Tekke Şiirinde Türler
1)İlahi: İlahiler, tasavvuf görüş ve anlayışını anlatan bunun inceliklerini, ilahi hikmetleri ve sırları dile getiren manzumeler olup herhangi bir tarikatın izini taşımaksızın Tanrı'yı öven, Tanrı’nın büyüklüğü ve gücünü telkin eden şiirlerdir. Dini törenlerde ve dergâhlarda kendine özgü bir makamla söylenir. İlahiler dörtlükler ya da beyitlerle yazılırlar. Dörtlüklerle yazılanlar genellikle 7'li, 8'li bazen de 11'li hece ölçüsü ile koşma uyak düzeninde yazılır. Beyit ile yazılanlar ise genellikle 11,14 ve 16'lı hece ölçüsü ile bazıları ise aruz ölçüsüyle yazılır.
Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver sen anı
Bana seni gerek seni ------ Yunus Emre
2)Nefes: Dini temellere bağlı âşık edebiyatı nazım şekillerinden ilahilerin Alevi-Bekteşi âşıklarınca yazılanlarına denir. Konusu genellikle tasavvuftaki vahdet-i vücud, Alevi-Bektaşi ilkeleri tarikat kurallarıyla ilgilidir.Dili sade bir Türkçe olan nefesler biçim olarak koşma gibidir.Dörtlükler halinde hece ölçüsünün 7,8,11'li kalıpları ile ya da az da olsa aruzla yazılanlara rastlanmaktadır.
Pir Sultan Abdal şâhımız
Hakk’a ulaşır yolumuz
On iki imam katarımız
Uyamazsın demedim mi
3)Ayin: Mutasavvıflara has bazı hal ve hareketleri ifade etmek için ilk defa İranlılar tarafından kullanılan ayin terimi daha sonra Türk Tasavvuf Edebiyatına da geçmiş Mevlevilerin sema meclislerinde söyledikleri ilahilere verilen ad olmuştur.
4)Tapuğ: Gülşeni tarikatında ayinler sırasında okunan şiirlere tapuğ denir.
5)Durak: Mevlevi dışındaki tarikatların hemen hepsinde bulunan fakat genellikle Halveti Tarikatına mensup kişilerce zikrin birinci bölümünü teşkil eden Kelime-i Tevhidden sonra İsm-i Celal zikrine geçmeden önce verilen orada bir ya da iki zakir tarafından her makamdan okunan, serbest olarak bestelenmiş Türkçe manzumelerdir.
6)Cumhur: Mevlevi ve Bektaşi dergâhları dışında topluca okunan ilahilere verilen addır.
7)Hikmet: Dini ve tasavvufi halk şiirinde şairin anlayış ve sezgilerine göre din konularını işleyen şiirlere denir.
Sözü didar isteyen herkes için söyleyip,
Canı cana bağlayarak damarları ekleyip,
Garip,fakir,yetimlerin gönlünü avlayıp
Gönlü bütün kimselerden geçtim işte.
Nerde görsen gönlü kırık,merhem ol sen
Öyle mazlum yolda kalsa,hemdem ol sen;
Mahşer günü dergâhına mahrem ol sen;
Ben-sen diyen kimselerden geçtim işte.-------Ahmet Yesevi
8) Devriye: Dini ve tasavvufi halk edebiyatında devir nazariyesini işleyen şiirlerdir. Devriye; evrenin ve insanın Tanrı'dan çıkıp, tekrar Tanrı'ya dönmesi felsefesine göre yazılan tasavvufi şiirlerdir.
Evvel benem ahir benem batın benem zahir benem /
Her mü 'min ü tersâ benem inkâr ü îmân olmuşam
Zerrât-ı âlem hep benem ademde olan her demem
Hem İbrâhim Edhem benem Belh içre sultân olmuşam----Şeyhi İbrahim Efendi
9) Şathiye: Dini ve tasavvufi halk şiirinde genel olarak mizahi manzumelere şathiye adı verilir. Şathiyeler, mutasavvıf şairlerce söylenmiş ya da yazılmış, tasavvufi inançları dile getiren, anlaşılması yorumlanmasına bağlı şiirlerdir.
Yücelerden yüce gördüm
Erbapsın sen koca Tanrı
Âlem okur kelâm ile
Sen okursun hece Tanrı
Asi kullar yaratmışsın
Varsın şöyle dursun deyü
Anları koymuş orada
Sen çıkmışsın uca Tanrı
Kaygusuz Abdal yaradan
Gel içegör şu cür’adan
Kaldır perdeyi aradan
Gezelim bilece Tanrı
10) Tevhid: Allah'ı, yaratılış ve kâinatın aslı gibi unsurları bir arada yorumlayan manzumelere "tevhid" denir. Divan edebiyatı nazım türlerinden gazel, kaside ve mesnevi biçimlerinde kaleme alınmışlardır. Sözlük manası birlemek demektir. Tanrının birliğini ve yüceliğini anlatan şiirlere tevhit denir. Genellikle ka side biçiminde yazılırlar. Tevhitlerde Allah’ın büyüklüğü, sıfatları, kudretinin sonsuzluğu, hiçbir şeyin ona eş ve benzer olamayışı, bütün kudret ve ilimlerin ona ait oluşu gibi özellikler sanatlı bir üslupla anlatılır. Divan edebiyatı nazım türlerinden gazel, kaside ve mesnevi biçimlerinde kaleme alınmışlardır.
11)Nutuk: Tekkelerde tarikat ulularının özellikle eğitici mahiyette olmak üzere söyledikleri şiirlere verilen addır.
Evvel tevhid sürer mürşid dilinden
Erişir canına fazlı Hudanın
Kurtulursun emarenin elinden
Erişir canına fazlı Hudanın
İkincide verir lafzatullahı
Anda keşfederler sıfatullah
Hasenat yeter der eder günahı
Erişir canına fazlı Hudanın
Üçüncüde ya Hu ismini oku
Garib bülbül gibi durmayıp şakı
Kendi vücudunda bulagör Hakkı
Erişir canına fazlı Hudanın
12)Deme: Alevi tarikatından olan tasavvuf şiirlerinin tarikatlarını ve hareketleriyle ilgili temaları işleyen, sorunlarını konu edinen şiirlerine "deme" adı verilir. Genellikle 8'li hece ölçüsüyle yazılan demeler saz eşliğinde kendine özgü bir makamla söylenir.
Ak süt iken kızıl kana karışıp
Emr-i Hakla coşup cevlana geldim
Ma-i cari ile akıp yarışıp
Katre-i naçizden ummana geldim----------HÜSNİ
13)Duvaz: Düvaz imam, düvaze, imam da denilen duvazlar On İki İmam'ı öven nefeslerdir.
Kaldır at gönlünden gafil,seki şüpheyi gayri,
Yolun Sahibi Murtaza Şahı Merdan Alidir.
Uyup melunlara sakın,onlari görme ayrı,
Nuru Muhammed Mustafa Şahı Merdan Alidir.
Nebilerle resullerle,batında konup göçen,
Resulu Kibriya ile zahirde Hak yol açan.
Muaviye hilesiyle zehirli suyu içen,
İmam Hasan-el Mücteba şahı Merdan Alidir
Muhammed okudu Kuran, Ali eyledi beyan,
İnkar eyledi Kuranı,kavimi Ehli Sufyan.
İmam Hüseyine oldu Kerbela çölü mekan,
Şahı Sehid-i Kerbela Şahı Merdan Alidir.
İmam-i Zeynel Abidin Sam'da zindana düştü,
Muhammed Bakir ağladı, ciğeri yandı pişti.
İmam Cafer erkan kurdu,münkirin aklı şaştı,
Musa Kazım, Ali Rıza Şahı Merdan Alidir
İmam Taki, İmam Naki bu yolun erenleri,
Velayetin gözü nuru Can Hasan-ül Askeri.
Sahib Zamana bağlandım, Caferiyem Caferi,
Konup göçen tüm evliya Şahı Merdan Alidir.
14) Naat: Şairlerimizi asırlar boyunca naat vadisine sevk eden, binlerce naatın kaleme alınmasındaki tertip hususiyeti dışındaki asıl sebepler Hz. Peygamber’i övmekte Cenab-ı Hakk’a uyma arzusu, O’na duyulan sınırsız sevgi ve O’nun şefaatine nail olma ümididir. Kelime olarak bir kimsede bulunan özellikleri methederek anlatmak anlamını taşır. Edebi bir terim olarak da; Hz. Muhammed (s.a.s)’in methini konu edinen, O’nu övme amacıyla yazılan manzum ve mensur eserlere verilen bîr İsim, bir türün adıdır.
15) Münacaat: Konusu Allah’a yakarış ve dua olan şiirdir. Zaman zaman nesir şeklinde de münacatların yazıldığı görülür. Kelime olarak fısıldama, kulağa söyleme, Allah’a dua etme, yalvarma anlamına gelir. Mensur münacatlara tazarru-name ve münacatname adı verilmiştir. Bunlar içinde en önemlisi Maazoğlu Yahya’nın Münacatname’si ile Sinan Paşa’nın Tazarruname’sidir. Münacatlar her tür nazım şekliyle yazılmakla beraber genellikle kaside, zaman zaman da gazel, kıta, mesnevi biçiminde yazılmıştır. Türk edebiyatına 13. yüz yıldan sonra giren münacat Divan şairleri tarafından genellikle divanlarının başına konulmuştur. Münacatlarda ayet ve hadisler iktibas yapılarak dinî hadiselere telmihte bulunulur Allahu Teâlâ’nın kudret ve azametine dikkat çekilerek insanın acizliği nazara verilir ve kurtuluş ve ümit kapısı olarak Allah’a dua ve niyazlarda bulunulur.
16) Satranç: Aruzun (4x müfteilün) kalıbıyla yazılan şiir lerdir. Gazel şeklinde yazılırlar. Satranç, musammat beyitler den oluşur. Hece ölçüsünün 8+8 kalıbına uyar.
17) Vezn-i Aher: Aruzun 4x müstefilâtün kalıbıyla yazılan şiirlerdir. Vezn-i âherde her dize ilk üçü birbiriyle kafiyeli dört eşit parçaya bölünmüştür. Her parça ardından gelen dizenin başında tekrarlandığı gibi öteki parçalarda aynı dizede birbi rini izler.
18) Kalenderi: Aruzun, mefûlül mefâîlül mefâîlül feûlün kalıbıyla yazılan şiirlerdir. Özel bir ezgiyle söylenir. 7+7=14 heceden ibaret oluşu onların hece ölçülü yazıldığına da işaret eder. Tarihte kalenderîler batini bir tarikat olarak ortaya çık mıştır. Kalenderiler değişik şekilde yazılabilir. Ayaklı kalende ri ile hece ölçüsüyle dörtlük biçiminde yazılan kalenderlilere de rastlanır.
İçtin mi a cânım yine mestâne durursun
Gamzen gibi âşıklara bîgâne durursun
Kimden söz işittin ki celâ hakkına dâir
Böyle güzelim hâtırı vîrâne durursun
Geç şâhım otur başımın üstünde yerin var
El bağlı efendim kime divâne durursun
Bir çift idiniz vuslat-ı devlette geçen gün
Nettin eşini ey peri bir dâne durursun
Sen al ile başımdan alıp aklımı şimdi
Ey rind-i felek-meşreb edibane durursun
Öldürmek ise Nûri kulun kasdına böyle
Çek hançeri öldür a paşam ne durursun. Tokatlı Nuri
19) Selis: Saz şairlerinin feilâtün (fâilâtün), feilâtün, fe-ilâtün feilün kalıbıyla yazdıkları şiirlere “selis” denir. Genellik le 19. yy âşıkları tarafından kullanılan selisin en fazla yazılan tipi gazel biçiminde olanıdır. Hece ölçüsünün on beşli kalıbı na da uyan selislerin en belirgin özellikleri farklı bir ezgiye sahip olmalıdır.
Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.
BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM veya [email protected]
KAYNAKÇA / İLGİLİ LİNKLER
1
Nazım Şekli Nedir Türk Şiirindeki Nazım Şekilleri 2
Nazım Şekli Geçmişten Günümüze Türk Şiirindeki Nazım Şekilleri3
Nazım (nazm) Nedir Nazmın Şiirin Özellikleri4
HALK ŞİİRİ ÖZELLİKLERİ TÜRLERİ 5
Tekke ve Zümre Edebiyatı Nazım ve Nesir Türleri Şairleri Genel Özellikler6
HALK ŞİİRİNDE MISRA BAŞI KAFİYELER Dr. Doğan KAYA7
Halk Şiirinden Seçmeler8
HALK EDEBİYATINDA NAZIM ŞEKİLLERİ VE TÜRLERİ ( Dr. Doğan KAYA) 9
Aşık Edebiyatı Genel özellikler10
Tasavvuf Mutasavvuf Nedir? Kuramı ve Kavramları