Cümlede Anlam ve Yargı Türleri
Cümlede Anlam Nedir?-Cümlede Anlam Hakkında
Cümle yargı bildiren sözcük ya da söz öbeğidir. Bir sözün yargı bildirmesi şahıs ve kip bildirecek biçimde çekimlenmesine bağlıdır. Bu özelliği gösteren tek bir sözcük cümle olabileceği gibi birbirini tamamlayan birçok sözcük de cümle özelliği gösterebilir. Yani “geliyorum” “hastayım” sözleri de cümledir; “Dün seni okulun bahçesinde arkadaşlarınla gezerken görmüştüm.” de cümledir. Daha uzun cümleler de kurulabilir.
Bizim burada üzerinde duracağımız konu cümlenin yapısal özellikleri değil anlamlarıdır. Sınavlarda çıkan cümle anlamıyla ilgili soruları iki grupta değerlendirebiliriz. Birincisi cümlelerin anlamca eşleştirilmesi şeklindedir. Bir bilgi gerektirmeyen bu tür soruların çözümünde cümlelerin ifade ettiği anlamların iyi kavranması gerekir. Kimi zaman ise bu şekilde eşleştirme sorulmaz da cümlede anlatılmak istenenin ne olduğu sözü edilen düşünceyle hangi cümlenin aynı doğrultuda olduğu ya da sözü edilen düşünceyle hangi cümlenin çeliştiği sorulabilir
Bazı cümle anlamı soruları da cümle tamamlama biçiminde olabilir.
İkinci grup cümle anlamı soruları ise kavramlar ve duygularla ilgilidir. “Tanım üslup değerlendirme öznellik nesnellik karşıtlık eşitlik karşılaştırma önyargı neden-sonuç koşula bağlılık beğenme...” sorulan kavram ve duygulardan bazılarıdır. Bunlardan önemli gördüklerimizi açıklayarak konuyu pekiştirelim.
TANIMLAMA
Bir şeyin ne olduğunu anlatan cümleler tanım cümleleridir. Bu tür cümleler “Bu nedir?” sorusuna cevap verir. Örneğin “Sözcük dilin anlamlı en küçük parçasıdır.” cümlesinde tanım yapılmıştır. Çünkü “Sözcük nedir?” sorusuna cevap verir.
Bir şeyin ne olduğunu anlatan cümleler tanım cümleleridir. Tanım cümleleri, "Bu nedir?" sorusuna cevap verir.
"İsimlerin özelliğini belirten sözcüklere sıfat denir."
Cümlesinde tanım yapılmıştır. Bu cümleye sorduğumuz, "Sıfat nedir?" sorusuna cevap alabiliyoruz: İsimlerin özelliğini belirten sözcüklerdir.
"Sıfatlar çekim eklerini almaz."
Cümlesinde ise tanım yoktur. Çünkü bu cümleye "Sıfat nedir?" sorusun yönelttiğimizde cevap alamıyoruz.
DOĞRUDAN ANLATIM – DOLAYLI ANLATIM
Bir sözü, kişinin söylediği biçimde, hiç değiştirmeden olduğu gibi aktarmaya doğrudan (dolaysız) anlatım denir.
Doğrudan anlatımlarda aktarılan söz ya tırnak içinde verilir ya da aktarılan sözden sonra virgül konur.
* Mevlâna: "Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır." diyor.
* Öğretmenlerimiz, önce konuyu çalışın sonra da konuyla ilgili soru çözün, diyorlar.
Bir sözü kişi, zaman, gösterici değişiklikleriyle aktarmaya dolaylı anlatım denir. (Başkasına ait bir sözü cümleyi söyleyenin kendi söyleyişine göre değiştirerek aktarması.)
Romanın Tanzimat döneminde yazıldığını söyledi.
Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır sözü Mevlâna’nındır.
Öğretmen : “Önce araştırıp öğrenin sonra da yorumlayın “ dedi. ( Doğrudan anlatım)
Paul Valery, şiir yazma yönteminden söz ederken "ilk dize Tanrı vergisidir, ondan sonrası da çaba..." demiş. ( Doğrudan anlatım)
Tiyatrodan çıktığımda arkadaşım, Hazım’ın sahnede canlandırdığı prensin gerçek hayatta
da yaşamış olduğunu söyledi. ( Dolaylı anlatım )
Atatürk’ün Türklerin dünyaya bedel olduğu sözünü bana hatırlattı.
ÜSLUP
Oluş, deyiş ya da yapış biçimi, tarz. Bir sanatçıya, bir çağa ya da bir ülkeye özgü teknik, renk, biçimlendirme ve söyleyiş özelliği, biçem. Sanatçının görüş, duyuş, anlayış ve anlatıştaki özelliği ya da bir türün, bir çağın kendine özgü anlatış biçimi, biçem, tarz, stil.
Bir sanatçıya, bir çağa veya bir ülkeye özgü teknik, renk, biçimlendirme ve söyleyiş özelliği, biçem, stil Edebiyat sanatçının görüş, duyuş, anlayış ve anlatıştaki özelliği veya bir türün, bir çağın kendine özgü anlatış biçimi, biçem, tarz, stil. Gibi şekillerde tanımlanabilir.
Sanatçının dili kullanma biçimi anlatım şekli üslupla ilgilidir. Cümlelerin uzunluğu kısalığı sözcük seçimi sanatlı ya da yalın oluş sanatçının üslubunu ortaya koyar. Örneğin “Sanatçı eserinde gerçekleri dile getirir.” cümlesi üslupla ilgili değildir. Çünkü anlatımdan söz edilmemiş. Ancak “Sanatçı eserinde gerçekleri kısa yalın cümlelerle dile getirmiş.” sözü üslupla ilgilidir. Yargıların kişiden kişiye değişen göreli bir yanı vardır. Bu yargıların doğru ya da yanlış olduğu kanıtlanamaz. Söyleyenin yorumunu içeren bu tür yargılara öznel yargılar denir. Örneğin “En beğenilen edebiyat türü romandır.” cümlesinde beğeni ifadesi, söyleyenin yorumuna bağlıdır ve bu yorum kişiden kişiye değişir.
Yazar ve sanatçıların dil, hayat biçimi, hayat anlayışı karakter özellikleri, kelime seçimleri, dil anlayışları, eğitimleri, yaşama biçimleri, hayal ve duygu dünyası vb üsluplarını etkileyen ve belirleyen unsurlardır.
Üslup özelliklerini kavrayabilmemiz için farklı örnekler:
Iğdır’dan name aldım
Yârimi yola saldım
Yar bu yoldan gedende
Havya gibin sarardım ( Iğdır Türküsü- Anonim)
Yeşilbaşlı gövel ördek
Uçar gider göle karşı
Eğricesin tel tel etmiş
Yar oturmuş yele karşı ( Karacaoğlan)
Ok atılır kalasından
Hak saklasın belasından
Köroğlu’nun narasından
Her yan gümbür gümbürlenir. ( Köroğlu)
Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi / Müşkil budur ki ölmeden evvel ölür kişi. ( Y. Kemal)
Telli sazdır bunun adı
Ne ayet dinler, ne de kadı
Hey Allah’ın sersem kulu
Şeytan bunun neresinde? ( Aşık Dertli )
Sınavlarda Üslup özelliklerine değin sorular çıkmaktadır Üslup, sözcüklerin seçimi cümle ya da dizelerin kuruluş biçimi, söz sanatlarının kullanılıp kullanılmaması, dilin akıcılığı ya da tekdüzeliği gibi özellikleri kapsayan bu soruların doğru cevabı için : . "Sanatçı nasıl anlatıyor?" sorusunun yanıtı üslup ile ilgili doğru cevabı buldurur.
Yaşanan olayları hiç değiştirmeden, alaycı bir tutumla okurlara aktarmış.
Yazar, sözcüklere yeni anlamlar yükleyerek dilin olanaklarını zenginleştirmiş.
İçtenlik, kolay ve hazırlıksız söyleyiş, halk şiirinin üstün niteliğidir.
Öykülerde diyalogları çok sever ve okurla konuşur gibi içten bir dille yazar.
Şiirlerinde süslü, söz oyunlarına dayalı bir dil yerine günlük konuşma dilini tercih etmiştir.
KARŞILAŞTIRMA
Bir düşünceyi ya da kavramı daha anlaşılır hale getirmek için onu başka bir düşünce ya da kavramla herhangi bir yönden değerlendirmeye denir. Karşılaştırma ortak ya da farklı yönlerden yapılabilir. Örneğin “Bu çamların boyu selvi kadar uzundur..” cümlesinde çam ağacı ve selvi ağacı boyları yönünden karşılaştırılmışlardır.”Türkiye Iraktan daha kalabalık bir ülkedir.” cümlesi de bir karşılaştırmadır. Karşılaştırma nüfus yönünden yapılmıştır.
İki kavram, nesne, eser, kişi arasında yapılan kıyaslamaya karşılaştırma denir. Karşılaştırmada benzerlik, farklılık, üstünlük gibi değişik durumlar ifade edilir. Yani karşılaştırmanın hangi yönden yapıldığı ortaya konur. Bu durumda benzetme ve karşılaştırma edatları kullanılır.
Sağlığım geçen haftaya göre daha iyi.
Televizyon da sinema kadar etkilidir.
Bu konuda senden daha bilgilisi yok.
Bu çalışmayla daha iyi bir puan alabilirdin.
Dinlemek de konuşmak kadar önemlidir.
Öğretmen, sınıfın en çok konuşanını öne oturttu.
Karşılaştırmayla benzetmeyi karıştırmamalıyız. Karşılaştırmada üstünlük aşağılık ya da aynı seviyede olmak gibi bir derecelendirme vardır. Benzetmede bu görülmez. “O aslan gibi bir delikanlıdır.” cümlesinde benzetme vardır. Ancak “O aslan kadar güçlüdür.” cümlesinde karşılaştırma vardır; çünkü birincisinde benzerlik ikincisinde derecelendirme söz konusudur.
ÖZNELLİK VE NESNELLİK
Kimi yargıların kişiden kişiye değişen göreli bir yanı vardır. Bu yargıların doğru ya da yanlış olduğu kanıtlanamaz. Söyleyenin yorumunu içeren bu tür yargılara öznel yargılar denir. Örneğin “En beğenilen edebiyat türü romandır.” cümlesinde beğeni ifadesi söyleyenin yorumuna bağlıdır ve bu yorum kişiden kişiye değişir.
Doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişmeyen kanıtlanabilir bir bilgi özelliği taşıyan ve söyleyenin yorumunu içermeyen yargılar ise nesneldir. Örneğin “En çok satan romanlar aşk romanlarıdır.” cümlesi nesneldir. Çünkü satış rakamları incelenerek kanıtlanabilecek bir bilgi cümlesidir.
Nesnel Anlatım Örnekleri
Ankara Türkiye’nin başkentidir.
Bu okulda 1855 tane kayıtlı öğrenci bulunmaktadır.
Suyun eşit basınçta 99 derecede kaynadığı ispatlanmıştır.
İstanbul en çok nüfusu olan ilimizdir.
Limon turunçgiller familyasındandır.
Ramazan bayramı dini bir bayramdır.
Ormanlar, şehrimizin nefes almasını sağlayan akciğerleridir.
Şiir yazmak bir tutkudur.
Öznel Anlatım Örnekleri
Basketbol en sevilen spordur.
Şiir deyince akla Yahya Kemal gelir.
Bu dağların dünyada eşi benzeri yoktur.
Bu suyu içip de beğenmeyen yoktur.
Türkiye’de en güzel kış tatili Ilgaz’da yapılır.
Operayı en güzel İtalyanlar okur.
Doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişmeyen, kanıtlanabilir bir bilgi özelliği taşıyan ve söyleyenin yorumunu içermeyen yargılar ise nesneldir. Örneğin, “En çok satan romanlar aşk romanlarıdır.” cümlesi nesneldir. Çünkü satış rakamları incelenerek kanıtlanabilecek bir bilgi cümlesidir.
BEĞENME - TAKDİR ETME BİLDİREN CÜMLELER
Beğenmek, takdir etmek; bir varlığı, bir davranışı yada sözü iyi ya da güzel bulmaktır. (olumlu yargılarda bulunmak)
Anadolu'yu ondan daha iyi anlayan ve anlatan yazar yoktur.
Bundan daha güzelini gördüm desem yalan olur.
Bu yazar, sorunlara çözümleyici ve iyimser bir tavırla yaklaşan, değişik görüşlere açık bir insandır.
Anlatımda günlük konuşma dilinin inceliklerinden ustaca yararlanarak kısa ve anlamca yoğun cümleler kurmaya büyük bir özen gösterir.
Yerel dili, yerel sözcükleri kullanacağım derken, yadırgatıcı olmaktan kaçınır, hiçbir zaman yapaylığa düşmez.
Roman, aradan geçen bunca yıla karşın konusuyla, üslubuyla hâlâ genç.
DEĞERLENDİRME
Bir sanat eserinin sanatçının ya da herhangi bir durumun iyi ya da kötü yönlerini ortaya koymaya veya özelliklerini belirlemeye değerlendirme denir. Değerlendirmeler öznel ya da nesnel nitelik gösterebilir. Örneğin “Sanatçı şiirinde yabancı sözcüklere hiç yer vermemiş.” cümlesi nesnel bir değerlendirmedir. Ancak “Şiirde her insanı derinden etkileyen hayal âlemlerine yer verilmiş.” cümlesi öznel bir değerlendirmedir.
İnsanların yalnızlaştığı günümüzde sevgiye çok muhtacız.
Aklına gelen her şeyi söyleyen insanların sonu budur işte.
Bu gidişle çocukların neşeyle koşup oynayacağı yeşil alan kalmayacak.
Davranışları etkilemede iletişim araçlarının büyük etkisi vardır.
Yüzüne bakınca acısını içinde saklayan biri olduğunu anladım.
Bir olay, durum varlık ya da kişi hakkında görüş ifade eden cümlelere değerlendirme cümleleri denir.
Değerlendirme cümleleri genellikle kişisel görüş ifade eder.
Değerlendirme belli bir eser kişi ya da durum üzerine yapılır ve genel kanı niteliği taşımaz.
ELEŞTİRİ BİLDİREN CÜMLELER
Eleştiri; bir edebiyat ya da sanat yapıtını, bir kişiyi, bir kuruluşu her yönüyle inceleyip değerlendirmek, olumlu ve olumsuz yönlerini ortaya koymaktır.
Anlatımı iyi ama düşünceleri özgün değil.
Öğrenci dediğin düzenli çalışır, sen hiç çalışmıyorsun.
Özellikle genç sanatçılar, dile gereken önemi vermiyorlar.
Öykülerin anlatımında bir kuruluk, bir tekdüzelik görülüyor.
Halk sanata ilgi duymuyorsa bu bizim suçumuzdur. (özeleştiri)
KOŞULA BAĞLILIK
Bir eylemin ya da durumun gerçekleşebilmesi için önceden olması gereken başka bir durumun varlığı koşula bağlılıktır. Örneğin “Sizinle gelirim ama önce bu işi bitirmeme yardım ederseniz.” cümlesinde “gelme” eyleminin olması “yardım etme” eyleminin gerçekleşmesine bağlıdır. Koşul olarak ileri sürülen durum gerçekleşmezse sonuç olacak durum da gerçekleşmez. Cümledeki koşulu bulabilmek için yükleme “hangi şartla hangi taktirde” gibi sorular sorulabilir.
Sussanız da derse başlasak.
Çok çalışırsan, sen de kazanırsın.
İçeri girebilirsin; fakat önce bilet almalısın.
Onu görmedikçe, yardımcı olamam.
BETİMLEME (TASVİR) CÜMLELERİ
Betimleme cümlelerinde bir manzara, kişi ya da nesne, onları benzerlerinden ayırt eden temel nitelikleriyle anlatılır. Yani sözcüklerle resim yapılır. Böylece okuyucunun da adeta o varlıkları görmesi, hissetmesi sağlanır. Kişilerin fiziksel görünümleri betimlenebildiği gibi ruhsal özellikleri de betimlenebilir. Betimleme cümleleri öznel de nesnel de olabilir. Betimleme cümlelerini bulmak için "Nasıl bir ortam?", "Nasıl bir insan?", "Nasıl bir varlık?"gibi sorular sormak gerekir.
Damların çatılarındaki sarkıtlar düşmeye, yollardan eriyen buz ırmakları akmaya başlamıştı.
Sözlerine güvenilen, dürüst, mert özü sözü bir adam gibi bir adamdı.
Beni duymamış gibi yapıp yüzüne konan sinekleri kovalıyor, dalgın dalgın duruyordu.
Güç işlerde çalışmaktan nasırlaşmış, kara kıllı ellerini çekinerek bana doğru uzattı.
ANLAMDAŞ VE YAKIN ANLAMLI CÜMLELER
Söz dizimi bakımından farklı, anlamca aynı olan cümlelere eş ya da yakın anlamlı cümleler denir. Böyle cümlelerde temel kavramlar doğru tespit edilmeli, cümlenin olumlu ya da olumsuz bir yargıya bağlanıp bağlanmadığına dikkat edilmelidir.
"Geleceğe bakmanın en iyi yolu, nereden geldiğinin bilincinde olmaktır; belleğini kaybeden bir halk, ölü bir halktır."cümlesinde geleceğin iyi bir biçimde kurulabilmesinin geçmişin bilinmesine bağlı olduğu, geçmişini unutan ya da geçmişinden uzak olan toplumun ölü olduğu söylenmiş. Şimdi bu cümleye anlamca en yakın bir cümle söylemek istesek, şöyle diyebiliriz: "Bir toplumun varlığını sürdürmesi, geçmişini iyi tanımasına ve onu özümseyip korumasına bağlıdır." Bu cümlede "varlığını sürdürmek" sözü "geleceğe bakma" demektir; "geçmişini iyi tanıma" sözü "nereden geldiğinin bilincinde olma" sözünün yerine geçer. Her iki cümlede de halkın yaşamasının, geçmişinin bilincinde olmasına bağlandığını görüyoruz.
TÜME VARIM - TÜMDEN GELİM CÜMLELERİ
Parçadan bütüne, tek tek yargılardan genel bir yargıya gitme yoluna tüme varım denir. Tüme varım cümleleri genelleme özelliğindedir. (özelden genele)
* Salondaki tüm konuklar onu dikkatle dinliyordu.
* Bu okulun öğrencilerinin hepsi sınavla seçilmiş çalışkan öğrencilerdir.
Bütünden parçaya varma yoluna tümden gelim denir. Bu cümlelerde genelden özele gidilmiştir.
* Her millette olduğu gibi bu millet de ekonomisini düzeltmeyi isteyecektir.
* Ormandaki her ağacı, çınar, köknar , çam… ne buldularsa yaktılar.
NEDEN - SONUÇ İLİŞKİSİ BULUNAN CÜMLELER
Eylemin veya durumun gerçekleşme nedeninin öğrenildiği, iki yargının, birbirine neden-sonuç ilişkisiyle, bağlandığı cümlelerdir. Bu cümlelerde "niçin" sorusunun sorulduğu bölüm "sonuç", bunun yanıtını veren bölüm "neden'dir.
Neden-sonuç ilişkisi; için, üzere, ötürü, dolayısı çünkü diye, yoksa demek ki gibi sözcükler ve “-den” ekiyle sağlanır.
İmzasız olduğu için dilekçem kabul edilmemiş.
Fazla ışık gözlerime dokunduğundan perdeyi kapattım.
Sözlerinden hiç etkilenmedim; çünkü onu iyi tanıyorum.
Çiçekler güneş doğmadan önce toplanır; yoksa hemen akşam sefaları gibi kapar ağızlarını.
Gazetelerde çıkan yazıları yok olup gidiyorlar diye kesip saklarım.
Dün hastalanmış, bundan dolayı okula gidememiş.
Sınavda başarılı olamadı; demek ki yeterince çalışmamış.
Bu kitabı pahalı olduğundan almadım.
GEREKÇELİ YARGI
Herhangi bir davranışın, eylemin, isteğin yapılmasını gerekli kılan nedenle verilmesi ile oluşan yargılara gerekçeli yargılar denir.
Gerekçeli anlatıma nedene bağlı anlatım da denir. Bu tür yargılar eyleme sorulan "niçin" sorusu ile bulunabilir.
"Derslerine düzenli çalıştığından sınavda başarılı oldu."
"Uyanamadığından derse geç kalmış."
"Bu akşam toplantıya katılamayacağım, misafirlerim gelecek."
"Bugün pazar olmasaydı bütün mağazalar açık olurdu."
ÖNERİ
Herhangi bir şeyde görülen eksikliğin nasıl giderilebileceğini bildiren cümlelere öneri denir.
"Kitabın sonuna yararlanılan kaynaklar eklenirse, okuyucuya daha yararlı olur."
Cümlesinde kitabın sonunda kaynakların olmaması bir eksiklik olarak görülmüş ve bunun giderilmesi için öneride bulunulmuştur.
"Planlarınızdaki aksayan yönleri yeniden düzenleyin isteriz."
"Şiirlerinizde halk şiiri unsurlarını biraz ayıklasanız daha iyi olacaktır.
"Sanatınızda öznelliğe daha çok değer vermelisiniz."
Cümlelerinde öneri söz konusudur.
KARŞIT DURUMLARI BİLDİREN CÜMLELER
Birbirine karşıt durumları ya da yargıları birlikte veren cümlelerdir. Yargılar arasındaki karşıtlık ilgisi, karşıt anlamlı sözcüklerle bazı bağlaçlarla kurulur, (ama, fakat, oysa, hem ... hem, ne var ki...)
Adamın yüzündeki yumuşak ifade bizimle konuşurken birdenbire sertleşmişti.
Dışarısı günlük güneşlik, sımsıcak; halbuki burada paltolarımız bile bizi ısıtmaya yetmiyor.
Derin boğazlara girdiğinde coşup köpüren ırmaklar, düze inince miskinleşir.
Sözcük seçimindeki özensizlik, çevirmenin, metnin aslına bağlı kalmaktaki titizliğine gölge düşürüyor.
Bazen ruhunda fırtınalar kopar, bazen de sakin bir deniz gibi olurdu.
Resim hem duygusal bir filizlenmeyi hem de fiziksel bir çöküşü gösteriyor
AMAÇ BİLDİREN CÜMLELER
Bu cümlelerde yargının hangi amaçla gerçekleştiği ya da gerçekleşmediği anlamı vardır. Amaç-sonuç ilişkisi; -mek için, -mek üzere, diye " edatları ile sağlanır.
Fransızcasını ilerletmek için İngiltere'ye gitti,
Bu sorunun çözümü için kapı kapı dolaşmış
Okulda birinci olmak için gece gün düz çalışıyor.
En zor soruları çözmek için sürekli okuyordum.
VARSAYIM BİLDİREN CÜMLELER
Gerçekleşmemiş bir eylemin, gerçekleşmiş gibi edildiği ya da olmayacak bir eylemin olacakmış gibi düşünüldüğü cümlelerdir. Bu cümlelerde genellikle "kabul edelim ki, varsayalım ki, farz edelim ki, düşünelim ki, tut ki ..."gibi kalıplaşmış sözler kullanılır.
Varsayalım ki Türkiye Avrupa Biriliği'ne girdi.
Tut ki bu konudaki tahminlerinde yanılmadın.
Farz edelim ki Mars'ta su bulunuyorsa yaşam vardır denilebilir mi?
Diyelim ki istediğimiz parayı elde ettik. Bu para ona yeter mi ?
OLASILIK BİLDİREN CÜMLELER
Herhangi bir durum veya olayın olabilirlik durumunu belirten cümlelerdir. Bu tür cümlelerde, eylem gerçekleşebilir de gerçekleşmeyebilir de. (Kesinlik taşımayan yargılar)
Sanırım bize yarın gelecek
Bu yaz oralara gelme ihtimali var.
Galiba hafta sonu size geleceğiz.
Saz çalmayı küçük yaşta öğrenmiş olmalıdır.
Tahlil sonuçları iyi çıkmayabilir.
SEZGİ - TAHMİN BİLDİREN CÜMLELER
Sezgi, bir olayın olup olmayacağını önceden hissetmek; tahmin ise bir olayın olup olmayacağı hakkında bir kanaat ileri sürmektir.
Sezgi-tahmin bildiren cümleler, bir şeyin ne şekilde gerçekleşeceğini önceden anlamak, kestirmek, hissetmek, sezmek anlamı içeren cümlelerdir. Bir kişinin sonucunu bilmediği bir olay ya da durum ile ilgili nasıl sonuçlanacağına dair kendi görüşünü bildirmeye tahmin denir.
Böyle olacağı sanki ayan olmuştu.
Onun ne tilki olduğunu ablam anlayabildi.
Onun hesaplarını önceden biliyorduk.
Sonuç daha en başından aslında besbelliydi.
Bu ülke yeniden bunu başaracaktır.
Memleketimde artık mor çiçekler açmıştır.
Cümlelerinde de tahmin anlamı vardır.
ÖN YARGI BİLDİREN CÜMLELER
Ön yargı; bir kişi, kuruluş ya da sanat dalıyla ilgili olarak önceden sahip olunan olumlu ya da olumsuz kesin kanıdır. Ön yargı, peşin hükümdür.
Bu filmin ödül alması bence de mümkün değil.
Yarışmanın sonu belli, Torpilller kazanacak
Bu dükkâna kimse girmez.
Bu pazarda mal satılmaz.
YAKINMA - HAYIFLANMA BİLDİREN CÜMLELER
Yakınma, olumsuz bir durumdan dolayı üzüntü duyma, bu durumdan şikâyetçi olmadır, (memnuniyetsizliği, şikâyeti dile getirme)
Hayıflanma, kişinin olmasını isteyip de gerçekleşmeyen durumlarla ilgili kendi kendine üzülmesi ve pişmanlığıdır.
Keşke yola çıkmasaydık, (hayıflanma)
Elime geçen bu fırsatı nasıl kaçırdım, (hayıflanma)
Ona hiç vermeseydik.
Okula yazdırmasaydık, (yakınma)
Seni hiç görmeseydim
Artık yaşlandığımıız nasılda fark etmedik (hayıflanma)
YARARLANILAN KAYNAKLAR
- https://www.kadimdostlar.com/Guzel_Turkce_ve_39_miz_Turkce_Dilbilgisi_f147/Cumlede_
- https://www.turkceogretmeniyim.com/turkce-dersi/cumlede-anlam.html
- https://www.edebiyatekibi.com/index.php?option=com_cont
Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.
BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM veya [email protected]