Ainos Enez Antik Kenti

12.05.2012


     



ENEZ'İN TARİHÇESİ 


Enez, Edirne'nin bir ilçesidir. Enez ilçesinin 21 km kuzeyinde İpsala, 60 km doğusunda Keşan ilçesi, güneyde ve batıda Ege Denizi ve Yunanistan ile mülki ve milli sınır ile çevrilmiş olup, toplam 30 km deniz, 44 km mülki sınırlara sahiptir. Enez bölgesinin toplam nüfusu 8356 olup, yüzölçümü 473 km²’dir.

Antik çağlarda adı Ainos olan kent Türk-Yunan sınırının hemen kıyısında, Meriç Nehrinin denize döküldüğü Ege’nin Kuzey sahilinde bir yarımada üzerinde yer almaktadır. Kentin kuruluşu ile ilgili çeşitli farklı görüşler ileri sürülmektedir.

Günümüzde Enez adını taşıyan Ainos, Meriç nehrinin denize döküldüğü yerde kurulmuş iki limanlı bir şehir olarak üne kavuşmuştur. Önceleri deniz kenarında olan şehir, Meriç nehrinin alüvyon sürüklemesi sonucunda kıyıdan uzaklaşmış; şu an 4 km içerde kalmıştır. Ainos, ilk iskan edildiği MÖ 4000'li yıllardan bu yana çok değişiklik geçirmiş olmasına rağmen yaşamını kesintisiz sürdürmüştür. (4)

 Eski çağda Ainos adını taşıyan Enez’de, önceleri Trak kabilelerinin birleşmeleri ile Poltyobria adını alan bir şehir devletinin kurulduğu Antik çağ yazarları tarafından bahsedilmektedir. Ancak bu verimli ovada yurtlamak isteyen Kuzey Batı Anadolu bölgesinde yerleşmiş bulunan Aioller bu kenti ele geçirerek Ainos adını vermişler, bu günkü Enez’i kurmuş ve bağımsız bir devlet durumuna getirmişlerdir. (2)

Ainos'un ilk sakinleri kimlerdi, kesin olarak bilemiyoruz. Ancak Eskiçağ kaynaklarında, Ainos'un yerinde önceleri Trak kabilelerinin yerleşmiş olduklarını, MÖ 7. yüzyılda İzmir'in kuzeyinde Aiolia bölgesinde yaşayan Aioller tarafından iskan edildiği, daha sonra ise, Mytileneliler (Midilli Adası) ile Kymeliler tarafından bir kolani olarak kurulmuş olduğu zikredilmektedir.

Gerçekten Enez ve çevresinde yapılan kazı ve araştırmalarda ele geçen maddi kalınltılar bu tarihi bilgileri doğrulamaktadır. MÖ 6. yüzyılın sonlarında Pers Kralı Darius'un 513 tarihinde yaptığı İskit seferinden sonra Trakya ve dolayısıyla Enez Pers İmparatorluğunun hakimiyeti atına girdi. Enez, MÖ 478/477 tarihindeAttik -Delos Deniz Birliği'ne katıldı. Şehir, Pers Kral Barışı ile MÖ 386 yılında bağımsızlığına kavuştu. Hellenistik Çağda Ptolemayosların hakimiyetinde kalan Enez, MÖ ı90 yılında Romalılar'ın Trakya'yı zaptetmeleriyle tekrar bağımsızlığını elde etti.

Enez Bizans döneminde çok onemli Bir prenslik merkeziydi. Bizans İmparatoru Justinianus, kentte Bir Eklendi çok İmar faaliyeti yapmis ve Kuzeyden gelebilecek saldırılara karsi kale duvarlarını Tamir ettirmiştir. Enez denizden 25 m. yükseklikte Miyosen kalker kayalar üzerine inşa edilmiş akropol tepesini çevreleyen bir kaleye sahiptir. Kale surları 740 m uzunluğundadır. Bu surlar orta çağa tarihlenmektedir. (4) Bizans Çağında Prensiik merkezi olan Enez' e Orta Çağda Cenovalılar hakim olmuşlar. Enez 1456 yılında Fatih Sultan Mehmet'in kaptanı Has Yunus Bey tarafından zaptedilmiş ve Osmanlı Devletine Katılmıştır. (1) 

enez kalesi 


ANTİK ENEZ VE ARKEOLOJİK BULUNTULAR

Antik Çağ'ın yazılı kaynaklarında ayrıntılı olarak rastlanmakla birlikte, kentin Eski çağlarda erişmiş olduğu yüksek kültür düzeyi burada yapılmakta olan arkeolojik kazı ve araştırmalarda ele geçen kalıntılarla belgelenmektedir. Bölgede bilinen en eski yerleşmenin Enez kentinin kenarında yer alan Hoca Çeşme Höyüğü'nde olduğu, yapılan arkeolojik araştırmalar sonucunda anlaşılmıştır. Neolitik Çağa (M.Ö. 6.500) ait olan bu yerleşmeden ele geçen kalıntılar, Hoca Çeşme yerleşmesinin Anadolu ile Balkanlar arasında yapılan ticari ve kültür ilişkiyi ortaya çıkartmıştır.

 Enez Eski Çağda Taşoz Boğazından, Çanakkale Boğazına kadar olan Kuzey Ege kıyılarında korunmuş tek liman olduğundan bu bölge şehirleri arasında büyük bir önem taşıyordu. Ayrıca Meriç Nehri Enez’i zengin Trakya İnterlandına bağlamaktaydı. Bu doğal su yolu sayesinde Karadeniz’e ulaşmak mümkün olmuştur. Bundan dolayı ticaret merkezi durumuna gelen Enez Antik Çağda sanatı ve zenginliği ile ün’e kavuşmuştur. (2)

Bölgede M.Ö. 4. ve 3. bin yıllarında daha yoğun bir yerleşim gözlemleniyor. Hasköy Höyüğü başta olmak üzere Küçük Evren Köyü yakınlarındaki Pandır Bahçe ile Umurbey Köyündeki Değirmentepe ve Sultaniçe'deki yerleşimler bunlardan yalnızca birkaç tanesidir. (3)


Enez Kalesi (Enez)

Antik Çağ’da Akropol denilen yüksek bir tepe üzerine kurulu olan kalenin Balkanlardan gelen barbar akınlarını önlemek amacıyla yapıldığı biliniyor. Kalenin yapım tarihi kesin olmamakla birlikte, duvarlarındaki devşirme yapı malzemeleri Bizans öncesinde yapıldığını gösteriyor. MS. 6. yüzyılda Iustinianus tarafından onarılan kalenin içerisinde Enez’in simgesi sayılan Ayasofya (Fatih Camii), mozaik küçük bir kilise ve bir de şapel olarak kullanılmış mağara yer alıyor. Burada bulunan Pan ve dans eden su perilerini tasvir eden bir kabartma Edirne Müzesi’nde sergileniyor. Kalenin anıtsal giriş kapısı yanındaki duvarda da beyaz mermerden bir Trak süvarisinin tasviri bulunuyor. Ayrıca kale içerisindeki sivri Osmanlı kemeri de yapının Türkler tarafından kullanıldığını gösteriyor.

Prof. Dr. Sait Başaran’ın başkanlığında yapılan kazılardan elde edilen bilgiye göre “kalede yer alan kemerli ev ve özellikle pişmiş topraktan yapılmış künkler, Enez gibi bir taşra kentinde su ihtiyacının evin içinde çözüldüğünü, dolayısıyla yörede gelişmiş bir iç mimarinin varlığına işaret ediyor
Kale girişinin sağında yer alan sektörde halen sürdürülen çalışmalarda, Klasik ve Helenistik dönemlerde kullanıldıkları anlaşılan, çeşitli yapılara ait kalıntılar, şarap dinlendirme mahzenleri ve bunların içinden ele geçen şarap tortusu içeren damgalı kulplu amforalar, firnisli tabaklar, kantharoslar, kyliksler, siyah ve kırmızı figür tekniği ile üretilmiş çeşitli mallar, balık ve çerez tabaklan, Arkaik Çağa tarihlenen Aiol sütun başlıkları figürinler ve diğerleri bu bölgenin zengin kültürünü ve ticaretini gözler önüne sermektedir (Başaran 1996;2000;2000a). (3)

Bugünkü kent merkezinde ve çevresinde yapılan kazı çalışmalarında önemli kültürel kalıntılar gün ışığına çıkmıştır. Özellikle, Erken Roma dönemine ait caddeler, su ve kanalizasyon sistemleri, tabanı mozaiklerle kaplı zengin evleri ile buluntuları, ya da Çakıllık ve Taşaltı Nekropol alanlarındaki abidevi mezarlar ve zengin buluntuları, günümüze ayakta gelen tümülüsler, şapel ve kiliseler, Ainos'u kuruluşundan itibaren maddi refahı yüksek kentler arasmda önemli bir yerde olduğunun kanıtlarıdır.. (3)

Tümülüs Çalışmaları 

Enez'in doğusunda Dardanel Salça Fabrikasının yanındaki tarlanın ortasında yer alan Tümülüs, 2006 yılı kazı çalışmalannda açılarak mezar odası ortaya çıkartılmıştır. yapılan kazıda, mezar odasımn tonoz seviyesinde kalker taşından yapılmış bir lahit ortaya çıktı. Lahit, güneydoğu-kuzeybatı yönünde yerleştirilmiş olup mezar odası içinde yer alan lahitler ile aynı doğrultuda olduğu anlaşılmıştır. Semerdam biçimli kapaklar toprağın ağırlığından etkilenerek kınlmış ve dağılmış durumda bulunmuştur. Lahit içinde, kalıntılardan iyi yakılmadığı anlaşılan bir iskelete ait bacak kemikleri ile kül kalıntılanna rastlanmıştır. Bunlarla birlikte siyah firnisli derin bir kase ve yine siyah firnisli küçük bir tabak ele geçmiştir. Buluntulardan dolayı mezann M.Ö. 4.yüzyılın başlanna ait olduğu anlaşılmıştır.Trakya'nın abideleri arasında yer alan tümülüsler ve içindeki kubbeli mezarlar, M.Ö. IV. -III. yüzyıllarda geniş bir alana yayılmıştır. Çataltepe Tümülüsünde gün ışığına çıkan beşik tonozlu mezar odasının mimarisi, Trakya'da fazla yaygın olmayan yeni bir tip olarak karşımıza çıkmaktadır. Çataltepe Tümülüsünün yarım daire beşik tonozlu örtüsü, Makedonya mezarlarını anımsatmaktadır (Miller 1971; Gossel 1980). (3)


KAZI SONUÇLARI

Ainos antik kentindeki kazılar 1971 yılında Prof. Dr. Afif Erzen başkanlığında yapılmaya başlandı. Bugünse çalışmalar Prof. Dr. Sait Başaran gözetiminde 60-80 kişilik ekip ile ayrı ayrı yerlerde yürütülüyor.

Kazı ve araştırmalar sonucunda Enez'de şarap mahzenleri, tabanı mozaiklerle döşenmiş villa, hamam kalıntıları, kaldırım taşlı caddeler, bazilika ve şapeller, Roma ve Osmanlı dönemi nekropolleri gibi mimari kalıntıların yanı sıra, çeşitli malzemelerden yapılmış yüzlerce irili ufaklı tbuluntuyu da saymak mümkündür. Enez'in çevresinde köprüler, yollar, kervansaray, manastırlar gibi çeşitli dönemlerden günümüze ulaşan birçok kalıntı yer almaktadır. Şapel kalıntıları yanında 2005 ve 2006 yıllarında yapılan Jeofizik (sismik ve GPR) çalışmalarında şapele ait mimarinin toprak altındaki devamı bulunmuştur. 2005 yılında şapelin yanında yapılan kazılarla şapele ait mimari temelleri devamı ortaya çıkarılmıştır. 2006 yılında bir önceki yıl yapılan kazı alanının yanında jeofizik ölçümler tekrar yapılmış ve birtakım yapı temelleri olabilecek anomaliler elde edilmiştir. (4)

GÜNÜMÜZDEKİ ENEZ

Enez'i yabancı turistlerden çok yerli turistler ziyaret etmektedirler. Denize yakın olan ve ilçe merkezini geçtikten sonra beliren bölegede villalar ve turistik konaklama alanları görülmektedir. Villalar genelde site halindedir. Ayrıca ilçede İstanbul ve Trakya Üniversitelerine ait dinlenme ve eğitim kampları bulunmaktadır. bu kamplar yaz ayları boyunca kendi bünyelerindeki öğrencilerine uygun ve güzel bir tatil imkânı sunmaktadır. Bu bölgede yol yapımı ve kalkınma çalışmaları 2006 yılının yaz ayları itibariyle başlamıştır. Turistik önemin artması için bu tür çalışmalar devam etmektedir. (4)

Enez, denizle nehrin flörtünden doğan irili ufalı pek çok gölün kaynaştığı 483 kilometrekarelik alana sahip bir ilçe. Gala Gölü, Tuz Gölü, Karagöl ve Peso Gölü bunlardan sadece bir kaçı. Bir başka deyişle Enez suların kavşak noktası. Bir yanda deniz, diğer tarafta nehir ve alüvyonların oluşturduğu göller... 4 km uzunluğundaki Altınkum sahili gerçek anlamda tertemiz bir suya sahip. Arıtma sorunu yıllar önce çözüme kavuştuğu için denize atık ulaşmıyor.Kıyı şeridinde bulunan barakalar yıkılmış, yaz aylarında Enezliler denize Villalar sahilinden giriyorlar.

 Meriç Nehri'nde ve Gala Gölü'nde yakalanan yılan balıklarının müşterisi İtalyanlar. Kılçıksız ve yağlı etiyle rağbet görüyor. Enez'i dünyaya tanıtan bir başka balık ise "Üzmene Kefali". Deniz ve bataklık arasında kalan Üzmene Gölü'nde yakalana bu kefal türünün bembeyaz eti ızgara için ideal sayılıyor. Temiz hava ve balık türlerinin zenginliği bölgeyi kuş cennetine çevirmiş durumdadır. Kuğuların, flamingoların, balıkçıl kuşları Enez de her zaman görülebilimektedir. Hem tatlı su hem de deniz  balıklarının bol bol avlandığı Enez'de Kefal, melendros, yılan balığı, ilerya, cıbır yemeniz mümkündür.

Gala Gölü Milli Parkı

Enez'e yaklaşık 10 km uzaklıkta bulunan Gala Gölü Milli Parkı,3 bin 90 hektarı sulak, 3 bin hektarı da ormanlık olmak üzere 6 bin 90 hektar büyüklüğünde. Bir alüvyon-set gölü olan Gala Gölü birbiriyle sazlarla ayrılmış iki bölümden oluşuyor: Büyük Gala (Çeltik Gölü) ve Küçük Gala gölleri. Kış göçmeni kuşların önemli bir barınma ve beslenme yeri olan gölde 163 kuş türü tespit edilmiştir (5).

KAYNAKÇA
  • https://tr.wikipedia.org/wiki/Enez
  • https://www.enez.gov.tr/default_B0.aspx?content=186
  • https://webainos.blogspot.com/p/enez-ainos-antik-kenti.html
  • https://webainos.blogspot.com/p/enez.html
  • https://www.hangisinegitsek.com/tatil_,TRehberDetayList-C1-F2594-H2,default.htm
   


 


Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar