Üreten ilişkiler de farklı kritik eşik değerlerinin kendi
aralarındaki seviye basınç farkı üzerinde girişir. Bu fark girişme ile yükümsen
olur. Yükümlülük olur. Yüküm eşme olur. Birbirleri arasında EŞDUYUM bağlacı
üzerinde taahhüttü. Bu yüküm doğrudan birbirine dönüşen, birbirine değişen
enerji oluyordu.
Yüküm ve yüküm etmedeki mucize bağ enerjisinin dönüşmesiydi.
Sizin üzerinizde boşaltılan alana dolgu malzemesi olarak yüklenen karşı tarafın
güvenlik algılı güvenlik yönelimli enerjisi; karşı taraf avcı ve toplayıcılar
üzerinde dönüşen besin bulma enerjisine ekleyen, bir aktarımın çevrimiydi.
İş bölüşmesi yapma organizesi nedenle, kritik yönelme
zamanının tümünü besin bulma süreduruma dönüşen avcı toplayıcı kişiler
üzerindeki kolektör enerjisi de; güvenlikçiler üzerinde güvenlik sağlayan
enerjiye dönüşen aktarım ve eklemdi. Bu sayılan yüküm ve taahhütlerin hiç
birisi de zorunluluk karşı denkleşmeler olmak dışında; ADALET değildiler. Adaletin,
ESAMİSİ bile değildiler.
Bu nedenledir ki ilk inşacı kolektif yapılar, adaletin teme
olduğu bir söylenen mülkten bahsetmezler. İlk kolektif yapılar mülkü kutsamaz.
Ve ilk kolektif yapılar “mülkü size verdim” diye kişileri pusturan, kişileri,
korkutan, kişileri sığınmaya iten tavır ve tutumla mülkü başa kakıcı konuşmazlar.
Ne mülk üzerinde gezinme, avlanma birinden izin alınmakla
gerçekleşmişti. Ne totem alan, üreten ilişkiler devinmesi içine girerken;
birisi burası benim mülküm. Burayı ekin dikin; hayvan otlatın diye size verdim
demişti. Süreç, kendilikten; normal ve olağan şartlarla bu durumların kendilik müsaididir.
Kaldı ki mülkü mülk yapan adalet de değildir. Mülkün
temelinde adalet değil, farklı farklı olan kritik eşik değerlerinin, farklı bir
potansiyelin baskı basıncından kaynaklı enerjiyi dönüşen, süreç akışı vardır.
Bu fark basınç veya fark seviye kritik değerleri nedenle;
fark kadar seviye enerjiyi güvenliğe, güvenlik kadar fark seviye enerjiyi besin
bulmaya aktaran, çevrim eden, yükümler enerji alanının; düzenli, fark enerji değişimi
vardır.
Eğer adalet, gasp edilen kolektif yükümlülüğü, gasp eden
adına koruyan değil de kritik eşik değerli fark enerjileri birbirine
dönüştüren, akış düzenleyicisi olsaydı sorun yoktu. Ki bunu ortaya koyacak bir
durum da yoktu.
Adalet kolektif enerji düzenli yapının santral çevrim
işlerliği olsaydı buna kimsenin diyeceği olamazdı. Fakat bu durumda da adaletin
kendisini mülkün temeli olukla ifade etmesi olası değildi. EŞDUYUMLU bilgi,
bilme, içe doğma üzerinde akan kritik değerli süredurum yasal olan, doğada akış
olan, inşaca olan gerçek bir bilgidir.
Değilse, adalet mülkün temelidir denilen adalet; köleci
sistemi şirin eder. Adalet kolektif sisteme göre sistemin aksayan köleci enfeksiyonlarına
uygun, zararlı kod yazılımıdır. Adalet kavramı kolektif işleyişe muhtaç
zeminlerde egemence bencil insan özneli bir söylemdir. Esasta sömüren sömürüyü
meşru eden kavramdır. Adalet kişiyi kendisine, toplumuna yabancılaşan
kavramdır.
Günümüz süreçlerini anlama, anlamlandırma ve açılım verme dinamikleri
kuantum bilgi bilincinin içindedir. Artık sağduyu ölmüştür. Kavramlar, bilgiler
elden geçirilmezse, gözden ve bilinç süzgecinde geçirilmezlerse; bildiklerimiz
sadece bir çıkmaz sokak olan önyargılar olmaktan öte gidemez.
Kuantum düzlemli bilinç içinde olmayanlar neyin önyargı
olduğunu dahi bilmezler. Kuantum bilinç beyin inşasının yeni temelidir. Dünya
ile sınırlı algı ve inşalarımızı evrensel olanla, evrenle sınırlı algı ve
inşaya dönüştürür.
Günümüz ön yargılarını yıkmanın çağıdır. Sağduyunun görece
olması dışında; sağduyu denen saçma sapanlıyı parçalamanın çağıdır. Çünkü
evrenin sağduyusu yoktu. Ya da her düzlem ve her boyut ta geçerli olan evrensel
yasalar yanında sağduyu, atıl kalmak zorundadır.
İnsan sosyal bir varlık mı, toplumsal bir varlık mı? Bu
sorular saçma sapan sorulardır. Sanki baştan beri sosyal olan yapı durumla bir sosyal
varlık vardı da insan da bu sosyal yapı varlığa göre doğuyor olmakla sosyal
oluyordu(!)
Sosyal oluş ve sosyal yapılar da, tıpkı temel parçacıkların spinli
oluşu gibi, temel parçacıkların elektrik yapısının olması gibi aynı türden benzer
fiziksel özelliklerle, kolektif birim zamanlı spin devimlidir. Ve dıştan
organik birleşik özellikle çeken eylemler içinde olması vardır.
Ve yine temel parçacıkların giderek nükleik sentezli
çekirdek elektron bağları gibi atomların kimyasal özellik gösteren varlık düzenlerinin
olması gibi sosyo toplumlarında benzer tekrarlı enerji düzlemleri içinde yan
yana bir arada olup, olmama sorunu vardır.
Sosyal oluşun altı iç kuvvet taşıyıcısı vardı. Bunlar yalıtımlı
ortam içinde kırılan simetri ile sürecin kesikli sürekli olmasıdırlar. Bu
kuvvet taşıyıcılar sosyal alanda sosyal döngüleri ortaya koyan fizik
karakterlidirler.
Sosyal alanlı fizik karakterli döngüler sosyal alan içinde
yeni bağ ilişkilerini ortaya koyarlar. Sosyoloji dediğimiz bu bağ ilişkileri, meslekler
ve özellikleri sosyal alanın dıştaki duygusal doku uyuşmazlığını veren kimyasal
bağını belirlerler.