( d. İstanbul 1880 ö. 1967 İstanbul ) Türkiye’nin ilk pul ve paralarına resim yapan müzeci ve Çallı Kuşağı ressamı
Ali Sami Boyar 15 Şubat 1880’de, İstanbul İğrikapı’da doğdu. Ailesi, Ahıska’dan gelen Misk Yağcılar denilen bir ailedir. [1] Dedesi Hacı Hayrullah adı ile bilinen tüccar[2], babası ise, Mühendishaneyi ilk bitirenlerden Mühendis Hüseyin Hüsnü Bey’dir.[3]
Resme ilgi duyması küçük yaşlarda başlamış, ilk resim derslerini Kasımpaşa’daki Mekteb-i Rüştiye-i Bahrî’deki Binbaşı Cemâl Bey’den almıştır.[4] 1892. 1894’te başladığı Heybeli Mekteb-i Bahriye (Deniz Harp Okulu)’de Kaymakam Şükrü ( Şekür ) Bey’ den [5] [6] ( bkz Askeri Ressam Kaymakam Ahmet Şekür (d.1856 ?) dersler alarak 1898 yılında bu okuldan teğmen rütbesiyle ve deniz subayı olarak mezun olur.
Okul hocalarından aldığı resim tutkusu ile Sanayi-i Nefise Mektebi'ne girer ve bu okulunu da birincilikle bitirir. Deniz Okulu'nda resim öğretmenliğine başlar, 1901 yılında Bahriye Mektebi İnşaiye sınıfından Mülazım (Teğmen) rütbesiyle mezun olur ve Bahriye İnşaiye Resimhanesi’nde görevlendirilmiştir. Beş yıl boyunca görevine bağlılığı ve verimli çalışmalarıyla üstleri tarafından takdir edilir. Fatih Kovacılardaki Rehber-i Tahsil adlı okulda bir yıl resim öğretmenliği yapar. 1906’da, Rehber-i Tahsil Okulu’nda yaptığı resim öğretmenliği görevinde iken dönemin Bahriye Nazırı Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa’nın özel izni ile şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan dönemin Sanayi-i Nefise Mektebi’ne de kayıt yaptırır. Sanayi-i Nefise Mektebi’nde Osman Hamdi Bey, Salvatore Valeri, Ömer Adil Bey, Joseph Warnia Zarcecki’den dersler alır. 1908'de Sanayi-i Nefise okulunu da birinci olarak bitirmiştir. [7]
Kariyerindeki bu başarıları onu Avrupa’ya da burslu olarak gönderecektir. Nitekim 1910’da resim çalışmalarını daha da geliştirmesi için Maarif Vekaleti’nin açmış olduğu burs sınavını da kazanarak Paris’e gönderilir. [8] İbrahim Çallı, Feyhaman Duran , Hikmet Onat, Nazmi Ziya Güran , Namık İsmail , Hüseyin Avni Lifiç, Mehmet Ruhi Arel ile birlikte Paris’e gider. [9] Arkadaşları ile birlikte Paris Ecole Nationale des Art Decoratifs Fernand Cormon'un atölyesinde çalışmaya başlar. Paris'teyken, İstanbul'daki eski eserler müzesi için ünlü Fransız sanatkârlarının tablolarından kopyalar yapar. Paris’te olduğu dönemde özel bir uzmanlık dalı olan mum heykel ve mulaj sanatını öğrendiğinden bu sanatı Müzede uygulama fırsatı bulur ve müze kataloğunu hazırlar. Lakin 1914 yılında savaş çıkmış ve Fransa’da eğitim gören bu öğrencilerin ve A.S.Boyar’ın da bursları kesilmiştir. Bu nedenle yurda döner.
Yurda döndüklerinde Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın emriyle Şişlide açılan resim atölyesinde aynı dönem arkadaşları İbrahim Çallı, Feyhaman Duran , Hikmet Onat, Nazmi Ziya Güran , Namık İsmail Hüseyin Avni Lifiç, Sami Yetik', Şevket Dağ, Mehmet Ruhi Arel ve Ali Cemal ve ile beraber çalışarak askeri kompozisyonlar hamasi tablolar yapıp tarihi konularda eserler vermeye başlar. [10] Böylece bir anlamda 1914 Çallı Kuşağı (Türk İzlenimcileri) grubu da ortaya çıkmış olur.
İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’ni kurarak; kız ve erkek bölümlerinin müdürlüğü görevlerinde bulunur. Eski eserler konusundaki uzmanlığı nedeniyle de şimdiki adı Deniz Müzesi olan Bahriye Müzesi’ne Cemal Paşa’nın emriyle Deniz Yüzbaşısı rütbesi ile müdür olarak atanır. [11] Cemal Paşa, denizciliğin müze kısmında da yenilikler ve düzenlemeler yapılmasını istemektedir. 1917 yılında, Alman Müze Müdür Herr Witmer ile birlikte Bahriye Müzesi hakkında bir rapor hazırlayarak Bahriye Nazırı Cemal Paşa’ya sunmuştur. 1917’de üzenin ilk katalogunu yayınlamış, Türk gemilerinin modellerinin yapılması için "gemi model atölyesi" "mulaj (döküm)-manken atölyesi"ni kurmuş yeni bir müze binası yapılması için de Cemal Paşa’ya bir rapor sunmuştur. [12]Fakat savaş sebebi ile projesi hazırlanan müze binası inşa edilemez.
1921- 1922 yıllarında, Sanayi-i Nefise Mektebi( Güzel Sanatlar Akademisi)’nde Müdürlük yaptıktan sonra, Evkaf Müzesi Müdürlüğü’ne geçer. Bu yıllar arasında Viyana ve Berlin’de bazı eserleri sergilenir. 1922 yılında Halide Edip Adıva’ın kız kardeşi Belkıs Hanım’la [13]evlenen sanatçı, 1925 yılında açılan yarışmada birinci olduğu için cumhuriyetin ilk pulları ve 1926’da ise ilk paralarını resimlemeye başar.
5 Aralık 1927 yılında piyasaya çıkan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kâğıt parası olan 1 TL’nin üzerindeki resmin de sahibi olma başarısını göstermiştir.[14] İki defa Londra’ya gitmiş olan Ali Sami boyar Londra'ya ikinci gidişinde orada sergi açar.1926. 1930’da da Paris’te bir sergi açmıştır. 1931’de, iki eseri Paris salon sergisine kabul edilir.
Atatürk’ün emri ile kurulan Ayasofya Müze Müdürlüğü’nde çok yönlü çalışmalar yapar. Yabancı uzmanlar tarafından Ayasofya’nın Mozaikleri temizlenir ve, pek çok tamir ile yenileme işleri yapılmasını sağlar. Yabancı uzmanlarca mozaikleri temizlenen müzede Mabedin Vaftiz Teknesi’nin bulunması dünyada geniş yankı bulur. 1944 yılında, yaş haddinden dolayı bu görevinden emekliye ayrılır. 1944 yılında emekli olan sanatçı Türkçe ve İngilizce “Ayasofya” adlı bir de kitap yazar. Bu kitabını kendi yaptığı Ayasofya’nın resimleriyle süsler.[15]
Emeklilikten sonra kendini resme vererek serbest çalışan Boyar, Türkiye’de “Yedirme Kazı Resim Gravür ” çeşidinin ilk yapımcısıdır. Suluboya eserlerinin büyüklüğü ile tanınmış eserlerine duygu ve düşüncelerini kendine özgü bir sanat karakteri ile yaratmıştır. Gerçekçi bir resim sanatçısı olan Ali Sami Boyar, suluboya, karakalem, pastel, tarama, yağlı boya teknikleriyle yapılmış pek çok eser vermiştir. Eserlerinin büyük bir kısmı tarihi belgesel değer taşıyan Ali Sami Boyar’ın Portre, peyzaj ve natürmort başta olmak üzere hemen her türde resim yaptığı bilinmektedir.
Askeri Müze, İST. RESİM VE HEYKEL MÜZESİ, Deniz Müzesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü gibi Müzelerin yanı sıra yurt içinde ve yurt dışında özel resim koleksiyonlarında eserleri bulunmaktadır. Ali Sami Boyar’ın İST. RESİM VE HEYKEL MÜZESİ’nden başka birçok yabancı müzelere de eserleri girmiştir.
