HEYKELCİ PROF DR MUSTAFA NUSRET SUMAN

PROF. DR. MUSTAFA NUSRET SUMAN ( 1905 - 1978)

Nusret  Suman;  İhsan Özsoy dan sonra Ratip Aşir Acudoğlu Hadi Bara, Zühtü Müridoğlu ile birlikte devlet tarafından Paris’e heykel eğitimi için gönderilen ilk heykel sanatçıları arasındadır. Güzel Sanatlar akademisi  mezunu ve devlet bursuyla yurt dışına giden bu sanatçılarımız ülkemizde heykel sanatının gelişmesinde büyük payları olmuştur. [1] Bu bakımdan  Nusret Suman'ı heykel sanatımızı geliştiren bir kaç başarılı ismin arasında saymak gerekir. 

HAYATI

Nusret Suman 1905 yılında Selanik’ yakın bir yerleşim yeri olan Karaferye’de dünyaya gelmiştir. Babası Osmanlı ordusunda subay olan Harb okulunda ressam hocalardan ders gördüğü için resim sanatına da düşkün bir asker olan İsmail Hakkı Bey’dir. Annesi ise ilk Türk kadın fotoğrafçısı olarak tarihe geçen Naciye Hanım'dır.[2] Böylece Nusret Suman anne ve babası da sanata ilgi duyan bir ortamda yetişir.

Osmanlı Devleti'nin Balkan Savaşı'ndaki yenilgisinden sonra ailesi İstanbul’a göç etmiştir.  Sanata olan ilgisinin babasının yaptığı resimlere bakarak başladığını tahmin etmek zor değildir.

Nusret Suman’ın babasının izinden gittiği ressam olmak için o zamanki adı yeni kurulan Sanayi-i Nefise olan Güzel Sanatlar Akademisi'nin resim bölümüne kaydolduğundan anlaşılır. Bu okulda Hikmet Onat  ve  İbrahim Çallı  ’nın atölyelerinde resim eğitimi almıştır.1922 yılında resim bölümüne girmiş ancak 1925 yılında muhtemelen  İhsan Özsoy ’un gayretleri ile heykel bölümüne geçer.    Nijad Sirel ‘de 1927 yılında Beilling'in yardımcısı olarak bu okulda heykel hocalarından biri olarak çalışmaya başlamıştır. Böylece Nusret Suman,  Zühtü Müridoğlu , Nermin Farukî,  Sabiha Bengütaş gibi heykelcilerle aşağı yukarı aynı yıllarda birlikte eğitim görmeye başlar.

 Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği’nin kurucuları arasında yer alır. Müstakiller, Valéri ve Warnia Zarzecki (1850-1924) gibi yabancıların yerine atanan ilk Türk eğitimcilerinin öğreniminde yetişen birinci kuşak sanatçılardır.Bu kuşağın sanatçıları Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in kuruluşuna şahit olmuş , pek çoğu da yurt dışında sanat eğitimi almış olan ressamlar ve heykeltıraşlardan oluşmaktadır. Bu birliğin kuruluşundan Nusret Numan dışında  Refik Epikman ,  Cevat Dereli  ,  Şeref Akdik , Mahmut Cûda,  Nurullah Berk  Hale Asaf , Ali Avni Çelebi  ,  Zeki Kocamemi  Muhittin Sebati  , Ratip Aşir Acudoğlu gibi sanatçılar vardır. [3]Fakat Nusret Suman aynı yıl Almanya’ya gidince bu birliğin faaliyetlei içine pek de dahil olamaz.

Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirdikten sonra 1929’da Tayyareci Fethi ve Sadık Anıtı" isimli çalışması ile Avrupa öğrenimi ödülünü kazanır. Münih Akademisinde: Bernard Blecker ve Prof. Hoffman resim atölyelerinde [4]üç yıl ders gördükten sonra Paris'e gider ve bir yıl da Despieu'da heykel dersleri alır.  

1934 de yurda dönmüştür. Nusret Suman bu yıllarda D grubu resam ve heykelcileri ile temas halindedir. 1933 yılında kuruluşu tamamlanan D-Grubu sanatçıları arasına dahil olmuştur.  Bu grup 1933 Eylül’ünde altı arkadaşın bir araya gelerek oluşturdukları bir sanatçı grubudur. Bunlar N.  Zeki Faik İzer’in  Cihangir’deki evinde bir araya gelen;  Nurullah BerkAbidin Dino  Zeki Faik İzer,  Zühtü MüridoğluCemal Tollu Ressam Elif Naci'dir.,“ göstermişlerdir.  Bu grup, Güzel Sanatlar Birliği  ( Osmanlı Ressamlar Cemiyeti), Yeni Ressamlar Cemiyeti ve Müstakil Ressamlar ve heykeltıraşlar Birliği’nden sonra kurulan dördüncü sanat topluluğudur. Bu bağlamda alfabenin ” d “ dördüncü harfini kullanmada karar kılmışlardır. D grubu 1933 yılından itibaren1951 yılına kadar her yıl olmak üzere toplamda 16 sergi açmıştır. [5]

 Nusret Suman D, Grubunun 1941'deki dokuzuncu sergisinde Hakkı Anlı, Sabri Berkel, Fahrünnisa Zeid ile birlikte D Grubu sanatçılarının arasına katılmıştır. Sanatçı  D grubu sanatçıların açtığı  sergilere de eserleri ile katılmayı sürdürür. 1943'te ise Güzel Sanatlar Akademisi'ne asistan olmuştur.  Hocalık görevi ile pek çok heykeltıraşın yetişmesinde rol oynamış ve ülkemize ve pek çok heykeltıraş öğrencisi yetiştirmiştir.

 1969 yılında ise Profesörlük görevinde iken emekli olmuştur.  Emekli olduktan sonra  ı üç yıl ABD'de kalarak [6]çalışmalarına devam eder.

Yaşam boyunca çoğu Atatürk'ü konu edinen yirmiye yakın anıt çalışması gerçekleştiren Nusret Suman’ın en popüler eserlerinden birisi 1978 yılında, Ankara'da Sıhhiye Meydanı'na konulan Hitit Güneşi adlı eseridir. Bu eserini bitirip tamamlamış ve eserin açılış merasimi hazırlıklarını yerinde denetlemek için yola çıkmış anacak  acı bir şekilde Ankara’nın simgesi olan bu anıtın açılışından çok kısa önce son çalışmaları denetlemeye giderken geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetmiştir.[7]