KategorilerEDEBİYATCumhuriyet Dönemi Şiiri Şairleri1960 Kuşağı Türk Şiiri ve Şairleri

1960 Kuşağı Türk Şiiri ve Şairleri

18.01.2012



1960 KUŞAĞI

Türk şiiri, Tanzimat ile Batılı düşünce ve sanat anlayışları bakımlarından yeni bir istikamete girmiş,  Namık Kemal ve Ziya Paşa ile beraber biçimde eski konuda sosyal faydaya yönelerek Divan Şiirinin  kalıp, konuları, benzetmeleri, nazım şekillerine bağlı kalan soyut ve yapay kurgularından koparak sosyal hayata yönelmişti.

Bu eğilim, şiiri halkın yararına bir sanat dalı haline getirmeye başladı. II. Tanzimat kuşağı, Servet-i Funun , Feçr-i Ati süreçlerinde sosyal faydaya olan eğilimi sekteye uğrasa bile görülen gelişmeler, neticede Divan Şiirinden kopma yolunda hatta şeklen de uzaklaşma şeklinde devam etti. Milli Edebiyata gelene kadar, Divan şiirinin klasik niteliklerinden aruz ölçüsü dışında hemen her alanda kopulmuş oluyordu.

Milli Edebiyat’ın “ Her şey Türk’e has ve Türk’e göre” olması gerektiği düşüncesi ile Divan şiirinin son kalıntıları olan süslü, sanatlı, Arapça, Farsça karışık dil anlayışı ile aruz ölçüsü kullanma şartı da ortadan kalktı. Milli Edebiyatçılar, aruzun yerine hece ölçüsünü önermiş, yabancı asıllı olan ve anlamını halkın bilmediği sözcüklerin şiir ve edebiyatta kullanmamak anlayışı genel kabul görmüştü. Bu nedenle 1911 yılından itibaren beyit mantığını yıkan, dörtlük sistemine dönüş yapan, ana dili Türkçe olan herkesin anlayabileceği sade ve duru bir dille şiir ve nesir yazmak anlayışı egemen hale geldi.

1940 yılına kadar artık aruzun yerine hece, süslü ve anlaşılmaz dil yerine sade ve açık Türkçe, soyut veyapay konular benzetmeler yerine hayata dönük konular işlenmeye başlamıştı.  Ferdi, aşk, ıstırap, dert, özlemler gibi konular da işlenmesine rağmen 1911 ila 1940 yılları arasında daha ziyade memleket, vatan, sanat, kültür, gibi konular işleniyordu. Milli Mücadele Dönemi ile Cumhuriyetin ilk döneminde Memleketçilik moda bir akım olmuş,  vatan sevgisi, sosyal sorunlar, memleket güzellikleri, Türk Halkının sorunları ana mevzular olarak işlenmişti.

Halka ve halk kültürüne dönüş olarak da nitelendirilebilecek bu eğilim, Beş Hececiler, Memleketçiler, Sosyal Gerçekçiler, Türkçü, Turancı, Milliyeti hatta İslamcı şairler ve yazarların da kendi bakış açılarından ortak mevzuları olmuşlardı.

1940 yılında ortaya çıkan Garip Şiiri, heceli şiire alternatif bir şiir sistemi önermişti.  Ölçüyü, kafiyeyi, nazım şekillerini velhasıl şiirdeki tüm kuralları hiçe sayarak hiçbir kuralın olmadığı şiirler yazan Garipçilerin bu çıkışları kendilerinin de tahmin etmediği kadar bir ilgi görmüştü.  Böylece 1940’tan sonra Memleketçilik konularının yanı sıra,  evrendeki her şeyin şiirin ve edebiyatın konusudur anlayışı yerleşmeye başlamış,  moda olan memleketçilik anlayışına alternatif konular da şiire ve edebiyata girmeye başlamıştı.  I. Yeni şiiri ve değişen siyasi ve toplumsal gelişmeler, Atatürk’ün ölümü, Cumhuriyet idaresinin kurumsallaşmayı büyük ölçüde tamamlaması, II. Dünya savaşının çıkması ile Cumhuriyetin II. Dönemi 1940 yılında başlamış oldu.  II. Dünya savaşının sonuçlanması ile Dünya iki kutuplu bir hale gelmiş, Kore Savaşından sonra Türkiye Nato’ya girerek Batı Kulübünün üyesi olduğunu belli etmişti. Lakin Sovyetler boş durmuyor, Türkiye’deki Marksist ve Sosyalist görüşlere destek oluyordu. Nazım Hikmet, Sabahattin Ali,  Vala Nureddin gibi ilk kuşak Marksistler şiir ve edebiyatta pek çok taraftar bulacaktı.

1955 yılından sonra bombalanan şehirlerin harabeleri altında büyüyen ruh halleri bozuk Batılı yazar ve şairlerin oluşturdukları, Varoluşçuluk, Sürrealizim, Dadadizim gibi sanat akımları bu psikolojilere yakın duran şair ve yazarlarımızı da etkilemeye başlamıştı. Bu nedenle 1955 yılından sonra ortaya çıkan, anlamsızlığın, kuralsızlığın ve mantık dışılığın şiiri olan II. Yeni’nin kendiliğinden ortaya çıkmasını sağlamış ve bu ifade tarzı da Marksistler tarafından destek bularak dallanıp budaklanmıştı.

Edebiyatta ve şiirde bu gibi değişimler olurken 27 Mayıs 1960 İhtılaı, çok partili hayata geçişe vurulan ilk darbe olmuş, ülkemizde yeni bir dönem de başlamıştı.  Askeri bir darbe ile Demokrat Parti yıkılmış, ABD ve Batı eksenindeki devlet politikasına karşıt öğrenci hareketleri de ortaya çıkmaya başlamıştı.

Bu yıllarda devrimci sanat, sanat-toplum, sanat-politika kavramları şiddetle alevlendi. Marksist ve Sosyalist eğilimlere karşıt Türkçü, Turancı Milliyetçi bir kesit de tepki olarak ortaya çıktı. Edebiyat ve sanat artık siyasallaşmış, popüler şair ve yazar olmanın yolu, Türkçü, Devrimci veya İslamcı hareketlerden birisinin  sözcüsü olmakla mümkün olabilir bir hale dönüşmüştü.

1940 Kuşağı Garip şairlerinin anlayışları etkisini sürdürüyor, II. Yeni Hareketi daha agresif bir siyasallaşma ile etki alanının genişletiyordu.  Edebiyatçılar artık siyasi kimlikleri ile belirlenir olmuşlardı. Sanat siyasetin emrinde bir araç haline gelmiş oldu.

Böylece şairlerin ve ediplerin sanat anlayışları ile yöntemlerinden ziyade, kutupları önemli hale geldi. Hatta bu yaklaşım, heceli şiiri Türkçü, Turancı şairlerin, serbest şiiri ise Sosyalist şairlerin tercihi olan siyasi bir biçimsellik göstergesi haline getirmişti.  Hisarcılar şiir  tarzlarının dahi siyasete alet edilmesine tepki olarak hem heceli hem de serbest şiiri birlikte kullanmak ile şiir tarzlarının siyasi semboller haline getirilmesine bir  ölçüde en gel olmuşlardı.

 

1960 KUŞAĞI  TOPLUMCU VE ULUSCU ŞAİRLER


1960 Kuşağı, dünyayı değiştirme iddiasında olan  endilerine ulusalcı diyen, Toplumcu sanat anlayışını savunan şairler olmuşlardır. Bu tip 1960 Kuşağı toplumcu şairler şunlardır. Ahmet Arif, al A. Kadir , Hasan Hüseyin'le, Şükran Kurdakul bu kuşağın ilk şairleri arasında yer alır.

Turgay GÖNENÇ,  (1939), Prof. Dr. Afşar Timuçin,(1939), Eray Canberk (1940), Aydın Hatipoğlu (1940), Nurer Uğurlu (1940), Egemen Berköz (1941), ATAOL BEHRAMOĞLU (1942), Süreyya Berfe (1943),  Sennur Sezer  (1943), Güven Turan (1943), Özkan Mert (1944),  İsmet Özel (1944)


Bu dönemde, "II. Yeni" etkilerinden geçerek poetikalarını oluşturmaya çalışan şairler ise şunlardır: Kemal Özer (1935), Hilmi Yavuz (1936),Özdemir İnce   (1936). Kuşağın diğer şairleri: Ruşen Hakkı (1936), Kemal Burkay (1937), Metin DEMİRTAŞ,(1938), Metin Altıok (1941-1993), Mehmet Taner (1946), Nihat Behram (1946) gibi şairler olmuşlardır.

 

1960 KUŞAĞI GELENEKSELCİ MİLLİYETÇİ MUHAFAZAKÂR ŞAİRLER

Geleneksel Türk şiiridir ana kaynak. Divan, halk şiirinin yanı sıra modern şiir geleneğinin öncü şairleridir: YAHYA KEMAL,  Necip Fazıl,  Arif Nihat Asya, Ahmet Muhip DIRANAS, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cahit Kulebi,  Behçet Necatigil, ,... Öte yanıyla da Batı şiiri... 

1960'ların özgürleşme ortamında varolan; birikimi/sesiyle bugüne ulaşan 1960 Kuşağı şiiri/ ŞAİRLERi çağdaş Türk şiirinin oluşumunda önemli bir dönemeçtir. Yazın ve düşün yaşamımıza yenilikler getirmiş, yaşam-şiir-toplum ilişkisine farklı bir boyut kazandırmıştır... 

Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.

 BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya [email protected] 
          


 

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da