,
25 Ağustos 2016 Perşembe
aaa
Dil ve Ses:
Dil, seslerden oluşur. Bir dilin en küçük birimlerine ses denir. Bir dile ait yazı sistemi sesleri gösteren sembollerden oluşur. Yazının bulunabilmesi seslerin tespit edilebilmesiyle mümkün olur. Yazının medeniyet tarihinde ortaya çıkması da bu yüzden uzun sürmüş kelimeleri seslerin oluşturduğu fark edilip bir dildeki kelimelerin kaç sesten oluştuğu tespit edilebildikten sonra sesleri karşılayan harf sembolleri oluşturularak alfabe icat edilmiştir. Yeryüzündeki her farklı dilin benzer veya kendine özgü sesleri vardır. Bu küçük yapıtaşları heceleri ve kelimeleri, sonra da cümleleri meydana getirir.
Ses nedir.
Sesin dilbilgisinde karşılığı bir dildeki en küçük dil bilgisi öğesi, bir dili oluştura en küçük yapıtaşı, ağızdan bir çırpıda çıkan heceleri oluşturan en küçük birim olarak tarif edilebilir. Diğer bilim dallarına göre sesin farklı tanımları bulunur. Buna rağmen işlevsel olarak ses gramerde ses telleri, ağız, dil ve damak gibi seslendirme aygıtlarımızın ortaklaşa ve tek harekette ürettiği kendine özgü en küçük dilbilgisi birimi olarak da izah edebiliriz.
Başka bilim dalları sesi kendi açılarından değişik şekillerde tanımlayabilir. Örneğin:
Bir saniyede oluşan titreşimlerin sayısına ses frekansı denir. Ses frekans birimi Hertz (Hz)'dir. Frekansı arttıkça ses tizleşir (incelir). Düşük frekanslı sesler pes (kalın) sesleri oluşturur.
Fizikte “ses” deyince, sesi meydana getiren titreşim hareketi anlaşılır. Daha yukarda belirtmiş olduğumuz gibi, bir cismin ses çıkarması için titreşim yapması gerekir.
“Ses” maddeden oluşan bir ortamda yayılan, mekanik bir titreşim dalgasıdır.
Ses, bir objenin (cismin) titreşimleriyle oluşan bir enerji türüdür. Titreşim ise, bir cismin yaptığı ileri-foori, küçük ve çok hızlı harekettir.
Türkçe’nin Sesleri:
Kulağın duyabildiği titreşimler ses olarak adlandırılırken seslerin yazıdaki hallerine harf denir. Türkçenin yazı dilinde 29 harf vardır. Bu harfler, ses özellikleri yönünden ünlü ve ünsüz harfler olmak üzere iki grupta incelenir.
Ünlüler (sesliler) :
Ses yolunda herhangi bir engele uğramadan çıkan seslerdir. Ünlüler tek başlarına söylenebilen, tek başlarına hece ya da sözcük olabilen seslerdir.
Türkçe’ de bütün ünlüler aynı değerdedir. Uzun ya da kısa ünlü olmaz. Bu nedenle içinde uzun ünlü bulunan sözcükler Türkçe olamaz.
Ünlüler, kalın-ince, düz yuvarlak, geniş-dar olma özelliklerine göre aşağıdaki şemada olduğu biçimde gruplandırılır.
ÜNLÜ UYUMLARI
Büyük Ünlü Uyumu: Ünlü harflerin, kalınlık-incelik yönünden uyumudur. Dilimizde bir kelimenin ilk hecesindeki ses kalın ise sonraki hecelerin seslerin hepsi de kalın, ilk hece ince ise sonraki hecelerin sesleri de ince olur.
Bir kelime kök veya gövdesinde hem ince hem de kalın ünlünün bulunması kuralı bozar ve o kelime Türkçe asıllı olmayan, dilimize başka dilden gelmiş bir kelimedir.
İlk hece
|
Diğer heceler
|
a,ı,o,u
|
a,ı,o,u
|
e,i,ö,ü
|
e,i,ö,ü
|
Örnek: Uyan örnekler:
Kalın: ağaç, tavşan, yapraklar, sağlık, kılıç, koyun, çorak, çıkrık, kumaş
İnce: çiçek, gelin, güzel, kömür, gönül, çıktık, biber, dilek, kemik, iğne
Uymayan: Domates, vücut, Sürahi, insan, mani, şair, edebiyat, kaşif
Büyük Ünlü Uyumuyla İlgili Kurallar:
ü Türkçe asıllı olmasına rağmen büyük ünlü uyumuna uymayan çok az Türkçe sözcük vardır. Bu kelimelerin asılları ise büyük ünlü uyumuna uyar. Yani Türkçe asıllı olmalarına ve B.ü .uyumuna uymalarına rağmen sonradan değişerek uymaz hale gelmişlerdir.
Örnek: ana (anne), alma (elma), kangı (hangi), karındaş (kardeş)
Ana, elma, kardeş dışındaki Büyük ünlü uyumuna aykırı sözcükler yabancı kökenlidir.
Örnek: Silah, gazete, mevcut, insan, İslam, maliye, şair, kiraz, garip, biçare, kâtip, mizah
Sözcüklere eklenen ekler de bu kurala uyar. Hatta Türkçedeki eklerin sesli uyumlarına uyabilmeleri için sabit sesleri yoktur. Uyuma girebilmek için eklerimiz seslerini değiştirirler. O yüzden ecek eki acak, “tı” eki “ di, dı, tı, ti, tu,tü “ şekillerine dönüşür.
Örnek: akıl-lı, çiçek-li, gül-lü, tuz-lu,
çimen-ler, çam-lar, çocuk-da, eviniz-de, yurt-ta, sepet-te
al-dı, gel-di, gör-dü, uç-tu,
Ancak Türkçedeki altı ek büyük ünlü uyumuna uymaz. Bu eklerin bazıları dilimize yabancı dillerden girmiştir. Uymayan ekler-yor, -imtırak, leyin,-daş, -ken,-yor ekleridir. Bu ekler köklere göre seslilerini değiştiremeyen, abit sesli li eklerdir. Sesli harflerini değiştiremediklerinden ünlü uyumlarına giremezler.
yürü-yor, bakar-ken, akşam-ki, sabah-leyin, yeşil-imtrak, turunç-gil
Bileşik sözcüklerde büyük ünlü uyumu aranmaz. Çünkü birleşik kelimlerde iki ayrı kelimenin kalıplaşarak birleşmesi söz konusudur. Böyle olunca birleşen köklerin seslilerini değiştirmeleri beklenemz veya uyum aranamaz.
Örnek: Atakule, Kadıköy, çemberli taş, Dörtyol, hanımeli,Karaköy, acıbadem …
Küçük Ünlü Uyumu: Bir sözcükteki ünlülerin düzlük-yuvarlaklık yönünden uyumudur. Küçük ünlü uyumunu iki açıdan ararız.
Düzlük uyumu: Türkçe bir sözcüğün ilk hecesinde düz ünlülerden (a,e,ı,i) biri bulunuyorsa, diğer hecelerdeki ünlülerde düz olur.
YUVARLAK SESLİLER = o, u , ö, üDÜZ SESLİLER = a, ı, e, i
İlk hece
|
Diğer heceler
|
a, e, ı, i
|
a, e, ı, i
|
Örnek: bilge, ıslak, azgın, incirler, kedi, kemik, evcil, tabak, kırık, keçi, ciğer
Genişlik darlık uyumu:
Türkçe bir sözcüğün ilk hecesinde yuvarlak ünlülerden (o,ö,u,ü) biri bulunursa ikinci ve diğer hecelerde ya düz-geniş (a,e) ya da dar-yuvarlak (u,ü) ünlüler yer alır.
İlk hece
|
Diğer heceler
|
o, ö, u, ü
|
a, e, u, ü
|
Örnek: oduncu, gülümsemek, kömürlük, öğrenci, kopuz, tomruk, oduncu, öküzler, köpekler,
ÖNEMLİ NOT: Düzlük uyumu dilimizde son yy.larda oluşmaya başlamıştır. Bu yüzden henüz bu uyuma girmemiş çok sayıda Türkçe asıllı kelime vardır. Davul, kabuk, çabuk, avuç, yağmur, çamur, tambur, kambur, yamuk, tavuk, kurak, pamuk, kavun, sabun…
Not: Türkçede uzun veya kısa ünlü yoktur. İçerisinde uzun veya ince ünlü bulunan kelimler yabancı asıllıdır. Millî, âsi, âmir,
Küçük Ünlü Uyumuyla İlgili Kurallar:
Dilimizde “o,ö” yuvarlak ünlüleri yalnızca ilk hecede kullanılabilir.
Örnek:
Uymayanlar: doktor, motor, otobüs, televizyon, meteor, kromozom, termos, ekoloji, terminatör ( ilk heceden sonra içinde o ve ö sesi bulunan kelimler yabancı asıllı, Türkçe asıllı olmayan kelimelerdir. HOROZ VE TOROS kelimelerinin Türkçe asıllı olup olmaUya dığı bilinmemektedir. )
Uyanlar: üzüm, kömür, soba, kopuk, çukur, topuz, tuzcu, tuzak, kurak
Yuvarlak ünlülerden biriyle başlayarak bir hecede “a,e” düz ünlülerine geçen
biir sözcük, düz ünlüden sonra düz ünlü gelir kuralına göre “ı,i” düz ünlülerine de geçebilir.
Örnek: böy-le-si-ni, oy-ma-cı-lık
Türkçe sözcüklerin öncelikle büyük ünlü uyumuna uyması gerekir. Büyük ünlü uyumuna uymadığı halde küçük ünlü uyumuna uyan sözcükler Türkçe asıllı bir sözcük olamaz.
Örnek: misafir, tasvir, kalem
Büyük ünlü uyumuna uymayan “-ki” eki, yuvarlaşarak küçük ünlü uyumuna uyar.
Örnek: dünkü, bugünkü
UYARI: İki heceli olup orta hecelerinde “b,m,v” ünsüzleri bulunan kimi Türkçe sözcükler, bu ünsüzlerin yuvarlaklaştırıcı etkisiyle küçük ünlü uyumuna aykırı düşer.
Örnek:
Yağmur, çamur, kabuk, tavuk, kavun
ÜNSÜZLER VE ÜNSÜZLER UYUMU
Ünsüzler (Sessizler) : Tek başlarına söylenemeyen, ancak bir ünlünün yardımıyla söylenebilen seslere ünsüz denir. Türkçede 21 ünsüz vardır. Ünsüzler ancak bir seslinin yardımı ile söylenebilir.
Ünsüz Harflerin Özellikleri:
Türkçede normalden kalın ya da ince okunan bir ünsüz yoktur.
Örnek: rüzgâr, kâgir, lâzım, hâlâ,
Yansımaların dışında Türkçe sözcüklerin başında “c,ğ,l,m,n,r,z” ünsüzleri bulunmaz.
Türkçe sözcüklerde “j,f” ünsüzleri hiç kullanılmaz.
Örnek: fare, jambon, jilet
Türkçe sözcükler iki ünsüzle başlamaz.
Örnek: krem, spor, tren, plak, trafik.
Bileşik sözcükler ve özel isimler dışında Türkçe sözcüklerde “n-b” sesleri yan yana gelmez.
Örnek: İstanbul, Safranbolu, Sonbahar, Ambar, Kumbara, Perşembe
Ünsüzler çıkarılırken ses tellerinde titreşimli olmalarına karşın, kimi ünsüzlerin çıkışında titreşim olmadığı görülür. Bu açıdan değerlendirildiğinde ünsüzler, sert ve yumuşak ünsüzler olmak üzere iki grupta incelenir.
Ünsüz Benzeşmesi Kuralı: Sert ünsüzlerin
(f,s,t,k,ç,ş,h,p) biriyse biten sözcüklere c,d,g yumuşak ünsüzlerinden biriyle başlayan bir ek getirildiğinde, bu eklerin başındaki
C, Ç ‘ye D,T’ ye G,K’ ye dönüşür.
Ünsüz sertleşmesi kuralına aykırı yazımlar yazım yanlışı yaratır.
Örnek:
Giriş-gen girişken
Dost-dur dosttur
Arap-ca Arapça
1) Ünsüz sertleşmesi, özel adlara ve sayılara getirilen eklere de uygulanır.
Örnek: Yanlış Değişim Doğru
Sinop’da “d”,”t” ‘ye Sinop’ta
Mehmet-cik “c”,”ç” ‘ye Mehmetçik
1970 ‘den “d”,”t” ‘ye 1970′ten
1923 ‘de “d”,”t” ‘ye 1923 ‘te
Örnek :
Beklediğimiz otobüs Ulus’dan kalkıp, Kızılay’dan geçecek.
Bu saatte oraya çoktan varmışdır.
2) Sözcük biçiminde olan de / da bağlacı, ünsüz sertleşmesi kuralından etkilenerek, te / ta biçiminde yazılmaz.
Örnek : Yanlış Doğru
Hiç te hiç de
Olup ta olup da
3) Ünsüzlerin benzeşmesi kuralına aykırı olan bazı ekler vardır.
Örnek : Yanlış Doğru
Üç – ken üç – gen
Çocuk – çağız çocuk – cağız
Ünsüz Yumuşaması
(Değişimi) Kuralı : Bir sözcük p,ç,t,k sert ünsüzlerinden biriyle biterken, bu sözcüğe ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde, sert ünsüzler yumuşayarak;
p,b ‘ye – ç,c ‘ye – k,ğ ‘ye – t,d ‘ye dönüşür.
Örnek : Balık balığın
Kitap kitaba
Ağaç ağacı
Kağıt kağıdı
Ünsüz Yumuşamasıyla İlgili Kurallar :
1) Kimi Türkçe ve Türkçeye girmiş sözcüklerde yumuşama görülmez.
Örnek: Konut konutun (Türkçe) hilafet hilafeti (Yabancı)
Taşıt taşıta Türkçe) barikat barikatın (Yabancı)
2) Tek heceli sözcüklerde yumuşama
olmaz. Olursa zaten anlam kaybolacaktır.
Örnek: saç saçım, Kaç kaça, ot otu, et eti, süt sütü, iç içi …gibi
3) Özel adların sonuna gelen p,ç,t,k set ünsüzleri yalnızca okunurken yumuşatılabilir ancak söyleyişte olabilen bu yumuşama yazımda gösterilmez. Çünkü özel isimlerin yazımı ve yapısı bozulmamalıdır.
Örnek : Okunuş ( Yazım yanlışı) Yazılış da doğrusu
.Ayvalığ’a ----- Ayvalık’a
.Ahmed’in ----- Ahmet’in
. Tokad’ın ----- Tokat’ın
. Karabüğ’ e ----- Karabük’e
Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.
BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM veya s_kuzucular@hotmail.com
Sitedeki yazıların tüm hakları ve sorumluluğu yazı
sahiplerine aittir. Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı
Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Aksi davranışlara karşın yasal işlemlere
başvurulacaktır.