AĞRI'NINTARİHİ TURİZMİ VE TURİSTİK YERLERİ

07.03.2012

Ağrı'nın Coğrafi Konumu

39.05 ve 40.07 kuzey enlemleri ile, 42.20 ve 44.30 doğu boylamları arasında yer alan il, deniz seviyesinden 1640 m yükseklikte kurulmuştur. Anadolu’nun İran’la bağlantısını sağlayan yolun üzerinde bulunması ile önemi artan ilin doğusunda İran, batısında Muş ve Erzurum, kuzeyinde Kars, güneyinde Van ve Bitlis ile kuzeydoğusunda Iğdır ili bulunmaktadır.

Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Murat-Van bölümü içinde kalan yüksek Anadolu yaylasının devamı üzerinde yer almaktadır. Yüzölçümü 11376 kilometre karedir. Topraklarının %46’sını dağlık alanlar, %29’unu ovalar, %18’ini platolar ve %7’sini yaylalar oluşturmaktadır.( .agri.bel.tr/agri-tarihi.aspx) Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 103.797 olup, 58.038'i ilçe merkezinde, 45.759'u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 50, Cumaçay bucağına bağlı 24, Muratlı bucağına bağlı 24 köyü vardır. Yüzölçümü 1481 km2 olup, nüfus yoğunluğu 70'tir.

AĞRI'NIN İLÇELERİ

Ağrı, Diyadin, Doğubeyazıt, Eleşkirt, Hamur, Patnos, Taşlıçay, Tutak

Ağrı'nın Tarihçesi

 
Doğubeyazıt Kalesi

Bölgede egemenlik kurdukları sanılan Hititler’in güçlerini yitirmeleri üzerine, M.Ö.1340-M.Ö.1200 tarihleri arasında Hurriler bölgeye yerleşmişlerdir. Hurriler krallık merkezi olan Urfa’dan uzak olan Ağrı’yı ellerinde tutamamışlardır.

Ağrı'daki en köklü uygarlığı Urartular oluşturmuştur. Urartu’nun Van Gölü’nün kuzey ve kuzeydoğusundaki ülkeler üzerine, Kral İspuini (M.Ö.825-M.Ö.810) döneminde seferler başlamış, Kral Menua(M.Ö.810-M.Ö.786) döneminde bu akınlar daha da ağırlık kazanmıştır. Kuzeye ve kuzeydoğuya giden yollar üzerinde inşa edilen kaleler, buraya yapılan seferlerin önceden planlandığını göstermektedir. Ağrı Dağı’nın yamaçlarında, Karakoyunlu ve Taşburun köylerinin arasında ele geçen bir Urartu yazıtı Kral Menua’nın bu bölgedeki egemenliğinin kesin kanıtıdır. M.Ö.712 yıllarında Kızılırmak boylarına kadar uzanan Kimmerler, Ağrı’da geçici de olsa bir hakimiyet kurmuşlardır. Medler ( M.Ö.708-M.Ö.555 ) Asur Devleti’nin yıkılması ile birlikte bir yayılma ürecine girmiş, bunun sonucu olarakta Ağrı ve çevresini topraklarına katmışlardır. Medler’in yıkılması ile birlikte Persler; Büyük İskender’in Pers Kralı III.Darius’u ( M.Ö.331 ) yenerek Anadolu’yu ele geçirdiği zamana kadar yaklaşık iki yüzyıl kadar bölgede yaşamışlardır. Büyük İskender’in ölümü üzerine oluşan boşluktan faydalanan Ermeniler bölgeyi ele geçirmişlerdir.

Doğu Anadolu’ya gelip yerleşen ilk Türk topluluğu M.Ö.680 yılında bölgeye gelen Sakalardır. Murat Nehri ve Doğubeyazıt çevrelerine kısa sürede yerleşmişlerdir. Daha sonraları Arsaklılar ve Artaksıyaslı Krallığı, Ağrı ve çevresine hakim olmuştur. Bölge, Hz.Osman zamanında islam orduları tarafından fethedilmiştir. 872 yılına değin Abbasilerin kontrolü altında kalan Ağrı, daha sonra Bizans’ın kontrolüne geçmiştir.

1071 Malazgirt Savaşı sonrası bölgeye Türk boyları gelmeye başlamıştır. Ağrı, yüzyıla yakın bir süre Sökmenli Devleti’nin sınırları içine girmiştir. 1027-1225 yılları arasında Ani Atabekleri, 1239’da Cengizliler, 1256-1358 yılları arasında İlhanlılar ve Celayirliler Ağrı’da hüküm sürmüşlerdir. İlhanlılar bazen kurultaylarını Ağrı Dağı’nda yapmış, Anadolu ve İran’ı buradan yönetmişlerdir. 1393’de Moğol hakanı Aksak Timur, Ağrı bölgesini ele geçirmiştir.

1405-1468 tarihleri arasında Ağrı, Karakoyunlu toprakları içinde yer almış, Karakoyunlular yıkılınca Ağrı Akkoyunlular’ın egemenliğine geçmiştir. Ağrı, Yavuz Sultan Selim tarafından Çaldıran Savaşı sonrası Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Osmanlı döneminde Şorbulak olarak anılan ilin adı, Ermeniler zamanında Karakilise olarak değiştirilmiştir. Kazım Karabekir Paşa zamanında Karakilise ismi değiştirilerek Karaköse diye adlandırılmıştır. Nuh Tufanı ile ilgisinden dolayı Tevrat’ta adı geçen Ararat Dağı ve ülkesinin, Ağrı ve çevresinin olduğu sanılması dolayısıyla Ağrı’ya batılılar tarafından Ararat da denilmektedir. 1834 yılında bucak, 1869 yılında ilçe olan Ağrı, 1927 yılında il merkezi olmuştur. 5165m. yüksekliğiyle Türkiye’nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı’ndan dolayı da AĞRI adını almıştır. ( .agri.bel.tr/agri-tarihi.aspx)

Nuh Tufanı ile ilgisinden dolayı Tevrat'ta adı geçen Ararat Dağı ve ülkesinin, Ağrı ve çevresinin olduğu sanılması dolayısıyla Ağrı'ya batılılar tarafından Ararat da denilmektedir. 5165 m. yüksekliğiyle Türkiye'nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı da il sınırlarındadır. Adını içinde bulunan Ağrı Dağı'ndan almıştır. 1834 yılında bucak, 1869 yılında ilçe olan Ağrı, 1927 yılında il olmuştur.agri.bel.tr/agri-tarihi.aspx)

AĞRI'NIN TURİZM AÇISINDAN YERİ VE ÖNEMİ

Ağrı, turizm bakımımdan özel ve önemli bir yapıya sahiptir. Coğrafî konumu, doğal güzellikleri ve İshak Paşa Sarayı gibi tarihî zenginlikler, il Turizminin ana kaynaklarıdır. Turizm endüstrisi için önemli olan ulaşım, otel, lokanta, motel ve turistik tesis yapımında faaliyetler gittikçe artmaktadır.
Bir çok uygarlığın izlerini bünyesinde barındıran Ağrı, tarihi ve kültürel değerlerin yanısıra bozulmamış doğal kokusu, yüksek dağları, yayları ile ülkemiz turizmi içerisinde kendine iyi bir yer edinmiştir. Ağrı Dağı, Nuh'un Gemisi, İshakpaşa Sarayı, büyük meteor çukuru, ile yüksek turizm potansiyeline sahip olan Ağrı'da 950 turistik belgeli olmak üzere 3000 yatak kapasiteli ev sahipliği yapabilecek yapıya sahiptir. Ağrı Dağı, İshak Paşa Sarayı, Meteor çukuru, Diyadin kaplıcaları. Kudret köprüsü, Meya mağaraları. Balık gölü, Anzavur Tepe, Toprakkale ... görülmeğe değer turizm köşeleridir. Doğubeyazıt, Gürbulak gümrük kapı ve buradaki Açık Pazar yeri, turizm yönünden ayrı bir öneme sahiptir.Pek çoğu yıkılmış olsa bile, tarihî eserler ve turistik zenginlikleri bakımından Ağrı, Türkiye'nin önemli turistik beldelerindendir.Türkiye'nin en yüksek tepesi ve Nuh tufanı ile devamlı kamuoyu gündeminde kalan Ağrı dağı, eşine az rastlanan manzaralı Balık gölü, geniş ve zümrüt yeşili ovaları, bu ovaları sulayan ırmakları, yaylaların güzellikleri, dere boyları ile Ağrı ayrı bir güzelliğe sahiptir.

AĞRI'DA TARİHİ VE TURİSTİK MEKANLAR
Doğubeyazıt ilçesinin turistik yerleri: İshak Paşa Sarayı, Ahmedi Hani Türbesi, Kan Kalesi ( Doğubeyazıt Kalesi ), Büyük Ağrı Dağı, Küçük Ağrı Dağı, Meteor Çukuru ( Sarı Çavuş Köyü ), Buz Mağarası ( Hallaç Köyü ), Balık Gölü ( Suluçem Köy ),Gülyüzü Gölü ve Saz Göl, Keşişin Bahçesi, Şifalı Sular ( Arzep Köyü ve Sağlılsuyu Küyü ), İpek Yolu ( İpek Geçidi ), Çilli Geçidi, Meryemana Kilisesi ( Meryemana köyü ), Kervansaray ( Suluçeme bağlı Kucak Köyü ), Hz. Nuh’un Gemisi ( Üzengili Köyü ), Tendürek Dağı üstündeki Krater Gölü, Sarı Su, Sütunlar ( Örtülü Köyü ), Yakup Vadisi, Yakup Manastırı, Şilli Mağaraları, Kalıntılar ( Kozlu Köyü ), Buzhane Mağarası ( Üzengili Köyü )

Patnos’ta; Patnos Kümbetleri, Aznavur Tepe, Girik Tepesi.

Eleşkirt’te; kış sporları, Kayak Tesisleri, Toprakkale ve Toprakkale camii.

Tutak’ta; Karagöz Kilisesi, Kan Kalesi, Zincir Kale

Taşlıçay’da; Sinek ve Aladağ Yaylaları, Bayrak Tepe ve yakın zamanda yapılan Konuk Evler

Hamurda; Havaran Kalesi, Sürmeli Mehmet Paşa Kümbeti, Şoşik Kalesi, Hamur Mağarası, Hamur Deresi başlıca dikkat çeken turizm potansiyelleridir

Diyadin’de; Diyadin kaplıcaları, Kudret Köprüsü, Meya Mağaraları, Tendürek Dağı başlıca doğa güzellikleridir. Ayrıca Diyadin Kalesi, Avnik Kalesi, Kuje Kalesi ve Toklucak Kaleleri başlıca tarihi kalıntılarıdır. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde de karşımıza çıkan Diyadin’in bu tarihi zenginlikleri ve doğa güzellikleri bölgenin Urartu, Akkoyunlu Selçuklu dönemlerine ait önemli bir yerleşim sahası olduğunun ıspatı niteliğindedir. ( İLHAMİ TAŞDEMİR : AĞRI'NIN TURİZM VE EKONOMİ DURUMU, https://www.diyadinnet.com/HABER)

 

DAĞ TURİZMİ:

Ağrı Dağı 5165 metre zirvesi ile yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olmaya devam etmektedir. Ağrı Dağı Dağcılık ve yürüyüş sporları için idealdir. Ağrı Dağına yüzlerce yerli ve yabancı turist tırmanış gerçekleştirmiştir.

KIŞ SPORLARI (KAYAK):

Her yılın altı ayı karlar altında bulunan Ağrı iline 30km uzaklıktaki Eleşkirt'e bağlı bulunan Güneykaya Kayak tesisleri, Ağrı Valiliği tarafından yaptırılarak hizmete açılmıştır. Kayak turizmi için ideal bir yer olarak seçilen yer Doğuda Palandöken ile Sarıkamış kayak pistlerine alternatif olarak yapılmıştır. Yılın yarısından fazla karlar altında bu piste yerli ve yabancı turistleri çekmek için iyi bir tanıtıma ihtiyaç vardır.

Güneykaya Kayak Tesisleri Ağrı'ya 36, Eleşkirt ilçesine 6km uzaklıkta olup, E 23 Karayolunun 500 metre yakınındadır. Kayak için en uygun kar yapısına sahiptir. Bu kayak pistine çığ ve sis olayı bulunmamaktadır. Kasım ayının ortalarından mart sonuna kadar kayak yapılabilmektedir. Slalom ve mukavemet için ayrı pistleri bulunmaktadır. Bu kayak pistine genelde kar kalınlığı 1.50 metre bazen 2-2.50 metreye kadar çıkabilimektedir Tesiste kayakçılar ve turistler için zirvede restaurant 24 oda 44 yatak 4'ü suit : odalarda Tv Müzik yayını duş kabin 300 kişilik restoran Ayrıca otelin alt kısmında soyunma odaları, kondisyon salonu ve sauna mevcuttur.Telesiyeji son teknolojilerle donatılmış olan uzay tipidir. 50 adet koltuğun 10 tanesi kapalıdır.

TERMAL TURİZM:

Ağrı'ya bağlı Diyadin ilçesinin 5km doğusunda yer alan ve Murat Nehrinin kenarında bulunan, Yılanlı, Davut ve Köprü adıyla bilinen kaplıcalar bulunmaktadır. Yaz kış her zaman kaplıcaların romatizma ve deri hastalıklarına iyi geldiği söylenmektedir. Burayı bir çok yerli yabancı turist ziyaret etmektedir.

TARİHİ VE KÜLTÜREL ESERLER

DOĞU BEYAZIT KALESİ:

Doğubeyazıt'ın 5km doğusunda, Eski Beyazıt'ın kuzeydoğusundaki Belleburç denilen yerde bulunmaktadır. Bugün için harap bir vaziyet arz etmektedir. Yapanı ve yaptıranı bilinmeyen kalede, Urartu mezarları ve antik çağlara ait kalıntılar bulunmaktadır. Kale plan olarak üç bölümden meydana gelmiştir. Orta bölümde tapınak ve mağaralar mevcuttur. Kalenin etrafını çeviren surlar tamamen kaybolmuştur. Kalenin Urartular tarafından yapıldığı sanılmaktadır

BEYAZIT ESKİ CAMİ:

Doğubeyazıt'ın doğusunda, Kalenin güney eteğinde bulunmaktadır. Cami, muhtemelen Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılmıştır. Caminin taç kapısı üzerindeki onarım kitabesinden H.1096 (M.1687) 'da onarım gördüğü anlaşılmaktadır. Kare planlı, tek kubbeli cami plan tipindedir. Harim mekanı 11.50m çapında bir kubbe ile örtülüdür. Beş gözlü son cemaat yeri yıkılmıştır. Üzerinde herhangi bir süslemesi bulunmayan cami, değişik renklerdeki taşların karışık bir biçimde kullanılmasıyla yapılmıştır.

DİYADİN KALESİ:

Diyadin ilçe merkezinin güneyinde, Murat Irmağı'nın kıyısındaki kayalıklar üzerinde kurulmuştur. Yapanı ve yaptıranı belli değildir. Evliya Çelebi, Uzun Hasan oğlu Ziyaüddin tarafından yaptırıldığını belirtmektedir. Kale, yapılış tarzı ve kullanılan malzeme bakımından Urartu kalelerine benzemektedir. Birçok dönemde tamir ettirilen kale, bugün harap bir vaziyettedir.

AVNİK KALESİ:

Koçbaşı Kalesi olarakta bilinen yapı Diyadin ilçe merkezine 29 km mesafede, Yankaya (Ali Hido) mezrasında, Aladağ'ın yüksek bir yerindedir. Taşlarının sökülüp, ev yapımında kullanılmasından dolayı, bıgün ancak temelleri günümüze gelebilmiştir.

KUJE KALESİ:

Avnik Kalesi'ne yakın bir yerde bulunan küçük çapta bir kaledir. Günümüze ancak kalıntıları ulaşabilmiştir.

MEYA (GÜNBULDU) MAĞARALARI:

Diyadin ilçe merkezine 12 km uzaklıktaki Günbuldu köyünde antik bir kent görünümündeki yerleşim yerinde mağaralar ve tarihi kalıntılardır.  Kayalara oyularak yapılmış, barınma yerleri, tapınak, ibadethane, oda ve mağaralar oldukça ilgi çekicidir. Barınarak ve ibadethanelerde değişik inançların izleri görülmektedir.Oldukça tahrip edilmiş kentten, günümüze mihrap, haçlı taşlar ve mezarlar kalmıştır.Buradan çıkarılan iki koç heykeli, şu anda il merkezinde bulunmaktadır.

İSHAKPAŞA SARAYI

Dogubeyazıt'ın 8 km güneydoğusunda, Eski Doğubeyazıt'ın kayalıkları üzerindedir. Sarayın harem girişi üzerinde bulunan kitabesinde;

"Bin yüz ile doksan dokuz oldu buna tarih,
İshaka meram üzere kem kıl dü cihanı"

yazılıdır. Buradan yapının H.1199 (M.1784) tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Kitabede adı geçen İshak ise, II.İshak Paşa'dır. Yapı yaklaşık yüz yıllık bir dönem içerisinde tamamlanmıştır. Dolayısıyla 1634-1680 yılları arasında Beyazıt Sancakbeyliği'ni yapan Çolak Abdi Paşa döneminde yapının imarına başlanılmış ve 1784 yılında II.İshak Paşa döneminde yapı tamamlanmıştır.

İki avlu ve bu avlularda yapılmış bölümlerden oluşan sarayda, binalar "U" şeklinde düzenlenmiştir. Birinci avluya girişi sağlayan taç kapı, dışa doğru çıkıntılıdır. Her iki yönden yuvarlak altışar sütunla takviye edilmiştir. Yüzey yuvarlak kemerli, mukarnas kavsaralı bir niş içine alınmıştır. Asıl giriş kapısı basık kemerli olarak düzenlenmiştir. Taç kapı; kabartma bitki motifleri, stilize ağaçlar, mukarnası andıran bezemeler ve kemerlerle süslenmiştir. Birinci avluda; nöbetçi odası, çeşme, muhafız koğuşları, zindan ile at koşum ve araba yerleri bulunur.

Orta avlu, dört tarafı çeşitli binalar ile çevrilmiş olup, dikdörtgen planlıdır. Bu kısımda, hizmetli odaları, selamlık, cami ve türbe yer alır.

Dikdörgen planlı caminin, harim kısmı kare planlı olup üzeri yüksek kasnaklı tromplu bir kubbe ile örtülüdür. Önünde üzeri teras şeklinde düzenlenmiş kapalı bir son cemaat yeri bulunur. Cami iç mekanında, ampir üslubu hatırlatan süslemelere sahiptir.Caminin güneyinde yer alan Çolak Abdi Paşa Türbesi, Selçuklu tarzına uygun olarak, iki kat halinde yapılmıştır.

Orta avludan bir kapıyla, dikdörtgen planlı harem dairelerine geçilir. Bu bölümde ayrıca hamam, kiler, aşhane ve tuvalet gibi kısımlar bulunmaktadır.Sonuç olarak, İshak Paşa Sarayı farklı üslup ve bezeme şekilleriyle inşa edilmiş olup, ortaçağ şatolarını anımsatan gösterişli bir eser olarak karşımıza çıkmaktadır.

ANZAVUR TEPE

Patnos ilçe merkezinin 2km kuzeybatısında Urartular'dan kalma antik bir kenttir. Saray, tapınak ve bina kalıntılarının olduğu tespit edilmiştir. Kale Kral Menua ve I.Argişti, tapınak ise İspuını zamanında yapılmıştır. Oldukça harap olan kentten günümüze. Ancak tapınak,kale ve bazı binaların kalıntıları ulaşmıştır.

TOPRAKKALE:

Eleşkirt'e 14 km mesafedeki antik kenttir. Toprakkale'nin yapım tarihi bilinmemekle birlikte, Urartular döneminde yapıldığı sanılmaktadır. Urartuların burada bir kale yaptırdıkları ve küçük Arsaklılar'ın burayı yeniden imar ettikleri bilinmektedir.Tapınak ve yerleşim yerleri tamamen harap bir hale getirilmiş, kale burçları ve bazı duvar kalıntıları günümüze gelebilmiştir.

TOPRAKKALE CAMİİ:

Cami ile aynı adı taşıyan köyde, bulunmaktadır. Cami üzerinde yer alan kitabeden, 1684 yılında Mirza bin Abdi Paşa tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Cami, kare planlı, tek kubbeli bir plan arz etmektedir. 12,50x12,50m ölçülerindeki cami, 8.20m çapındaki tromp geçişli bir kubbe ile örtülmüştür. 14 ahşap direk üzerine oturtulan son cemaat yerinin bir kısmı sonradan yapılmıştır.Beden duvarlarında 6, kubbe kasnağında ise birer atlamalı olarak4 adet pencereye yer verilmiştir.Beden duvarlarının köşeleri, taç kapı ve pencere etrafları kesme taştan, diğer kısımlar ise moloz taşlarla yapılmıştır.

HAMUR KÜMBETİ::

Hamur ilçe merkezinde kapısı üzerindeki kitabeden, 1802 yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Kırşehir'deki Aşık Paşa Türbesi'ne benzemekte olup, Selçuklu ve Osmanlı Kümbetlerinden farklı bir planlama gösterir.Yapı dikdörtgen planlı olup,içten aynalı tonoz,dıştan balık sırtı şeklindedir. Güney taraftaki orijinal olmayan tahta kapıdan giriş sağlanır. Doğu cephesinde 3, batıda ise 2 penceresi bulunmaktadır. Yapı, kesme taş malzeme ile yapılmış olup, cepheleri kuşatan dört sıra bazalt ile renkli bir görünüm kazanmıştır. Kümbet içerisinde İshak Paşa'nın torunlarından İbrahim Paşa'nın ve ailesinin mezarları bulunmaktadır. Mezar taşları , bitkisel motifler, sekiz kollu yıldız ve arapça yazılar ile süslenmesine karşın, bunlar tahrip edilmişlerdir.

ŞOŞİK KALESİ:

Hamur'un Karlıca (Şoşik) köyünde yapılmış kaledir. İlçe merkezine 34 km uzaklıktadır. Kalenin yapım tarihi bilinmemesine karşın, Akkoyunlular'dan kaldığı sanılmaktadır.

Bugünkü haliyle kalede; iki oda ve hamam ayakta kalabilmiş diğer kısımlar tahrip edilmiştir. Kaleye ulaşan blok taşlardan yapılmış merdivenler bulunmaktadır. Kalenin alt tarafında, ayrı olarak yapılmış bir ibadethane vardır.

DOĞAL GÜZELLİKLER VE KAPLICALAR

Diyadin Kaplıcaları:

Diyadin ilçe merkezinin 5 km. güneyinde bulunmaktadır. Diyadin Kaplıcaları, Yılanlı. Davud, Köprü kaplıcaları olmak üzere üç bölüme ayrılır. Akkoyunlu Beyi Uzun Hasan'ın oğlu Ziyaeddin Bey, binlerce seneden beri kullanılagelen bu kaplıcaların civarında ilk tesisleri kurmuştur.

Davut ve Köprü çermikleri, sularının özellikleri bakımından birbirlerine benzemektedir. Köprü çermiğinin tortuları Murat Nehri üzerinde tabii bir köprü meydana getirdiği için bu isim verilmiştir. Demir, kükürt, sülfat, kalsiyum ve bikarbonat bakımından zengin olan bu kaplıcalar romatizma, cilt hastalıkları ile nefrite iyi gelir. Suyun sıcaklığı 60-70 derecedir.Kaplıca kuruluşları, havuz, özel banyoları olan bir hamam ve bir de hidroloji bölümünden oluşmaktadır. Toplam 150 yataklı turistik otellerin yanı sıra, kamp çadırları da kullanılır.

Çevresindeki Murat Nehri ve Kudret Köprüsü ile güzel bir manzara oluşturan Diyadin Kaplıcaları, yaz aylarının en çok rağbet gören yerleridir.

Dambat Kaplıcası:

Ağrı'ya 5km uzaklıktaki Yolluyazı (Dambat) Köyü'nde, Murat Irmağı kıyısında bulunmaktadır. Deri ve romatizma hastalıklarına iyi gelmektedir.

Balık Gölü:

Doğubeyazıt'ın Sinek Yaylasında bulunur. 2241m lik rakımı ile yurdumuzun en yüksekte oluşmuş gölüdür. Yüzölçümü 34km karedir. Alabalık ve sazan balığı boldur. Taşlıçay'a 40km'dir. Sandalla gezilir.Taşlıçay'ın 18km kuzeydoğusunda, alabalığı ünlü bir lav seti gölüdür. Gölün ağaçlıklı çevresi, yörenin dinlenme yeridir. Suyu tatlıdır. Gölün ortasında, üzerinde tarihsel kalıntılar bulunan 4 dekar genişliğinde küçük bir ada vardır. Meteor Çukuru: Doğubeyazıt'ın 35km doğusunda, İran sınırına 2km uzaklıkta, Gürbulak sınır kapısı ile Sarı Çavuş (Gürveren) Köyü arasındadır. Alaska'dakin den sonra dünyanın en geniş göktaşı çukurudur. Meteor çukuru, 1913'te düşen bir göktaşı sonucunda oluşmuştur. Genişliği 35m, derinliği 60m'dir. Toprağa gömülü göktaşının üzeri bir toprak tabakasıyla örtülüdür.

Buz Mağarası:

Küçük Ağrı Dağının güney eteğinde, Hallaç Köyü'ne 3km uzaklıkta bulunmaktadır. Doğal bir anıt durumundaki mağara; 8m derinliğinde 100m uzunluğunda ve 50m genişliğinde elips biçimli bir yapıdadır. Mağara içinde bazalt lavlar, kayalar ve bir kaktüs büyüklüğünden insan büyüklüğüne varan bir çok buzdan dikitler yer almaktadır. Bu buz dikitler ışıkta renk renk yanar döner bir görünüm almaktadır. Mağara kış aylarında sıcak, yaz aylarında ise; bir buzdolabı kadar soğuktur. Mağara ağzından sürekli sıcak ve soğuk hava akımları eser.

Nuh'un Gemisi'nin izi:

Türkiye-İran transit yoluna 3,5km uzaklıkta bulunan ve Ağrı Dağı'nın güneyinde Telçeker ile Meşar Köyleri arasında doğal bir anıttır. Bu anıt gemiye benzer siluet şeklindedir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, gemi kütlesinin korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı özeliğiyle 3657 sayılı kararı ile 1987'de burayı doğal sit alanı ve açık hava müzesi olarak koruma altına almıştır. Geminin kalıntısını Kuşbakışı olarak görülecek bir yere turistik niteliklere sahip bir kafeterya yapılmıştır.

 

Kaynaklar:

  • agri.bel.tr/agri.asp
  • agrirehberi.com/turizm/turizm.html
  • https://www.kaliteliresimler.com/
  • İLHAMİ TAŞDEMİR : AĞRI'NIN TURİZM VE EKONOMİ DURUMU, https://www.diyadinnet.com/HABER
  • https://tr.wikipedia.org/wiki/A%C4%9Fr%C4%B1_

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar