2000 ÖSS Türkçe Soruları
SON 15 YILIN TÜRKÇE SORULARI KATEGORİSİ İÇİN TIKLAYIN edebiyadvesanatakademisi.com/Edebiyatlar.aspx?id=26
1. Depremde
evde değildik. Eve gelince gördük ki dolaplar, kitaplıklar devrilmiş;
binlerce kitap yerlerde. Şimdi o kitaplar ne olacak? "Canını
kurtarmışsın, yetmez mi?" demeyin. Kitaplar da insanın canı gibi. Birine
bile zarar gelse içimden bir şeyler kopar.
Bu parçada geçen "içinden bir şeyler kopmak" sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Birdenbire aşırı heyecana kapılmak
B) Bedensel bir acı duymak
C) Yapabileceği bir şeyi yapamaz hale gelmek
D) İstediği gibi davranamadığı için rahatsız olmak
E) Bir olay karşısında derin bir üzüntü duymak
2. Maviyle yeşilin kucak kucağa olduğu Kanlıca, hep kıpır kıpır, hep hayat dolu ve hep kendi gibi kalmak istiyor.
Bu cümlede geçen "kendi gibi kalmayı istemek" sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sahip olduğu özellikleri koruma çabası içinde olmak
B) Önemli bir yer olduğunu kanıtlamaya çabalamak
C) Benzerlerinden farklı olmaya çalışmak
D) En iyi biçimde tanıtılmayı istemek
E) Canlılığını çevresine hissettirmek
3.
Bıkmadan, yorulmadan, yılgınlığa düşmeden, sürekli okumalıyız. Okurken
bir yandan, daha önce okuduklarımızdan belleğimizde kalan izin üzerini
örten tozu, kiri temizlemeli, bir yandan da bu izi derinleştirmeye
çalışmalıyız.
Bu parçada geçen "belleğimizde kalan izin üzerini örten tozu kiri temizlemek" sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Edinilmiş bilgilerin önemini anlamak
B) Doğruyu yanlıştan ayırmak
C) Gereksiz bilgilerle oyalanmamak
D) Unutulmaya yüz tutmuş bilgileri anımsamak
E) Yeniliklere açık olmaktan kaçınmamak
4. I. Zekânın, pek kolay kavranamayan çok karmaşık bir yapısı vardır.
II. Zekâ, doğuştan getirilen gücün, çevre olanaklarıyla işlenmesi sonucu oluşur.
III. Zekâ ne sadece kalıtsal ne de sadece çevresel etkenlerle açıklanabilir.
IV. Önce zekâyı tanımlamak, sonra da bu tanıma uygun bir ölçme aracı geliştirmek gerekir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve II.
B) I. ve IV.
C) II. ve III.
D) II. ve IV.
E) III. ve IV.
5. I. Yapılan her yanlış, daha iyi bir sistem oluşturmak için bir fırsattır.
II. Yaptıklarının bilincinde olmayanlar, yanlışlarını sürekli yinelerler.
III. Hiç yanlış yapılmaması, her şeyin kusursuz olduğu anlamına gelmez.
IV. Doğruya ulaşabilmek için yapılan yanlışlardan ders almasını bilmek gerekir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve II.
B) I. ve IV.
C) II. ve III.
D) II. ve IV.
E) III. ve IV.
6. (I)
Öykülerimdeki biçimsel ve içeriksel yenilikler salt kendi çabalarımın
ürünü değildir. (II) Onları oluştururken öyküyü öykü yapan bütün
geleneklerden ve yeniliklerden yararlanmaya çalışıyorum. (III) Olay,
konu, karakter, tip, durum, kesit, diyalog… (IV) Öyküyü oluşturan bütün
öğeler eşit ölçülerde girmeli öyküye diye düşünüyorum. (V) Öykünün
ağırlık merkezini yaymaya çalışarak bunlardan birinin, ötekinin önüne
çıkmasını engellemek istiyorum.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve II.
B) I. ve IV.
C) II. ve III.
D) II. ve IV.
E) IV. ve V.
7. Şiir
öylesine bir dilsel düzenlemedir ki sözcüklerinden biri çıkarılır ya da
birinin yeri değiştirilirse şiirin tüm büyüsü bozulur.
Bu cümlede anlatılmak istenenle aşağıdakilerden hangisi arasında anlamca yakınlık yoktur?
A) Şiirde her sözcük, bulunduğu yerde güzeldir.
B) Sözcük, şiirin en önemli öğesidir.
C) Şiirde dil, kendine özgü bir biçimde kullanılır.
D) Şiirin dili, seçilen imgelerin çeşitliliğiyle zenginleşir.
E) Şiirin güzelliği, sözcüklerin birbiriyle uyumundan gelir.
8. (I)
İhtiyar Adam ve Deniz, Ernest Hemingway’a Nobel Ödülü kazandıran
romanlarından biri. (II) Psikolojik yanı ağır basan ve sinemaya
uyarlanması neredeyse olanaksız görünen bu roman, ünlü bir yönetmence
sinemaya uyarlanmış. (III) Filmde, balıkçılıkla geçinen ihtiyar bir
adamın yaşamı, ilgi çekici bir biçimde anlatılmış. (IV) Uzun süredir
balık yakalayamayan ihtiyar adamın, son kez şansını denediğinde büyük
bir balık avlaması ve onu karaya çıkarmak için gösterdiği insanüstü çaba
izleyiciyi oldukça etkiliyor. (V) İhtiyar Adam ve Deniz, izlenmeye
değer en iyi filmlerden biri.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde öznellik yoktur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
9. (I)
Toroslar, Çukurova'nın bereketli topraklarını İç Anadolu'nun bozkırından
ayırır. (II) Çukurova'yı at nalı biçiminde kuşatmış bir duvardır sanki.
(III) Ovadan bakılınca çelikten dev bir testere ağzını andıran tepeler,
yaz kış ışıl ısıldır. (IV) Toroslar öylesine sarp ve yüksektir ki kolay
kolay geçilmez. (V) Tren bile Toroslar'ı geçerken tünelin birinden
çıkıp ötekine girer.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde benzetme yapılmıştır?
A) I. ve II.
B) I ve III
C) II. ve III.
D) II. ve IV.
E) IV. ve V.
10. (I)
Anadoluhisarı’nın bulunduğu bölgenin tarihi, eskiye dayanıyor. (II)
Kaynaklara göre, Anadoluhisarı, Boğaz'dan geçişleri kontrol etmek
amacıyla Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmış. (III) Yapılırken
kullanılan malzemeler arasında, Bizans yapılarından alınmış taşlar da
var. (IV) Bu durum, burada eski bir Zeus Tapınağı'nın bulunduğu
yolundaki düşünceleri daha da güçlendiriyor. (V) Boğaz'ın en dar
yerinde, Göksu Deresi kıyısında bulunan bu bölgenin, bugün olduğu gibi,
Osmanlı öncesinde de yerleşim alanı olarak kullanıldığı çeşitli
kaynaklarda belirtiliyor.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde belirtilenler “tahmin" niteliği taşımaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
11. (I)
Günlük yaşamımızda renklerin önemli bir rolü vardır. (II) Bu nedenle
renklerle ilgili pek çok bilimsel çalışma yapılmıştır, (III) Yapılan
araştırmalar göstermiştir ki soluk alışımız, kan basıncımız, renklere
bağlı olarak değişebilmektedir. (IV) Renklerden açık mavi, gevşetici ve
rahatlatıcı; koyu mavi, uyarıcıdır. (V) Bu da renklerin etki gücünün
birbirinden farklı olduğunu göstermektedir. (VI) Bu gerçeği göz önünde
bulunduran içmimarlar, ev içi ışık düzenlemelerinde renk öğesine özel
bir önem verirler.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisi, kendinden önceki cümlede belirtilen yargıyı örneklendirmektedir?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
12. (I)
Günü gününe pek uymaz bu kentin. (II) Bir bakarsın, yaz ortasında buz
kesmişsin; bir bakarsın, kasım ortasında ceket fazla gelmiş, (III) Geçen
eylül ayının son günü kente yağmur yağarken, kentin sırtını dayadığı
dağa kar yağıyordu. (IV) Ertesi gün ise mayıs sonu güneşine benzeyen,
pırıl pırıl bir hava… (V) Neredeyse tüm ekim ayı, böyle geçti. (VI) Oysa
daha güneyimizdeki bir başka kente çoktan kış gelmişti.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerden hangisi kendinden önceki cümlenin açıklaması durumundadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
13. (I)
Türk yazınının önemli yapıtlarından olan Dede Korkut öyküleri yeniden
okumada buluştu, (II) Öykülerin dili. özüne dokunulmadan sadeleştirildi.
(III) Dede Korkut öykülerinin üslubu ve dili. her şeyden önce, 13.-14.
yüzyıllarda konuşulan Oğuz Türkçesi'ne dayanmaktadır. (IV) Bu öykülerde
Türkçenin yüzlerce yıl önceki güzelliğini ve şiirselliğini tadacak,
kendi dil evreninizin sınırlarını genişleteceksiniz. (V) Bu güzel
öyküleri okudukça, Türk dünyasının görkemli ve zevkli serüvenlerini
tanıyacak; kültürümüzün zenginliğiyle övüneceksiniz.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde, söz konusu öykülerin okurlara sağlayacağı yararlardan söz edilmiştir?
A) I. ve II.
B) II. ve III.
C) III. ve IV.
D) III. ve V.
E) IV. ve V.
14. (I)
Karagöz'ün yaşamımızdaki yeri için: "Bitti." deniyor. (II) Bu doğru
değil, (III) Karagöz, 14. yüzyıldan beri kendini sürekli yenileyerek
bugünlere gelmiştir. (IV) Onda, edebiyat, müzik kısaca güzel sanatlar
adına ne biliyorsak, hepsi vardır. (V) Dini bakımdan bakarsanız,
tasavvuf vardır onda. (VI) Böyle bir sanatı nasıl yok etmeye çalışırız?
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde, I. cümlede belirtilene karşı çıkışın gerekçelerine yer verilmiştir?
A) II., III., IV.
B) II., IV., V.
C) III., IV., V.
D) III., V., VI.
E) IV., V., VI.
15. Bir
öykünün, yer aldığı kitaba adını verebilmesi için kitaptaki öteki
öyküler arasında seçkinlik kazanması gerekir. (I) Okuduğum son öykü de
bu türden. (II) Olay yine parçalı, kişilerin ağzından tek tek
anlatılıyor, (lll) Her anlatıcı konunun bir yönünü tamamlıyor. (IV)
Kişiler öylesine doğal, içten konuşturuluyor ki hemen her kişi
benliğinize girerek sizi zenginleştiriyor. (V)
Düşüncenin
akışına göre, "Böylece siz de öykünün bir parçası oluyorsunuz;'
cümlesinin yukarıdaki parçada numaralanmış yerlerden hangisine
getirilmesi uygun olur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
16. Dünyada neler olup bittiğini böylesine iyi bilen (I)(,) okuma (II)(,) çalışma gücü yüksek (III)(,) oldukça bilgili bu genç (IV)(,) insanın kullandığı sözcüklere (V)(,) alışık olmadığımız yeni anlamlar kattığını görüyorum.
Yukarıdaki cümlede, numaralanmış virgüllerden (,) hangisinin yeri değiştirilirse anlam karışıklığı giderilmiş olur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
17. Anıları
yazmanın belli bir çağı var mıdır ( ) Genellikle yaşlılık dönemi
gösterilir bu çağ için ( ) Çünkü yaşlılığın bir belirtisi de kişinin
gözlerini geleceğe değil, geçmişe çevirmiş olmasıdır. Bir yazarın ( )
"Gençler umutlarla, yaşlılar anılana yaşar." sözü de bu görüşü destekler
( )
Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (?) (…) (!) (.)
B) (?) (.) (:) (.)
C) (!) (.) (;) (…)
D) (…) (…) (;) (.)
E) (?) (!) (.) (…)
18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Art arda yaşadığımız sıkıntılar, doğruyla yanlışı ayırtetmemizi sağladı.
B) Onu gördükten sonra kendi durumuna şükretti.
C) "O ana kadar sesimi çıkarmadım, sabrettim; ama daha fazla dayanamadım." dedi.
D) Azmetti; karşılaştığı bütün engelleri yenerek amacına ulaştı.
E) Böylesine güzel bir günde bana hayatı zehretti.
19. I. Teyzelerin dün sinemaya gittiler.
II. Çiçeklerine yazın bolca su vermelisin.
III. Kalemlerini başka kutuya yerleştirdi.
IV. Ceketlerimizi dolaba astım.
V. Evleri bize çok yakındır.
Yukarıdaki
cümlelerin hangilerindeki altı çizili sözcüklerin aldığı ekler, onlara
hem ikinci, hem de üçüncü tekil kişiye ait olma anlamı katmıştır?
A) I. ve II.
B) I. ve V.
C) II. ve III.
D) III. ve IV.
E) IV. ve V.
20. Türemiş sıfatlar, adlarla fiillerin kök ya da gövdelerine yapım ekleri getirilerek oluşturulur.
Aşağıdaki atasözlerinin hangisinde bu yolla yapılmış bir sıfat vardır?
A) Güneş balçıkla sıvanmaz.
B) Korkunun ecele faydası yoktur.
C) Her ağacın meyvesi olmaz.
D) Mızrak çuvala sığmaz.
E) İşleyen demir pas tutmaz.
21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru özneyi buldurmaya yöneliktir?
A) Beni mi aradılar?
B) Aşağı mı ineceğiz?
C) Dün mü geldiniz?
D) Yağmur mu yağıyor?
E) Çok mu yoruldun?
22. Aşağıdaki cümlelerden hangisi, öğelerinin sayısı bakımından ötekilerden farklıdır?
A) Altmış yıllık arkadaşımdı.
B) Sabırlı ve titiz bir araştırmacıydı.
C) Bütün gün kitaplarıyla baş başaydı.
D) Seçkin bilim adamlarımızdan biriydi.
E) Herkesi duygulandıran, soylu bir davranıştı.
23. Yeniden
baktım "Başaklar tablosuna. Belli ki rüzgâr var, başaklar eğilmiş.
Başakların kimisi yanındakine yaslanmış, kimisi baş başa vermiş.
Kırılacak gibi büküleni de usulca eğileni de var. Dimdik duran başak
görünmüyor hiç.
Bu parçada aşağıdaki cümle türlerinden hangisi yoktur?
A) Ad (isim) cümlesi
B) Eksiltili cümle
C) Sıralı cümle
D) Bileşik cümle
E) Basit cümle
24. Fiyatlar çok pahalı olduğu için satışlar çok durgun.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunu gidermek için aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?
A) "çok" sözcükleri atılmalı
B) "durgun" yerine "az" sözcüğü getirilmeli
C) "olduğu için" yerine "olduğundan" sözcüğü getirilmeli
D) "satışlar yerine "alışveriş" sözcüğü getirilmeli
E) "pahalı" yerine "yüksek" sözcüğü getirilmeli
25. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Bu konuda nasıl bir çalışma yapılması gerektiği uzmanlarca tartışılacak.
B) Olaydan büyük bir üzüntü duyduğunu, suçluların cezalandırılmasını istedi.
C) Yeni binaların ne zaman hizmete açılacağını, basın aracılığıyla duyuracaklarını belirtti.
D) Sorunlara sağduyuyla yaklaşmanın, onların çözümünü kolaylaştıracağı sonucuna varıldı.
E) Bölgede, kış mevsiminin uzun sürmesi nedeniyle alınması gerekli önlemler yetkililere bildirildi.
26. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Ozan, 1940 yıllarında yeni şiirimizin başta gelen adlarından biriydi.
B) O,1946 yılında düzenlenen bir yarışmada birinci olmuştu.
C) Aradan yıllar geçmesine karşın şiir anlayışında bir değişiklik olmadı.
D) Onun ilgi çekici yanlarından biri de konuları abartarak anlatmasıdır.
E) Toplumsal ve bireysel olaylara, yan tutmadan bakar.
27. Yaptıklarını kendi ağzıyla itiraf etti.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?
A) Yüklemin III. tekil kişili olmasından
B) Nesnenin çoğul eki almasından
C) Gereksiz söz kullanılmasından
D) Yüklemin di'li geçmiş zamanlı olmasından
E) Nesnenin yanlış yerde kullanılmasından
28. O kurumda eğitim görmüş herkes, saygılı, hoşgörülü ve esnek olmak gibi çok önemli erdemler kazanmışlardır.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?
A) Gereksiz yere sıfat kullanılmasından
B) Gereksiz yere bağlaç kullanılmasından
C) Yükleme ekfiil getirilmesinden
D) Öznenin sözcük öbeği olmasından
E) Özne-yüklem uyuşmazlığından
29. Aşağıdakilerin hangisinde verilen dizelerde düşsel öğeler yoktur?
A) Bir tren gelir her gün bu saatte
Aralıksız öter düdüğü
B) Yağmur ana, yeşil yünden
Örmüş tarlanın hırkasını
C) Bir rüzgâr esiyor dağlardan ovaya doğru
Okşayarak ağaçları, otları
D) Tanı beni, her mektupta yumak yumak
Rüzgârla pullayıp gönderdiğim bulut
E) Sesin gömlek yerine asılı balkonumda
Her zaman yıkanmış, her zaman ıslak
30. Eylülde
Kaçkarlar'ın çevresinde "kestane karası fırtınası” gelip çatar.
Kestanelerin dökülme zamanıdır artık. Yöre insanı için kestanenin hem
meyvesi, hem de kerestesi çok değerlidir. Çünkü evlerin özellikle dış
cephesi bu ağaçtan yapılır. Rüzgârlar vadilerde uğuldamaya, yapraklar
dökülmeye başlamıştır bugünlerde. Karın habercisi olan "karakuş"
birazdan pencerenin pervazına tüner. Derinden kurt sesleri gelir. Orman
tüm yaşamıyla hazırdır uzun ve beyaz kışa.
Bu parçanın anlatımında, aşağıdakilerin hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır?
A) Karşılaştırma, tanımlama, öyküleme
B) Açıklama, öyküleme, betimleme
C) Tartışma, karşılaştırma, öyküleme
D) Tanımlama, örnek gösterme, betimleme
E) Açıklama, tartışma, örnek gösterme
31. Japongülleri,
her sabah yüzlerce çiçekle ala boyanırdı. Dil büyüklüğünde beş
yapraktan oluşan çiçeklerin tomurcukları sabahları hızla açılır,
akşamları aynı hızla kapanırdı. Solan çiçekler, bir sonraki gün ağacın
altındaki toprağa kızılımsı bir ölüm damgası vururdu. Bu hızlı değişim,
beni hüzünlendirir, içimi karartırdı.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Söz sanatlarına başvurma
B) Gözlem gücünden yararlanma
C) Olayları oluş sırasına göre anlatma
D) Deyimlere başvurarak anlatımı güçlendirme
E) Söylenenleri, örneklerle zenginleştirme
32. (I)
Rize'nin Pazar ilçesinde, Verçenik Yaylası'na gidecek minibüse
bindiğimizde, uzun süren otobüs yolculuğunun yorgunluğunu unutmuştuk.
(II) Yaklaşık beş saat süren minibüs yolculuğundan sonra,
kararlaştırılan buluşma noktasına ulaştık. (III) Oradakilerle hoşbeşten
sonra çadırları kurduk; sırt çantalarımızı boşalttık. (IV) İlk günler
için getirilen taze yiyeceklerle, hemen küçük bir ziyafet sofrası kurduk
kendimize. (V) Geceleri fark ettik ki gökyüzü burada her zaman
yıldızlarla doluydu. (VI) Hemen her gece yıldızlara bakarak düşler
kuruyorduk.
Yukarıdaki parça iki paragrafa bölünmek istense, ikinci paragrafın kaçıncı cümleyle başlaması uygun olur?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
33. (I)
Umarım siz benden çok daha fazla yaşarsınız; ama bu yaşlara gelince
insanda yaşlılığın farklı bir etkisi oluyor. (II) Yeni bir işe başlarken
endişeleniyorsunuz, bitirebilir miyim diye. (III) İtiraf edeyim ki
"Köleler ve Tutkulara başlarken bu endişeyi yaşadım. (IV) Romanda her
konu, yazılış süresini kendi belirliyor. (V) Hiçbir kitabımın üzerinde
bu kadar yoğun çalıştığımı söyleyemem. (VI) Tam bir ağır işçi gibi sabah
8.30'dan akşam 20.00'ye kadar… (VII) Böylesine yoğun çalışmama karşın,
kitabı tamamlamam iki yılımı aldı.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
34. Savaşa
gidecek askerlerin omzunda gördüğümüz torbalara benzer bir torba da
bizim evde hazırlandı. Gerçi babam daha askere çağrılmamıştı; ama
çağrılacağı günün pek uzak olmadığını hepimiz biliyorduk. Bu nedenle
annem ona, dikişteki bütün becerisini göstererek, kaba patiskadan bir
torba dikti. Sanırım dikerken kendi kalbini de içine koydu. Çünkü babam
aramızdan ayrıldıktan sonra, annemin bir kalp taşıdığını gösteren bütün
izler kalkmıştı ortadan.
Bu parçada sözü edilen anneyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Çevresindekilerden hiçbir destek görmüyor.
B) Eşinin gidişinden sonra acıma ve sevme duygularını yitiriyor.
C) Çocuklarıyla birlikte geçim sıkıntısına düşüyor.
D) Savaşın, çocuklarının iç dünyasını etkileyeceğine inanıyor.
E) Savaşa karşı büyük bir öfke duyuyor.
35.
Lisede öğrenciyken, elli yaşında biri ölünce, eh zamanı gelmiş de ölmüş,
diye düşünürdüm. Altmışında biri ölmüşse sanki ölümü biraz gecikmiş
gibi gelirdi bana. Hele yetmişindekiler… Yalnızca yirmi, otuz yaşlarında
ölenlere acırdım. Bu acımasızlığım, hainliğimden gelmiyordu; öyleyse
neden?
Bu parçanın son cümlesindeki sorunun yanıtı aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Ömre yönelik değerlendirmelerin yaşla birlikte değişmesinden
B) Olgun insanın, kimsenin kötülüğünü istememesinden
C) İnsanların giderek daha merhametli olmasından
D) İnsanın, yaşlanınca doğruları yanlışlardan daha iyi ayırabilmesinden
E) Yaşlandıkça düşünceleri değiştirmenin zorlaşmasından
36.
İster olay öyküsü olsun, isterse durum öyküsü; benim öyküm, okunduktan
sonra belleklerden uçup gitmemeli. Konusuyla, özüyle, diliyle, biçimsel
ustalıklarıyla okuru kuşatmalı. Kişi, öyküyü okuyup bitirdikten sonra
değişmeli. Yıllar sonra o öykünün anımsanan, insanı etkileyen bir yanı
bulunmalı. Sait Faik'in "Hişt Hişt" adlı öyküsü, lirizmi ve
şiirselliğiyle, Sabahattin Ali'nin "Değirmen" adlı öyküsü iletisiyle
böyle değil mi?
Böyle diyen bir kişiye göre öykünün temel niteliği nedir?
A) Ünlü öykücülerin yazdıklarını düşündürmesi
B) Belirli bir olay ya da durumdan yola çıkması
C) Bilinen, somut gerçeklere dayanması
D) Okurları, unutamayacakları biçimde etkilemesi
E) Çelişkilere dayalı bir yapısının olması
37.
Anadili öğretimini Türkçenin söz değerlerine dayandırmak gerekir. Yıldız
yerine "star", gösteri yerine "şov" gibi yabancı sözcükleri kullanır;
sürekli olarak, anlamını bilmediğimiz Arapça sözcükleri yinelersek
çocukların söz dağarcığı karmaşık bir hal alır. Bundan da öte sözcükler
açık ve aydınlık bir anlam kazanamaz. Çocuklarımız arasından
sanatçıların, bilim adamlarının çıkmasını daha başlangıçta engellemiş
oluruz. Çünkü bilgin ya da sanatçı, bulgu ve yargılarını, gözlem ve
deneyimlerini, anadilinin kavramları üzerine kurar. Kavramlar açısından
duruluk kazanmamış bir zihin, açık seçik düşünemeyeceğinden, bir buluş
ya da yapıt ortaya koyamaz.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Söz dağarcığının konuşma gücünü etkilediği
B) Dil eğitiminin toplumsal gelişme açısından önemli olduğu
C) Yaratıcılığın önkoşulunun yüksek düzeyde bir eğitim görmek olduğu
D) Kimi sözcüklerin anlamda bulanıklığa yol açtığı
E) Anadilini iyi bilmemenin yaratıcılığı engellediği
38.
Genel anlamda insan düşüncesinin ürettiği değerlerin tümünü iki ana
kümeye ayırabiliriz. Bunlardan ilki maddi kültürdür. Maddi kültür,
insanoğlunun doğaya egemen olmak için yaptığı tüm araç ve gereçler ile
bunları kullanma bilgisidir. İkincisi ise yaşamı düzenlemek,
zenginleştirmek, korumak için konulmuş kurallar dizgesi olan manevi
kültürdür. Bu iki kültür, birbirinden ayrılmamalıdır. Böyle bir
yaklaşım, kültürü daha anlamlı ve yararlı kılar.
Bu parçada kültürle ilgili olarak vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir bütün olarak ele alınması gerektiği
B) Kişiden kişiye değişen boyutlarının olduğu
C) Toplumsal değerlerin önemli bir yer tuttuğu
D) Kişiliklerin oluşumunda etkili olduğu
E) Toplumsal yaşayışı belirlediği
39. Ozanları,
yaşadıklarını, duyduklarını yazan kişiler diye tanımlamak yanlıştır.
Sözgelimi Cahit Sıtkı, yaşadıklarını, duyduklarını yazan bir ozan olarak
bilinir. Oysa ölüm acısını tatmamış, yaşamamıştır. Bununla birlikte,
sık sık ölümden duyulan acıyı işlemiştir. Onunla yıllarca arkadaşlık
yaptım. Bir gün bile ölüm sözcüğünü işitmedim ondan. Ölmüş bir sevdiği
de yoktu yanılmıyorsam. Ölüm yalnızca bir temaydı onun için.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her ozanın şiiri, belirli konuları içerir.
B) Ozanların, şiirleriyle yaşantıları arasında ilişki olmayabilir.
C) Her ozanın, şiir evreni aynı zenginlikte değildir.
D) Şiirin etki gücü, okuyucuyu duygulandırmasıyla ölçülür.
E) Hiçbir ozan, duygulanmadan şiirini oluşturamaz.
40. İnsanın
doğayla savaşımında korkunun rolü yadsınamaz. Önemli olan, bu insanca
duyguyu iyi değerlendirebilmektir. Nasıl ki kullanılması bilinmeyen bir
silah bazen gen tepip büyük zararlara yol açabiliyorsa, korku da denetim
altında tutulmayıp kendi başına bırakılırsa sonuç hiç kimse için iyi
olmaz. Korkalım; ama neden, niçin korktuğumuzu bilelim. Korkuya yenilme
kaygısının tutsağı olmayalım.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) Korkuyla birlikte yaşamayı öğrenelim.
B) Korkudan, uygun biçimde yararlanmaya çalışalım.
C) Korkunun, toplumu değişik yönlerden etkilediğini unutmayalım.
D) Korkuyu bir engel değil, bir araç olarak görelim.
E) Korkumuzun nedenini öğrenip ona göre davranalım.
41. Hayır.
Sanatçı, sanatçıdır. İşini doğru yapan, ne yapmak istediğini iyi bilen
bin, her ortamda saygı görüyor. Türkiye'de de, dünyanın her yerinden de.
Kadın ya da erkek, fark etmiyor.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olamaz?
A) Yurtdışında sanatçı olarak yaşamanın zorlukları var mıdır?
B) Kadın yönetmen olmak güçlük doğurur mu?
C) Yurtiçinde sanatçı olmakla yurtdışında sanatçı olmanın farkları var mıdır?
D) Sanatçı olarak ilgi görmek koşullara göre değişir mi?
E) Saygı gören bir sanatçı olmak için bazı niteliklere sahip olmak gerekiyor mu?
42.
Ödüllerin, her şeyden önce, genç yazarların tanınmasında, geniş
kitlelere ulaşmasında çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Elli yıl
öncesine kadar Türkiye'de edebiyat ödülü yoktu. Bugün ise çok sayıda,
belki de gereğinden çok ödül var. Ödüllerin sayıca artması onlara
verilen önemi azaltıyor. Ayrıca bu ödüllerin bir bölümü tek bir yazınsal
türe özgü. Oysa bütün türleri kapsayan ve her yıl düzenli olarak
verilen ödüller edebiyat dünyasında daha büyük önem taşıyor. Ödülün
değerini bulmasını sağlayan en önemli öğe de seçici kurulunun aynı
kalması. Böylece, yapılan değerlendirmeyle ilgili bir ölçüt, ortak bir
beğeni oluşuyor.
Bu parçada ödüllerle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Niçin önemli olduğuna
B) Kimilerinin belirli sınırlar içinde kaldığına
C) Sayısı çoğaldıkça önemini yitirdiğine
D) Yazarlara maddi destek sağlama işlevi olduğuna
E) Yerleşmiş olanların önem taşıdığına
43.
Yetkin insan, bilgilenme, bilinçlenme yoluyla aydınlanmanın ışığından
geçmiş insandır. Soran, sorgulayan, aydınlığı arayan bir kişiliği vardır
onun. Bu tür bir kişilik kumaşının dokunduğu tezgâhın bir adı da
eleştirel okumadır. Eleştirel okuma kişiyi bilinçlendirir. Bu yolla
bilinçlenmiş kişinin nitelikleri arasında ise okuduklarını yargılama ve
onlardan kendine özgü sonuçlar çıkarma başta gelir.
Bu parçada, eleştirel okumanın hangi yönü üzerinde durulmamıştır?
A) Yaradı bir okuma yöntemi olduğu
B) Yol gösterici bir işlevinin bulunduğu
C) Okullarda kazandırılması gerekli bir beceri olduğu
D) Yorumlama gücünü geliştirdiği
E) Kişiye, değerlendirme yetisi kazandırdığı
44. Sahnenin
tozunu ilk yuttuğunda çocuk denecek yaşlardaydı ve o günden bu yana
inmedi sahneden. Oyunculuk dışında oyun yazarlığı, yönetmenlik,
çevirmenlik gibi uğraşlarla da ilgilendi. Tiyatro dünyamızın en
kıdemlilerinden, en renkli kişiliklerinden biri olan, seyircisiyle
müthiş bir iletişim kurabilen bu yetenekli sanatçının ilgi alanı
tiyatroyla da sınırlı kalmıyor. Güncel konular üzerine yazdığı
yazılarıyla, düşüncelerini, eleştirilerini okurlarla paylaşıyor. O, aynı
zamanda bir konuşma, bir anlatım ustası; anlatanla dinleyeni, oyuncuyla
seyirciyi bir araya getiren bir usta.
Bu parçaya göre söz konusu sanatçıyla ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine varılamaz?
A) Okuru incitici konuları işlemekten kaçınır.
B) İzleyicisini etkiler, onlarla bütünleşir.
C) Dilin olanaklarından çok iyi yararlanır.
D) Oyunculuk dışındaki işlerle de ilgilenir.
E) Mesleğinde çok başarılıdır.
45.
Yazar, dili, ses, biçim, anlam özellikleriyle iyi bilen ve kullanan
kişidir. Bu anlamda dile yeni kavramlar, kalıplar, sözcükler
kazandırabilir. Gerçekte hiçbir yazar, bakalım bu romandan, bu öykü ya
da şiirden dilciler kaç kural çıkaracak, diye yazmaz. Yazamaz; ama
yazdıklarıyla dile yeni sözcükler katar. Dili işlerken yalnızca dilciye
değil, edebiyat tarihçisine, toplumbilimcilere, başka araştırmacılara da
malzeme yaratır.
Bu parçadan, yazarlarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Dilin söz varlığını geliştirdikleri
B) Dilin anlatım olanaklarını genişlettikleri
C) Yapıtlarıyla, yeni çalışmalara olanak hazırladıkları
D) Dil konusunda, geniş bir bilgiye sahip oldukları
E) Dile kazandırdıklarıma kalıcı olmaya çalıştıkları
CEVAP ANAHTARI
1-E 2-A 3-D 4-C 5-B 6-E 7-D 8-A 9-C 10-D 11-C 12-A 13-E 14-C 15-E 16-D 17-B 18-A 19-C 20-E 21-D 22-C 23-B 24-E 25-B 26-A 27-C 28-E 29-A 30-B 31-E 32-D 33-C 34-B 35-A 36-D 37-E 38-A 39-B 40-C 41-E 42-D 43-C 44-A 45-E
İLGİLİ KATEGORİLER İÇİN TIKLAYIN
Yazım İmla Kelime: ( Kategorisi ) /Edebiyatlar.aspx?id=3
Anlam Anlatım, Cümle ( Kategorimiz) Edebiyatlar.aspx?id=7
Yazı Türleri: ( Kategorimiz ) /Edebiyatlar.aspx?id=5
İSLAMİYET ÖNCESİ DÖNEM. /Edebiyatlar.aspx?id=8
DİVAN ŞİİRİ VE ŞAİRLERİ /Edebiyatlar.aspx?id=15
TANZİMAR DÖNEMİ /Edebiyatlar.aspx?id=17
SERVETİ FÜNUN FECRİ ATİ /Edebiyatlar.aspx?id=18
MİLLİ EDEBİYAT VE MİLLİ MÜCADELE /Edebiyatlar.aspx?id=19
CUMHURİYET DÖNEMİ ŞAİRLER /Edebiyatlar.aspx?id=20
http:CUMHURİYET DÖNEMİ YAZARLAR /Edebiyatlar.aspx?id=22
Türkçe'nin Kelime Türetme ve Anlam Karşılama Yöntemleri
Düşünceyi Geliştirme: Tanımlama,Örnekleme,Karşılaştırma...
Paragraf : Tanımı, Yapısı, Türleri, Konusu ve Anafikri