinin, şarabın yasak olduğunu bilmez misin?” diye tekrar kükremiş.Bekri Mustafa, “Bilirim, bilirim sultanım, onun için de şarap içmem rakı içerim”

içten davranışı  Hakan’ın hoşuna gittiğinden “ “Bu bahtsıza dokunmayın, onun zaten içki ile başı belâda” demiş Ardından Bekri’ye dönerek, “Rindane  babacan bir adama benzersin. İç ama ne benim, ne de hiç kimsenin gözüne görünmeden iç.  Gördüğüm anda kelleni alırım” demiş.

***


Bir gün, Bekri Mustafa elinde şişesi ve kadehiyle gizlice içerken yakalanır. İnkârlar, yalvarış ve yakarışlar boşunadır. Tutuklanır ve götürürler kadıya. Elindeki, dibinde biraz rakı kalmış şişeyi gören kadı hiddetlenerek, “Bre mel’un!.. Nasıl içersin o zıkkımı?!..” diye gürler. Bekri Mustafa gayet sakin ve fütursuz bir edayla elindeki şişeyi sol elinde tuttuğu kadehine yaklaştırarak, “Efendim, önce şişedeki rakıyı özenle kadehine doldururum” der ve doldurur kadehini. Ardından, “Sonra da, afiyetle yuvarlarım” der .
 
 

BEKRİ MUSTAFANIN TUZSUZ DELİ BEKİR OLUŞU


Anonim edebiyatta önemli bir şöhret bulan ve bir tip haline gelen Bekri motifi sadece fıkraları ile değil halk tiyatrolarımızda da bir tip haline dönüşür. Bekri Mustafa tipi Tuzsuz Deli Bekir adı ile halk ve gölge tiyatrolarımızda klişe bir tip haline gelmiştir. Tuzsuz Deli Bekir tipi ile Bekri Mustafa’yı bu sebepten aynı tip olarak değerlendirmek mümkündür.

Nitekim Bekri’nin Tuzsuz Deli Bekir olarak anılmasına vesile olan bir anlatı da vardır. Hayli eskiden yazıya geçmiş olan ve Bekri Mustafa’nın Tuzsuz Deli Bekir olarak da anılmasına vesile olan fıkra şu şekildedir.

 

Bekri, Gedikpaşa’daki  bir meyhanede rakıyı iyice kaçırır. Semtin sakinlerinden biri durumu kolluk kuvvetlerine bildirir. ‘Asesbaşı’ (Bekçi başı) tayfayı toplar ve basar meyhaneyi, Mekânda da sadece Meyhaneci Baba ve Bekri kalmıştır. Asesbaşı hiddetle, “Bre haylaz adam, gecenin bu saatinde içip durursun, korkmaz mısın yasaktan sen?” diyerek Bekri Mustafa’nın üstüne yürür ve vurmaya yeltenir. Bekri onu yakaladığı gibi kocaman bir şarap fıçısının üzerindeki  tuzlu balık çavalyesinin içine atar ve çevirmeye başlar. Bekçiyi iyice tuzladıktan  sonra onu bırakıp, sakince rakısını yudumlamaya devam eder.
 
Asesbaşı, çavalyenin içinden çıkıp meyhaneyi terk eder. Tesadüf bu ya yolda bir dostuyla karşılaşır. Onun serapa tuzlarla sıvanmış halini gören dostu, “Hayrola asesbaşı bu halin ne?” diye sorar. O da gülümseyerek, “Meyhanede, bir tuzcu başı var, halimi çok beğendin ise oraya git  seni de iyice bir tuzlayı versin” der ve yoluna devam eder. Bekri Mustafa’nın ‘Tuzsuz Deli Bekir’ lakabı bu olaydan kaynaklanır.
 

 

KAYNAKÇA 

[1] Yusuf Karahal, Bekri Mustafa, Billur Yayınları, Yayın TarihiAralık-2021, Barkod, 9786257883733

 

Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.

 BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya [email protected] 



KAYNAKÇA / İLGİLİ LİNKLER
1 Fıkra ( Güldürücü ) ve Türleri
2 Fıkraları Seçmek Oruç Baba'dan Gülmek De Sizden
3 Anonim Halk Edebiyatı Türleri ve Halk Tiyatroları
4 Anonim Edebiyatımızın Renkleri
5 BEKTAŞİ FIKRALARI
6 Bektaşi Fıkralarına Bütün Dünya Gülmekten Kırılıyor
7 Behlul-ı Dana Kimdir ve Kıssaları
8 İNCİLİ ÇAVUŞ FIKRALARI
9 Bekri Mustafa Fıkralarına Güler Misiniz?
10 Bekri Mustafa'nın Hayatı Ve Bir Fıkra
11 Bekri Mustafa ve Temel'den Fıkralar
12 Bekri Mustafa'dan Fıkralar
13 Karadeniz Laz Temel Fıkraları