1. Yaratıcılık doğuştan gelen bir yetidir, insana özgüdür. Her insan yaratıcı olabilme şansına sahiptir. 2.Yaratıcı olabilmek için bir dahi olmak gerekli değildir. 3.Yaratıcılık yetisi çeşitli nedenlerle köreltilmiş olsa bile, yaşam deneyimleri ve özel programlarla yeniden kazanılabilir ve geliştirilebilir.
Demek ki yaygınca bir görüş olan "yaratıcılık sanatçılara, bilimde ve teknikte buluş yapan, özel yetenekli üstün insanlara özgüdür" gibi yargılar geçerli değildir.
Bir bilim ve sanat adamı olan Ned Henmann; insanların, üstün insan diye tanımladıkları yaratıcı kişilere karşı, korku duyduklarını belirtir, yaratıcılığa karşı, duyulan bu korkuyu, bireyin kendi kişisel yaratıcılık bölgesini de bloke eden bir ejdere benzetmektedir. Bu ejder katledilmeden bu bölgeye girmek olanaksızdır ve aslında bu ejder bir çoğumuz için kendi şişirdiğimiz bir balondan başka bir şey değildir.
Yaratıcılık çok boyutlu düşünen bir zihnin ürünüdür. Tıpkı yetenek gibi, zekâ gibi yöneldiği alanlar ve yoğunluk bakımından kişiden' kişiye değişir. Bu farklılık kalıtım, kültür Orta'mı, eğitim ve öğretimle ilişkilidir. Bu nedenle kesin bir dille bazı insanlar yaratıcıdır, bazıları değildir denemez.
Her yaratıcı süreçte üç bileşen vardır,
1. Duyular
2. İmge, algı, bellek, imgelem, kavram gibi zihinsel malzeme
3. Anlatım, dışavurum.
Duyurular zihinsel malzemenin toplanmasında önemli bir araçtır, insan zihninin bir toplardamarı gibi işlev gören duyular, bütün öteki yetiler gibi eğitimle gelişir. Görmek bakmanın, İşitmek duymanın yetkin bir biçimidir. Birey eğitildikçe duyularını daha yetkin olarak kullanır.
Duyular aracılığıyla elde edilen ilk malzemeler imgelerdir İmgeler birleşerek algıyı oluşturur. Duyular ve algı yoluyla elde edilen 'malzeme, uyaranların etkililik gücüne göre gerektiğinde kısa süreli belleğe çağrılmak üzere uzun süreli bellekte depolanır.
Bellek depolan en yakından derinlere doğru gidon ayrı bölgeler olarak düşünülürse, anımsama işlemi de kimi zaman çabuk, kimi zaman geç, kimi zaman hiç beklenmedik bir anda olabilir. Hatırlanan zihinsel malzeme, imgeler yoluyla birleştirilip ayrıştırılarak birtakım sonuçlara götürür. Somut ya da soyut düşünme, kavramsal düşünme, zihnin değişik boyutlarında yer alan düşünme biçimleridir (Kırışoğlu, 1991)
Bu düşünme biçimlerinin eğitimle genelleştirildiği bilinmektedir. Yaratma sürecinin üçüncü basamağı anlatım ya da dışavurumdur. Bu süreçlerde son derece karmaşık ve yoğun oluşumlar bulunduğu bilinmektedir. Yaratma sürecindeki her oluşumun eğitimle yönlendirilebilmesi yaratıcılığın geliştirilebilir olduğunu göstermektedir.
Yaratıcı Kişilik Özellikleri
Torrance oluşturduğu yaratıcılığa ilişkin kişilik özellikleri, birbirine zıt nitelemelerle uçlarda gezinen sıfatlardan oluşmaktadır. Bunlardan bazıları;
Düzensizliğe ve karışıklığa ilgili, serüvenci, özgeci başkalarının ayırdında, sürekli bir şeylerle meşgul, gizemli olana ilgi, güç işlere el atma, dış dünyaya karşı çekingen, yapıcı eleştiride bulunan, cesaretli, görgü ve sağlık kurallarına uymayan, mükemmelliğe karşı istekli, karartı, hoşnut olmayan, aşırı düzenlemelerden rahatsız, coşkulu, enerjik, hata bulan, farklı diye tanımlanmaktan korkmayan, meraklı, kendi kendine yeten, yalnızlığı seven, değer yargılarında ve düşüncelerinde bağımsız, bireysel, sezgili, çalışkan, uyumsuz, soru soran, radikal, kaderci, alışılmamış uğraşlara yönelen t hata yapan, popüler olmayan,, dış uyaranlara ve başkalarının düşüncelerine açık, çok az gerileyen, içgüdülerinde kontrolü reddeden, duygularını bastırmayan, az konuşan, hedefinde kararlı, denemeler geliştiren, özgür savları olan, kendine güvenli, yeterli, mizah duygusuna sahip, güzelliğe duyarlı, güç ve statüden uzak duran, içten, düşüncelerle oynayan, dikkatli, kolay ikna olmayan, utangaç, her alanda kendini yetiştirmiş, sade, duygusal, riske girmeye istekli.
Rauquette (1992); yaratıcı bireylerin kendileri hakkındaki imajlarını şöyle sıralamaktadır; buluşçu, kararlı, çalışkan, bağımsız, bireysel ve çalışkan gibi özelliklere sahiptirler. Yaratıcı olmayan bireylere oranla daha yüksek bir ego ve öz benimseyiş gösterirler, daha çok içe dönüktürler. Geleneklere uymazlar, asi, düzensiz ve gözlemci rolüne bürünmeye eğilimlidirler. Risk alabilen, girişken, sözel akıcılık yanı dilin kullanımındaki rahatlıkla dikkat çekerler.
Bazı araştırmacılar yaratıcı bireylerin; ıraksak düşünme yetenekleri gelişmiş, sorgulayan, ilgi alanları geniş nitelikleri olduğunu belirtmektedir
Yukarıda çok sayıda özellik sıralamakla birlikte, her özelliğin her yaratıcı bireyde olmayabileceğinin altı çizilmekte; okullarda yaratıcı öğrencilerin tanınması ve yönlendirilmesi için bazı kişilik özellikleri şöyle maddelenebilir;
- Kendine güvenen, risk alan, - Yüksek enerjili ve maceracı, - Meraklı, - Oynamayı seven, şakacı ve mizahçı, - İdealist - Kendi başına olmayı seven - Artıştık vs estetik ilgilere sahip, - Yeniliklere düşkün, gizemli ve kompleks şeyleri seven, -Ani davranan yaratıcı bireylerin genellikle kendinden küçük ya da büyüklerle arkadaşlık yapmayı yeğlediklerini, sporla daha az ilgilendiklerini, yaratıcı çocukların; hayali oyun arkadaşı yarattıklarını bilinmektedir.
Yaratıcılıkla ilgili 55 kişilik özelliği sıralamaktadır Agresiflik, cesaretli olmak, esneklik, duygusallık, deneycilik, açık fikirlilik, orijinallik, heyecan peşinde olmak bunlardan bazılarıdır. Özden bu özelliklerin eğitim sistemimizdeki değerlerle zıt düştüğünü gerek öğretmenler gerekse okul yönetimi tarafından onaylanmayacağının altını çizmektedir.
Yaratıcı Düşünme Yetenekleri
Yaratıcı düşünmeye katkıda bulunduğu kabul edilen yetenekler vardır. Zihinsel yeteneklerin her birinin yaratıcılıkla ilgisi yadsınamaz, Guilford ve Torrance tarafından geliştirilen araçlarla ölçülen ve klasik kabul edilen dört yetenek; akıcılık, esneklik, özgürlük ve açımlamadır. Ancak daha sonra Guilford bu listeye yeni yetenek alanları eklemiştir. Bugün yaratıcılığa katkıda bulunduğu yaygın olarak kabul edilen yetenekler şunlardır;
* Akıcılık. Açık uçlu bir soruya sözlü veya yazılı birçok fikir üretebilme.
* Esneklik. Bir sorun üzerine farklı yaklaşımlar getirebilme, değişik boyutları ortaya koyabilme; farklı perspektiflerden yaklaşabilme.
* Orijinallik (Özgünlük). Düşünce ve eylemde kendine özgün olma.
* Açımlama. Ortaya atılan bir fikri detaylandırabilme; açımlama, fikri geliştirme ve süsleme.
* Sorunlara karşı duyarlılık. Sorunları keşfetme, aksaklıkları yakalama, eksik bilgiyi fark etme ve yerinde soru sorma.
* Sorunları tanımlayabilmek. Bireyin kapasitesini önemli derecede artıran şu basamakları içerir.
1 Bir sorunu tanılama,
2 Sorunun önemli yönlerini, önemsizlerinden ayırabilme,
3 Sorunu net ve anlaşılır bir şekilde ifade etme,
4 Problemi oluşturan alt problemleri sıralama,
5 Soruna farklı teşhis (ler) koyma
6 Sorunu tüm yönleriyle tanımlama
* İmgeleme. Fantezi ve imaginasyon yoluyla şeyleri ahinde canlandırma ve zihinde fikir ve tasvirleri maniple etme yeteneği, imgeleme, kimi yazarlara göre yaratıcılık için tek ve en önemli yetenektir.
* Çocuk gibi olmak. Çocuk gibi düşünebilme yeteneği; Çocuklar gibi alışkanlık, gelenek-görenek ve kurallardan uzak ve her şeyin nasıl olması gerektiği düşüncesinden bağımsız, böyle gelmiş böyle gider baskısına boyun eğmeden düşünme ve eylemde bulunma yeteneği.
* Uyarlama. Bir durum hakkındaki fikir ve düşünceleri başka bir duruma uyarlayabilme; bir sorun için geliştirilen çözüm önerilerini başka bir sorunun çözümüne aktarma yeteneği.
* Değerlendirme, Bir konunun önemli yanlarını önemsiz, alakasız detaylarından ayır etme, eleştirel düşünme, doğruyu yanlıştan ayırma, bir fikir, ürün veya bir soruna getirilen çözümün uygunluğunu veya doğruluğunu kararlaştırma yeteneği.
* Analiz. Bir konuyu detaylandırma, bütünü parçalarına ayırma, organizasyonel yapıyı anlama, parçalar arasındaki ilişkiyi görme yeteneği.
* Sentez. Parçalar arasındaki ilişkiyi görme, parçalan yeni bir bütün oluşturacak şekilde yeniden bir araya getirme, yeni model ve yapı oluşturma yeteneği.
* Dönüştürme. Bir şeyin yeni kullanımlarını bulma, yeni anlamlar, imalar ve uygulama alanları görme veya bir şeyin değişik kombinasyonlarını ortaya koyma yeteneği.
İçsel Güdülemenin Var Olması
Sanatsal yaratmada güdüleme etmenleri dıştan ve içten olmak üzere ikiye ayrılır. Dıştan olana güdüleme (motivasyon) denir. Bunda eğiticinin, kültür ortamının payı büyüktür, ama, yaratıcılıkta temel olan kişinin içinden gelen yaratma isteği ve dürtüşüdür. Bunlara içsel güdüleme (incentive) denir ve içlerinde en etkini "merak" tır. Merak ve ilgi, yaratmanın önemli bileşenlerinden olan soru sormayı, ikiliği ayrımsamayı, boşlukları kastetmeyi sağlar. (Kırışoğlu 1991)
Yararlanılan Kaynaklar
PARSIL, Ümit, (2012); Sanatta Yaratıcılık. İki Harf Yayın Grubu, An Kitap, İstanbul.
ROUQUETTE, Michel-Louis. (1992); Yaratıcılık, Çev. Işın Gürbüz İstanbul İletişim Yayınları
KIRIŞOĞLU, Olcay. (1991); Sanatta Eğitim (Görmek, Anlamak, Yaratmak), Eğitim Kitabevi, Ankara.
www.aymavisi.org