AHMET KEKEÇ'İN ÖLÜMÜNÜN ARDINDAN NE DEDİLER?

14.11.2023

"Zor zamanda yaşadı. Zor zamanda yazdı. Zor zamanda savaştı. Ama yılmadı. Yıkılmadı. Teslim bayrağı çekmedi. Bu ülkeye dâir umutlarını aslâ yitirmedi; bu ülkenin çilekeş insanının sahiciliğine, samimiyetine, mazluma sahip çıkan ahlâkına, irfanına ve basiretine güvendi hep. Bir isyan ahlâkının izini sürdü... Haksızlıklara isyan. Ülkenin ve yeryüzünün mazlumlarının maruz kaldığı zulümlere isyan. Belki de hepsinin üstünde de milletin hakkının, hukukunun devşirme bir avuç oligarşik zorba tarafından gasp edilmesine isyan. Ahmet Kekeç, kekeme yaşadı, çok zorluk çekti. Kekelemeden konuştu, hiç bir kınamacının kınamasına aldırış etmedi. Dimdik durdu: Ülkesinin, gelecek kuşakların hakkını, hukukunu savundu, korudu."(Yusuf Kaplan)

"Ahmet Kekeç'i ilk olarak Yaşar Kaplan'ın çıkardığı Aylık Dergi ve İmza dergilerinden hatırlarım. Sonraki tanışıklığımız sürecine kadar da yazdığı her şeyi aşağı yukarı takip ediyordum. Özellikle hikaye ve roman noktasında Türk edebiyatında naif, okuru yormayan, hayata dair gerçeklikleri çok iyi resmeden bir kalemi ve üslubu vardı. Bununla beraber yakın tarihe olan ilgisiyle yazdığı metinler bir nevi ülkenin içinde yaşadığı durumu sorgulama mahiyetinde metinlerdi. Türk edebiyatı açısından farklı bir tadı kaybettik. Bu tat hayatla, yaşanılan gerçeklikle, doğru ve serin kanlı temas kurabilen, bunu yazdıklarına yansıtabilen bir kalemdi. İşe çırak olarak değil usta olarak başlamış birisiydi. Düzyazının ne olduğunu çok iyi kavramış ve bunun da gereğini yerine getirmiş birisiydi. Allah rahmet eylesin." (Mürsel Sönmez-Şair)


"Ahmet Kekeç ile dostluğumuz nereden baksak yirmi seneyi aşar. Öyle çok bir araya falan geldiğimiz sanılmasın. Hatırından çıkarmamak diye bir şey var. Bir alt seviyesi, hatır gözetmek. Ahmet abide her ikisini de görmüş birisiyim. Tanışmamız yazmak için bizi sofrasına davet etmesiyle başladı. Derin tarih okumaları, yakın tarih sızıları olan biri. Şimdiki gençler bilmeyebilirler, İmza ve Vahdet dergilerinin her sayısında yolu gözlenen yazarıydı o. Edebiyat dergilerinin henüz dünya ve ülke meselelerine bigâne kalmadığı zamanlardı. Yaşar Kaplan’ın Aylık dergisi Beyazıt Meydanı gibiydi. Düşünce ile duyarlık at başı gidiyordu bu dergilerde. Sonra Mavera ve Yönelişler dergisinde hikâyelerine müptela olduk Ahmet Kekeç’in. Ahmet Kekeç çağdaş Türk edebiyatının en özgün hikâyecileri arasındadır." (Hüseyin Akın-Şair)


"En son görüştüğümde bıyıkları siyah sakalları beyazdı. Şimdi resmine bakıyorum bembeyaz. O Beşiktaşlıydı. Ona takılırdım 'Ne Beşiktaşlısın ki bıyıkların siyah sakalların beyaz' derdim ve gülerdik. O öyle bir adam idi. Ahmet Kekeç, kim ne derse desin. Beyin hücrelerini satarak geçinen bir adamdı yani kalemiyle geçiniyordu. Bizim köklü gazetelerimizden birinde yazarken başka bir gazeteden ona teklif geldi. 'Abi ne yapayım' diye sordu. 'Hemen kabul et' dedim. 'Niye?' dedi. 'Senin çalıştığın gazetenin parası Müslüman da öteki gavur mu? O halde git' dedim. Dürüst bir gazeteciydi." (Sadık Albayrak-Yazar)


"Zor zamanlarda hep önde gördük onu. Adeta meydanın kendisi oldu. Bize cesaret ve dirayet verdi. Ömrünün hatırı sayılır bir kısmı mahkemelerde geçti." (İbrahim Tenekeci-Şair)


"Ahmet Kekeç abi de şu fani dünyayı terk etti. Mekânı cennet olsun. Şahidiz Müslümanlığına, delikanlılığına, mertliğine. Hüzünler yılı bu yıl... Üzgünüm. Kanamalı bir haydut gibi son iyi şeylerinde sonundayım."(Zeki Bulduk-Yazar)


"Güzel gönüllü dost insandı. Ortak kaygılarımız bir dönem bizi birlikte mücadele içindeyken yaklaştırmıştı. Kendisini hayırla yad edeceğiz."(Leyla İpekçi-Gazeteci-Yazar)


"Kıymetli Ahmet Kekeç de Hakk'a yürüdü. Nev'i şahsına münhasır, esaslı bir dosttu. 28 Şubat zulmüne M. Emin Yavuz mahlasıyla, cesurca direndiğinin mahkemelerdeki yakın şahidiyim. Yağmurdan sonra buluşmak umudu ile, Allah mekanını cennet eylesin güzel abim. Seni çok özleyeceğiz." (Hasan Kaçan-Karikatürist/Senarist/Oyuncu)

"Dayanamadı gitti bu dünyanın zulmüne, çirkefine. İyileşir, döner diye bekledim, dua ettim. Takdir böyleymiş. Boynumuz kıldan ince takdir-i ilahi önünde. Allah rahmet eylesin. Mekanını cennet eylesin. Ailesine, sevenlerine sabır versin." (Yusuf Kaplan-Yazar)


"Hani görünce kendinizi güvende hissedersiniz, hani gelen felâket olsa bir şekilde savuşur gider onunla dersiniz ya Ahmet Kekeç öyle bir adamdı. Bu haberin asla gelmeyeceğine kendimi ikna etmiştim. Çok üzgünüm. Yağmurdan sonra abi..." (Furkan Çalışkan-Şair)

"Donanımlı, bilgili ve çok iyi bir kalem ustasıydı. Gençlik yıllarımızda Cağaloğlu havzasında birlikte olmuştuk. Mütevazı ve kalendermeşrepti. Maalesef koronavirüs belası Ahmet Kekeç'i de aramızdan aldı. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun." (Şair/Sunucu)


"Güzel insandı Ahmet, memleketin adamıydı. Cağaloğlu'nda dergilere, kitapevlerine sığındığımız zor günlerde daha çok görüşürdük. Emin hissederdiniz yanında. Neşesinin yanı başındaki hüznünü, esprili zekasına eşlik eden ciddiyetini görürdünüz. İyiliğinin şahidiyiz, daim duacısıyız." (Erol Göka-Psikiyatr)

"Ahmet Kekeç neredeyse 40 yıllık dostumdu. 1989, Sohbet kıraathanesinde yeni derginin planlarını yaptığımız dün gibi. Malatyalı yiğit delikanlı da ilâhî emirle son yolculuğuna çıktı. Allah rahmet eylesin, cennetinde buluştursun." (Bedri Gencer-Sosyolog/Yazar)


"İnsan birlikte çalıştığı, yıllarca beraber gezip tozduğu, senaryo çalışmaları yaptığı, kahve köşelerinde çay içip muhabbet ettiği bir eski dostunu kaybedince derin bir yokluk hissi duyuyor. Allah, Ahmet Kekeç'e rahmet eylesin." (İsmail Fatih Ceylan-Yazar/Yayıncı)


"Çok hoşsohbet ve çok yönlü bir insandı. Aslında edebiyatçıydı ve tam bir edebiyat tutkunuydu. Siyasetten çok daha büyük bir merakı edebiyata vardı. Hem iyi bir okur hem de iyi bir yazardı Ahmet Kekeç."(Nagehan Alçı-Gazeteci/Yazar)


"Sonra bakıyorsun bir şeyler eksiliyor. Birileri gidiyor, dünya dönüyor, acılar, hatırlayışlar, tanıklıklar kalıyor. Güzel şahitlikler yaptı, Güzel'e yürüdü. Şahidiz. Mevla rahmet eyleye..." (Yunus Emre Özsaray-Öykücü)

"En çok da 28 Şubat'taki asil ve dik duruşundan tanırım KEKEÇ'i... Kimse yokkenki var oluşundan, herkes susarkenki hakkı savunuşundan, zor zamanlarda, "kim var?" denildiğinde, "ben varım!" deyişinden bilirim onu... Bir direnişçi daha çekildi aramızdan... Bir dağ daha devrildi gönlümüzden... Ve bir çile insani daha görevini layıkıyla yapıp, ayrıldı sol göğsümüzden... Ey ulu Rabb'imiz! Eğer kabul edersen, biz şahidiz ona, kulluğuna, samimiyetine, ihlasına, davaya adadığı ömrüne... İnna lillahi ve inna ileyhi raciun..." (Vedat Sağlam-Yazar)

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar