Adile Sultan Hayatı Şairliği

11.06.2017

 

 

Âdile Sultan (d.1241/1826-ö.1316/1899)

Sultan II. Mahmûd ile Zernigar Kadın’ın kızıdır. Annesinin genç yaşta ölümü üzerine II. Mahmûd’un zevcelerinden Hace Nevfidan Kadın tarafından yetiştirilmiştir. Nevfidan Kadınefendi himayesinde iyi bir ihtimamla yetişmiş ve iyi bir tahsil görmüştür. Tasavvuf, müzik, hat, Arapça ve Farsçayı öğrenmiştir. Adile Sultan henüz 13 yaşındaki iken babası II. Mahmut’u da kaybetmiş bunun üzerine Ağbeyi Sultan Abdülmecit’in himayesine girmiştir.  19 yaşında iken[1]1845 ‘te mabeynci ve Kaptan-ı Derya Mehmed Ali Paşa ile evlenmiştir.   Sultan Mecid, ona Haydarpaşa Çayırı’nda bir hafta süren parlak bir düğün yaptırmış nikâhları ise  Hırka-ı Saadet dairesinde kıyılmıştır. Adile Sultan’ın bu evlilikten dört çocuğu dünyaya gelmiştir. [2]

Âdile Sultan, gelirini hayır işlerine harcamış,   hem kendi maaşını hem de Kaptan-ı derya ve Sadrazam olan eşinin gelirleri ile pek çok vakıf, imaret ve hayrat bırakmış eli açık, hayırsever bir kadındır. İstanbul’un çeşitli semtlerinde, saray, kasr, çeşme, sıbyan mektepleri, yetimhaneler, sarnıç, namazgâh ve cami gibi binalar inşa ettirmiştir. [3] Bunların pek çoğu bu gün dahi ayaktadır. Hababam Sınıfı’nın çekildiği Kandilli ’deki binayı da o inşa ettirmiştir. Çamlıca’daki sayfiyesi dahi vefatından sonra yetimhane olarak kullanılmıştır. Fındıklı’daki sahil sarayı ise bugün Mimar Sinan Üniversitesi’dir. [4]

Hayatını Fındıklıda kendine tahsis edilen Neşetâbad Sarayı ile Kuruçeşme’deki Esma Sultan yalısı, Kâğıthane, Validebağı ve Kandillideki saraylarda geçirmiştir.  Yaptırdığı onca binanın yanı sıra mektepleri tamir ettirmiş,  fakirlerin evlerini onartmış,  gelinlik kızlara çeyizler hazırlatmış,  çeşmelere su getirmiş, gelirinin neredeyse tamamını bu türden hayır ve hasenat işlerine ayırmış,  Osmanlı tarihinin en hayırsever Hanım Sultanlarından birisi olmuştur.

Kaptan-ı Derya Mehmed Ali Paşa’nın 1868’te ölmesi üzerine inzivaya çekilmiş ardından kızı Hayriye Hanım Sultan’ın da 1870 yılında ölmesi üzerine kendisini tamamen ibadete vermiştir.Hayır, işlerinden arta kalan vakitlerinde tasavvufla alakadar olmuş Nakşibendi halifelerinden Bala Tekkesi Şeyhi Ali Efendi'ye intisap etmiştir. [5]

Yaptığı hayır işleri nedeni ile İstanbullular tarafından çok sevilen Adile Sultan Şubat 1899 da bir bayram sabahı İstanbul, Fındıklı’da vefat etmiştir.  Adile Sultan’ın kabri, Eyüp Sultan semtinde, Bostan iskelesi yakınlarındaki eşinin de bulunduğu türbededir. [6]

Âdile Sultan'ın bilinen tek eseri olan  Dîvânı'nın Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Millet Kütüphanesi ve İstanbul Üniversitesi Kütüphanelerinde beş nüsha olarak bulunmaktadır. [7]Adile Sultan Osmanlı ve Divan Edebiyatı tarihinde şiirleri ile bir divan meydana getirmiş olan tek Hanım Sultan unvanına sahiptir.

Tek eseri ölümünden sonra basılan divanıdır. Ali Emirî Efendi'nin birbiri Osmanlı Tarih ve Edebiyat Mecmuası ile Tarih ve Edebiyat Mecmuası adlı Âdile Sultan’a ait 15 şiir yer almıştır.

Âdile Sultan’ın “Yüzün mirat-ı kibriyâdır yâ Resûlallah/” dizesiyle başlayan ilahisi Edhem ve Faik Beyler tarafından şehnaz makamında bestelenmiştir. [8]

EDEBİ KİŞİLİĞİ

Şiirlerine bakıldığında devrinin şairlerinden hiç de geri kalmayan bir şiir ustası olduğu ortaya çıkmaktadır. İnceleme fırsatını bulduğumuz şiirlerde şiirindeki kelimeleri yerli yerine koymayı bilen, kafiye şekil ölçü ve ifade hususlarında hayli ustalık gösteren usta bir şair olduğu görüntüsünü vermektedir.  Kelime seçimi, ahenk oluşturma,  ifade zenginliğini kısa ve özlü dizelere sığdırmayı başaran rahat ve kolay söyleyebilen bir şair olduğu izlenimini vermektedir.

Sultan Aziz için yazdığı mersiyesinden padişahın katline şahit olduğu anlaşılmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman’ın şiirlerini derleyerek ve Muhibbi’nin divanını bastırtarak çok önemli bir hizmet daha yapmıştır. [9]

Yazdığı şiirlerinde kendi hayatından derin izler taşımaktadır, Kızı ve kocası ile Sultan Aziz’in katli ile ilgili mersiyeler yazmıştır. Diğer şiirlerinde ise yaşadığı denemin olayları ile ilgili izler bulunmaktadır. “Divan’ındaki şiirlerde dünyanın geçiciliği, ahiret hayatı, nefis mücadelesi, ilahi aşk, Allah’ın rızasına uygun yaşamanın ve emirlerine uymanın gerekliliği gibi konularda şiirleri mevcuttur. Şiirlerinde Yunus Emre’nin tesiri açık bir şekilde görülmektedir. Şiirleri arasında Fuzûlî, Muhibbî, Şeyh Gâlib gibi şairlere yazdığı nazireler de mevcuttur. Hece vezniyle de şiirler yazmıştır.” [10]

DİVANI

Âdile Sultan'ın Divanı klasik divan tertibi özelliklerini taşımayan mürettep olmayan bir divandır.

Âdile Sultan'ın Dîvânı Hikmet Özdemir (1996) tarafından bilinen beş nüshası karşılaştırılarak edisyon kritikli metniyle hazırlanmış ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları arasında yayımlanmıştır.   2000'i aşkın beyit bulunan Divanını yayımlayamadan ölmüştür.

Dîvân'da münacat, na’t, medhiye, mersiye, gazel gibi manzumeler bulunur. 

KAYNAKÇA

[1] Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, DÜNYADAN BİR ÂDİLE SULTAN GEÇTİ, https://www.ekrembugraekinci.com/makale.asp?id=332

[2] Özdemir, Hikmet (1996). Âdile Sultan Divânı. Ankara: KB Yay.

[3] Pala İskender (1997). “Adlî Kızı Adile” Tarih ve Medeniyet. (45): 23-25.

[4] Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, DÜNYADAN BİR ÂDİLE SULTAN GEÇTİ, https://www.ekrembugraekinci.com/makale.asp?id=332

[5] Azamat Nihat (1998). “Âdile Sultan”, İslâm Ansiklopedisi C I İstanbul: Türk Diyanet Vakfı Yay.

0

2

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar