ZEMAHŞERİ VE MUKADDİMET'ÜL EDEP ADLI TÜRKÇE ESERİ
Mukaddimet'ül edep, Arapça bilmeyenlere Arapça öğretmek maksadı ile
yazılmış bir eserdir. Bu eserde Arapça öğretilmeye çalışılırken kelimlerin
üzerine Farsça ve Türkçe kelimler de yazılmıştır. Mukadimet'ül edep adlı
eser, Türk dili hakkında bilgiler sunan ilşk kaynaklardan birisi olmaktadır. Bu
eserde Zemahşeri Oğuz, Kanglı, Kıpçak Türkçelerinden kelimeler vermekte ve bu
lehçeler hakkında bizlere eşsiz bilgiler sunmaktadır. Buna rağmen bu eserde
esas üzerinde durulan Harezm Türkçesidir. Bu eserinin Moğol istilasından önce
yazıldığı veya ele geçen nüshaların Zemahşeri tarafından bizzat yazılmış olduğu
veya Moğol istilasından önce yazılmış olması gerektiği yazılmış olan Türkçe kelimelerinden
anlaşılmaktadır.[1]
Bu açıdan baktığımızda Zemahşeri,Kaşgarlı Mahmut'un eksik bıraktıklarını tamamlayan
bir eser meydana getirmiş olmaktadır. [2]
Tercim'ül E'acim adlı eserini ise Baycul adlı Türk asıllı bir
öğrencisinin kaleme almış olduğu yani çoğalttığını anlıyoruz. F. Köprülü, Zeki
Velidi Togan'dan da naklederek bu eserin Herezm Türkçesinden Farsçaya
çevrildiği veya Hem Farsça hem de Türkçe olarak iki ayrı dile de yazılmış
olması gerektiği kanaatlerini ifade etmektedirler. [3]
Eski medreselerde Yüzlerce yıl ders kitabı olarak okutulan Zemahşeri Türk
edebiyatının yetiştirdiği ilk ve önemli simalarından birisidir.
Beş bölümden oluşan eserin ilk iki bölümü Arapça-Farsça; kalan bölümleri ise
Arapçadır. Bölümlerde sırasıyla isimler, fiiller, harfler (edatlar), isimlerin çekimleri,
fiillerin çekimleri konuları işlenir. İlk iki bölümü 1843'de, kalan kısmı ise
1850'de Leipziğ'de neşredilmiştir.
Zemahşeri'nin pek çok eseri arasında Türk dili ve edebiyatı bakımından en
önemli eseri olan bu eser, Zemahşeri tarafından Harezm hükümdarı Emîr
Bahâeddin Alâuddevle Ebul-Muzaffer Adsız 'a takdim
edilmiştir.
Zemahşeri çalışmalarının büyük bir kısmını yazdığı ve hayatının son günlerini
geçirdiği Harezm'in Seyhan nehri kenarındaki Cüraniye’de Hicri 538
(Milâdî 1143)’de 69 yaşında iken vefat etmiştir.
ZEMAHŞERİ'NİN GÖRÜŞLERİ
Zemahşerî itikadda ateşli bir Mu'tezile, fıkıhta ise Hanefîdir. Mu'tezile
oluşundan dolayı çok tenkid edilmiş ve bu yüzden çok muhalif kazanmıştır. Ehl-i
sünnet âlimleri ile, onları tahkir etme derecesinde alay eden, keskin ve katı
bir tutumu vardır. Hayatının sonlarına doğru Mu'tezile oluşundan tevbe edip
ehl-i sünnet inancına döndüğü rivayet edilirse de bu, eserinde görülmez. Sırf
Mu'tezile oluşundan dolayı Selçuklu sultan ve verirleri tarafından ilimde
ulaştığı yüksek mertebeye rağmen itibar görmemiş, hattâ haklarında methiyeler
söylediği emirler bile yüzüne bakmamışlar, ama o bildiği yoldan şaşmamıştır. [4]
Zemahşeri, fıkhi açıdan Hanefi mezhebinde olmasına rağmen itikad
bakımından Mu'tezilidir. Ölürken Mu'tezile'den dönüp tevbe ettiği
söylenmektedir. Ancak tefsirinde açık ve kapalı olarak Mu'tezile itikadına yer
verdiği ortaya çıkmaktadır.(1- 3) Mu'tezililer uluhiyyetin karakterini taşımaması
için ilm'in zahiri mahiyetini reddetmişlerdir. Zemahşeri, aynı zamanda,
Allah'ın kendi zatı sebebiyle bildiği görüşündedir. Allah'ın ilminin onların
zamanı hesaplamaları ile ilgisi, sadece böyle bir şeyi viicuda getirmek
içindir. Böyle yapmakla Allah, onların imanını artırmayı ve öte yandan, o
zamandaki bütün mü'minlere kendi lütfünü izhar etmeyi kastetmiştir.
Bundan başka, Zemahşeri'ye göre Allah, mazi hal ve istikbaldeki her şeyi bilir.
O, kullarının hallerini, onların kalbIerinin hareketini, iman veya küfl'ü biliriz,
ancak Allah'ın bir şeyi önceden bilmesi hiçbir mucih fonksiyona sahip değildir.
Zemahşeri, Allah'ın itaatsizliği asla istemediğini söyler. O, kullarının kâfir olmalarını
irade buyurmaz. Bilakis O, onların itaatkâr ve mü'min olmalarını ister.
Zemahşeri; insanları dalalete sevk etmenin Allah'ın iradesi olmadığı görüşünü
muhafaza etmektedir.[5]
Allah'ın ilminin O'nun zatından ayrı olduğunu söylemek; aynı zamanda ilmin
biziitihi ezeli ve ebedi olduğu anlamına gelmektedir.
Zemahşerî, yetiştirdiği çok sayıda talebe -ki bunların
birçoğu nahiv, edebiyat ve İslâmî ilimlerde şöhret bulmuş âlimlerdendir
(bunların bir kısmı için bk. Abdullah Nezîr Ahmed, Ruûsu'l-Mesâil Mukaddimesi,
Beyrut 1987, 40-42)- yanında velûd, çok yazan bir âlimdir. Hal tercemelerinden
bahseden eserler onun elli civarında eseri olduğunu yazmaktadır. Fakat
özellikle Keşşaf tefsiri belagat hususunda büyük bir değer taşıyan ve Kuran-ı
Kerim'in belagatini gösteren bir şaheserdir. Mukaddimet'ül edep adlı eseri ise
Türk edebiyat tarihi açısından ilk ve en önemli kaynaklardan birisidir.
Zemahşeri'nin eserleri Türk Edebiyatında ilk İslami eserler olarak anılarn
Divan'-ı Lügat üt Türki, Kutadgu Bilig, Divan-ı Hikmet Atabet'ül Hakayık'tan
sonra yazılmış ilk İslami dönem eserlerimizden birisi ve en önemlilerindendir.[6]
Arapça ve Farsçaya da tercüme ettiği bu eserini bizzat kendisi de ifade
ettiği gibi Harezm Türkçesine de çevirmiştir.[7]
Zemahşeri hayatı boyunca evlenmemiş, çocuk yetiştirme ve sorumluluk alma içgüdülerini
talebe yetiştirmekle telafi etmiştir. “Divanü’l-Edeb” adlı eserindeki bir
şiirinde, ana-babanın aile ve evlat terbiyesinde karşılaştığı güçlükleri dile
getirerek “Bu sebepten evlenip nesil üretmekten vazgeçtim.” demektedir. Çünkü
o, evlenerek çoluk çocuk sahibi olup zamanını ve enerjisini ailesine harcama
yerine, ilim öğrenip talebeler yetiştirmeyi ve eser telif etmeyi daha doğru
bulmuştur. [8]
ÖNEMLİ ESERLERİ
1- Esâsu'l-Belâğat
2.A'cebu'l-Ucâb fi Şerhi Lâmiyyeri'l-Arab:
3- el-Mufassal:
4- el-Enmûzec:
5- Ruûsü'l-Mesâil:
6- el-Fâik fi Garîbi'l-Hadîs: Alfabetik ve geniş bir hadis lüğâtidir.
Hadislerde geçen garîb kelimeleri izah eder. Haydarabad ve Kahire'de (1364)
basılmıştır.
7- el-Keşaf fı Kırâât
8- el-Müstaksâ fi Emsâli'l-Arab:
9- Makamât:
10- Mukaddimetu'l-Edeb: Müellifin, Harzemşahlardan Emîr Bahâeddin Alâuddevle
Ebul-Muzaffer Atsız'a ithaf ettiği gramer ve lügat kitabıdır.
11- el-Keşşâf an Hakâikı't-Tenzîl ve Uyûni'l-Ekâvîl fı Vücühi't-Te'vîl:
Zemahşeri'in mezhebi ve itikadı bakımından tartışmalar ayol açan en
çarpıcı eserlerinden birisidir. Keşşaf adlı tefisiri, tefsir tarihinde
önemli bir yer tutan, üzerinde yüzlerce şerh ve haşiye yazılan, hakkında
olumlu-olumsuz çok sayıda eleştiri yapılmış olan bir kitaptır.
Mu'tezile mezhebinden olduğu ve mezhebini te'yid eder biçimde te'villere,
açıklamalara gittiği için (kulların fiillerinin yaratıcısı olması, Allah'ın
âhirette mü'minlerce görülmesinin imkânsız olması, fâsığın mü'min veya kâfir
olmayıp ikisi arasında bir merhalede olması, sihrin hakikatinin olmaması vs.
gibi) bu tefsir çok tenkide uğramış ve eserdeki Mu'tezile mezhebinin
görüşlerine uygun te'villerin ayıklanması, çürütülmesi ve reddi sadedinde
birçok eser, şerh, hülâsa, hâşiye ve ta'l-îka kaleme alınmış, kullandığı
hadislerin tahrici yapılmıştır.[9]
Ehl-i sünnet akîdesine ters düşen birçok te'vile yer vermiş olmasına rağmen
sünnî İslâm dünyası medreselerinde en çok okutulan ve kendisinden en çok
istifade edilen (meselâ Şeyhülislam Ebu's-Suûd Efendi'nin tefsiri
İrşâdu'l-Akli's-Selîm'de, Ebu'l-Berekât en-Nesetî'nin Medâriku't-Tenzîl'inde,
Kâdî Beydâvî'nin Envâru't-Tenzîl'inde ve son devir Türk müfessirlerinden
Elmalılı Hamdi Yazır'ın Hak Dini Kur'ân Dili adlı tefsirinde bu son derece
açıktır) tefsir özelliğine sahip bu tefsirin, Kur'ân-ı Kerîm'in belâğat ve
icâzını en güzel ortaya koyan eser olduğu tartışma götürmez.[10]
Zemahşerî'nin hayatı ve eserleri için bkz.
·
Ahmed Muhammed el-Hûfı, ez-Zemahşerî, Kahire
1980;
·
Mustafa es-Sâvî el-Cuveynî, Menhecu'z-Zemahşerî fı
Tefsîri'l-Kur'ân ve Beyâni İ'câzilıî, Kahire 1984;
·
Abdullah Nezîr Ahmed Ruûsu'l-Mesâil (Mukaddime)
Beyrut 1987; Muhammed Hüseyn ez-Zehebî, et-Tefsîr ve'l-Mufessirûn, Kahire 1976,
·
429-431; Murtazâ Ayetullâhzâde eş-Şîrâzî,
ez-Zemahşerî Lüğâviyyen ve Müfessiran, Kahire 1977, 83-131.
·
İşârâtü’l-İ’câz, s. 175, 185; Şuâlar, s. 217
·
Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Ankara
1960, II, 291-293
KAYNAKÇA
[1] M. Fuat Koprülü,
Eski Türkl Edebiyatı Tarihi, Ötüken Yyaınları, Ankara, 1980, shf, 202-203
[2] Prof. Dr. Mine
Mengi, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yayınları, 1997, Ankara, Shf, 32
[3] M. Fuat Koprülü, Eski Türkl Edebiyatı Tarihi, Ötüken Yyaınları, Ankara, 1980, shf, 202-203
[4] Bedreddin ÇETİNER,
İslam Ansiklopedisi,
https://www.davetci.com/d_biyografi/biyografi_zemahseri.htm
[5] Yard. Doç. Dr.
Selahaddin EROGLU,ALLAH'IN SIFATLARı HAKKINDA ZEMAHŞERİ VE BEYDAVİ ARASINDAKİ
MÜNAKAŞALAR,Yazan: Lutpi İbrahim,Tercüme: Yard. Doç. Dr. Selahaddin
EROGLU,https://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/770/9796.pdf
[6] Bedreddin ÇETİNER,
İslam Ansiklopedisi,
https://www.davetci.com/d_biyografi/biyografi_zemahseri.htm
[7] M. Fuat Koprülü,
Eski Türkl Edebiyatı Tarihi, Ötüken Yyaınları, Ankara, 1980, shf, 202-203
[8] Ekrem ozbay Şub 9, 2012 BİYOĞRAFİLER,https://ekremozbay.com.tr/zemahseri.html
[9] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Ankara 1960, II, 291-293).
[10] Bedreddin ÇETİNER,
İslam Ansiklopedisi,
https://www.davetci.com/d_biyografi/biyografi_zemahseri.htm
Sitedeki yazıların tüm hakları ve sorumluluğu yazı sahiplerine aittir. Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Aksi davranışlara karşın yasal işlemlere başvurulacaktır.