Action-painting Soyutlama

22.08.2016

Action-painting Jestle Soyutlama 
 

 Eylem Resmi

 

Modern sanat, genellikle 1880'lerin izlenimcilerinden (empresyonistler) 1960-70'lere kadar devam ettiği kabul edilen sanat döneminde ortaya çıkmış olan sanat akımlarından birisidir.

“Sanatta modernizmin temelleri, ressamların dünyayı gördükleri gibi temsil etmeyi bırakmalarıyla atılmıştır. Temsil, temel sorun haline gelmiş; sanat kendi kendisini konu haline getirmeye başlamıştı.” [1]

Clement Greenberg de 1960'ta yazdığı "Modernist resim" adlı makalesinde:  “  modernizmin özünün, disiplinlerin kendilerine has yöntemlerini, disiplinin kendisini eleştirmek için kullanmak olduğunu; bundaki amacın da o disiplini geliştirmek ve önemini artırmak “  olduğunu söyler. Örneğin, ilk modernist filozof olarak kabul edilen Immanuel Kant,  ‘felsefeyi daha fazla bilgi edinmek için değil, bilginin nasıl mümkün olduğunu sorgulamak ‘ için kullanmıştır. Modernist ressam, Manet'dir. Manet ve empresyonistler, üzerine resim yaptıkları yüzeyde boya, tuval vb. malzemelerin özelliklerini ve geçtikleri süreçleri saklamamış, aksine öne çıkarmışlar; sonrasında Cezanne eserlerini tuvalin dikdörtgen şeklini göz önüne alarak tasarlamıştır. Böylece doğadaki görüntülerin taklidi yavaş yavaş bırakılmış, temsil ikinci plana atılmıştır. Modern resimde bu şekilde gelinen en son nokta, bir heykel akımı olarak başlayan Minimalizmin etkisiyle yapılan, insan elinin izlerini tümden kaldırarak dümdüz tek renge boyanan, böylelikle içerikten arındırılmaları amaçlanan tuvallerdir.” 

Bu resim anlayışı Hareket resmi, boyanın tuval üzerine döküldüğü veya atıldığı resim yapma tekniği olarak kabul görmüştür. (Action-painting/Jestle Soyutlama)  Amerika’da doğan sanatta 2. soyutlama dalgasıdır. Action-painting/ Resimde hareketin yerine önem verir, çünkü resmin özüne, saf haline, derin kaynaklarını keşfetmeye çalışır ki burada da elin hareketi, fiziksel bir durum yatar. 

Bu resim akımı soyut sanat anlayışlarından ve modernist düşüncelerden doğan bir resim akımıdır.  Action painting, bazen jest soyutlaması anlamına gelen "gestural abstraction" olarak da adlandırılmaktadır.  “Action painting terimi, ilk kez Amerikalı eleştirmen Harold Rosenberg tarafından 1952 yılında kullanıldı. Terim, kullanımının ardından New York Okulu eleştirmenlerinin estetik perspektifinin yönünü değiştirici bir etkide bulundu. Jackson Pollock, Williem de Kooning gibi abstract ekspresyonistler (soyut dışavurumcular) resim hakkındaki görüşlerini açık biçimde dile getirmeye başladılar ve Clement Greenberg gibi eleştirmenlerden destek gördüler. Greenberg, action painting sanatçılarının çalışmalarım onların varoluşsal mücadelesi olarak değerlendirdi.”  [2] Action-painting / Jestle Soyutlama terimi Amerikalı eleştirmen H. Rosenberg,  J. Pollock'ın resim yapma tutumunu tanımlamak için kullanmıştı.

Bu sanat anlayışında soyut dışavurumculuk ile atılan adım ileri götürülerek resim objesi arka plana itilmiş, hareket öne çıkmıştır.

Aksiyon resmi (Jestle soyutlama), resim yüzeyine anında ve dikkatsizce dökülen, damlatılan veya sürülen boya yoluyla fiziksel hareketi vurgulayan bir resim üslubudur. 1940'lar ile 1960'lar arasında yaygınlaşmış,  soyut dışavurumculuk ile yakından ilgili bir resim anlayışı olarak görülmüş, hatta zaman zaman aynı anlamda da kullanılmıştır.  Bir Fransız resim akımı olan Tachisme ile de yakından ilgilidir.

Bu resim akımı da figürden uzaklaşarak objeleri temsil yerine objelerini nesnelerin veya ressamın hareketlerini temsil eden soyut bir resim akımıdır.  İçerikten arındırılmış resim akımlarından biri olarak tuval üzerinde ani olarak yapılan hareketlerin kendisini değil sonucunu örnekleyen bir resim anlayışı olarak gelişti.

1947 yılında Pollock, yere serilen büyük boyutlu tuvaller üzerine, tenekelerdeki boyaları dökerek, damlatarak, akıtarak resimler yapıyordu. Pollock, bu resimler ve resimler üzerindeki lekeleri, sanatçının hareketlerinin göstergesi olarak düşünüyordu. Bu resimlerin temsil ressamın resimleri yaparken yaptığı hareketleri temsil eden ürünler olarak lanse etti. Pollock, bu resimlerini bir yıl boyunca sergilemişti. Eleştirmenler, bu sanatı sarsıcı olarak nitelendirdiler.  Bu eleştirmenler arasında olan Amerikalı eleştirmen H. Rosenberg ,  Pollock’un yaptığı bu resim anlayışını adlandırmak için (Action-painting/Jestle Soyutlama) terimini kullanmıştı.

Pollock’un açtığı bu sergiden sonra Yves Klein, Mark Tobey gibi birçok genç ressam bu şekilde resim yapmayı seçtiler. Biraz da abartarak “Bu ressamlar, boyayı tuvale fırlatmak, vücudu boyanmış çıplakları tuval üzerinde yuvarlamak, boya dolu poşetlere nişan alıp patlatmak ya da bisikletle boyaların üzerinde hareket etmek gibi yöntemleri kullanarak resim yaptılar.”  [3]

Action painting'in en önemli özelliği resmin önceden tasarlanmamış olmaması, sanatçının kendiliğinden ve o anlarda oluşturduğu resim yapma eylemlerinden oluşan hareketlerin soncunda ortaya çıkan bir ürün olmasıdır.  Bu sanat akımı sanatçının resim yapmak için yaptığı her türlü ön hazırlığı reddeden bir anlayışla, ressamın resim yaparken yaptığı veya yapacağı, her türlü el kol hareketinin, damlatma, serpme, sürme, akıtma vb eylemlerinin rastgele ve anlık olarak uygulanmasını yaptırın özü olarak anlıyordu.  Ortaya çıkan ürün boyaların serpilmesi, damlatılması, püskürtülmesi, akıtılması neticesinde oluşan ve sanatçının hareketlerini temsil eden hareketlerinin sonucu oluyordu. Bu ressamlara ve Özellikle Pollock’a göre “ resim yapmak için yapılan ön hazırlıklar, figür yapma isteği, soyut resim yapma isteği, biçim ve renk düzenleme arzusu sanatçının yaratıcılığını önlüyordu. Resmin özü, resim yapma eylemlerinin doğrudan doğruya resmin üzerine yansıtılmasından oluşmalıydı. “ [4] Resim ressamın el kol hareketlerinden doğmalıdır. Bu hareketler resmin üzerinde dönüşü olmayan bir otomatizm olarak yansır.

Action-painting ‘in kuramcısı ve ilk uygulayıcısı olan Pallock’un hayatı ve resim yapma anlayışı filmlere de konu olmuştur. Bu filmlerdeki resim yapma sahneleri ile Pallock’un resim yapma anlayışı arasında önemli bir benzerlik vardır.  Pallock “önce tuval bezini yere yayar, eline boya kutularını alıp bir sopayla boyaları tuvale saçar, kendinden geçercesine yoruluncaya, ‘bitti artık’ deyinceye kadar sürdürür, sonuç da bir tür soyut resim olur.  Yapıtını resmin karşısında durarak değil, çevresinde dönerek, içine girerek yaratır.   New York Okulu akımının öncüsü bu sanatçının hayatı, “Ed Harris”in hem yönetip hem oynadığı “Pollock” adlı filmin konusu olmuştur. [5]

Bu tür resimler klasik figür çizimleri veya boyama yöntemleriyle değil, boyanın tuval üzerine püskürtülmesi, damlatılması, serpilmesi, boyaların tuvale fırlatılması, ani fırça darbeleri ile boyanması vs. gibi eylemlerle oluşturulur. Ortaya bir figür değil resim yapma eylemlerini oluşturacak olan refleks hareketlerin boya izleri ve farklı boylarla yapılan farklı refleks veya hareketlerin boyama eyleminden oluşan sonuçları kalır. Bu tarz resim yapmayı seçen sanatçılar bu durumu sanatçının anlık dışavurumu olarak tanımlamışlardır.

Jakson Pollock’a göre, resim yapmak için duyulan resim yapma coşkusunu alışıla gelmiş resim malzemelerinin yok ettiğini savunmaktadır. Fırça kullanmak, bıçak kullanmak, boyaları karıştırmak gibi eylemlerin resim yapma coşkusunu engellediğine inanan Pollock resim yapmak için gereken alışılmış materyallerin kullanılmasına karşı çıkmaktadır.  Bunları bir zaman kaybı gören bir anlayışla bunların yerine damlatma, akıtma, serpme eylemlerini bulmuştur.

Yere yatırılan tuvalin üzerine içerisi sanayi boyalarıyla dolu bir boya kutusu gezdirilir. Bu boyalar sıkılır, damlatılır, akıtılır ve bunlar yaparken de sanatçının çeşitli hareketlerine göre boşalır.  Hareketlerin durumuna göre de tuvalin üzerinde benekler, kıvrımlar, çizikler oluşur. Bunlar da resmi meydana getirmiş, sanatçının resim yapma eylemlerini temsil eden bir ürün ortaya çıkmış olur.

Bu tarz resimler yapan ressamlardan irisi olan Franz Kline fırçayla tuvalin üzerine fırçayla geniş siyah şeritler çekerek yapılan bir tarz geliştirmiştir.  Bu akım ABD dışına da ulaşmış, İtalyan ressamlar, Santomaso,  Lucıo Fontana tarafından da farklı bir şekilde uygulanmıştır.

Bu tarz Resimde bir anlatım veya figür belli olmamaktadır. Zaten ressam bir figür veya anlatım derdinde değildir. Resim ressamın yaptığı anlık hareketlerle oluşan boyama eylemlerinin sonucunda oluşan figürsüzlüklerdir. “Dolayısıyla yapıt bir ön planlamanın sonucunda yaratılmaz; sanatçının kendiliğinden oluşan eylemlerinin dolaysız bir sonucudur. “

Bu reim akımının örnek ressamları Jackson Pollock, Millem de Kooning, Kline, Rothko, Newman, Archille Gorkydi

 

KAYNAKÇA

 

  • [1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Modern_sanat
  • [2] https://www.felsefeekibi.com/sanat/sanatterimlerisozlugu/sanat_terimleri_sozlugu_Aa.html
  • [3] https://www.felsefeekibi.com/sanat/sanatterimlerisozlugu/sanat_terimleri_sozlugu_Aa.html
  • [4] https://www.mavizel.com/forum/kultur-amp-sanat/3108-sanat-akimlari-action-paintinghareket-resmi.html
  • [5] https://www.rehabasogul.com/tag/action-paintin/, Son erişim, 02- 02 -2013

 

                 


Not: Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, Resim,Tablo, kaligrafi, ebru, Fotoğraf, minyatür, hat, sedef, el işi, oya, bezeme, Telkari, kazaziye  benzeri çalışma  ve araştırmalarınızı, sitemize üye olarak ,  bize başvurarak ESA'da paylaşarak kültürümüze katkıda bulunabilir, kendinizi ve ürünlerinizi tanıtabilirisiniz.

 BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya s_kuzucular@hotmail.com

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar