ADADA ANTİK KENTİ ISPARTA SÜTÇÜLER

18.04.2012


 
Adada Kentinden lahit parçaları
 

ANTİK ŞEHİR HAKKINDA 


Türkiye’de ayakta kalan antik kentleri arasında en en önemli en korunaklı olanlarından birisidir. Dağlık bir arazide bulunmasından dolayı  antik planıyla ayakta kalabilen yapılarıyla görülmeye değer özellikler taşımktadır. Henüz kapsamlı bir kazı çalışması yapılmamış olmasından dolayı da pek çok bakir ve keşfedilmemiş  özelliklerini koruduğu tahmin edilmektedir. 

Pisidia Bölgesi'nin antik kentlerinden biri olan Adada, Isparta Sütçüler İlçe karayolu üzerinde Sağrak Köyü’ne 2 km, İl merkezine 90 km uzaklıktadır.Isparta'nın ve Kovada Gölü'nün güneydoğusunda yer alan kente Eğridir'den sonra Sütçüler'e uzanan asfalt yoldan 50 km. gidilerek ulaşılabilir. Kentin bulunduğu noktanın dağlık arazi olması nedeniyle kent çok fazla tahrip olmadan günümüze kadar ulaşabilmiştir. Bu antik kent sadece Pisidia bölgesinin değil Anadolu’nun en sağlam kalan antik kentlerinden birisidir. Kentte tabanı taş döşeli bir antik yol, Roma İmparatorluk Çağı Traianus Tapınağı, İmparatorlar Tapınağı, İmparatorlar ve Zeus Megistos-Serapis Tapınağı ile Yeniköy yolu altında kalan İmparatorlar ve Aphrodite Tapınağı yeralır. Ayrıca forum, bazilika, akropol anıtsal çeşme, yönetici binası, açık hava toplantı yeri tiyatro ve mezar anıtı bulunmaktadır. 

Şehrin ismi ilk olarak Artemidorosda geçmektedir. Strabon, Ptolomaios ve Hierokles’de kentten bahseder. Kent 1888 yılında ilk olarak G. Hirschfeld ve aynı zamanda W. M. Ramsay tarafından tespit edilmiştir. 

ŞEHRİN ADI NEREDEN GELİYOR? 

Çevresi çam ve ardıç ağaçlarıyla kaplı tepeler tarafından sarılmış olan antik kent sadece bölgenin değil Anadolu'nun en sağlam kalabilmiş antik kentlerinden biridir. Burası bölge halkınca Karabavlu yaylası olarak anılmaktadır. Sütçüler'in eski adı olan Baulo ve Karabaolu veya Karabavlu adlarının Aziz Paul adından geldiği öne sürülmektedir. St. Paul'un geçtiği Perge-Antiokheia (Yalvaç) yolu üzerinde bulunan bu iki yerleşmeye verilen isimlerin St. Paul'la ilişkili olabileceği yazılmıştır (Planhol 1958:100, Arıkan 1997:58). Adada adı, araştırmacılara göre  Luvice, yada, Pisidce dilinden gelmektedir. (1) 

Romalılar gelmeden önce Termessos'ta bulunan bir antlaşma metninden yola çıkarak  Termessos ile Adada arasındaki bir dostluk antlaşması imzalandığı, ortak düşmanları olan Selge'ye ve güçlenmekte olan Bergama krallığına karşı ittifak kurdukları sanılmaktadır. Bergama Krallığının ve Selge'nin Termessos aleyhine yayılmacı bir politika yürüttüğü ve çevresindeki kentlerle (Pednelissos gibi) savaştığı bilinmektedir. Bu anlaşma Termessos ile Adada halkı arasında kan bağı ve dostluk bağı olduğunu kültürüle işbirliği içinde olduklarını göstermesi bakımından önemlidir.

ŞEHRİN TARİHÇESİ

Bölgede  yapılan Prehistorik (Tarih öncesi) Döneme ilişkin kazı ve araştırmalar Pisidia'nın Neolitik Dönem M.Ö. 7000 yıllarından itibaren Anadolu'da önemli bir kültür bölgesi olduğunu ortaya çıkarmıştır. Hititler Dönemi'nde Konya ve çevresini kapsayan Tarhuntaşşa Bölgesi ile batısındaki Pitaşşa (Pisidia'nın eski adı) Bölgesi arasındaki sınırda yer alan Adada'nın Hititlerle bağlantısı kuvvetle muhtemeldir. M.Ö. 333 yılında Büyük İskender'e karşı ölümüne direnen Psidia daki Sagalassos halkının Termesos'a çekildikleri ve İskender'e vermedikleri tahmin edilmektedir. İskender'in Anadoluda zapt edemediği tek bölge işte bu bölgeler olmuştur. 

Bergama Krallığı M.Ö. 133 yılında  topraklarını Roma'ya vermesiyle Anadolu'da Roma egemenliği başlamış,  ama şehir devletleri bağımsızlığını bir müddet daha sürdürmüşlerdi.  Bağımsız Adada kentinin ilk sikkeleri bu dönemde basılmıştır. (1) Augustus Dönemi'nde Roma egemenliğinin simgesi olan Koloni kentlerin kurulmuştu.

Adada  şehir devletinin bir müddet sonra Roma bünyesine girdiği veya girmek zorunda kaldığı, Romalıların yerel kültürlere gösterdiği hoş görüden ve Roma kültüründen faydalandıkları ortaya çıkmaktadır. "Roma imparatorluk Dönemi'nde özellikle İmparator Traianus, Hadrianus ve Antoninus Pius (M.S. 114 -161) dönemleri tüm Anadolu'da olduğu gibi Pisidia için de en parlak dönemlerdendir."Pax Romana" adıyla anılan bu barış döneminde Pisidia kentleri büyümüş, zenginlik ve refaha bağlı alarak yapı faaliyetleri de artmıştır. Adada için de tümüyle geçerli olan bu gelişmeler ve yapı faaliyetleri M.S. 212 yılında çıkarılan bir kanunla imparatorluk toprakları üzerinde yaşayan herkese "Roma Vatandaşlık Hakkı" verilmesiyle yeni bir hız kazanmışsa da M.S. 3. yüzyıl sonlarında hızını kaybetmiştir." (1) M.S. 395 yılında Roma imparatorluğu ikiye ayrılınca, bölge Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu içinde varlığını uzun süre korumuştur. 

Bölgede resmi kilise örgütünün M.S. 4. yüzyılda kurulduğu, Anti-okheia, Sagalassos, Kremna, Selge, Adada ve diğer bazı kentlerin piskoposluk merkezi haline geldiği yazılı belgelerden anlaşılmaktadır.Adada M.S. 325, 381, 451, 692, 787 yıllarında çeşitli kentlerde toplanan dini meclislere (konsil) temsilci göndermiştir. Bu da gösteriyor ki Adada kentinde hayat 9. yüzyıla kadar sürmüştür. (1) 

Daha sonra: Türkler’in Anadoluda yayılmaya başlamaları sonucu: Pisidia bölgesinde, Selçuklu egemenliğine karşı direnişler olmuşsa da, III.Kılıç Arslan, 1203 yılında, Isparta’yı alarak, Uluborlu, Eğirdir ve Yalvaç’a; Türkmen Aşiretlerini yerleştirmişlerdir. Bölgede: daha sonra, Hamidoğulları Beyliği kurulmuş ve bu beylik de, 1390 ve 1422 yıllarında: Osmanlı topraklarına katılmıştır. (7) 


ADADA SİKKELERİ
 
Adada, Helenistik Devir'den itibaren para basan bir kenttir. En eski sikkeleri G. Helenistik Dönem'e M.Ö. 1. yüzyıla aittir. Bunlar üzerinde çoğunlukla Tanrı Zeus (Zeus Solymeos veya Zeus Megistos) Herakles ve Dionysos tasvirleri vardır. Bu sikkeler aynı zamanda kentte bu kültlerin varlığını da göstermektedir. Ayrıca bir yüzünde boğa başı, diğer yüzünde triskeles (merkez çevresinde dönen üç ayak) tasvirli sikkeler de vardır ki bunlar da güç ve kuvveti sembolize etmektedir (Resim 1). Roma İmparatorluk Dönemi sikkelerinde ön yüzde imparator başı, arka yüzde ise Zeus, Athena, Herakles, Artemis Pergaia (Perge Artemisi) ve tapınak cepheleri resmedilmiştir.(2)  Aynı kabartmaların işlendiği bir taş: Batık kentte bulunmaktadır.
Adada kenti ilk kez 1841 yılında A. Schönborn tarafından  bölümlerini ve kentlerini tespit etmeye çalışılmıştır. 1884 yılında J.R.S. Sterrett kentte incelemeler yapmış ve bulduğu bir yazıtta Adada'nın Karabaulo'da olduğunu tespit etmişken; aynı eserin diğer bir yerinde bunun tam aksini savunmuştur. (3) Adada kenti ve ayakta kalabilmiş tapınaklarına ilişkin son dönem araştırmaları  I968 yılında Prof. Dr. Ü. Serdaroğlu tarafından başlanmıştır. Arkeolog Dr. Mustafa Büyükkolanc, I970 yılında tapınaklar üzerine yoğunlaştırılan çalışmalar 1972 yılında lisans tezi, I996 yılında  "Pisidia Bölgesi Tapınak Mimarisi" konulu doktora tezi hazırlamıştır. Kent hakkında  H. von Aulock, B. Radt, B. Umar gibi araştırmacıların anıtıcı kısa yayınları da vardır. (3)

Toros dağları eteklerinde 1200 m. yükseklikteki kent; güneyde bir vadi, batı ve kuzeyde hafif meyilli tepeler ve doğuda düz bir sırtla sınırlanmıştır  Kentte Roma Çağına ilişkin kalıntılar daha çok düz ovacık ve çevresinde yer alır. Bunlar tapınaklar, tiyatro , agora , Çarşı binası veya yönetici sarayı ve stoalardır. Hellenistik ve Bizans çağlarına ait yapılar derin ve kayalık vadi ve batısındaki Aktepe yamaçlarındadır. Buralarda sur duvarları, kuleler ve henüz tanımlanmamış yapılar ve üç nefli bir Bizans Bazilikası yer alır (3). Antik dönemde kente ulaşımı sağlayan antik yol da bu vadi içinde izlenebilmektedir . Roma Çağı'na ait olan antik yol vadinin güney kısmında 600-700 m. sağlam olarak izlenebilmektedir. Bu haliyle Anadolu'da sağlam kalabilmiş ender Roma yollarından biridir. Bu yol en iyi şekilde Sağrak köyünden Sütçüler'e doğru çıkışta asfalt yol üzerinden doğu yönündeki vadi yamacına bakarak görülebilir. Antik kentin içinden yola ulaşmak oldukça zahmetlidir ve fazla zaman alır.

Bugünkü karayolundan (Yeniköy yolu) kente ulaştığınız anda bekçi kulübesi ve kenti tanıtan levhalarla karşılaşılır. Biraz ilerleyip soldaki patikaya girince karşıda açık hava toplantı yeri , akropol ve Hellenistik Dönem'e ait kuleler görülür. Bunların önündeki düzlük alanda kentin Roma Çağı'na ait forum ve bazilika yer alır (4)



KENTTEKİ BAŞLICA  YAPILAR

AKROPOL

Kent  ile vadi arasında yeralan kayalık alandaki akropol savunma amaçlıdır. Akropolün çevresi sur duvarları ve kuleler ile çevrilidir. Akropolisin batı kısmında kentin açık hava toplantı yeri bulunmaktadır. Toplantı yerinin önüne sonradan kentin alışveriş ve idari merkezi olan forum ve bazilika yapılmıştır. Adada forumu 32 x 45 m.lik bir alanı kaplar. Tabanı düzgün taşlarla kaplı olan forumun ortasında büyük bir sarnıç yeralır. Forumun batısında cadde diğer iki yanında stoalar (sütunlu galeri) bulunur.

Forumun kuzeyinde doğu-batı yönünde bir bazilika vardır. Forumun güneydoğu kısmında anıtsal bir çeşme bulunmaktadır. Adada’nın en büyük kilisesi vadinin batı kısmındadır. Kilise burada eski bir yapının teras ve iç duvarlarından yararlanılarak Bizans döneminde inşa edilmiştir. Kent düzlüğünün batısında tepe yamacına inşa edilen tiyatronun sahne binası ve orkestra kısmı toprak altındadır. Cavea (seyirci oturma yerleri)’nın uçları kısmen görülmektedir. Tiyatronun kapasitesi yaklaşık 3.000 kişidir. Şehirde dört adet tapınak yeralır. (5) 

ANA CADDE:

Kent alanının geometrik eksenindedir. Büyük taşlarla döşelidir.

AÇIK HAVA TOPLANTI YERİ:

Akropolisin batı kısmında  kent halk meclisinin toplanıp, şehrin sorunlarını tartıştığı, açık hava toplantı yeridir. 20 basamaklı ve yaklaşık: 1000 kişiliktir. Avlu kısmında: yerdeki taş döşemeler, sütunlar, kabartmalı ve yazıtlı taşlar, heykel kaideleri parçaları hala görülebilecek durumdadır. Kentin amblemi olduğu tahmin edilen “üç koşan bacak” kabartması bulunan taş da buradadır.

ROMA FORUM VE BAZİLİKASI:

Toplantı yerinin önünde, alışveriş ve idari merkezi olan forum ve 32×45 metrelik bir alanı kapsayan bir bazilika yapılmıştır. Forum alanının tabanı düzgün taşlarla kaplıdır ve  forumun ortasında: büyük bir sarnıç bulunmaktadır. Batısında ki caddenin  iki yanında ise stoalar (sütunlu galeri) sıralanmıştır.

 APRODİTHE TAPINAĞI: 

Basit yuvarlak , Tholos planlı bir tapınaktır. Çevresinde sütun sırası yoktur. Antik kentin içinden geçen Yeniköy yolu altında kalmıştır. Podiuma ait bloklar üzerinde yeralan yazıtta “Tanrı İmparatorlar ve Baba kenti için, kentin dostu, İmparatorlar kültünün Başrahibi, kurucu kentin oğlu ve halk meclisine 4 kez seçilmiş olan Tlaomos oğlu Antiokhos , karısı Başrahibe, Hoplan kızı Anna ve oğulları, kentin dostları,Tlaomos ve Antiokhos ile beraber Aphrodite kült heykelini, tapınağı ve tapınağa ait süslemeleri ve kaplamaları adadılar ve diktiler” yazar.(6) 

İMPARATOR TRAİNUS TAPINAĞI::

İon tarzında olan tapınak prostylos planlı olup ikisi yanlarda dördü önlerde olmak üzere toplam 6 sütuna sahiptir. Yan duvarlar saçaklık seviyesine kadar sağlamdır. Arka alınlığın yarısı sağlam durumdadır.Tapınağın önündeki sunak ve merdivenler toprak altındadır. Ön kısımda ise tapınağa ait olduğu düşünülen propylon’a  (anıtsal giriş) ait izler yeralır. Sterret tarafından 1888’de kopya edilen yazıtta “Tanrı-İmparatorların iki kez rahipliğini yapmış olan kurucu kentin oğlu, Probusluk    yapmış Nikomakhos’un oğlu Theodoros, bu tapınağı Tanrı-İmparatorlara ve kente, ksoanon ve heykelleriyle birlikte kendi parasıyla yaptırdı ve adadı” yazar.Bu tapınakta Traianus Tapınağı gibi MS 114 yılından önce yapılmış olmalıdır. Bu tapınağın en önemli özelliği ; tam bitirilmemiş olan tapınağın doğu duvarında antik dönem taş ustalarının nasıl çalıştıklarını ve ince işçiliği hangi aşamalardan geçirerek yaptıklarını gösteren izlerin mevcut olmasıdır.(6) 

İmparatorlar ve Zeus Megistos-Serapis Tapınağı: 

Korint tarzında olan tapınak 4 sütunlu prostylos planlıdır. Podiumlu olan tapınak saçaklık seviyesine kadar ayaktadır. Ön cephedeki çıkışı sağlayan merdivenler tahrip olmuştur. Kornişler konsollu olup yıkılan bloklar orijinal yerlerinde durmaktadır.Tapınağın önünde anıtsal sunak vardır. Sterret tarafından 1888’de kopya edilen yazıtta “Tanrı-İmparatorlar Zeus Megistos Serapis ve Baba kenti için onun karısı,Hoplan kızı, başrahibe Anna  ve onların oğulları Tlaomos ve Antiokhos, tapınağı ve heykelleri, çevresindeki stoalar atölyeler ve bütün süslemeleriyle beraber adayarak dikti” yazar. Tapınak Sereruslar Çağında MS 180-210 yıllarında yapılmış olmalıdır.(6) 


ANITSAL ÇEŞME:

Forumun güneydoğu kısmında: anıtsal bir çeşme bulunmaktadır.

ÇARŞI BİNASI VE YÖNETİCİ SARAYI:

Yoldan, şehir merkezine gittiğinizde, burada, yolun yan kısmında bir bina göze çarpıyor. Bu yapının bazı duvarları, hala dimdik ayakta. Bu yapı, muhtemelen şehir yöneticisinin sarayı.


BİZANS BAZİLİKASI:

Adada antik kentinin en büyük kilisesidir. Vadinin batısındaki Kilise, eski bir yapının teras ve iç duvarlarından yararlanılarak, Bizans döneminde inşa edilmiştir.

MEZAR ANITI:

Mausoleiom; ev görünüşünde anıtsal bir mezardır.

TİYATRO:

Gönderilen Fotoğraf 

Kent düzlüğünün batısında, tepe yamacına inşa edilmiştir. Sahne binası ve orkestra kısmı, toprak altındadır. Cavea (seyircilerin oturma yerleri)’nın uçları, kısmen görülmektedir. Tiyatronun kapasitesi, yaklaşık 3000 kişidir. Roma tarzında yapımına başlanmış olan tiyatro, hiçbir zaman bitirilememiş. Oturma sıralarının, yanlızca 7 sırası tamamlandıktan sonra; toprağa gömülmüş. Sahne binası ise, hiçbir zaman yapılmamış. Bu tiyatro: Anadolu’daki antik tiyatrolar arasında: günümüze kadar en iyi korunmuş tiyatrolar arasında bulunuyor. İyi korunmuş olmasının nedeni, sanırım hiçbir zaman bitirilememiş olması ve o dönemlerde, yani eski çağlarda toprağa gömülmüş olması nedeniyle, sağlam kalabilmiş. Böylece: yapı, 2000 yıl boyunca, doğa tarafından deprem ve diğer tüm doğal koşullardan korunarak günümüze kadar gelebilmiştir. Uzun yıllar toprak altında kaldığından: diğer antik tiyatrolara nazaran açık renkli bir görüntüye sahiptir. Ancak ne var ki, kireç taşı beyazlığını korumuş olan bu taşların: bir süre sonra bu renklerinin bozulacağı kesin. Yani: koyu gri renklere bürüneceği kesin.

KRAL YOLU :
Halk dilinde, kral yolu olarak adlandırılan, vadiden şehrin güneyine bağlanan bir antik yoldur.. Bu yol: aşağıdan, dağın yamacına doğru kıvrılarak şehre ulaşıyor. Yolun yapımında: yontulmuş dev taşlar kullanılmış. Bu taşlar o kadar büyük ki, bazıları yolun genişliğinde. Üzerinden, binlerce yıl geçmesine rağmen, taşların birçoğu yerinden oynamadan, günümüze ulaşmış. Dev granit bloklardan oluşan antik yolun, yaklaşık 500 metrelik bölümü, çok iyi durumdadır.
Bu taşların bulunduğu yol üzerinde, bir zamanlar: insanlar, hayvanlar, askerler, yük taşıyanlar. Buraları gezerken, bu ortamı yaşamanız lazım.

HABER TANRISI HERMES VE AY TANRIÇASI SELENE KABARTMASI:

Gönderilen Fotoğraf 
Gönderilen Fotoğraf

selene kabartması

Burada: Dionysos ve Tykhe (Şans Tanrısı) adına: bir zamanlar, şölenler yapılıyormuş. Agorada: dört yanı bezeli bir yazıt var. Bu yazıtta: aşk falı bezenmiş, yılanlı sopası ile yol ve haber tanrısı Hermes, omuzlarında doğa boynuzlarıyla ay tanrıçası Selene kabartması var. Bunlar: diğer parçalarla birlikte, Isparta Müzesinde bulunuyor. Genellikle: arkeolojik alanlarda, bu tür kabartmalara rastlanılmıyor. Bu antik kentte; daha önce söylediğim gibi, kentin sembolü olarak değerlendirilen “üç ayak kabartması-triskeles ” figürü var. Bu isim: kentte, Zeus’a verilen bir isim. Çünkü: Zeus’a her kentte ayrı isim verilerek tapınılıyormu? (7)


KAYNAKÇAMIZ

  • 1.Arkeolog Dr. Mustafa Büyükkolancı, https://www.ispartaya.com/gezi/antik/adada/adada01.htm
  • 2.Arkeolog Dr. Mustafa Büyükkolancı,https://www.ispartaya.com/gezi/antik/adada/adada02.htm
  • 3.Arkeolog Dr. Mustafa Büyükkolancı, https://www.ispartaya.com/gezi/antik/adada/adada03.htm
  • 4.Arkeolog Dr. Mustafa Büyükkolancı,https://www.ispartaya.com/gezi/antik/adada/adada04.htm
  • 5.https://www.turkish-media.com/forum/topic/180001-isparta-adada-antik-kenti/
  • 6 https://www.ispartakulturturizm.gov.tr/belge/1-61037/oren-yerleri.html
  • 7.https://www.etkingezi.com/etkinlik/item/adada-antik-kenti---isparta.html


Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar