Ratip Aşir Acudoğlu

(1898 - 1958)Müstakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği kurucularından, Cumhuriyet döneminde yurtdışına gönderilen ilk heykeltıraş, ilk anıtsal heykelimizi yapan sanatçımızdır.
Ratip Aşir Acudoğu, soyadı ACUDOĞLU olarak da yazılır. Ratip Aşir Acudoğlu 1898 yılında İstanbul'da doğdu. Ratip Aşir, İlköğrenimini Mahmudiye Rüştiyesi'nde, ortaöğrenimini Ankara Sultanisi'nde yaptı. O sıralar Türkiye Birinci Dünya Savaşı'na katılmıştı. Son sınıf öğrencisiyken askere alınan Ratip Aşır savaşın bittiği yıl Sanayi-i Nefise Mektebine (Güzel Sanatlar Akademisi) Heykel Bölümü'ne girdi. 1918'de girdiği Sanayi-i Nefise Mektebi'nde İhsan Özsoy’un atölyesinde çalışmaya başlayarak ilk heykelcilerimizden İhsan Özsoy 'un öğrencisi oldu. İhsan Özsoy 'dan heykel sanatıyla ilgili temel bilgileri aldı. hsan Özsoy’dan sonra İlhan Koman , Zühtü Müridoğlu, Nusret Suman , Nijad Sirel ve Şadi Çalık gibi isimler de bu okuldan mezun olmuşlardı. [1] Kendisi de bu okulun ve bölümün ilk mezunlarından olmuştur.
1920 de Almanya'ya gitti. Münih Akademisi'ne giren Ratip Aşir, bir süre Blecker'in atölyesinde çalıştı. Fakat o Fransa'nın Rodin'den sonra yetişen en güçlü heykelcisi Aristide Maillo'a hayrandı. Bütün dileği Bourdella ve Maillol gibi büyüklerin yanında çalışmaktı. Nitekim Münih'e geldiğinin ikinci yılında Almanya'dan Fransa'ya geçerek Maillol'dan ders almak istedi. Maillol atölyesine kabul edip eserlerini bir bir gösterdi ama hayranı olduğu Aristide Maillol'dan ders almayı başaramayınca Maillol ve Emile-Antoine Bourdelle’nin eserlerinin etkisinde serbest olarak çalışmaya başladı.
1925’te Türkiye’ye döndükten ve Avrupa sınavını geçtikten sonra yeniden Fransa’ya gitti. 1925 yılında Müstakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği (1929) kurucularından olan Ratip Aşir Acudoğlu, devlet tarafından Paris’e heykel eğitimi için gönderilen ilk heykel sanatçısı olmayı başarmıştı. [2] Böylece ikinci kez yurtdışına ve Paris'e gitti; julian Akademisi'nde Landowski ve Bourchard'ın atölyelerinde çalıştı. Ama söz konusu sanatçılar, heykelin akademik disiplinini uygulayan ve bu yolda eğitim veren kişiler olduklarından, Ratip Aşir onların istediği kıvama gelmekte çok zorlanmıştı. Yine de zaman buldukça, kendine usta olarak seçtiği Maillol ve Bourdelle' in atölyelerine giderek, onların önerilerinden yararlandı. Üç yıl eğitim aldığı Avrupa’dan 1928’de Türkiye’ye dönüşünde Edirne Öğretmen Okulu'na resim öğretmeni olarak tayin edildi. Daha sonra, çeşitli orta öğrenim kurumlarında öğretmenlik yaptı.[3]
1929 yılında Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği kurulmuş ve bununla birlikte sergi etkinliklerine yılda iki sergi daha eklenmişti. Ratip Aşir Acudoğlu Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği kurucu üyelerinin en başındaki isimlerden birisidir. Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği kurucuları : Refik Epikman , Cevat Dereli , Şeref Akdik , Mahmut Cûda, Nurullah Berk , Hale Asaf , Ali Avni Çelebi , Zeki Kocamemi , Muhittin Sebati , Ratip Aşir Acudoğlu gibi sanatçılardan oluşmuştu. [4]
Sanatçı ömrünün sonuna kadar ortaokullarda çocuklara resim yaptırmak gibi kişiliğine hiç uymayan işlerle uğraşmak zorunda kalmıştı. İlk önemli heykelcilerden biris olduğu halde diğer akranları gibi akademiye vb girmeyi başarmadı. Buna rağmen Menemen Şehit Kubilay anıtı, Erzincan İnönü anıtı (1948), Ankara Ziraat Fakültesi Atatürk anıtı gibi büyük eserler ona sipariş edilmişti. Ancak bu anıt heykellerden sağladığı kazançla kendi heykel çalışmalarını sürdürebilmişti.
Ratip Aşir Hatipoğlu 1958 yılında ölmüştür.

1947 yılında Ratip Aşir Acudoğu tarafından yapılan Kubilay Anıtı : Ratip Aşir Acudoğu
Erzincan kent meydanı heykeli
ANIT HEYKELLERİ VE HEYKEL SANATI
Atatürk’ün heykelciliğe önem vermesi nedeni ile heykel sanatımız Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yaygınlaşır. Fakat ülkemizde anıt heykel yapımı için gerekli teknik imkânların olmaması ve anıt heykel yapımı konusunda yeterli tecrübeye sahip sanatçıların henüz yetişmemesi üzerine ilk anıtsal heykeller yabancı sanatçılar tarafından yapılmıştır. 1930’lu yıllara gelindiğinde ise, Cumhuriyet ve devrimlerini ve Atatürk’ün anıtlarının Türk heykelciler tarafından yapılması kararlaştırılır. Zaten Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde heykel eğitimi almış olan sanatçılar da yetişmiştir. Böylece Türk Heykelcileri tarafından özellikle Atatürk’ü konu alan anıt heykeller yapılır ve şehirlerin meydanlarına konulmaya başlar. Anıt heykelcilik konusunda yerel heykeltıraşlarımızın yetiştirilmesi çabaları sonucunda 1930’lu yıllardan sonra, Kenan Yontuç, Ratip Aşir Acudoğlu, Hadi Bara, Nijad Sirel’in yaptığı anıtlar teslim edilmeye başlar. Ve günümüze kadar heykelcilik alanında ülkemizde çok başarılı heykelcilerimiz yetişmiştir.
kuşağı olarak adlandırılan heykeltıraşlardan Ratip Aşir Acudoğlu (1898-1957) 1932 yılında Menemen Şehit Kubilay Anıtı’nı teslim ederek Cumhuriyet tarihinde ilk anıtsal heykeli yapan sanatçı olarak tarihe geçecektir. 1932 yılında Kubilay Anıtı için açılan sınava katılmış bu anıtın yapılması için açılan yarışmayı kazanmış ve anıt 1932 yılında açılmıştır... Kubilay Anıtı ülkemizde yerli heykelcilerimizin yaptığı ilk anıtsal heykeldir.
Ratip Aşir Acudoğu, az sayıda antı ve heykel yapmış olmakla olmakla birlikte, Ankara Ziraat Fakültesi önündeki Atatürk heykeli, 1947 yılında yaptığı Erzincan'daki İnönü heykeli [5]ve Menemen'deki Şehit Kubilay heykelleri ile ilk anıtsal heykeli ve heykelleri yapan sanatçıdır. .
"İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'ndeki tek alçı heykeli Fahriye Yen büstü, sanatçının Maillol heykellerine bağlı yönünün başlıca örneğidir.
“Türkiye'de 1930 yıllarında anıt heykelciliğinde ortaya çıkan seçeneklerin, Acudoğu'nun sanatında kesin yorum biçimini belirlediği söylenebilir. Söz konusu yorumda, gerçekçilik temel ölçü olarak alınmış, güncel gelişmeler karşısında her türlü abartmadan uzak kalınmaya özen gösterilmiştir. Amaç, yaşanan dönemin tanığı olmak, hem toplumsal, hem sanatsal açıdan yeni devlet bilincinin oluşmasına katkıda bulunmaktır. Yapıtlarında bu ilkeden hareket eden Acudoğu, çevre ve tarih olgusunu sürekli göz önünde tutup, bu olgular ile heykelin çağdaşlık boyutu arasında nesnel ilişkiler kurmuş bir sanatçıdır." [6]
Ratip Aşir Acudoğu, heykel sanatımızda yabancı sanatçılar tarafından başlatılan anıt türündeki heykel geleneğini, Türk sanatçılarının yapıtlarına aktaran kuşağın öncülerindendir. Özellikle üç önemli anıt heykeli Ankara Veteriner-Ziraat Fakültesi Dekanlıkları önündeki Atatürk heykeli, Erzincan'daki İnönü heykeli ve Menemen'deki Şehit Kubilay heykeli dikkat çekicidir. Kendi kuşağının öteki sanatçıları gibi Acudoğu'da, Türkiye'de 1930’lu yıllarda anıt heykelciliğinde hem toplumsal, hem sanatsal açıdan yeni devlet bilincinin oluşmasına katkıda bulunmak amacını benimsemiştir
Acudoğlu, taş, kil ve çamur kullandığı heykellerinde, insan vücudunun temel özelliklerinden yararlanarak güçlülük, sağlamlık ve uyumluluk duygularını vurguladı. Figür ve büstlerinin yanı sıra, duygusal yönü ağır basan ve plastik değer taşıyan olgun anıtlar gerçekleştirdi
KAYNAKÇA
İLGİLİ LİNKLERİMİZ Yervant Osgan , İhsan Özsoy, Ali Hadi Bara İlhan Koman , Zühtü Müridoğlu, Nusret Suman , İlhan Koman, Nijad Sirel Ressam Selim Turan, Ressam Leyla Gamsız Sarptürk , Heykelci Prof. Hüseyin Gezer ,ve Şadi Çalık
Not: Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, Resim,Tablo, kaligrafi, Fotoğraf, minyatür, hat ve benzeri çalışma ve araştırmalarınızı, sitemize üye olarak , bize başvurarak ESA'da paylaşabilir, kendinizi ve ürünlerinizi tanıtabilirisiniz.