Sarıkamış, Doğu Anadolu Bölgesinde
yer almakta olup
Sarıkamış ilçesinin yüzölçümü 1732
km2 olup, 30 bin hektarlık alanı Sarıçam ormanları ile kaplıdır. Sarıkamış
karasal iklime sahip olup kışları çok uzun, soğuk ve sert, yazlar ise kısa ve
serin geçmektedir. Sonbaharın genelde mevsimine göre kendisini erken
hissettirdiği, ilkbaharın da yoğun yağışlarıyla uzun süren bir bahar havasının
hakim olduğu Sarıkamış'ın kendisine has bir iklimi vardır. Sarıkamış'da yıllık
ortalama sıcaklık değeri
Sarıkamış'da rakım yüksek
olduğundan, ülkemizin, basıncı en düşük yerlerinden biridir. Ortalama yıllık
basınç değeri 790 milibardır. Hakim olan rüzgarın yönü Güneybatı olup, yıllık
ortalama hızı ise 2.2 m/sec.dir. Bu da yaklaşık olarak 7-
M.Ö. 9000 yılına dayanan bir tarihi
geçmişe sahip yörede; Hitit, Hurri, Urartu, Kimmer, İskit, Part, Sasani, Bizans
ve Selçuklu gibi eski uygarlıkların izleri hala yaşamaktadır. Kars’a
Sarıkamış İlçesinin tarihi MÖ devirlere kadar uzanmaktadır. İlçenin tarihi Bizans dönemine kadar geri gitmektedir. Bölgenin müslüman yöneticilerin hakimiyetine girişi Selçuklu döneminden başlamaktadır. Selçuklu komutanı Alparslan 16 Ağustos 1064 tarihinde Bizans kralı ile yaptığı savaşta bu bölgeyi ele geçirmiştir. 1534 Yılında da Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı hâkimiyetine giren ilçe bu dönemde Kars Eyaletine bağlı bir Liva idi. Sarıkamış 1828 ve 1855 yıllarında iki defa Rus işgaline uğrasa da 1829 Edirne ve 1856 Paris Antlaşmaları ile yeniden Osmanlı hâkimiyetine girer.
1877–1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda 40 yıl süre ile Rus işgali altında kalan Sarıkamış, 29 Eylül 1920’de Rus işgalinden kurtarılarak 3 Aralık 1920 tarihli Gümrü Antlaşması ile yeniden Türk hâkimiyetine girmiştir.
İlçede Ruslardan kalma çok sayıda tarihi eser bulunmaktadır. Bunlardan en dikkat çekeni Yukarı Sarıkamış'taki Katherina Köşkü'dür. İOsmanlı, Sarıkamış Harekâtında (Aralık 1914 - Ocak 1915) 90.000 şehit vermiştir. 9'uncu P.Tümeni 2005 yılında lağvedilerek yerine 9'uncu Mot.P.Tug.kurulmuştur.
Sarıkamış, Ülkemizin Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan, doğusunda Selim ve Kağızman, batısında Şenkaya ve Horasan, güneyinde Horasan ve Eleşkirt, kuzeyinde ise Selim ve Şenkaya İlçe sınırları ile çevrili, deniz seviyesinden yüksekliği 2000–2200 m olan yüksek bir plato durumundadır.
En yüksek dağı
Sarıkamış Harekatı'nın başlangıç noktası
Sarıkamış ve çevresi; Alp disiplini, Kuzey disiplini ve Tur Kayağı etkinlikleri için çok uygun koşullara sahiptir. Sarıkamış, Türkiye'nin önemli kış turizmi bölgelerindendir. Sarıkamış'daki kar kristal olup 1 yılın 6 ayı karla geçmektedir. Ayrıca, Micingirt Kalesi, Kızlar Kalesi, Yedi Kilise (Yenigazi) Kalesi, Zivin Kalesi, Köroğlu Kalesi, Zek (Sırataşlar) Köyü Kalesi ve ve özellikle Katherina Köşkü Sarıkamış'ın belli başlı tarihi ve turistik yerleridir.
Sarıkamış ülkemizin en önemli kayak tesislerinden biri haline gelmektedir. Rakımın yüksek olması kar ve karkalınlığının uzun müddet kalkmaması bu spor ve turzim dalı için cazip mekanlardan biri olmaktadır. İlçede açılan kayak tesisileri kış sporları için uygun koşullar ilçenin önemli bir laymağa sahip olmasına zemin hazırlamaktadır. Konaklama ve Diğer Hizmetler: Kayak Merkezinde 2 si devlet konuk evi olmak üzere konaklama yerleri bulunmaktadır. Tesislerde kayak öğretmeni ve kiralık kayak malzemesi temini mümkündür. İlkyardım, güvenlik ve sağlık hizmetleri verilmektedir. Sarıkamış ilçesindeki konaklama yerleri ve hastanelerden istifade edilmektedir. Helikopter pisti olarak askeriye' den yararlanılmaktadır.
Sarıkamış Kayak Merkezinde 2 adet telesiyej, 1 adet teleski tesisi hizmet vermektedir. Sarıçam Kayak Tesisleri 2400 kişi/saat kapasiteli, diğer telesiyej ise 800 kişi/saat kapasitelidir. Ayrıca Sarıkamış'ta Cıbıltepe'ye Turizm Bakanlığı tarafında 2 adet 4'lü teleski yaptırılmıştır.
Sarıkamış harekatının anıına yapılmış olan Sarıkamış Şehitler abidesi gezilip görülmesi gereken yerlerden birisidir.Kars ve Sarıkamışta on bir tane Arkeolojik bir tanede doğal olmak üzere toplam on iki adet Sit Alanı vardır.
Doğu Anadolu Bölgesinin Van
Gölü’nden sonra en büyük gölü olan Çıldır Gölü,
Ardahan ili Çıldır ilçe merkezine
Yılın dört mevsiminde yapılabilen balıkçılık yöre halkı için önemli bir ekonomik gelir kaynağı teşkil etmektedir. Gölde balıkçılık önemli bir insan aktivitesi olup, kışın buz tutan gölde kalın buz tabakası kırılarak balık avlanmaktadır. Gölde yakalanan en önemli balık türü (aynalı) Sazan (Cyprinus carpio). Ancak kurak geçen mevsimlerde, göl seviyesi hızla çekilmekte ve bu nedenle sazan gibi türlerin üremesi için gerekli sazlıklar daralmaktadır. Bununla beraber, birçok balıkçının yasaklara uymayarak kontrolsüz avlanmaları balık stoklarını olumsuz etkilemektedir.
Gölün sadece kuzey batısında seddeyle ayrılmış bataklık ve sulak çayırlar bulunur. Genelde göl çevresi mera vasıflı olup, sert bölge iklimi tarıma olanak vermez. DSI tarafından gölü beslemek amacı ile yapılan derivasyon tünellerinin hem diğer havzalardaki kirlilik yükünü göle taşıması, hem de hayvancılık açısından çok önemli çayırların kurumasına neden olması mümkündür. Ayrıca inşaatı henüz tamamlanmamış olan Kuzey derivasyonunun Çıldır'ın çok önemli çayırlığı olan Karaçay ovasının ot verimini ciddi boyutta etkilemesi söz konusudur.
Göl ve çevresindeki tarım alanlarında kullanılan tarımsal kimyasalların (özelliklede yüksek oranda azot içeren gübrenin) bilinçsizce ve yörenin ekolojik ve iklimsel koşulları göz ardı edilerek kullanılmasının göl üzerindeki kötü etkileri belirtilmektedir.
Gölün kuzeydoğusuna yakın bir yerinde, bir dönüme yakın bir genişlikte Akçakale veya Kuşadası olarak adlandırılan ve bir yarımadanın kopmasından ortaya çıkan küçük bir
ada bulunmaktadır. Bu ada üzerinde
çeşitli kuş türleri barınır. Karabatak, Balıkçıl, Tulumboğaz ve Martı en
önemlileridir. Bu kuşlar kışın Karadeniz’e göç ederler.
Kars geniş bir çevreye sahip
olmanın yanında M.Ö. 25 bin yılından bu yana çeşitli millet ve medeniyetlerin
kurulup yaşamasına ve gelişmesine sahip olmuş bir yer olması bakımından bir
müzeye olan ihtiyacı gün geçtikçe daha da artmış bulunduğundan Cumhuriyet
Dönemi ile birlikte bazı taş eserler bir kısım yerlerden toplanmaya başlanmış
ve bunun neticesi olarak ilk defa bir müze Kars’ın eski vilayet konağının bir
odasında zamanın halkevi Başkanı Dr. Budak Demiral ve Halk Eğitim Müdürü Hasan
Kartari tarafından “Eski Eserleri Koruma ve Müze Memurluğu” adı altında 1959
yılında Kars Müzesi'nin çekirdeği oluşturularak kurulmuştur. Bu oldukça anlamlı
teşebbüsle eski eser toplama çalışmaları giderek artmış ve toplanan eserler
başlangıç olarak eldeki imkanlar dahilinde kayıtları yapılmaya başlanmıştır.
1959 yılında kurulan müzeye gerek
toplama gerekse satın alma yoluyla birçok eser kazandırılmış olup, bu işin
sonucunda birçok eserler ortaya konulunca 20 Aralık 1964 tarihinde Kümbet Camii
(Havariler Kilisesi) olarak bilinen yerde gerekli çalışmalar yapıldıktan sonra
nihayet teşhir tanzim yapılarak sergileme yapan bir müze hüviyetine
kavuşmuştur.
Kars Müzesi yüklendiği bu görevi 24
Haziran 1969 yılından itibaren Müze Müdürlüğüne dönüştürülerek faaliyetlerini
artırarak devam etmiştir.
Arkeolojik eser salonunda 12 adeti
büyük olmak kaydıyla duvar vitrinleri, 4
adeti orta vitrinleri ve 2 adeti de masa tipi vitrin diye adlandırdığımız
toplam 18 adet vitrin bulunmaktadır.
Arkeoloji bölümünde bulunan
eserlerde genellikle Prehistorik Çağdan sırasıyla Kalkolitik, Eski Tunç,
Urartular, Roma Çağı, Bizans Çağı, Selçuklular ve Osmanlılara aittir. Bunlar
arasında; taştan tahıl öğütme değirmenleri, Opsidien kesici aletler, pişmiş
toprak kap-kacaklar, kemik-cam, boncuk ve bronz olmak üzere çeşitli süs takıları,
cam gözyaşı şişeleri, dinsel aletler, baltalar, mızraklar, ok uçları, mühürler,
yün eğirme aletleri, kandiller, bronz iğneler, bronz makyaj aletleri ve
geçmişten günümüze değin çeşitli cins ve devirlere ait para ve madalyonlar
bulunmaktadır. Vitrinlerin dışında iki adet dört kanatlı ve kemer altı bölümünü
meydana getiren yarım dairevi kısım mevcut olan Geç Hristiyanlık örneği ahşap
kapı, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çoğunluğu mimari yapıları olduğu
sanılan yazılı kitabeler ile iki aslanı kollarının arasına almış vaziyette
canlandırılmış Selçuklu Devrine ait taştan mitolojik tasvir bulunmaktadır.
Arkeoloji salonu içerisinden bir merdivenle çıkılan Etnoğrafik eser salonunda 8 adeti büyük olmak üzere 16 adet duvar vitrini ve 2 adeti de masa vitrini olmak üzere 18 adet vitrin bulunmaktadır.https://www.kultur.gov.tr/TR/belge/1-40630/eski2yeni.html
Sitedeki yazıların tüm hakları ve sorumluluğu yazı sahiplerine aittir. Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Aksi davranışlara karşın yasal işlemlere başvurulacaktır.