KategorilerYAZILARDenemeAkıllı bir adam nasıl olunur?

Akıllı bir adam nasıl olunur?

14.10.2011
Bu Eser 22.11.2013 Tarihinde Haftanın Yazısı Seçilmişir

Akıllı bir adam nasıl olunur,( ŞAHAMETTİN KUZUCULAR)





Akıllı bir adam nasıl olunur,( ŞAHAMETTİN KUZUCULAR)

Akıllı bir adam olsaydım zaten böyle bir yazı yazmaya kalkışmazdım. Ancak yazarın akılsızı herkesin okumaktan hoşlanmayacağı bir yazıyı yazmaya kalkışır değil mi? Tanıyan herkesin bildiği gibi ben de çok akıllı bir adam sayılamam ( O halde niye yazdın diye soran olursa. Cevabı önceki satırda verilmiştir.) İyi de kendini akıllı görmeyen birisinin akılla ilgili yazısını neden okuyalım diyeceksiniz. Valla orasını söylemek bana düşmez ama ben yine de okuyun diyeceğim.

 
Gelelim asıl konuya. Konuya vakıf olmak için öncelikle akıllı adamın nasıl belli olduğunu bilmemiz gerekecektir. Bir kere bizim milli ölçütlerimiz batılılara göre son derece sağlıklı ve nesneldir. Bunu iyi anlamak, bu yazıyı anlamnın zorunlu koşulu olduğundan mütevellit  batılı yöntemlerin neden yanlış olduğunu iyice  bellemek lazım gelir.

Batılılar, bu konunun halli için bir takım zekâ testleri geliştirmişler, akabinde de bu testlerin çoklu zekâyı ölçmekte yetesiz olduğunu anladıkları gibi , ölçümlerinin  de sağlıklı olmadığını itiraf etmişlerdir. Bu testlerin bazen bizde de kullanıldığına dair duyumlar alınıyorsa da; bu testler, bizim geliştirdiğimiz pratik yöntemlerin karşısında hava cıva kalmaktadır. Zaten  bu konuda gâvurların aklının pek ermeyeceğini de iyi  bildiğimizden onlara hiç itibar etmeyiz. Bizlm meselenin halli için çok önceden keşfettiğimiz muazzam ölçütlerimiz vardır. Onların çoklu zekâyı ölçmekte çaresiz kalan testleri bizim pratik ölçme değerlendirme yöntemlerimizin yanında olsa olsa davul tozu, ecinni küfü kalır.

Çünkü diğer ülkeler, adamın boyuna, bosuna, bıyığına, laf cambazlığına, dönekliğine, yağcılığına, adam kafalama ve tavlama gibi pratik yeteneklerine bakarak zekâsını ölçecek mekanizmalar geliştirememişlerdir. Bu milletlerde bu önemli hasletler çok ilkel kaldığından orda akıllı bulmak hayli zor olmaktadır. Bizlerdekine benzer  bir kaçı çıksa bile, onca  gerzek arasından pek belli olmamaktadır.

Biz ise bu hasletler bakımından önde duran ilk milletiz. Adamın akıllısını hemen şıp diye biliriz. Çözüm kolay oluncada krıtik mevkiler için akıl dolu adamları  yetirmede hızlıyızdır. Her mevkinin ve makamın en uygun akıllsının hemencecik derhal bulur, çağdaş hızdan daha hızlı çözümlere kavuşuruz.  İşe uygun adam bulmak için hiç vakit kaybetmez, işe uygun adamları,  bakışından, nakışından, sülün gibi sekişinden, ağzının bal ölçüsünden , elinin iş tutuşundan hemencecik yakalarız.

Batılı mi,lletler ise işe uygun adamları  bulmak için çok yırtınır. Hal böyle olunca da; batılı memeleketlerde makam, mevki, akademik paye, bilgi, beceri, ustalık, kariyer ve bunlara dayalı itibar elde etmek, Kaf dağına çıkmaktan daha da güç hale gelir. Bu dangalak milletlerin o ahmak âlim ve devlet adamı adayları, onlarca yıl kaplumbağanın dağa tırmanışına benzer bir yığın meşakkat çekmek, okumak araştırmak, mesleğiyle ilgili bilinen tüm detayları inceleyip öğrenmek zorundadır. Bu yüzden zavallı âlim ve hükümet adamı adaylarına yoldurmadık ayrık otu bıraktırmazlar. Sebebi çok açıktır. Batılıların, beygirlerini kırk kere denemeden koşabileceklerine hükmedecek akılları yoktur. O yüzden batıların- kenefe işeme modelleri dâhil- her şeylerine özeniriz de bu konuda onlara biz asla güvenmeyiz.

Velakin millet olarak adam olacak adamları keşfetme konusunda 17. yy dan  beridir çok müthiş ve pratik yöntemler geliştirdik. Bu yüzden âlim, hökümet, idareci adaylarının hasını ve akıllısını şıp deyü anlayıveririz. Bu nadide ve seçkin evlatlarımıza gâvurların yaptığı gibi menzil beygirine has külfetler yaşatmadan, layık mevkilerine hemen vasıl ederiz. Sağlık eğitim, diploma, tecrübe, yeterlilik gibi izlek ve bürokrasi ile ilgili - çoğu da akılsız, yararsız ve patavatsız adamların işine çomak sokmak için hazırlanmış kâğıt üstü vıttırı vızırık bahanler olan - ufak badireleri geçemiyorsa şıp diye bir çözüm bulup, layık olan hal üzere işi tamam ederiz. Bu işlerin nasıl dönekleştirildiği hepimizce malum olduğu üzere kimseye çaktırmayız.

Yöntemlerimizin detaylarını fazla sulandırmaya gerek yoktur. Köprüyü geçene kadar, uşaklık, kayırma, kollama, yalakalık, bilumum yıkama ve yağlama hizmetleri, parti, zümre, grup amigoluğu  gibi özel yetenek isteyen konularda ihtisas yaptığımız vakit ülkenin en akıllı adamlarından sayılmamız şans değil an meselesidir. Tabiî ki hedefe kadar bu işlemlerde taviz vermek hıyarlığına düşmemek kaydıyla. İş bu işlemleri harfiyen yerine getiremeyenlerden zaten adam madam çıkamaz. İşini bilen biri, kuyruğunda hoplayacağı hökümet adayını iyi seçebilendir.

Bu tiplerin akıllı olmadığını söyleyebilecek memlekette tek bir dekan, rektör, filanca kurumun başkanı müdürü vb varsa buyrun gösterin. Bir köşede korkuluk kalmış çeyrek aydın bozuntularından aksini iddia edebilecek bir kaç teres çıksa bile, böyüklerimiz dururken, bu andavallılara mı inanacağız biz yani?

Bu ölçütlere güvenimiz yüzde yüz olduğundan böyle büyüyen büyüklerimiz de yüz yüz akıllıdır. Millet olarak deha sahibi böyüklerimizin dediğinden çıkmayacak kadar aklımız vardır şükür. O büyüğümüzü, -hele de taraftarı olduğumuz kesimin büyüğü ise - testlerde üstün başarı göstermiş olması icap ettiğinden mütevellit yanılması mümkün olmayacak biridir. Her ne demişse fizik kanunlarından daha doğru demektir. Kuşku duyup, sorgulayan ya dinsiz, imansız zındık; ya bir gerici, yobaz veya pis faşistin tekidir. O yüzden, öyle sağdaki soldaki böyük adamların yalan yanlış şeyler söyleyebileceğini, yanılabileceğini iddia edenlerin aklından şüphe edilmelidir.

Akıllı adam ortama göre renk değiştirmeli stadyumda kim nereye tezahürat yapıyorsa o taraftan olmalıdır. Bunu bile öğrenemeyip, TERSİNİ iddia edenlere kırk ton sopa atılmalı, olmadı ipte sallandırılmalıdır.

Geleneklerimiz bize büyüklerin lafından dışarı çıkmamız gerektiğini emreder. Makamı, mevkisi, parası büyük olanın aklı da kendisi de büyük demektir. Büyük adamın kuyruğunda gezinenler de geleceğin büyüğü olacağına göre toplumumuzda buna bir kast sistemi kendiliğinden oluşur. O sebepten eğer bir çelebi seçmek lazım gelirse en yakın aday ağanın en sevdiği tekedir ( not: keçilerin sakallı erkeklerine teke denir).

İrademizi ve beğenilerimizi, geliştirme hakkımız olmadığından kendimizin de akıllı olabileceğine ihtimal veremeyiz. Bizim yerimize başkalarının karar vermesine alışık olduğumuzdan, beğenilerimize güvenme ve beğenilerimizi savunma gücünü bulamayız. Her daim bizim yerimize karar verecek bir babaya ihtiyacımız vardır. Bu yüzden çamaşır makinesi almak için bile danışacak bir baba bulamazsak seçmemiz mümkün olmaz. O yüzden başbakanı, valiyi, amiri vb baba gibi görmeye çok meyil gösteririz.

Amma ki erkekliğe önem veren bir toplum olduğumuzdan bir tek anamız vardır.

Zaten doğruyu yanlışa kendimizce karar vermek söz konusu olamaz. Asker ve akıllı bir millet olduğumuzdan birey değil topluluk aklına sahip bi milletizdir. BİZİM GİBİ AKILSIZLARA BEĞENMEK VEYA FİKİR BEYAN ETMEK DÜŞMEZ. O yüzden modaya uymak en akıllıca yoldur. Herkes suratına sıçan resmi yapıştırır da biz yapıştırmazsak ayıp olur vallahi.

Sonra böyük zahmetler çekip rektöre, dekana, diğer öğretim görevlilerinin kaprislerine yıllarca katlana katlana kişilikleri sömürülmüş, bir bilğiye ulaştığında bin türlü hakarete, alaya maruz kalarak öz güveni yitirmiş, âlimlerden kim iyi bilecek ki? Öyle araştırma maraştırma yapıp, fiş mekanca âlimin şu bu hatasını ortaya döküp, saçarak kimse akıllı adam olamaz. Akılsız olanlardan âlim olamayacağına göre yukarıda izah olunan kabiliyetleri göstermeyenler ağızlarıyla kuş tutsalar çayırda ot seçerler.

Kardeşim bir şey bulmuşsan gideceksin üstteki hocana takdim edeceksin, o işin başarılmasındaki birinci faktörün üstteki zat olduğunu sağır sultana ilan edeceksin de adam olduğun belli olacak. Âlim olmanın, adam olmanın, akıllı olmanın yolu budur.

Birileri \" akıllıdır \"demektikten sonra akıllı olunamaz. Mesela akıllı şarkıcının şarkısının çok iyi olduğu, bacaklarından ve memelerinden belli olduğu kadar, piyasaya çıkmadan, daha kimse bile dinlemeden bellidir. İyi şairin şiirinin güzel olduğu yazılmadan bile belli olur. Birileri seçip önünüze koyup, , günün, yılın en iyi şiiri budur demezse şiirin kaliteli olduğunu biz nerden bileceğiz. Değil mi kardeşim bizden nerde bileceğiz? O yüzden ne yapıyorsak yapalım \" en büyüğü budur\" diyen üç beş kişi tavlamak icap eder.

En iyi seçme ve karar verme yöntemini de biz bulmuşuzdur. Biline ki birisi çıkıp da kel bir tepeye \"Çamlı Dağ \"derse o tepenin adı hep ÇAMLI DAĞ olarak kalır. Kimse de niye böyle demişler diye sorgulamaz. Mobilya alacaksak manav, kasap ve hırdavatçıya danışmak en akıllıca yoldur. Bu yüzden seçicileri ve beğeni otoriterlerini genellikle atar tutarlardan seçmeyi âdet etmişizdir.

İşten hiç anlamayan doğruyu şıp diye bulur. Bir işin ustasına danışılırsa, bin türlü ihtimal hesaplarıyla meşakkat sereceğinden doğruyu seçmek çok güç bir iş olacaktır.. Bizim gibi meselelerini şıp diye çözmeye alışkın insanların böylesi incelikler ve zır zevat teferruatlarla uğraşacak vakti yokturdur.

Zaten, ülkemizde işin iyisini yapmak beladan başka mükâfat getirmez. Bir şeyi en iyi yapmak demek ahmaklığın daniskasıdır. Olmuş görünmek ve sayılmak çok basittir ve herkesi memnun edecek neticeleri beraberinde getirir. Herkesin bilinçlendiği bir ülke dayanılmaz bir yer haline gelecek, vasat eğitimli insanların pratik iş geliştirme ve yakıştırma yetenekleri zafiyete uğrayacaktır. Böyle olunca çoğunluk bu fikre sahip olduğundan toplumun huzurunu kaçırmaya kimsenin hakkı yoktur.


Uzun lafın kısası bu ülkede akıllı adam olmak çok zor bir iştir ve Allah vergisi pek çok yetenek gerektirir.

Batı icadı olan Minnet- Biset tarzı testler soru cevaplama yetilerini ölçerken bu kıstaslarımızı ölçmeye muktedir olamazlar. Bir şekilde bu testlerden birisinde geçmek zorunda kalırsak yukarıda sayılan vasıflara sahip olmaya kalkışmadığından kıyıda köşede kalmış memurlardan veya mekteplilerden biri bizim yerimize bu testten geçecektir. Onlar zaten hile yapılabileceğini bile tahmin edemeyecek kadar akılsız adamlardır.

Bu ülkede adam sayılmak, olmaktan çok önemlidir.
Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da
ahmetzeytinci267
Ahmet Zeytinci9 yıl önce
Aşk başa gelince akıl dünya seyahatine çıkarmış da derler. Eeee biz de Türek Milleti olarak aşkı sevdayı, aşık olmayı severiz. Sonuç olarak pek de akıllı olduğumuz söylenemez mi diyeceğiz? Lakin Gazi Mustafa Kemal Atatürk'de ''Türk Milleti zekidir, çalışkandır, Türk Milletinin karakteri yüksektir.'' demiştir. Hadi bakalım çıkın işin içinden. İki arada bir derede kalmak diye de buna denir. Güzel bir yazıydı daha önce de okuduğum kutlarım...