Osmanlıca yazılışı Şarkî ve şarkı : شرقی
Şarkı Kelimesinin Kökeni
Şarkı sözcüğünü Türkçe kökenli “çağırgı “ sözcüğü ve çağır- mak fiilinden evirilmiş olduğuna[1] dair görüşler varsa da Arapça " doğu”, anlamına gelen şark ve “doğuya ait, doğulu" şarki شرقی sözcüklerinden[2] Türkçede şarkı halinde telaffuz edildiği görüşü akla daha yakın gelmektedir.
Şarkı Kelimesinin Sözlük Anlamı
Şarkı kelimesi sözlüklerde “İnsan hançeresinin, tonlama değişiklikleriyle çeşitli duygular uyandıran, hoşa giden uyumlu, ezgili sesler dizisi. Alaturka müzikte aşk üzerine söylenen, nakaratı ve aranağmesi olan beste” anlamları ile tarif edilir.
Şarkı, Farsçada bestelenmiş manzumelerin sözleri anlamını taşıyan güfte sözcüğü ile de eş anlamı olarak kullanılabilmektedir. Ancak güfte daha geniş kapsamlı bir anlama sahiptir.
Divan Edebiyatında Şarkı Nazım Türünün Ortaya Çıkması
Şarkı, tuyug nazım şekli ile birlikte divan edebiyatına Türklerin kazandırdığı nazım biçimlerinden biridir. Divan Edebiyatındaki Şarkı nazım şekli 18. Asrın başlarından itibaren türkü bestelerinin divan şairlerini etkilemesi ile ortaya çıkmaya başlamış ve Türk edebiyatına özgü bir nazım şekli ve Türk musikisine özgü bir mûsiki formu meydana gelmiştir. “Şarkı, belli bir üslûp ve nağme yapısı çerçevesinde ve küçük usullerle bestelenmesi dolayısıyla Türk musikisinde ortaya çıkan bir formdur.” [3]
Divan edebiyatındaki ilk şarkı örneklerinin Türkü gibi besteli söylenmesi amacıyla yazılmaya başladığını gösteren pek çok işaret vardır. Nitekim elimize geçen ilk güfte mecmuası olan “ İmamzâde Mehmed Çelebi’nin hazırlamış olduğu Hâfız Post Güfte Mecmuası’nda şarkı başlığıyla kaydedilmiş güftelerin bazıları hece vezniyle yazılmış olduğu gibi başlık taşımayan bazı güftelerin de aynı vezinle ve sade bir dille kaleme alındığı görülmektedir.”[4] Şarkılar halka hitap etmesi gerektiği için dilin sade ve yalın olması gerekir. Bestelenmek amacçlı yazıldıkları için de bend sayıları azdır.
Divan edebiyatındaki şarkı örnekleri hem yapı hem de muhteva bakımından türküleri andırmakta, aruz ölçüsü ile yazılanlar dahi dörtlük sistemini taşımakta, açık sade, anlaşılr bir dille ve türkü ahengi ile yazılmış şiirler olmaktadır. Ancak divan şiiri şarkı nazım biçimi; özellikle dil, üslup, edebi zevk, şehirli mantığı hatta kent yaklaşımlı ele aldığı konuları ile türkülerden çok farklıdır.
Şarkı Nazım Türünün Özellikleri
Şarkı nazım şekli daha ziyade aruz ölçüsü ile zaman zaman da aruz ve hece ölçüsü karışık şekilde yazılmışlardır. Şarkılar, divan şiirindeki murabbalar ve halk şiirindeki koşma ve türküler gibi dörtlük sisteminde yazılır. Şarkıların nazım birimleri 5 ya da 6 dizelik bendlerden de oluşabilir. Divan edebiyatında şarkı nazım türündeki şiirlerin pek çoğu koşma ve türküler gibi kısa dizelerden oluşur ve aruz ölçüsünün kısa kalıpları ile yazılmışlardır. Şarkılar, hece sayları ile değerlendirilirse pek çok şarkının yedi, on veya on bir hece civarındaki dizelerden oluştuğu görülür.
Şarkılar, aruz ölçüsünün değişik kalıpları yazılabilir. Kafiye düzeni; aa xa şeklindedir ve serbest kafiyeli olan üçüncü dizeye meyan, her dörtlük veya bend sonunda tekrar eden dördüncü dizeye ise nakarat denir. Miyan şarkının en güzel ve dokunaklı bölümüdür. Şair şarkının son bendinde ise adını veya mahlasını belirtir. Şarkılar, nazım birimi, kafiye şeması, hatta çoğu kez aruzun kısa kalıpları ile yazılması bakımlarından koşmaya benzer. Ancak aruz ölçüsü ile yazılmış olmaları, bestelenmek için yazılmaları, dil, üslup, daha ziyade kentsel yaşamanın izlerini taşıyan zevk ve konuları gibi yönlerden koşma ve türkülerden ayrılır.
Kafiye düzeni ilk bende farklı şekillerde ise de ilk bend 2. Ve dördüncü mısraları nakarat olmak üzere genellikle "aAaA şeklinde kafiyelidir. Fakat ilk bendi abab, aBaB, aaaa, aaaA, aaxa, aaaaA, aaaAA biçiminde kafiyeleşmiş şarkılar da yazılmıştır. Sonraki bendler bbbA... cccA... şeklinde devam eder. Şarkıda musikîye daha kolay uyum sağladığı için iki uzun, iki kısa duraklı " mef'ûlü, mefâîlü mefâîlii feûlün " kalıbı daha çok tercih edilmiştir.
Şarkılar, gazel tarzında yazılmış şiirlere dize ilavesi ile üç mısralı bendlerden yedi sekiz mısralı bendlere kadar çıkarılmış güfteler şeklinde de olabilmektedir. Buna rağmen genellikle dörtlükler halinde ve murabba nazım şekline benzer bir özellik taşır. Murabba zaten bir beste formudur. Birkaç bendden oluşan şarkıların son mısraları diğer bendlerin sonlarında nakarat şeklinde tekrarlandığı için “mütekerrir” denilir. Zaten şarkıların çoğu dört mısralı, murabba-ı mütekerrir halinde yazılmış güftelerdir.
Şarkıların Konusu Türkü ve Murabba İle İlgisi
Şarkılarda işlenen konular aşk, ayrılık, hasret, sevgili, sevgilinin güzelliği , vuslat arzusu , içki ve eğlence konularıdır. Şarkıları murabbalardan ayıran husus ise şarkılardaki dil ve üslubun türküler gibi daha sade olması, Türkü ahengini andıran bir söyleyişe yaklaşmasıdır. Türkülerdeki nakarat mantığı, mütekerir murabba mantığı ile benzeştirilmiştir.
Şarkılara - kabaca bir yaklaşımla - murabbaların türkü tesirinde yazılmış halidir demek mümkündür. Bu nedenle şarkı nazım şekli türkülerin konusu ile murabba ve gazelin konularının karışımı bir haldedir. Ancak şarkılar halk diline daha yakın olması, türküler ve koşmalardaki gibi sık sık ikilemelere yer vermesi mütekerrir anlayışından ziyade türkülerdeki nakarat mantığına yakın olması, günlük dile ve halk deyişlerine çok yer vermesi ile klasik murabbalardan ayrılır.
Divan edebiyatının ilk şarkı yazarı Naili Kadim‘dir ( (öl. 1666; 11 şarkı).Nazîm'in (öl. 1727- 9 şarkısı vardır) ,Nedim, (öl. 1730. Divânında 28 şarkı ) ,Şeyh Galib (ö. 1798-9- 11 şarkı ) Enderunlu Vasıf. öl. 1824-5)- 211 şarkı Enderûnlu Fâzıl , öl. 1810 5,- şarkı ) Leyla Hanım, öl. 1848, 10 şarkı) , Fatin , (öl. 1866) 15,şarkı ) Arpaeminizâde Sâmi, Haşmet, MUVAKKİT–ZÂDE MUHAMMED PERTEV, Osman Nevres, (öl. 1876 6. şarkı ) Ziya Paşa, ŞEREF HANIM, (öl. 1861) 41 şarku) Fitnat Hanım şarkı türünde eser vermiş divan şairleridir. Şarkı türünde en güzel örneklerini Nedim, Naili Kadim ve Enderunlu Vasıf vermiştir.. En çok şarkı yazan şairimiz ise 211 adet şarkı ile Enderunlu Vasıf'tır.
Divan şiiri tarzında en son şarkı yazan şairlerimiz ise Yahya Kemal , Necibe Taşkın Çetinkaya’dır.
Şarkı Naili
Adû benzer nifâk etmiş
Bizimle yâr söyleşmez
Lebiyle ittifâk etmiş
Bizimle yâr söyleşmez
Olup hışm ile gülgün-pûş
Biriki sağar etmiş nûş
Be-kef şemşîr ü leb hâmûş
Bizimle yâr söyleşmez
Düşersin pâyine tenhâ
Edersin âh u vâveylâ
Ne çâre ey gönül ammâ
Bizimle yâr söyleşmez
(İpekten, Halûk (hzl.)(1990) Nâilî Divanı. Ankara: Akçağ Yay. 335-336.)
Şarkı Nedim
Kimlerüñ çeşmine ol sîne bu şeb nûr oldı
Nereye gitdi o her-câyî o meh-pâre ‘aceb
Kimlerüñ yâresine merhem-i kâfûr oldı
Kandedür kande o zâlim o sitem-kâre ‘aceb
Meclis-i Cem kurulaldan olagelmiş elbet
Câmdan sonra birer bûse verilmek âdet
Bari sen ey nigeh-i hasret edip bir cür’et
Şunı bir söylesen olmaz mı kadeh-kâre acep?
Varup ol derd-şinas-ı dil ü cânı görsem
Hâk-i pâyine Nedîmâ yine yüzler sürsem
Gizlice arasam ağzın lebin emsem sorsam
Hiç bir çâre bilür mi dil-i bîmâre aceb
Şarkı (Enderunlu Vasıf)
Sevdigüm bir hûb sadâdur
Mâ’il-i zevk u safâdur
Kârı uşşâka vefâdur
Meşrebümce dilrübâdur
Firkati kesdi amânum
Göklere çıkdı figânum
Nola sevdümse a cânum
Çeşm-i mahmûrı elâdur
Sen gücenme dilpesendüm
Ben seni gayet begendüm
Kim demiş sevmez efendüm
Vâsıfa bu iftirâdur
Şarkı Fitnat Zübeyde Hanım
Beni derdinle yeter zâr etdin
Yok mu insâfın a zalim söyle
Çeşm-i mestin gibi bîmâr etdin
Yok mu insâfın a zalim söyle
Ruhların taze gülü handandır
Leblerin derd-i dile dermandır
Sühanın mürde-i aşka candır
Yok mu insâfın a zalim söyle
Âşık-ı zâre cefâ kârındır
Öldüren gamze-i hunharındır
Eden ihyâ yine güftarındır
Yok mu insâfın a zalim söyle
Ey Sehi-kamer ü şîrin-güftâr
Bülbül-i vird-i ruhun gerçi hezâr
Var mıdır bencileyin âşık-ı zâr
Yok mu insâfın a zalim söyle Fitnat Zübeyde Hanım
ŞARKI- ŞEREF HANIM
Sensiz gözüm kan aglarım
Hâlim ‘aceb bilmez misin
Leyl ü nehâr âh eylerim
Hâlim ‘aceb bilmez misin
Hayli zamândır gelmediñ
Cûy-ı sirişkim silmediñ
Bendeñde mihmân olmadıñ
Hâlim ‘aceb bilmez misin
…………
ŞEREF HANIM – Müstef‘ilün Müstef‘ilün)
ŞARKI - NEDİM
Sevdiğim cânım yolunda hâke yeksân olduğum
Îddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Ey benim aşkında bülbül gibi nâlân olduğum
Îddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Cümle yâran sana uşşâk olduğun bilmez misin
Cümlenin tâkatleri tâk olduğun bilmez misin
Şimdi âlem sana müştâk olduğun bilmez misin
Îddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
------- Nedim Vezni: Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün
Şarkı Yahya Kemal
Kalbim yine üzgün seni andım da derinden,
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!
Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden,
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!
Senden boşalan bağrıma göz yaşları dolmuş!
Gördüm ki yazın bastığımız otları solmuş.
Son demde bu mevsim gibi benzim de kül olmuş,
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden! (Yahya Kemâl)
KAYNAKÇA
[1] https://www.nisanyansozluk.com/kelime/%C5%9Fark%C4%B1
[2] MUSTAFA İSMET UZUN, https://islamansiklopedisi.org.tr/sarki--musiki
[3] İSMAİL HAKKI ÖZKAN, https://islamansiklopedisi.org.tr/sarki--musiki
[4] MUSTAFA İSMET UZUN, https://islamansiklopedisi.org.tr/sarki--musiki
KAYNAKÇA / İLGİLİ LİNKLER
1
Divan Şiiri Nazım Biçimleri2
Şarkı : Sevdiğim bir hûb sadâdır3
Murabba Nedir Mütekerrir Müzdeviç Murabba ve Özellikleri4
Türkülerin Yapısı Ezgileri Konuları Türleri ve Tasnifi5
Koşma Nedir Koşma Türleri Tüm Özellikleri ve Örnekleri6
ŞARKI Nevbahâr erdi safâ mevsimidir7
ŞARKI Bensiz ey gül gülşen-i âlemde mey nûş eyleme8
ŞARKI Çözülme zülfüne ey dil-rübâ dil bağlayanlardan9
ŞARKI Beni derdinle yeter zâr etdin10
Şarkı - Sirişk-i Çeşmimin Bak Farkı Var Mı Çağlayanlardan