Ağaz- ı Destan
Osmanlıca yazılışı , destan- dâstân : داستان
Destan sözcüğünün edebiyat açısından sözlüklerdeki anlamları: epope, hikâye, masal şekillerindedir. Ağaz sözcüğü ise: Öğüt, nasihat anlamına gelmektedir.
Ağaz- ı destan, destana ve hikâyeye başlamayı ifade eden bir tabirdir.
Eski edebiyatımızda mesnevi, destana ve hikâyeye başlama faslına, destan, hikâye ve mesnevilerde asıl konuya giriş kısmıdır. Bu gelenek eski Türk edebiyatına İran edebiyatından gelmiştir.
Destan anlatıcılarının veya mesnevi yazarlarının esas konuya geçmeden önce yaptıkları giriş olarak da ifade edilebilir. Halk hikâye ve destan anlatma geleneğindeki giriş faslı ile yazılı edebiyattaki giriş faslı olarak ifade etmek de mümkündür.
Bu giriş faslı yazılı ve sözlü edebiyatta yapısal olarak bir hayli farklıdır. Mesnevilerde sebeb-i teliften sonra gelen asıl konuya giriş bölümüne denir. Bu bölüme Agâz-ı dâstân , dîbace-i hikaye, ibtidâ-yı dâstân, ibtidâ-yı manzume, matla-ı destan, ağaz-ı kıssa,, âgâz-ı kitap tabirleri de kullanılmıştır.
Menakıpnamelerde ve çeşitli tarih, destan ve hikaye anlatan nesir kitaplarında " Raviyan-ı ahbar ve münakalan-ı asar rivayet ederler kim....” şeklinde kalıp cümlelerle başlayan kısım ağaz – destan bölümüdür.
Hoca Mesud Süheyl ü Nevbahar'dan Agaz-ı Dasitan Bölümü
İşit sana bir hoş hikayat qılam
Agar Tangrıdan uş inayat bulam
Ki saglıq bagışlaya fursat vira
Tamam aylam akliga ruhsat vira
Qatumda banüm varıdı bir kitab
Oqırdum anı dayima bî-hisab
Didüm gar ola Tanrınun yarısı
Bu qamu kitab ki var parsî
.....
AĞIZ – AKSAN
Ağız veya aksan bir anadile bağlı bir şive içinde o ses ve söyleyiş farklılığına denir. Aksan ve Ağız bir ülkenin çeşitli bölge, il veya ilçelerinde sadece sözcüklerin söyleyişlerinde oluşan küçük ses değişimlerini ifade eder. Yani ağız şivenin alt koludur.
Ege ağızlarında yazı dilindeki biliyorum kelimesi konuşma dilinde biliyom şeklinde telaffuz edilmektedir. Ağızdaki değişimler seslerle sınırlı kalmıştır. Örneğin Karadeniz ağzında "g" sesinin "c" gibi çıkarıldığı görülür: "Celdum", "cittum".
Dillerin standart yazı dili ve çeşitli yörelerinde konuşulan aksanları da vardır. Ağızlar ve aksanlar, coğrafya ve sosyolojik etkiler ve diğer yöresel faktörler yüzünden oluşmaktadır. Ağızlarda dilbilgisi ve kelime farklılıkları bulunmaz, Ancak belirli sayıdaki sesler standart yazı dilindeki özelliklerinden az bucuk farklı olarak telaffuz edilmektedir. Ülkemizdeki Türkçenin Rumeli, Karadeniz, Erzurum ve Kars ağızları belli başı ağızlarıdır.