Musa - Hz. Mûsâ-
Tevrat’ın en büyük peygamber olarak gösterdiği, Hıristiyan ve İslam dininin de en büyük peygamberlerden birisi olarak gösterdiği İsrailoğulları peygamberidir.
İÇİNDEKİLER:
TARİHİ AÇIDAN HZ MUSA
Birçok tarihçi Hz Musa’nın gerçekte yaşadığına dair bir belge olmadığını ifade etmişler, Hz Musa’nın dini metinlerde anlatılan doğumu ve büyütülmesi ile hayat öyküsünün Akad kralı Büyük Sargon, Karna ve Oedipus öyküleri[1][2] ile örtüştüğüne dair görüşler de ileri sürmüşlerdir.
Fakat Tevrat, İncil ve Kuran’da Hz Musa ile ilgili oldukça detaylı bilgiler verilmektedir.
HZ MUSA’NIN ŞECERESİ
Kutsal kitaplara göre Musa, Hz Yakup’un soyundan gelen Levi kabilesine mensup, İmrân ’ın oğludur. İmran’ın dedesi Kahser, babası ise Yahser’dir. [3] ( bkz İmrân ve İmrân Ailesi ) Kuran dışındaki kutsal kitaplar Hz Musa’nın annesinin adının Yocheved ( Tevrat’a göre Yokebed) olarak bildirmiştir. Tevrat’a göre Yokobed, İmran’ın ( Amram) babasının kız kardeşidir ve o devirde İsrail oğullarında hala ile yeğenin evlenmesi yasak bir olgu değildir.
Hz Musa’nın Meryem adında bir kız kardeşi, Harun adında ise bir erkek kardeşi vardır. ( Bazı kaynaklar Hz. Musa’nın kız kardeşi Meryem ile Hz İsa’nın annesi Hz Meryem’i bir birine karıştırmıştır.
DİNİ METİNLERE GÖRE MUSA’NIN DOĞUMU VE YETİŞMESİ
Musa’nın dünyaya gelmesi ve büyümesi süreci Tevrat ve Kuran’da büyük bir benzerlik göstermektedir. Musa’nın hikâyesi Hz Yakup ve Yusuf zamanına kadar uzanır. Çünkü Hz Musa, Hz Yakup ve Hz Yusuf’un soyundan gelmekte, şeceresi ise Hz Yakup’un on iki oğlundan biri olan Levi’ye [4] [5]dayanmaktadır. Bu nedenle Hz. Musa'nın soyu, Hz Yakup'a ve onun oğullarından birisinin adını taşıyan Levi aşiretine dayanır.
İsrailoğulları Hz Yakup ve Yusuf zamanından sonra bir hayli çoğalmışlar ama yıldızlara ve putlara tapan Mısırlıların kölesi olarak kalmışlardır. Lakin İsrailoğulları Kıptilerin tebaası olmaktan memnun olmamakta ana yurtları olan Kenan illerine dönmeyi istemektedirler, ( Filistin Şam)
Bazı kaynaklar bu Firavun’un II. Ramses olduğunu ileri sürmekte, Musa’nın da II. Ramses’in kız kardeşinin oğlu olduğunu iddia etmektedir.
Firavun, bir gün bir rüya görmüş ve bir rahibine bu rüyanın yorumunu sormuştur. Rahip bu rüyayı şöyle yorumlar.
“İsrailoğullarından bir çocuk dünyaya gelecek ve o çocuk senin ülkeni yıkacak “ Bunun üzerine Firavun, askerlerine îsrailoğullarından doğan erkek çocukların hepsinin öldürülmesini emreder ve o yıl doğan çocuklar öldürülmeye başlanır. Hz Musa o yıl dünyaya gelmiş ve annesi, onu öldürülmekten kurtarmak için üç ay gizlemiştir. İslami kaynaklara göre: Çocuğun başına bir şey geleceğinden korktuğu zaman bir sandık içinde nehre bırakılması ona bildirilmiştir.[6]) Musa' nın annesi Yokobed, onu daha fazla saklayamayacağını anlayarak ve ilahi emre uyarak sazdan bir sepeti harç ve ziftle sıvayarak Hz Musa’yı içine koyup Nil nehrine bırakır. Musa' nın ablası Miryam’da ( Meryem) olanları uzaktan gözlemlemiştir. [7]
Firavun karısı Asiye (Musevi metinlere göre Firavun’un kızı Thermuthis[8] ) nehirde yıkanırken, Hz Musa’nın içinde olduğu sandığı görüp onu eve getirir. Tevrat ve Ahit'e göre de onu bir müddet saklayıp, daha sonra da kendisine hamile süsü vermeye karar verir. Lakin bebek Musa bulunan süt annelerin sütünü emmektedir.
Kurana göre Hz Musa’yı nehirde bulan kadın Firavun’un karısıdır ve İslami kaynaklar bu kadının adını Hz Asiye olarak kabul edilir. ( Bkz Asiye ve Hz Musa Kıssası )
Bebek Musa bulunan sütannelerin hiç birinin sütünü emmez. Tevrat’a göre bunun üzerine Miryam ( Meyem) saraya girerek Hz Musa’nın sütünü emmesi için Musa'nın öz annesi Yokobed’i önerir. Böylece Musa'nın öz annesi ile de kavuşması, annesinin de saraya sütanne olarak girmesi sağlanmış olur.
Böylece Musa, Firavun’un sarayında sütannesi gibi gözüken öz annesi ile birlikte, bir pens olarak büyümeye başlar. [9] "Firavun'un karısı dedi ki: "Benim için de, senin için de bir göz bebek; onu öldürmeyin; umulur ki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz. "Oysa onlar (başlarına geleceklerin) şuurunda değillerdi."[10]
Kitab-ı Mukaddes’e göre Musa, sarayda taht adayı gibi yetiştirilir ve devrin tüm ilimlerini de öğrenir. Kralın torunu olarak sarayın tüm nimetlerinden de faydalanır. Bazı metinlere göre orduya da komutanlık edip zafer kazanıp dönmüştür. [11] Hatta Musa, kırk yaşlarına geldiğinde Firavun’u temsilen Kenan ilerine görevli gitmiş, Hitit saldırılarına karşılık bu yöreyi denetlemişti.

Musa Heykeli, Michelangelo, bulunduğu yer: San Pietro in Vincoli
MUSA’NIN PEYGAMBERLİĞİ VE FİRAVUN’A İSYANI
Fakat Musa, kaza ile bir Mısırlıyı öldürdüğü için idama mahkûm olunca Medyan’a kaçmak zorunda kalmıştı. Orada ( Eski Ahit’e göre Medyan Kâhininin kızı ile evlenmiştir. Bu kızın adı ise Tsippora Sefora = Zipporah’tır. Musa’nın bu kızdan Gerşom ile Eliezer adında iki oğlu olmuştur )[12] Bazı İslami kaynaklara göre ise Şuayb’ın kızı ile evlenmiştir. Lakin İslami kaynaklar dahi Musa’nın kayın pederinin Hz Şuayb’ın olamayacağı konusunda tereddütlüdür.
Medyanda bir kâhin’in kızı ile evlenen Musa, Eski Ahit’e göre kırık yıl, diğer kaynaklara göre on yıl Medyan’da kalmış bu sırada Firavun’da dâhil olmak üzere onu tanıyan herkes Mısır’da ölmüştür. Bu nedenle eşini ve çocuklarını alarak tekrar Mısır’a dönmeye karar verir. Mısır’a dönerken Tûr dağında Allah ile konuşur ve kendisine peygamberlik de verilmiş olur. Kuran’a göre Musa, Mısır’a eşi ve çocukları ile gitmiş, Tur Dağında ateş yakmak isterken Allah’ın sesi ile irkilmiş, Musa Allah’ı görmek dileyince Tur Dağı alev alıp parçalanmıştır.
( Eski Ahit’e göre Horeb dağı çevresinde sürü otlatırken dağda bir ateş görür ve Tanrı veya O’nun meleği kendisine seslenerek peygamber seçildiği bildirir. İsrâiloğulları’nı kurtarmak için Firavun’a gitmekle görevlendirilmiş, ona bir asa ile [13] beyaz el mucizeleri verilmiştir. Kavmi ona inanmazsa sular kana dönecektir. ) Oysaki Musa, kekemedir. Ve konuşmak istediklerini rahat anlatmaktan yoksundur. Bu yüzden ilahi emirleri yaymasında yardımcı olması için kardeşi Harun görevlendirilmiştir.
Allah, ona ilahi emirlerini ve asasını vererek İsrail oğullarını kölelikten kurtarmasını ve insanları hak dinine çağırmasını emreder. Musa’ya verilen bu asa mukaddes bir asadır. Bu asa gerektiğinde yılan ve ejderha olmakta, gerektiğinde denizleri iki bölüp yollar açmakta, hastaları iyileştirmekte, nehirleri kan rengine çevirmekte, diğer birçok mucizeler de gerçekleştirebilmektedir. [14] Mûsâ , elini koynuna sokup çıkarınca eli bembeyaz bir nur olur, buna Yed-i Beyzâ (Beyaz el) denirdi. Yed-i Beyza divan şiirinde çok sık kullanılmıştır.
Gösterdi yine sâkî-i meclis yed-i beyzâ
Zerrîn kadehi itdi elinde gül-i ra`nâ Şeyhülislam Yahya
MUSA’NIN MUCİZELERİ VE MISIR’A GELEN FELAKETLER
Kardeşi Harun ile Sina dağında buluşan Musa, Mısır’a giderek Firavunun karşısına çıkar ve onu