ALANYA'YI GEZELİM Mİ ?

25.04.2012


ALANYA HAKKINDA GENEL BİLGİLER

Dosya: Türkiye, Alanya, panorama view.JPG 

Resim Alıntı: Vikipedi/ alanya  


Yüzölçümü 158.225 Hektar, Akdeniz’e Kıyısı 70 Kilometre, Belediye Sayısı 17, Müze Sayısı 4 ,Gelen Yabancı Turist Sayısı (2001) 752.340,  2007 yılı itibariyle 154.199 yatağa ulaşmıştır. 2008 yılında gelen turist sayısı 1.715.000 yabancı turiste ulaşmıştır. 2008 yılında gelen turistlerden elde edilen gelir 1 .089.025.000   dolardır. Bu gün için 2011-2012 bu rakamların çok çok daha arttığını belirtmeye luzum yoktur. 

Alanya, eski adı Alaiye, Antalya iline bağlı Türkiye'nin en önemli Trustik merkezlerinden birisidir. Antalaya uzaklığı 166 kilometredir. Alanya, 1.598,51 km2 km2'lik bir alana sahiptir ve nüfusu (2011 nüfus sayımına göre) 248.286'dır (ilçe merkezi 103.673).[1] Nüfusun büyük çoğunluğu Türk'tür. İlçede yaşayan yaklaşık on  bin kadar  Avrupa'lı vardır.Akdeniz ikliminin hakim olduğu ilçede narenciye üretimi ve seracılık çok gelişmiş tekniklerle yapılmaktadır Anamur'dan sonra muzun yetiştiği tek bölge Alanya ve civarıdır. Alanya'nın iklimi  Tropikal  meyvelerin tümünün  yetişmesine müsait bir iklimdir.Şehrin ekonomisi tamamen tarım ve turizme dayalıdır. Hizmet sektörü iyi gelişmiştir. Üretilen hizmet ve malların tamamına yakının tüketimi, çevrede bulunan turistik otellerde gerçekleşmektedir.

Bölgede Akdeniz ikliminin özellikleri görülmektedir. Kışın ılık ve yazın sıcak geçer. Turizm açısından Türkiye'de yüzde dokuzluk bir paya sahipken Yabancıların Türkiye'de mülk alımında ise yüzde otuzluk bir paya sahiptir. Turizm, özellikle 1958'lerden sonra gelişmeye başlayarak, ilçedeki en etkin iş kolu haline gelmiş ve bu durum bölgede nüfus artışını meydana getirmiştir. (1) 

Akdeniz’in en güzel kıyılarından biriine sahip olan  Alanya’nın sahilleri incecik ve vücuda yapışmayan tertemiz kumsallarla kaplıdır. Alanya eşsiz kumsallarını yanısıra sahillerine üç beş km uzaklıkta birden bire yükselen Toros dağlarının yeşillikleri Çam ve sedir ormanları, zirvelerden  inen serin  akarsuları, yemeyeşil vadileri ve benzeriğ çok zor bulunan diğer güzellikleriyle harika bir ilçemizdir.  PortakallarI  rengarenk çiçekleri yemyeşil akarsuları tarih ile iç içe yaşayan modern caddeleri benzersiz otelleri, tertemiz caddeleri, Avrupai eğlence mekanları ve cıvıl cıvıl sokakları ve caddeleriyle eşssiz bir ilçemizdir. Hem karada hem de denizlerin içindeki benzersiz mağralarla çok zengin bir doğaya ve inasan elinden çıkan güzelliklerle doludur. Tanrı, Alanyayı özenle yaratmış İnsanlar da bu özene gereken saygıyı hem geçmişte hem de bu gün göstermeye çalışmıştır.  

Dosya: Tersane2-wm archiv.jpg
Resim Alıntı: Vikipedi/ alanya/ Alanya Tersanesi

 ALANYA'NIN TARİHÇESİ 

Alanya Kuzeyinde Toros Dağları Güneyinde Akdeniz’in bulunduğu küçük bir yarımada üzerinde kurulmuştur. Antik çağda Pamfilya ve Klikya arasındaki çizgide yer aldığı için bazen Pamfilya bazen de Klikya olarak anılmıştır.

Alanya'nın ilk iskanı ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Prof Dr Kılınç KÖKTEN ‘in 1957 yılında Kent merkezine 12 Km uzaklıkta yer alan Kadıini Mağarasında yaptığı araştırmalar, bölge tarihinin Üst Paleolitik (M.Ö.20,000,-17,000,) dönemine kadar uzandığını göstermektedir.

Alanya’nın ilk kez ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu henüz bilinmemektedir. Kentin bilinen en eski adı Korakesium dur. Bizans döneminde ise Kalanoros ismi verilmiştir. 13, YY da Anadolu Selçuklu Hükümdarlarından 1, Allaaddin Keykubat’ın (1200-1237) kaleyi alması ile şehrin ismini Alaiye olarak değiştirmiştir. 1935 yılında Kenti ziyaret eden Atatürk ise Alanya adını vermiştir. (Korekesium’dan İlk kez bahseden M.Ö.4, Yüzyıl antik coğrafyacılarından Scylax’dır Bu dönemde bölge Anadolu’nun önemli bir bölümünü istila eden Perslerin egemenliği altındadır. Daha sonra ünlü antik çağ yazarı Strabon, Piri Reis, Seyyep, İbn-i Batuta ve Evliya çelebi bölgeyi gezen seyyahlar olup eserlerinde kentten bahsetmektedirler.

Bölgenin ilk çağları ve Bizans dönemi hakkında fazla bilgimiz yoktur.M.S.7.yüzyılda arap akınları sırasında kent savunması daha da önem kazanmış,akınlara karşı korunmak amacıyla kale yapımlarına öncelik verilmiştir.Bu nedenle Alanya ve çevresindeki pek çok kale ve kilise M.S.6 ve 7.yüzyıla tarihlenmektedir.

Anadolu Selçuklu hükümdarlarından 1. Alaaddin Keykubad, Alanya kalesinde hüküm süren ve hristiyan sülalelerinden olan Kyr Vart’ ı 1221 yılında yenilgiye uğratarak Kaleyi ele geçirmiştir. Hükümdar kendi adına burada bir saray yaptırmıştır.Selçuklu’lar başkent Konya’nın yanısıra Alanya’yı ikinci bir başkent ve kışlık merkez olarak kullanarak imar faaliyetlerinde bulunmuşlardır.

1243’deki Moğol saldırıları 1277’de Mısır Memlüklerinin Anadolu’ya girmeleri Selçukluları yıpratmış, 1300 yılında Selçuklu Devleti parçalanmış ve bölge Karamanoğulları tarafından beşbin altın karşılığında Memlük Sultanına satılmış daha sonra 1471 yılında Fatih Sultan Mehmet zamanında Osmanlı Devleti sınırları içerisine alınmıştır.

Alanya, Tarsus ile birlikte 1571 yılında Kıbrıs eyaletine bağlanmış,1864 yılında ise,Konya vilayetinin sancağı olmuştur. 1868 yılında Antalya’ya bağlanmış, 1871 yılında bu ilin ilçesi olmuştur. (2)  


Numerous white, blue, and orange boats float tied to a dock in a greenish sea. Mountains rise on the other side of a bay.

TURİSTİK YÖNDEN ALANYA 

Alanya'da Tekne Turları

Alanya Yatçılar Kooperatifine bağlı  yüz adete yakın Gulet adı da verilen teknelerin yarısına yakın kısmı  günlük tur için geri kalanı özel tur için hizmet veriyor. Sabah  kalkan teknelerde yerlerini alan yolculardan günlük yemekli turlarda kişi başı 5-10-15-20-30 YTL civarında ücret alınmaktadır. Teknelerin ilk mola yeri limanın dışında bulunan antik tersanenin önü oluyor. Tertemiz ve dibi net olarak görünen denize sahip koyda yolcular, Alanya'nın tarihi simgesi Kızıl Kuleyi, Alanya kıyılarını seyrederek yüzme imkânı buluyorlar. Tekneler yolcualarını  Korsanlar Mağarası, Fosforlu Mağara, Âşıklar Mağarası, antik darphane, Kleopatra plajı  kale eteklerini gezdiriyor.  Daha sonra yeni yapılan marina çevresinde yüzme molası veriyorlar. Bazı tekneler İncekum'a kadar yollarına devam ederken, bazıları yunusa çıkıyor! Arzu edenlere tekneden gözlük, şnorkel veriliyor, dipte yüzen, yunus balıklarını bile göremek mümkün olabiliyor.  Teknede verilen öğlen mönüsü tavuk but, kanat veya köfte ızgara, spagetti, mevsim salatası ve iki çeşit meyve yiyen, dinlenmiş, mutlu ve bronzlaşan tenleri ile limana saat 16.00 de geri dönenler akşam hazırlıkları için otellerin yolunu tutuyorlar. 
  
Alanya Geceleri ve Eğlenceleri 

Sahil boyunca ve çarşı içinde çeşitli restoran, bar, diskoların yer aldığı Alanya Merkezine akşam saatlerinden itibaren yoğun bir turist akını başlıyor. Oteller her şey dâhil sistemde yemeklerini yiyen turistlerle, yemeyi otel dışında yemeyi tercih edenler ve bilhassa eğlence için barlara geliyorlar. Almanya, Hollanda ve İskandinav ülkeleri başta olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinden gelip, kısa sürede birbirleri ile kaynaşan turistler, danslar, alevli yemeklerin hazırlanışı, maytaplı içkilerle coşuyor, masalar arasında kuyruk olup, halay çekiyorlar. Meşaleler yakılıyor, kâğıt peçete makinesi ile suni kar yağdırılıyor, sis makinesinin çıkardığı dumanlar arasında yerli yabancı turistler coşarak dans ediyorlar. Barın en çok siparişi verilen içkisi ise bardaksız içiliyor. Kocaman bir karpuz veya kavunun içi boşaltılıyor. İçine tropik meyve suları, buz ve çeşitli kokteyl malzemesi konuluyor. Portakal dilimlerinden kulak takılan karpuza, bıçakla ağız, göz, burun yapılıp içine pipetler konuyor üzerine de maytaplar yakılıyor. Sahildeki eğlence mekanlarına ilaveten sokak resssamlarına resminiiz çizdirip, fal baktırıp, dövme yaprtırıp, haşlanmış mısır yiyip, etraftaki lunaparak benzeri aletlere binerek havalara sıçramak vinclere bağlanıp göklerden yerlere atlamak gibi cılğınca eğlencelere de katılabilmeniz veya seyretmeniz mümkün olabiliyor.En güncel şarkılar ve muhteşem ışık gösterileri eşliğinde dans edenlerin yanı sıra serinlemek için havuza girenler de oluyor. Otellere tıkılıp kalmak istemeyen tatilciler, Alanya’nın merkezinde her zevke hitap eden, yüzlerce mekan bulabiliyor. İskele Caddesi, Atatürk Caddesi, Dimçayı ve Gazipaşa bölgelerinde konumlanan gece klüplerinde her türlü eğlence türüne sahit oluyorsunuz.

ALANYA'DA TARİHİ YERLER VE YAPILAR

Dosya: Alanya peninsula.jpg ipucu 
Resim Alıntı: Vikipedi/ alanya/ alanya kalesi

ALANYA KALESİ

Surlarının uzunluğu 6.5 kilometreyi bulan Alanya Kalesi, denizden 250 metreye kadar yükselen yarımada üzerindedir... Kandeleri adıyla da bilinen Alanya yarımadasındaki yerleşim, Helenistik döneme kadar inmekle birlikte günümüze kalan tarihi dokusu 13. yüzyıl Selçuklu eseridir. Kale, 1221 yılında kenti alıp yeniden inşa ettiren Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılmıştır. Kalenin 83 kulesi ve 140 burcu vardır. Ortaçağda surların içine yerleşmiş kentin su gereksinimi sağlamak üzere 400’e yakın sarnıç yapılmıştır. Sarnıçların bir kısmı günümüzde de kullanılmaktadır. Surlar, planlı bir şekilde Ehmedek, İçkale, Adam Atacağı, Cilvarda burnu üstü, Arap Evliyası Burcu ve Esat Burcu’nu inerek Tophane ve Tersane’yi geçip Kızılkule’de son bulacak şekilde inşa edilmiştir. Yarımadanın zirvesinde açık alan müzesi olarak değerlendirilen içkale bulunmaktadır. Sultan Alaaddin Keykubat sarayını burada yaptırmıştır... Kalede yerleşim günümüzde de sürmektedir. Ahşap ve kagir tarihi evlerin önünde tahta tezgahlarda ipek ve pamuklu dokuma yapılmakta, değişik figürlerde su kabakları boyanmakta, küçük bahçelerde otantik yemek servisi verilmektedir. Ayrıca kaleye çıkan yol üzerinde ve limana egemen yamaçlarında restoran ve kafeteryalar vardır. Kale taşıt trafiğine açıktır. Yürüyerek ise yaklaşık 1 saatte çıkılabilir.

Dosya: Alanya06-bazylek.jpg

Resim Alıntı: Vikipedi/ alanya/ kızılkule  

KIZILKULE
Limandadır. Kentin sembolü olan sekizgen planlı yapı 13. yüzyıl Selçuklu eseridir. 1226 yılında Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından Sinop Kalesi’ni yapan Halepli yapı ustası Ebu Ali Reha el Kettani’ye yaptırılmıştır. İnşaat sırasında belli bir yükseklikten sonra taş blokları kaldırmak güç olduğu için üst kısmı pişmiş kırmızı tuğlalarla yapılmış ve bu nedenle Kızılkule adını almıştır. Kule duvarlarında antik çağdan kalma mermer bloklar görülmektedir. Sekizgen planlı ve her bir duvarı 12.5 metre genişliğinde olan kulenin yüksekliği 33 metre, çapı 29 metredir. İçinde zemin dahil beş kat vardır. Kulenin üstüne yüksek aralıklı ve 85 basamaklı taş merdivenle çıkılır. Kulenin tepeden aldığı güneş ışığı birinci kata kadar ulaşır. Kulenin ortasında bir sarnıç bulunur. Kule denizden gelecek saldırılara karşı limanı ve tersaneyi korumak amacıyla yapılmış ve yüzyıllar boyunca askeri amaçla kullanılmıştır. 1950’li yıllarda onarılan kule 1979 yılında ziyarete açılarak birinci katı Etnoğrafya Müzesi’ne dönüştürülmüştür.


TERSANE
Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın kenti almasından altı yıl sonra Kızılkule’nin yakınında 1227’de yapımına başlanmış ve bir yılda bitirilmiştir. Kemerli beş gözden oluşan tersanenin denize bakan cephesi 56.5 metre, derinliği 44 metredir. Tersane için seçilen yer, gün ışığından en fazla yararlanılacak şekilde planlanmıştır. Tersanenin giriş kapısındaki yazıt, Sultan Keykubat’ın armasını taşır ve rozetlerle süslüdür. Alanya Tersanesi, Selçukluların Akdeniz’deki ilk tersanesidir. Daha önce Karadeniz’de Sinop Tersanesini yaptıran Alaaddin Keykubat, Alanya Tersanesi ile “iki denizin sultanı” unvanını almıştır. Tersanenin bir yanında mescit öteki yanında muhafız odası bulunur. Gözlerden birinde de zaman içinde körlenmiş bir kuyu vardır. Denizden teknelerle ya da Kızılkule’nin yanındaki surlardan yürüyerek ulaşılan Tersane’ye giriş ücretsizdir.(3)   

TOPHANE
Tersane’nin bitişiğinde denizden 10 metre yüksekliğinde bir kayaya tersaneyi korumak amacıyla yapılan Tophane vardır. 1227 yılında kesme taştan inşa edilen üç katlı ve dikdörtgen planlı yapıda aynı zamanda savaş gemileri için top döküldüğü bilinmektedir. Tersane ve Tophane’nin Kültür Bakanlığı ve Alanya Belediyesi tarafından bir Denizcilik Müzesi’ne dönüştürülmesi için çalışmalar sürmektedir.

EHMEDEK
Kale’nin kuzey yamacında Bizans döneminden kalan küçük kalenin yerine Selçuklu döneminde “orta kale” olarak yeniden inşa edilmiştir. Giriş kapısındaki kitabeden 1227 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Adını, Selçuklu döneminin inşaat ustası “Ehmedek”ten aldığı sanılmaktadır. Üçer kuleli iki bölümünden oluşan orta kale, kara saldırılarına karşı stratejik bir yerde ve aynı zamanda sultanın sarayının bulunduğu iç kaleyi de koruyacak konumdadır. Kulelerin günümüze kadar gelen duvarları Bizans döneminde kayalardan yontularak yapılmıştır. Orta kalenin içindeki üç sarnıç günümüzde de kullanılmaktadır. Kale duvarlarında Selçuklu döneminden kalma gemi resimleri vardır.

SÜLEYMANİYE CAMİSİ
Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad tarafından kentin yeniden düzenlenmesi sırasında 1231 yılında kalenin zirve kısmında, İçkale’nin hemen dışında yaptırılmıştır. Ancak sonraki yıllarda cami yıkılmış ve 16. yüzyılda Osmanlı döneminde Kanuni Sultan Süleyman tarafından tekrar yaptırılmıştır. Tek minareli cami, Alaaddin, Kale ya da Süleymaniye adıyla anılır. Yapı moloz taştan ve kare planlıdır. Sekizgen kasnak üzerine, kiremitli bir kubbesi vardır. Kubbenin askılık görevi üstlenen kısmına akustiği sağlamak için 15 küçük küp yerleştirilmiştir. İbadet sırasında bu özellik ortaya çıkmaktadır. Son cemaat yeri, dört ayak üzerine kiremitli üç kubbe ile örtülüdür. Kapı ve pencere kapakları Osmanlı döneminin ahşap oyma işçiliğinin güzel bir örneğidir.

BEDESTEN
Kale içinde, Süleymaniye Camisi yakınındadır. 14. ya da 15. yüzyılda Karamanoğulları döneminde çarşı veya han olarak yapıldığı sanılmaktadır. Kesme taştan dikdörtgen planlı bir yapıdır... 26 odası vardır ve 13 metre genişliğinde 35 metre uzunluğunda bir avluya sahiptir. Tarihi bina günümüzde otel, restoran ve kafeterya olarak kullanılmaktadır... Avluya açılan orta çağ dükkanları, otel odası olarak düzenlenmiştir. Bahçe kısmında, merdivenle inilen büyük bir sarnıç vardır. Bahçenin manzarası, bir yanıyla yukarıdaki kale surlarına, aşağıdaki Akdeniz’e ve kumsala bir yanıyla da Toros dağlarına hakimdir. Bedesten, işletmecisinden izin alınarak gezilebilir.

DARPHANE
Yarımadanın ucunda, uzunluğu 400 metreyi bulan sarp kayalıklardan oluşan Cilvarda burnu üzerindeki yapılardır. Halk arasında “darphane” olarak anılmasına karşın kesme taştan inşa edilmiş binalarda para basılması söz konusu değildir. 11. yüzyıldan kalma taş yapılardan biri küçük bir kilisedir, diğerlerinin ise manastır olarak kullanılma olasılığı yüksektir. Küçük kilisenin kubbesi ayakta durmaktadır. Kayaların üstünde bir de sarnıç vardır. Cilvarda burnundaki yapılar topluluğuna İç Kale’den kayalara oyulmuş basamaklarla bir yol bulunmasına karşın yol günümüzde kullanılamaz durumdadır. Denizden çıkış ise zor ve tehlikelidir. Gerek İç Kale’den seyredildiğinde gerekse denizden teknelerle burnu dönerken, etkileyici bir görüntüsü vardır.

AKBEŞE SULTAN MESCİDİ
Kale içinde, Bedesten’in batısında, Süleymaniye Camisi’nin 100 metre kadar ilerisindedir. Alaaddin Keykubat’ın Alanya Kalesi’ndeki ilk kumandanı Akşebe Sultan tarafından 1230 yılında yaptırılmıştır. Dışı kesme taş, içi ve kubbesi tuğla örülüdür. Kare planlı ve iki odadan oluşur. Odalardan biri mescit, diğeri Akşebe Sultan’ın mezarının bulunduğu türbedir. Türbede, üç mezar daha vardır. Eski kalıntılardan mescidin apsisinin çinili olduğu anlaşılmaktadır. Kitabesinde “Tanrı yerin ve göklerin gaiblerini bilir. Allah’ın mescitlerini ancak O’na ve ahiret gününe inananlar imar ederler. 1230 yılında yüce sultan Alaaddin’in günlerinde Tanrı’nın rahmetine muhtaç zayıf kulu Akbeşe yaptırdı” yazmaktadır. Mescidin birkaç metre uzağında moloz taştan kaide üzerinde tuğla gövdeli silindirik bir minaresi bulunur. Şerefe kısmında biten minarenin ilginç bir görüntüsü vardır.(3) 

ANDIZLI CAMİ
Tophane Mahallesi’ndedir. Adını hemen yanındaki andız ağacından alan cami 1277 yılında Emir Bedrüddin tarafından yaptırılmıştır. Emir Bedrüddin Camisi de denir. Selçuklu döneminin özgün mimari özelliklerini taşır. Kesme taştandır, yüksek olmayan bir minaresi vardır. Minberi, Selçuklu tahta oymacılık sanatının en güzel örneklerinden birini yansıtır. Camiye, Kızılkule’nin yanından aşağı kapı yoluyla gidilir.


SİTTİ ZEYNEP TÜRBESİ
Kale’ye çıkan yol üzerinde, büyük bir kayanın üzerindedir. Selçuklu ya da Osmanlı döneminden kaldığı tahmin edilmektedir. Yapı, kare planlı ve kubbeli iki odadan ibarettir. Odalardan birinde uzunca bir sanduka vardır; diğer oda boştur. Evliya Çelebi, binanın Bektaşi tekkesi olduğunu yazar. Sitti Zeynep hakkında kesin bir bilgi yoktur. Kanuni Sultan Süleyman dönemi Osmanlı vakıf defterlerinde türbeye ait vakfın adı “Sitti Zeynep bin’t Zeynülabidin” olarak geçmektedir. Türbede mezarı bulunan kişinin bir eren olduğu sanılmaktadır. Türbenin bulunduğu kayanın içine antik çağda ikişer metre uzunluğunda üç lahit oyulmuştur. Antik mezarlar, bir dönem su deposu olarak kullanılmıştır.

HIDRELLEZ KİLİSESİ
Alanya merkezine 10 kilometre uzakta Hacı Mehmetli Köyü sınırları içinde Hıdır İlyas mevkiindedir. Akdeniz’e gören bir yamaç üzerine 19. yüzyıl başında kurulduğu sanılan kilise, günümüzde de Hıristiyan ve Müslüman ziyaretçiler tarafından ibadet amacıyla kullanılmaktadır. Çatısı kagir, duvarları taş ve küçük bir apsisi olan kilise dikdörtgen planlıdır. Kilisenin içinde ahşap süslemeli bir ara kat vardır. Duvarlardaki freskolar bozulmuştur. Kilisenin 1873 yılında onarım gördüğü kitabesinden anlaşılmaktadır. Alanya Müzesi’nde sergilenen kitabe, Grek abecesi ile Türkçe (Karamanlıca) yazılmıştır. Kilise, Alanya’da yaşayan ve Türkçe konuşan Ortodoksların 1924 yılındaki mübadelede Yunanistan’a gitmeleriyle kapanmıştır. Yanında su kaynağı bulunan Hıdrellez Kilisesi’nin bir adı da Agios Georgios Kilisesi’dir. Kilisenin benzerlerine Antalya Kaleiçi’nde de rastlanmaktadır. Ören yerine giriş ücretsizdir.

ŞARAPSA HANI
Alanya’nın 13 kilometre batısında şehirlerarası karayolu üzerinde 13. yüzyıldan kalma bir yapıdır. 1236-1246 yılları arasında Selçuklu Sultanı olan Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından tarihi ipek yolu üzerinde kervansaray olarak yaptırılmıştır. Bir dönüme yakın araziye inşa edilen yapının duvarları iri kesme taşlarla örülüdür. Orta çağın önemli konaklama merkezlerinden bir olan kervansaray günümüzde eğlence merkezi olarak kullanılmaktadır.

ALARA KALESİ
Alara Kalesi, Alanya’nın 37 kilometre batısında, denizden 9 kilometre içeride Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından 1232 yılında yaptırılmıştır. İpekyolu üzerindeki kalenin işlevi, Alara Çayı kenarındaki handa mola veren kervanların güvenliğini sağlamaktır. Kale 200 metreden 500 metreye kadar çıkan sarp bir tepe üzerinde kurulmuştur. Görkemli bir görüntüsü vardır. Dış ve iç kale olarak iki kısımdır. 120 basamaklı karanlık bir dehlizden kalenin içine girilir. Ören yeri olarak düzenlenerek ziyarete açılmadığı için yaban otları ve yıkıntılara dikkat etmek gerekir. Kalenin içinde kayalar oyularak tüneller yapılmıştır. Kalıntılar arasında küçük bir saray, kale görevlilerinin odaları, cami ve hamam vardır. Surları ve patikaları izleyerek Alara Kalesi’nin zirvesine çıkmak isteyenlerin en az bir saatlik tırmanışı göze almaları ve buna göre donanımlı olmaları gerekir. Zirvedeki manzara ise yorgunluğa değecektir.(3) 

 

Alara Han

ALARAHAN
Alara Kalesi’ne 800 metre uzakta bir düzlükte ve Alara Çayı kıyısındadır. Tümüyle kesme iri taşlarla 2 bin metrekare üzerine kervansaray olarak inşa edilmiştir. 1231 yılında yapılan han birkaç yıl önce onarılmış ve bugün restoran ve alışveriş merkezi olarak kullanılmaktadır. Kervansarayın nöbetçi kulübesi günümüzde de özelliğini korumaktadır. Kervansarayın ikinci kapısı, yolcuların kalacağı mekanlara açılır. Uzun bir koridorun iki yanında odacıklar bulunur. Kervansarayın içinde çeşme, mescit ve hamam vardır. Yapının onarımı sırasında ortaya çıkan taş ustaların imzaları da dikkat çekicidir. Alaaddin Keykubat, Alanya’daki kitabelerde kendisini “Kara ve iki denizin sultanı, Arap ve Acem ülkesinin sahibi” olarak nitelerken, Alarahan’daki kitabesinde “Rum, Şam, Ermeni ve Frenk memleketlerinin fatihi” ünvanını da almıştır. Alarahan’a giriş ücretlidir. Handaki restoranın yanı sıra Alara Çayı’nın kenarındaki küçük kır lokantalarında da yemek yenilebilir ve servis yapılıncaya kadar çayda yüzülebilir.

KARGI HAN
Alanya’nın batısında, Kargı çayının kuzeyindedir. Hanın kitabesi olmadığı için yapım yılı hakkında bilgi yoktur. 46 metre eninde, 50 metre boyunda taş yapıdır. Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Akdeniz ile İç Anadolu’yu bağlayan yol üzerinde, Kesikbel mevkiinde kervansaray olarak kullanıldığı sanılmaktadır. Odalarının hepsinin tavanında hava bacaları bulunmaktadır ve odalar orta avlunun etrafında sıralanmıştır. Kapının karşısında taştan oyulmuş sabit hayvan yemlikleri bulunur. Yapı harap durumdadı (3) 


ALANYA'NIN MÜZELERİ

Alanya Arkeoloji Müzesi 

Alanya Arkeoloji Müzesi içinde 14 kapalı, bir açık teşhir salonu olan müzenin birinci bölümünde arkeolojik eserler sergilenmektedir. Tarih öncesi ve sonrası yaşamış Frigya, Lidya, Yunan ve Bizanslılara ait sayısız eserlerle birlikte birçok kralın ve imparatorun kendi adlarına bastırdıkları çeşitli devirlere ait paraları ve müzenin simgesi durumundaki MS II. yüzyıla ait Herakles'in bronz heykelini görebilirsiniz. Etnografik eserlerin sergilendiği ikinci bölümde Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait eserler ve eski bir Alanya evi odası görülmeye değerdir. Tunç çağı, Urartu, Frigya ve Lidya eserleriile Hellenistik çağa ait çanak, çömlek ve zengin Roma dönemi arkeolojik eserlerinin sergilendiği müze bahçesinde soğuk meşrubatınızı yudumlarken Akdeniz ikliminin ilginç bitki örtüsünden oluşan çiçek ve meyve türlerini de görebilirsiniz.


HERAKLES HEYKELİ
Alanya Müzesi’nde sergilenen bronz Herakles heykeli 1967 yılında Alanya’nın Çamlıca köyü sınırları içindeki dağlık bölge Asartepe’de bulundu. Uzmanlar tarafından İsa’dan sonra II. yüzyıla tarihlenen 51.5 santimetre boyundaki heykelin yapıldığı yer bilinmiyor. Heykelin antik çağda, Akdeniz’deki korsanların önemli merkezlerinden sayılan Korakesion’a yani bugünkü Alanya’ya bir ganimet olarak getirildiği sanılıyor. Dünya heykel sanatı tarihinde, ayakta duran figürler arasında bronz Herakles heykelinin çok farklı ve özel bir yeri bulunuyor.Çünkü heykel, antik çağda Herakles adına yapılmış heykellerde görülmeyen bir yapısal duruş formu sergiliyor; bronza yansıtılan kas ve iskelet yapısı emsalsiz sayılıyor; sanatçının anatomi bilgisi izleyende hayranlık yaratıyor. Heykelin sol kulağında daha belirgin görülen, güreş sporu yapanlardaki kıkırdak deformasyonu, Herakles’in sporcu kimliğini olduğu kadar sanatçının ayrıntılardaki özenini de gösteriyor. (5) 

Kızılkule Etnoğrafya Müzesi

Askeri amaçla ve limanı kontrol altında tutmak için 1226 yılında yapılmış olan bu anıtsal yapı, Selçuklu sanatının eşsiz örneklerinden olup; Alanya'nın simgesi durumundadır. 1951-1953 yıllarında onarıldıktan sonra 1979'da yapının giriş katında Alanya yöresine özgü halı, kilim, giysi, mutfak gereçleri, silahlar, tartı aletleri, aydınlatma aletleri, dokuma tezgahı ve yörük kültürünü yansıtan çadır gibi etnoğrafik nitelikte eserler sergilenerek, yapıya etnoğrafya müzesi işlevi kazandırılmıştır.

Atatürk Evi Müzesi

18 Şubat 1935 tarihinde Ulu Önder Atatürk'ün Alanya'yı ziyareti sırasında kaldığı ev bugün müze haline getirilerek ziyarete açılmıştır. Müzenin birinci kat odalarında Atatürk'ün kişisel eşyaları, fotoğraflar, Atatürk'ün Alanyalı'lara yazmış olduğu bir telgraf ve diğer tarihi belgeler sergilenmektedir. İkinci kattaki diğer oadalarda ise tipik bir Alanya evi canlandırılmakta, çevreye özgü etnoğrafik eşyalardan örnekler sergilenmektedir.

İÇKALE MÜZESİ
Akdeniz’e uzanan yarımadanın zirvesinde ve tarihi kalenin içindedir. Uzun yıllardır sürdürülen kazı çalışmaları ile Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın görkemli sarayının varlığı belirlenmiştir. Kazı çalışmaları devam etmektedir. İçkale’deki saray kalıntısının hemen karşısında Bizans dönemine ait küçük bir kilise bulunur. Aya Yorgi ya da Hagios Georgios kilesinin 6. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Yonca planlı kilise, İçkale’de Selçuklu dönemine ait olmayan tek yapıdır ve Selçuklu’nun farklı dinlere gösterdiği hoşgörünün bir kanıtı olarak günümüze kadar gelmiştir. Kilisenin iç duvarlarında seyrek de olsa fresk izlerine rastlanmaktadır. İçkale’de Seyirlik denen kısımdan, yukarıda Toroslar ve aşağıda Alanya’nın batı kıyısı seyredilir. İçkale’nde bir uçurumun üstündeki sarnıç, Adam Atacağı olarak anılır. Efsaneye göre, ölüm cezasına çarptırılanların buradan denize üç taş atmasına izin verilir, taş yamaca takılmadan denize ulaşırsa cezası affedilir, aksi halde suçlu bir çuvala konularak uçurumdan aşağıya atılırmış. 15 metre derinlikteki sarnıcın da zindan olduğu söylenir. İçkale’deki mekanlardan birinde düzenlenen salonda resim sergileri açılmaktadır. 

ALANYA'NIN DOĞAL VE TURİSTİK GÜZELLİKLERİ 

Dosya: Alanya Panorama edit.jpg 

Resim Alıntı: Vikipedi/ alanya 

DİM ÇAYI - 

Antalya'nın Alanya ilçesi sınırlarında yer alan, merkezden 6 kilometre uzaklıktaki çay. Toroslardan doğan çay yaklaşık 60 kilometrelik bir seyir izler. Bu seyrin son kısımlarına doğru Alanya ilçesinin turizminin hizmetine başlar. Yaz kış soğuk olan suyu özellikle yazın Akdeniz'in bunaltıcı sıcağından kaçmak isteyenler için ideal bir mekan teşkil eder. Paralel giden yola açılan pek çok lokanta ve çay bahçesi vardır. Ana yola yaklaşık 7-8 kilometre uzaklıktaki regülatörden sonra da bu lokantalar devam eder. Buradaki lokantaların ve piknik alanlarının bir bakıma ortak özelliği çay içine atılmış masalardır. Ancak mevcut baraj inşaatı nedeni ile çayın turistik amaçlı kullanımı gün be gün azalmaktadır. Çayın daha üst kısımları ise rafting amaçlı kullanılmaktadır. D.S.İ. tarafından çay üzerine sulama, içme suyu ve enerji amaçlı baraj inşaatı yapılmaktadır.

   

Alara Çayı                                                       Dim Çayı


ALANYA'NIN PLAJLARI VE SAHİLLERİ


DAMLATAŞ PLAJI
Alanya kent merkezinde olan tarihi yarımadanın batısında, Damlataş Mağarası’nın önündeki kıyıda ve Mavi Bayraklıdır. Deniz dibi ve plajı kumdur. Kumsal sırtını yarımadanın eteklerine dayamıştır. Plajın yarımadaya doğru uzanan ve iri taşlardan oluşan küçük koyu Kleopatra adıyla anılır. Efsaneye göre Mısır Kraliçesi Kleopatra Akdeniz’de çıktığı bir sefer sırasında Alanya’ya uğramış ve bu koyda denize girmiştir. Kleopatra Koyu’nun özelliği suyunun berraklığıdır. Uzun bir yüzme parkuru arayanlar kıyı boyunca yarımadanın altındaki Fosforlu Mağara’ya gidilebilir. Deniz gözlüğü ile yüzüldüğünde balıkları ve deniz dibinin doğal güzelliklerini seyretmek söz konusudur. Plaja girişler ücretsiz, şezlong, plaj şemsiyesi gibi hizmetler ise ücretlidir. 


KLEOPATRA PLAJI

Damlataş Plajı’nın devamı olarak yaklaşık 2 kilometre uzunluğunda ve Mavi Bayraklıdır. Deniz dibi ve plajı kumdur. Geniş bir kumsalı vardır. Denizin derinliği kıyıdan üç-dört adım sonra insan boyuna ulaşır. Alanya’nın en gözde plajlarındandır. Yaz mevsimlerinde on binlerce kişiyi ağırlamaktadır. Plajın gerisindeki kimi bölgelerde spor alanları, parklar, oteller ve kafeteryalar vardır. Kıyı boyunca tekneden paraşüt, jet ski, deniz bisikleti gibi su sporları işletmeleri vardır. Eğlence amaçlı su sporları yüzme alanının dışında yapılır. Plaja girişler ücretsiz, şezlong, plaj şemsiyesi gibi hizmetler ise ücretlidir. Yaklaşık 50 metrede bir büfeler bulunur. Ücreti karşılığı büfel
erden ayaküstü yemek ve içecek servisi yapılır. Güneşin batışı, bu plajda muhteşem bir manzara yaratır. 

KEYKUBAT PLAJI
Alanya kent merkezinde olan tarihi yarımadanın doğusunda, Alanya belediye binasının önünden başlayarak yaklaşık 3 kilometre uzunluğunda bir plajdır ve Mavi Bayraklıdır. Deniz dibi ve plajı kumdur, bazı kesimlerinde ise kum kayası vardır. Kıyı boyunca uzanan parkların ve turistik tesislerin yeşil alanlarından dolayı Begonvil Plajı adıyla da bilinir. Kleopatra Plajı gibi Alanya’nın en gözde plajlarındandır. Kıyıda her türlü su sporlarının yaptırabilen işletmeler bulunmaktadır. Plaja girişler ücretsiz, plaj hizmetleri ise ücretlidir. Şezlong, plaj şemsiyesi gibi hizmetler yaklaşık 50 metrede bir yer alan büfelerden alınabilir. Turistik tesislerin restoran ve kafeteryaları da dışarıdan gelen konuklara açıktır. Bazı otellerin iskelelerinden tekne gezisine de çıkılabilir. 

PORTAKAL PLAJI (OBA)
Alanya kent merkezinin doğu kıyısında yaklaşık 1 kilometre uzunluğunda ve Mavi Bayraklıdır. Keykubat Plajı’nın devamı olarak Oba Çayı’nın denize döküldüğü yerden başlar, Dim Çayı’nın denize döküldüğü yerde sona ermektedir. Arkada Toroslar’ın görkemli yamaçları yükselir. Ara, ara 100 metreyi bulan geniş kumsalları vardır. Denizi kum ve bazı yerlerde kum kayasıdır Plaja girişler ücretsizdir. Plajda bulunan Büfelerin plaj hizmetlerinden ve turistik otellerin plaj kafeteryalarından yararlanmak ücretlidir. Her plajda olduğu gibi bu plajda da çeşitli su sporları yapılmaktadır. Turistik tesislerde rüzgar sörfü için eğitmenler de vardır. Çayların denize döküldüğü kesimlerde serin tatlı suya da girilebilir.


ULAŞ KARAYOLLARI PLAJI
Alanya’nın beş kilometre batısında ve karayolu kenarında bulunmaktadır. Kayalık bir burun üzerinde piknik alanlarının da olduğu, merdivenle inilen kıyıda bir koy plajıdır. 

Deniz dibi ve plajı kumdur. Plajın arkasındaki yamaç, kesme taştan istinat duvarı ile örülerek eski bir kale görüntüsü verilmiştir. Plaj, günübirlik geziye çıkan teknelerin de uğrak yeridir. Kayalık yamaçtaki piknik alanı ziyaretçilerin kullanımı için doğal masa, oturma yerleri ve yemek pişirmek için ocaklarla donatılmıştır.

Çevre Akdeniz bitti örtüsü maki türü bitkiler, çiçekler ve ağaçlarla süslüdür. Ulaşım kent merkezinden yapılan düzenli otobüs seferleri ile sağlanır. Piknik alanı ve plaja girişler ücretlidir. Özel taşıtı ile gelenler için otopark alanı vardır. Ulaş, yerli ve yabancı turistlerin rağbet ettiği mükemmel bir dinlenme alanıdır.

İNCEKUM PLAJI
Alanya’nın 25 kilometre batısında bulunmaktadır. Karayolu kenarında bulunmakta ve özel aracı ile gelenler için otopark alanı vardır. Deniz dibi ve plajı kumdur. Altın sarısı rengindeki kum olağanüstü incelikte ve vücuda yapışmayan türdendir. Bölge incekum ismini bu özelliğinden almıştır. Plaj yaklaşık 1 kilometre uzunluğunda ve geniş bir koyun içindedir. Denizin derinliği on adım sonra diz boyuna ancak varır. Özellikle yüzmeyi yeni öğrenen çocuklar için ideal bir plajdır. Plaja giriş ücretsizdir. Plajdaki büfelerden şezlong ve şemsiye alınabileceği gibi günübirlik gelenler kendi malzemelerini de kullanabilir. Kıyada birkaç turistik otel ve karayolu kenarında kır lokantaları da bulunmaktadır.

İNCEKUM ORMAN KAMPI
Alanya’ya 25 kilometre uzakta İncekum plajının doğu ucundaki burunda bulunmaktadır. Çam ormanı içindeki kampın bir kısmında Orman Bakanlığı’na ait tesisler bir kısmında da çadır kurma alanı ve günübirlik gelenler için piknik alanı bulunmaktadır. Plaj kısmı küçük bir koydan oluşmakta ve çam ağaçlarının bittiği yerde kumsal başlamaktadır. Kamp alanına ve plaja giriş ücretlidir. Plajda şezlong ve şemsiye vardır. Hem orman içinde piknik yapmak hem de denize girmek isteyenler için vazgeçilmez bir dinlenme yeridir. (6) 
 
MAHMUTLAR PLAJI
Alanya’nın yaklaşık 8 kilometre doğusunda bulunan Mahmutlar Plajı 5km’lik uzunluğa sahiptir. Deniz dibi ve plajı kumsal ve yer yer kum kayasıdır. Beş kilometreyi bulan kıyının bir kısmı doğal plajdır. Büfelerin bulunduğu kısımlarda şezlong ve şemsiye hizmeti verilir, turistik otellerin de kıyıda restoran ve kafeteryaları bulunur. Plaja girişler ücretsizdir. Her plajda olduğu gibi bu plajda da çeşitli su sporları yapılmaktadır. Mahmutlar kıyısı Alanya-Gazipaşa karayolu üzerindedir ve gün boyu düzenli ulaşım olan yerli ve yabancı turistler tarafından rağbet gören bir plajdır.

FUĞLA PLAJI
Alanya’nın 20 kilometre batısında geniş bir koyun içindedir. Günü birlik geziye çıkan teknelerin bir kısmı Fuğla koyunda öğle yemeği ve yüzme molası verirler. Deniz dibi ve plajı kumsal, burun kısımlarında kum kayası ve kayalıktır. Turistik otellerin önündeki kumsalda ayrıca balık ve kebaplarıyla ünlü kır lokantaları bulunur. Kıyıda su sporları için işletmeler vardır. (6) 

ALANYA'NIN MAĞRALARI

AŞIKLAR MAĞARASI -

Alanyanın, denize yakın yamacında iki girişli bir mağaradır. Cilvarda burnuna doğru teknenin kayalıklara yanaşmasından sonra kayalara tırmanılarak çıkılır. Birkaç adımda mağaranın alçak girişine gelinir. 75 metre uzunluğundadır. Alçak tavanı nedeniyle mağaranın içinde zaman zaman eğilerek yürünür. Mağaranın Damlataş tarafındaki ağzı, denizden sekiz metre kadar yüksektedir ve buradan denize atlanır. Kayalıklara tutunarak aşağıya inmek çok daha zordur. Söylenceye göre antik çağın korsanları bu mağarada ganimetlerini ve esir kızları saklamıştır.


DAMLATAŞ MAĞARASI - 

Damlataş Mağarası, Antalya'nın Alanya ilçesinde bir mağaradır. Alanya şehir merkezine ve deniz kıyısında merkeze 3 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Toplam uzunluğu 30 metre olan mağara kuru, yatay mağara tipindedir. 200 metrelik bir alanı kaplamaktadır. Çok sayıda sarkıt ve dikitin eşsiz bir görüntü verdiği mağara 15 metre yüksekliktedir. Karbondioksit gazı, yüksek ölçüde nem, düşük ısı ve radyoaktif havasıyla astım hastaları için son derece yararlıdır. Bu nedenle astım hastaları mağaranın en yoğun ziyaretçi gruplarını oluştururlar. Mağaradaki sarkıt ve dikitlerin M.Ö. 20.000-15.000 yılları arasında meydana geldiği sanılmaktadır.

DİM MAĞARASI 

Alanya'nın doğusunda, 1691 m. yüksekliğindeki Cebireis Dağı'nın batı yamacında bulunur. Yakınında  Dim Çayı ve Dim Vadisi yer alır. 
Mağaraya, hem Dim Çayı vadisinden hem de Kestel beldesinden asfalt yol ile ulaşım sağlanmaktadır. Mağara ulaşım yolu, Cebireis Dağı eteğinde açılmış olan Yaylalı Köyü sulama kanalı boyunca 300 m devam eder.

Dim Mağarası'nın toplam uzunluğu 410 m. yatay ve yarıkuru mağara sınıfındadır. 360 metrelik bölümü ziyarete açıktır. Dört ana salondan oluşan mağaranın gezi yolları boyunca en ve yüksekliği değişken olup 10-15 m dir. Günümüzde tavandan yer yer su damlamaları ve dolayısı ile makarna sarkıtlar oluşmaktadır. Mağara, elektrik ile aydınlatılmaktadır. Ayrıca şehir elektriği kesilmeleri durumu için jeneratör de bulunmaktadır. Mağara içi sıcaklığı yıl içinde sabit olup, 18 C derecedir. Mağara içinde küçük havuzlar ve son bölümde 200 m2 yüzeyli, 2 metre derinlinde bir göl vardır.

Dim Mağarası, Türkiye'nin en güzel mağaralarından biridir. Mağara içinde sarkıt, dikit, sütun, perdemakarna ve duvar oluşumları olarak çok süslü ve zengindir . Alanya'ya 11 Km. ve çevrenin piknik yerleri ve ormanlarla kaplı olması nedeniyle ziyaretçi akınına uğramaktadır. Mağara yıl boyunca ziyarete açıktır. Dim mağarası tesisleri kapsamında 150 kişiye hizmet verebilecek restoran vardır. Mağarada Akdeniz'i, Alanya ve Alanya Kalesini, Torros Dağları'ndan bir kesiti izleyebilmek amacı ile seyir terası ve dürbünü bulunmaktadır. (4) 


KAYNAKÇAMIZ

1.https://tr.wikipedia.org/wiki/Alanya
2.https://www.alanya.bel.tr/alanya/tarihce.asp
3.https://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/248028-alanya-
4. https://alanyadatatil.blogcu.com/dim-magarasi-alanya-tatil-yerleri-gezilecek-mekanlar-
5. https://www.alanya.bel.tr/alanya/muzeler.asp
6. https://www.alanya.bel.tr/alanya/plajlar.asp

Resim Alıntı : https://www.google.com/imgres?q=alanya&um=1&hl=en&sa=N&biw=128




Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar