
Rind Nedir Rindane Hayat Şiirlerde Rintlik
Osmanlıca Yazılışı: rind رند
Rind kelimesi Farsça kökenlidir. Dilimize de Farsçadan girmiştir. Farsçada rind ( رند ) “ güzel insan, filozof, kalender, dünya hırslarından vaz geçen” [1] anlamlarındadır. Rindin çoğulu Farsça çoğul eki- an ile yapılır. Yani rind tekil; rindan çoğuldur. Rindane ise rind gibi, rindlere özgü manasına gelmektedir.
Rind sözcüğü eski dile ait sözlüklerde: Kalender, dünya işlerini hoş gören. Hafif meşreb ve filozof tabiatlı, görünüşü sefil olmakla birlikte zihnen ve düşünce olarak ehl-i kâmil ve gönül ehli olan kimse manalarına gelir. Eski dile ait en güzel tariflerden birisi “ Bâtını irfan ile müzeyyen olduğu halde zâhiri sâde görünen hakîm. Dış görünüşü laübali olduğu halde, aslında kâmil olan kimse.” Şeklindeki tarifidir. ( BKZ HARABAT VE HARABAT EHLİ NEDİR.)
Rindler ve rindlik divan şairlerinin olmak istedikleri bir haldir. Pek çok divan şairi rind olmak, rindane bir hayat yaşamak, gönül ve harabat ehli olmaktan söz eder. Rind olabilmek divan şairlerinin idealleri arasındadır. Oysaki rindlerden söz eden divan şairleri onların, sarhoş, ayyaş, meyhaneden çıkmayan, dış görünüşleri perme perişan, ser sefil hatta yersiz yurtsuz yaşayan, mala mülke önem vermeyen kişiler olarak tanıtırlar. Ancak dış görünüşleri bu şekilde sefilane olan rintlerin olgunluğu, hoş görüleri, zahidleri ve softaları küçümseyen düşünceleri şairlerin esas hoşlarına giden özellikleridir.
Divan şairleri rindler ile harabat ehlini aynı mizaçtaki insanlar olarak anlatır. Harabat ehli veya rindler takva ya da zühd ile uğraşmayan; aşk, sevgi ve hoşgörü sahibi, dünyayı aklı ile değil gönlü ile gören ve kavrayan olgun kişilerdir.
Rintler dış görünüşleri perişan halde gözken kimselerdir. Külhane-i Layhar , HÂKİM SENÂÎ gibi sembol rintleri örnek alan gönül ve harabat ehli kişiler olmaktadırlar. ( bkz KÜLHANİ-İ LAYHAR KİMDİR KISSA VE ŞİİRLERDE LAYHAR VE SENAİ- HÂKİM SENÂÎ KİMDİR SENAİ VE LAYHAR KISSALARI )
Onların dış görünüşe önem vermeyen bu tutumları zahitlerin softaların ve ahalinin kınaması altındadır. " Rindler daha çok melamiler ve kalenderler gibi gelenek ve göreneklere aldırmadan geniş bir hürriyet ve gönül rahatlığı içinde yaşarlar."[2] Allah’a dine inandıkları halde meyhane, mey, şarap, içki onların hayatlarının bir parçasıdır. ( bkz KALENDERİLİK VE KALENDERİ NEDİR.- ARİHTE ABDAL VE KALENDERİ ZÜMRELER )
“Rüsva ya da çılgın gibi özellikleri bulunan rindin sarhoşluğu ise hep ön plandadır. Çünkü rind demek, içki demek ya da meyhane demektir. Dünyanın tasasından, kaygısından kurtulmanın yolunu şarapta bulan rind, sarhoş olarak tanınmaktadır. Onların sarhoşluğu ezelden beridir. Bir bakıma, bu onların kaderidir. Şaraptan ya da sevgiliden uzak duramayan rindin amacı, bu dünyadaki mutluluğu yakalamaktır” [3] ( bkz MELÂMİLİK NEDİR MELAMİ DÜŞÜNCE TARİHÇESİ BEYİT ÖRNEKLERİ )
Rintler, dîvân şairlerinin ideal olarak gördüğü örnek aldıkları, kâmil ve olgun kişidir. Rintler, mala mlke, dünya varına hiç değer vermeyen, dünya nimetlerine mevki ve makamlara önem vermeyen, geçim derdi dahi çekmeyen, bu gün bulduğunu bu gün tüketen , “ Hak getirsin “ yarına diye yaşayan geniş görüşlü kimselerdir. Rintler riyadan uzak duran, yalanı hiç sevmeyen, kimseyi küçümsemeyen, aşağılanmaya aldırmayan, aşağılayanları da hoş görebilen, neyi varsa başkaları ile paylaşmayı marifet kabul eden kimselerdir.
Rintler, acıyı, tatlıyı, iyiyi kötüyü hoş gören, üzüntü ve neşeyi de tevekkülle karşılayan, kişilerdir. Batı dillerinde bohem hayat ile rindane hayat arasında önemli derecede benzerlik vardır.
Teorik olarak Rindane yaşama ve düşünmenin altında kuşkusuz ki Bâtıni, Mealimi, Kalenderi ve Bektaşi felsefeleri bulunur.
Rintler harabat ehli kimselerdir. Harabat ve harabat ehli kişiler ile rintler yanı kefeye konulur. Bu nedenle, divan edebiyatında ve şiirinde rint kelimesi harabat kelimesi, mey, hammar, saki, kadeh, ayak, ayak çekmek, pir-i mugan, şarap, Cem kelimeleri ve renklerinden ve diğer çeşitli yönlerinden dolayı, la’l, halka, devr, meclis, cam, zahid, rint, vb kelimeleri ile birlikte [4] ele alınır.
Divan şairleri rind ve zahid mukayesesini çok yapmıştır. Zahifd ve softa rintlerin zıddı olan yaşama ve dşnme biçimi temsil eder. Divan şiirinde zahid ve softa çıkarı için Allah’a ibadet eden, cennete girmek için zahitlik ve softalık yapan, rintleri de zındık, sefil ayyaş olmakla suçlayan kimselerdir. Zahitler, altına, ipeğe, mala mülke düşkündür. İbadeti cennete girmek için yapar. Hoşgörüyü bilmez ve riyakârdır. Bunlara karşılım harabat ehli olanlar yani rintler gönül ehli kimselerdir.
Ben kimim bir rind-i şeydâ meskenim meylıânedir
Duhter-i rez mahreminıdir hemdemim peymânedir Rûhi
Zannetme duhter-i rezi rind ile gizlidir
Onunla şeyh efendi de babalı kızlıdır Nedim
Sofi nefret mi verir meclis-i rindane sana
Yoksa siklet mi verir sohbet-i mestane sana. Aşık Harabi Bab
Rind-i melâmetiz bizim hâtırımız güzeldedir
Bize öğüt veren sanır gönül ile göz eldedir Şeyhi
Rind olan yanınca hep bir hûb gül-fem gezdirir
Hem sürâhî hem süci hem nukl-i bî-kem gezdirir Meşhuri d. Selânik
Meyiñ kürsîde vâ‛iz rinde ragmen hürmetin söyler
Ne hikmetdir kızınca kellesi hâsıyyetin söyler Lebîb Hüseyin Abdulgafûr
Mey içmesin mi rind olup ehl-i hevâ olan
Derd ü gama husûsi ile mübtelâ olan Meşhuri d. Selânik
Düşdi rind-i lâ-ubâlî câm-ı sahbâdan yaña
İltifât itmez felekde çarh-ı mînâdan yana EDİRNELİ-KÂMÎ
Sorma keyf ehlinüñ ahvâlini ey rind-i cihân
Bir bölük cânı cebinde zu’afâ-yı devrân Naili Kadim
Hârâbatı görenler her biri bir haletin söyler
Safasın nakleder rindân u zahid sıkletin söyler Koca Ragıp Paşa
Meyhaneyi görenlerin her biri onun başka bir özelliğini söyler. Rindler safasını ham sofular ise ağır ve sıkıcı olduğunu anlatır
Harâbât ehline dûzah azâbın anma ey zâhid
Ki bunlar ibn-i vakt oldu gam-ı ferdâyı bilmezler Hayali
Ölüm âsûde bahar ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter,
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter Yahya Kemal Beyatlı
İlgili Başlıklarımız
KAYNAKÇA
[1] https://www.etimolojiturkce.com/kelime/rint
[2] Süleyman Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Marifet Yayınları, İstanbul, 1991, s.399
[3] Gülay DURMAZ, “DÎVÂN ŞİİRİNDE RİND”, U.Ü. FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Yıl: 6, Sayı: 8, 2005/1
[4] Şahamettin Kuzucular,https://edebiyatvesanatakademisi.com/Icerik.aspx?a=/e/ARAMA/EDEB%C4%B0YAT-TER%C4%B0MLER%C4%B0-MAZMUNLAR/HARABAT-VE-HARABAT-EHL%C4%B0
KAYNAKÇA / İLGİLİ LİNKLER
1
Meyhane Nedir Osmanlıda Meyhane Adabı ve Eğlenceleri