21. Yüzyıl Dünyası

09.02.2019

21. yüzyılın en büyük acılarından birine değinmek istiyorum bu yazıda. Sevgisizlik. Herkesin kendi hayatının temposuna düşerek günden güne daha da bencilleştiği ve haddi hesabı olmayan egolarını tatmin etme güdüsüyle adeta avını gözleyen akbabalara dönüştüğü bir dönemdeyiz. Peki avını gözleyen akbaba tabirini kullanarak ne anlatmak istiyorum ? Şimdi size birini tarif edeceğim. Yaptığınız küçük bir yanlışı bile yüzünüze vuran, kusurlarınızla alay ederek sizi ulu orta yerde küçük düşüren, açıklarınızı arayan, iflah olmaz bir istekle gücü isteyen ve herkese yukarıdan bakan biri. Tanıyor musunuz ? Mutlaka tanıyorsunuzdur ya da bu özelliklerden en az birine sahip biriyle karşılaşmışsınızdır. Ne kadar kötü ne kadar içler acısı bir durum öyle değil mi? 
    Kimse kimseye tahammül edemez oldu . Önce sevmeyi unuttuk sonra da sevilmeyi. İşte bundandır hep geçmişe olan özlemimiz. Gün geçtikçe daha çok sevgisizleşiyor ve sevildiğimiz, sevdiğimiz zamanlara özlem duyuyoruz. Bu yüzdendir birbirimizle bitmek bilmeyen kavgalarımız. 
   Peki sanıyor musunuz ki karşısındakini küçük düşürerek kendini öven kişi gerçekten kendini övüyor, seviyor?  Bu durumda insan, insanları sevmezken kendini nasıl sever ki?  Herkese olan saygısını yitirmişken nasıl kendisine saygı duyar? Sevemez, duyamaz. 
   O kadar fena bir zincirdeyiz ki her halkası boynumuza ip geçirmekle eş değer tehlike arz ediyor. 
  Dünyada yaşayan son hoşgörülü ve sevgili insan da öldüğü zaman işte o zaman başlayacak kıyamet. Umutla, amaçla, sevgi, saygı, istek ve hayallerle milyonlarca yıl varlığını sürdüren bu gezegenin sonunu bizlerin bitmek bilmeyen ego kavgaları, güç savaşları getirecek. "Aman ne kötü, negatif bir düşünce!" diyerek kestirip atmadan acilen farkına varılması gereken bir gerçek. Gelin bu gerçeği değiştirelim ve kararmış hayatlarımıza ana rahmine düştüğümüz anda bize bahşedilen sevgi tohumlarını yeniden ekelim. 
    Sevgiyle kalın.  

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar