
Abdullah Zühdi Efendi’nin sülüs-nesih bir murakkaı (Ekrem Hakkı Ayverdi hat koleksiyonu)
Abdullah Zühdî Efendi

Abdullah Zühdî Efendi (ö.1879) Kazasker Mustafa İzzet Efendi ekolünün önde gelen temsilcisi, Hattat
Babası, 1835 senesinde Şam’dan Kütahya’ya gelen Temim-i Dari sülalesinden Nabluslu Abdülkadir Efendi'dir. [1]Bu nedenle yazılarından Sahâbeden Temîm ed-Dârî'nin soyundan geldiğini ifade edecek "Abdullah Zühdi min Sülaleti Temim-i Dari" yazmıştır. [2]
Doğum tarihi bilinmemekle birlikte Şam’da doğmuş olduğu sanılmaktadır. Abdullah Zühdi Efendi, ialesi ile birlikte Şam’dan önce Kütahya’ya gelmişler yolculuları esnasında haklarında yardım ve gözetimde bulunulması için Serasker Hüsrev Paşa talimat vermiş ,[3] ailesi bile birlikte Kütahya’ya gelmişler ve bir müddet Kütahya’da kalmıştır. Ailesi ile daha sonra Kütahya’dan İstanbul’a gelmiş, önce Eyyub Türbedarı Reşid Efendi'den, sonra zamanının büyük hattatı Kazasker Mustafa İzzet Efendi'den hat dersleri alarak sülüs ve nesih yazı üsluplarını öğrenmiştir. Z ühdi Efendi aldığı bu dersler sonunda sülüs-nesih yazılarında "Kazasker vadisinde" en mükemmel yazanlardan biri hattat haline gelmişti.
Bu eğitimini aldıktan sonra Nuruosmaniye Mektebine ve Mühendishane-i Berr-i Hümayuna yazı- hat- muallimi olarak tayin edildi.
1858 tarihinde, Sultan Abdülmecid zamanında, Hicaz’da tamir edilen Harem-i şerifin kitabelerini yazacak hattatları seçmek için için hattatlar arasında bir yarışma açılmıştı. Kendisi de devrinin ünlü hattatlarından biri olan Sultan Abdülmecid, yarışmaya katılan yazıları gözden geçirirken, Abdullah Zühdi Efendi'nin hattına hayran kalmış, onu saraya davet ederek; “Allahü teala feyzini müzdad etsin. Sana kayd-ı hayat şartı ile yedi bin beş yüz kuruş maaş tahsis ettim ve seni Harem-i şerifin yazılarını yazmaya memur ettim” [4]diye görevlendirdi. Abdülmecit onu Mecidi nişanı ile taltif ederek Medine’ye gönderdi. Padişahın bu ilgisi, nişanı ve görevlendirmesi ile Abdullah Zühdi Efendi çok genç yaşında meşhur hattatlar arasına girmiş oldu.
Bu hadisenin duyulması üzerine o devrin meşhur hattatlarından Abdülfettâh Efendi’nin “Ben varken böyle bir çocuk memur edilir mi?” dediği nakledilmektedir.
Abdullah Zühdi Efendi, Hicaz’a giderek Mescid-i Nebevî’nin kubbe kasnaklarını ve duvarlarını kuşak celî-sülüsle âyetlerle , hadîs-i şerîfler ve Efendimiz (s.a.v.) ile ilgili kasidelerle süsledi. Mescid-i nebevi deki en uzun ve en çok yazısı bulunan hattat olarak da tarihe geçti. [5] “Kendisi aynı zamanda ressam olduğundan celî-sülüsün girift istiflerine çok önem vermiş, böylece sanatkârane terkipler meydana getirmiştir. Fakat istif endişesiyle harflerin teşrifatına (üst üste bindirilmesindeki sıra) rivayet etmediği için, yazdığı âyetler güçlükle okunabilmektedir.”[6]
Sultan Abdülmecid Han'ın vefatına kadar da Medine-i Münevvere'de kalarak, Mescid-i Nebevi’nin tamir edilen kısımlarını süslemeye devam etmişti.
Abdullah Zühdi Efendi, daha sonra İstanbul’a döndü. Oradan Mısır’a gitti. Hidiv İsmail Paşa ile tanıştı. Paşa, kendisine çok itibar ederek onu Mısır’a ve ona “Mısır Hattatı” unvanı ile çeşitli vazifeler verdi. Mısır’da cami ve resmi dairelerin kitabelerini yazdı. Orada banknot klişelerinin hatlarını, resmi daireler için değişik yazılar ve cami levhaları yazdı. Medresetü’l-Hidîviyye’ye hat hocası oldu. i Öğretim görevlisi kadrosunda iken Hidiv İsmâil Paşa tarafından 1867’de ikinci derece rütbesine yükseltil [7] Diğer okullarda da hat hocalığı yaparak Celi ve sülüs tarzında çok sayıda eserler bıraktı.
Son günlerini mekteplerdeki yazı derslerine nezaret etmekle geçirdi.Mısır’da yetişmiş hattatlardan bir kısmı, Abdullah Zühdi Efendi'nin talebesidir. Devrin vezirlerinden İbn-ül-Emin Hasib Paşa'ya bir tek mushaf-ı şerif yazmıştır.
1878 tarihinde Mısır’da vefat etti. Kurafe Kabristanı'nda İmamı Şafii’nin kabri civarına defnedildi.
Abdullah Zühdi Efendi , aynı zamanda bir ressam , kara kalem resimde, Litografya ve fotoğrafta da usta bir hattattı. Hasib Paşa’ya yazdığı Mushaf-ı Şerîf ve En’âm-ı Şerîf , Matbaa-i Osmâniyye’de basıldı. . Kâ’be-i Muazzama’nın örtüsünün yazıları ile Ümmü Abbas Sebili ve Rıfâî Câmii kitâbe yazıları onun elinden çıkmıştır.

Kaynakça
- [1] M. Uğur Derman, ABDULLAH ZÜHDİ EFENDİ, TDV İA, cilt: 01; sayfa: 147
- [2] İbnülemin. Son Hattatlar, İstanbul 1970, s. 15·19; Hattat Necmeddin Okyay"ın neşre hazır Hâtırât'ı (U . Derman Özel Kütüphanesi). İSAM M. Uğur Derman
- [3] https://www.dunyabizim.com/?aType=haberYazdir&ArticleID=5129&tip=haber
- [4] İbnülemin. Son Hattatlar, İstanbul 1970, s. 15·19; Hattat Necmeddin Okyay"ın neşre hazır Hâtırât'ı (U . Derman Özel Kütüphanesi). İSAM M. Uğur Derman
- [5] M. Uğur Derman, ABDULLAH ZÜHDİ EFENDİ, TDV İA, cilt: 01; sayfa: 147
- [6] M. Uğur Derman, ABDULLAH ZÜHDİ EFENDİ, TDV İA, cilt: 01; sayfa: 147
- [7] https://www.dunyabizim.com/?aType=haberYazdir&ArticleID=5129&tip=haber