Mecusi – Ateşe Tapan ve Aşığın Gönlü
Mecusi, Osmanlıca yazılışı : مجوسى
Mecusi kelimesinin sözlüklerdeki anlamları: Mecusi dinine mensup olan kimse, Ateşperest, ateşgede ateşe tapan şekillerindedir.
Mecusilik inancını kabul edenlere “Mecusi”, rahiplerine de “Muz” veya Arapların tabiri ile “ Maguş” da denmiştir. Mecusilik eş anlamı ile Zerdüş dinidir. Arapça kökenli olan Mecusi sözcüğünü Farsçadaki karşılığı ise Gebr’ dir. Yani Zerdüştlük dinine inananlara Araplar, Mecusi, İranlılar Gebr de demişlerdir. Bu inançlara sahip olanlara ataşe tapanlar manasında olmak üzere ateşgede de denmiştir. ( bkz Gebr ve Ateşgede ( Mecusi- Ateşetapan)
İran da ortaya çıkan Ön Asya, Hindistan ve civarına doğru da yayılan Zerdüştlük dini ateşe taptıkları için tapınaklarında sürekli olarak söndürülmeyen bir ateş yakan insanlardır. Bu din M.Ö. 551 yıllarında -Zerdüşt (Zarathoustra) denilen bir kimse tarafından kurulmuş, Zerdüşt ‘ün yazmış olduğu Zend ve Avesta adlı kitap da bu dine mensup kimselerin rehberi kabul edilmiştir. ( bkz Ehrimen Ehremen Angra Menyu-Zerdüşt İblisi )
Mecusiler ateşin en saf hali ve ateşin aslı olarak kabul ettikleri ateşe, Güneş’e ve yıldızlara tapmışlardır. Güneş onlar için en büyük tanrıdır. Ateşe taptıkları için ateşgede adını verdikleri tapınaklarında hiçbir zaman sönmemesi için uğraştıkları ateşgahları bulunur. Bakü’de bir Zerdüş “Ateşgah” (Ateşgede Nedir Mecusi Mabedi Aşığın gönlü ) ’ının olduğu bilindiği gibi A.T. Onay’ın belirttiğine göre “Hindistan ‘ın Bombay kentinin kuzeyindeki Daman’da bulunan mecusilerin 1400 yıldır söndürmeden yanmasını sürdürdükleri bir ateşgah daha vardır.” [1][2] Ateşgahlar mecusilerin hiç sönmeyen ateşlerinin olduğu kutsal tapınaklarıdır.
Zerdüştler iki tanrının olduğunu tasarlamışlar, tanrının birinin iyilik ve güzellik tanrısı olan aydınlıklarda yaşayan Ahura Mazda ( Hürmüz ) diğerinin ise karanlıklarda yaşayan, ateşin kötülüğün, belanın ve zulmün tanrısı olan Ehrimen’in olduğuna inanmışlardır. [3] Zerdüşler yani Mecusuiler Kötülük ve ateş tanrısı olan ( Ehrimen Ehremen Angra Menyu-Zerdüşt İblisi ) Ehrimen’in Hürmüz’ün kurduğu dünyaya saldırarak kötülüğü yaymaya başladığına inanmışlardır. Bu inançlarına göre kötülüklerin azılı iblisi olan Ehrimen sürekli olarak iyilik tanrısı Hürmüz - Hürmüz - Ahura Mazda ile bir savaş halindedir.
Bir gün hapsolduğu kuyudan çıkacak olan Ehrimen iyilik tanrısı olan Ahura Mazda’ya, ( Hürmüz) galip gelecektir. Kötülük tanrısı ve Şeytan’ın bir benzeri olan Zerdüşt iblisi “Angra Menyu”’nun devler, cadılar, Asmuğ ve perilerin önderi olarak dünyayı ele geçireceği er geç kötülüğün âleme hâkim olacağına inanan Gebrler yani Mecusiler - sonuç olarak “Ganag Menog” olarak da ifade ettikleri Ehrimen’e tapmaya başlamışlardır. [4] ( bkzEhrimen Ehremen Angra Menyu- Zerdüşt İblisi )
“Angra Menyu” adı ile de bilinen Ehrimen, Hint mitolojilerinde tanrıya karşı savaşacak kadar büyük güçleri olan iblisin Zerdüşt dinine geçmiş halidir.
Maguşlar sihir yapabilme, hadisleri ve rüyaları yorumlayabilme ve astrolojik öngörülerde bulunabilmeleriyle de ün yapmışlardır
Mecusiler ölülerini gömmedikleri, hususi yaptırılan kulelerde sakladıkları ve ölüleri akbabalara yedirdiklerine dair rivayetler de vardır. Eski edebiyatta, Mecusi, Gebr, atşegede ve ateşgah kelimeleri ile karşımıza çıkar. ( bkz Gebr Nedir Ateşgede Mecusi Ateşetapan )
Divan şairleri sevgilin zülüflerini, bakışlarındaki ifadeleri, sevgilin gönülde yaktığı firakı, sevgiyle duyulan özlemin şiddetini vb Mecusi ateşlerine benzetmişlerdir. Ateş, şekil itibari ile de sevgilin saçlarına zülüflerine de benzetilmiştir. Divan şiirinde ateş-gede aşığın gönlü, aşığın maşukuna olan bitmeyen aşkı, aşığın sürekli olarak yanan gönlündeki aşk ateşini ifade eder.
Mecusi ve Gebr sözcüğü Hint Hintli kelimeleri ile birlikte anılmışlar, Mecusiler, Hintli ve Hindistan ile ilişkilendirilmiştir. ( bkz Gebr Nedir Ateşgede Mecusi Ateşetapan )
Be hakk—Kirdgâr-ı mün’im ü bahşende kim lüftfu
Mürebbi müselmân u yehûd u gebr ü tersâdır. Nefi
Nimetler bahşeden yargılayıcı Allah hakkı için ki o zatın lütfu Müslümanı, Yahudi’yi Mecusi ve Hristiyan’ı besleyip yetiştiricidir.
Derun’un Nabiyâ, âyine-i ruhsar- ı râz eyle
Dilin tennur ateş hane-i suz – gudaz eyle ( Nabi)
Ey Nabi içindekileri aynanın yüzüne sır çektiği gibi sırlarını dışındakilere gösterme, o ateşi kalbinde sakla. Kalbini - mecusilerin ölülerini yaktığı gibi - aşk ateşlenesinde yanan bir fırın gibi yakıp dur.
Şule-i aşk- ı hevayı dildir efzun eyleyen
Bâdzen bâl-i semenderdir bu ateşhaneye ( Nedim)
Aşkın alevlerini büyüten aşkın iştiyakıdır. Gönlüm ise bu ateşhanede ateşin üzerinde yürüyen bir kertenkele ( semender) gibidir. ( Gönlüm de bu ateşi ister, yanmaktan şikâyet etmez)
Sirâyet etti hükm-i nâre dûdundan cüdâ düşdi
Dil-i âteş-gede mânende-i gül-zâr u bâğ oldı BAHÂYÎ, Mehmed Efendi
Mest olup uyurken öpmüş la’li cananı rakip
Ehremenler hatemi almış Süleyman bî haber. Baki
İLGİLİ LİNKLERİMİZ
KAYNAKÇA
[1] A.t. Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, MEB, 1996- s. 237
[2] Şahamettin Kuzucular, Gebr ve Ateşgede ( Mecusi- Ateşetapan), https://edebiyatvesanatakademisi.com
[3] Şahamettin Kuzucular, Ehrimen Ehremen Angra Menyu- Zerdüşt İblisi, https://edebiyatvesanatakademisi.com/
[4] Şahamettin Kuzucular, Ehrimen Ehremen Angra Menyu- Zerdüşt İblisi, https://edebiyatvesanatakademisi.com/