Alem Ber Came Ve Tiraz Nedir

17.06.2015

 

 

 ALEM BER CÂME  VE TİRAZ MAZMUNLARI

Osmanlı  devrinde yakası veya göğüs hizasında çeşitli motifler işlenmiş bir kaftanlar için kullanılan tabirlerdir.

Alem ber came  eski devride  libâs-ı hüsn mulem ve tıraz-ı lutf kelimeleri ile eş anlamlı olarak kullanılmış divan şiirine de çeşitli yönleri ile konu olmuştur.   Câme giysi demektir. Âlem ber  ise üzerinde çeşitli alametler bulunan kaftan anlamına gelmektedir. Tıraz sözcüğünün ise üzerinde nakışlar, semboller, işaretler bulunan giysi, özel anlamı olan giysi, nakış  işleyen, işlenmiş  anlamlarına  geldiği anlaşılmaktadır.

Libasında değildir nakş- ı kemha pençe resminde
Benim desti ümidimdir ki  dâmeninde kalmıştır.[1]

Pençe resmi onun giydiği kemha elbiseye işlenmiş değildir. Onun eteğinde görülen el resmi benim ellerimin ümididir. Burada geçen kemha   sadece hanedan ailesinin giyebildiği altın işlemeli kumaştır.

Bu elbiselerin üzerine pençe resminin de işlendiği bu beyitle  ortaya çıkar.

Alem ber came  “ Esvabın yakalarına, ağızlarına önlerine sırma ile işlenen alamet veya ziynet olarak tarif edilmiştir. Tiraz ise  hükümdarların  isim, lakap ve armalarının  işlendiği özel günlerde giyilen haşmetli elbiselere  denmiştir.  libâs-ı hüsn mulem de üzerinde sırmalar işaretler, alametler bulunan  kıymetli veya özel  mesajlar içeren giysiler dendir.

Şairlerin şiirlerinden, şehrin güzellerini  ve mahbuplarını anlatan   şiirlerden anlaşıldığına göre  üzerinde  çeşitli desenler işlenmiş  kaftanlar giyenler  yaptıkları işleri ve alakalı oldukları şeyleri  yakalarındaki  bu desenler  veya işaretlerle  belli etmektedirler.  . Bu işaretlerin kaftanların sol tarafında olduğu, gül, karanfil, sümbül, menekşe, çiçek  veya hayvan resimleri şeklinde  işlendiği, bu işlemelerin olduğu giysilere de Alem ber câme  dendiği anlaşılmaktadır. [2]

Meh beyazında sevad-ı zülf-i anber – sâye bak
Damen-i gülde tıraz-ı sünbül ü rânâ yı gör    Ahmet Paşa

Onun  Ay ışığı gibi vuran gerdanına gölge salan  saçlarına bak, gülün eteğine işlenmiş olan  sümbül tirazını gör.

Gülgûni câmesiyle görinse seher nigâr
Gûyâ şafakda tâli’ olur âftâb-ı sürh                     Bursalı Rahmi

Derd ile yaksun beni bu kanlu kanlu dâğlar
Karşuma kuçsun seni altun beñeklü câmeler     Ahi Benli Hasan ( 

Örneğin saraydaki iç oğlanlarının  iç oğlan olduklarını belli eden işaretler taşıyan   elbiseler giydikleri  çeşitli kaynaklardan bilinmektedir.  Nitekim eski devirlerde çeşitli mesleklere mensup esnafların giysilerinin üzerine mesleklerini işaret eden semboller işledikleri de  bilinen bir konudur.

Biri Derzî Memi şol paresi çok
Cihandan munkati' âvâresi çok
libâs-ı hüsn mulemdir yüzinden
Tıraz-ı lutf uğurlar cân sözinden[3]

Sensiz ey Yûsuf-ı gül-pîrehenim câme-i feth
Zahm urur cismime pîrâhen-i mesmûm gibi        Nedim 

Alem ber came , libâs-ı hüsn mulem ve   tıraz kelimeleri sevgilinin , mahbubun veya kaside yazılan Hünkarın elbisesi ve üzerindeki işaretleri belirtmek amaçlı  sık sık kullanılmıştır.

Nedima  bu kumaşı heft reng-i âlem ârâyı
Tiraz-ı mesned-i vâlâ – yı heft ecram için saklar.    Nedim

Alemin süsü ve  rengi olan bu yedi-   Gökkuşağı - renkli giysiyi  yedi büyük yıldızı derecelerine göre tiraz işlemek için saklıyor.

Came-i ikbaline  devlet tirazı astın
Hane-i iclaline  himmet revak-ı astan                Nefi 

Devlet kudret ve saadet onun elbisesine işlenmiş  bir tirazdır. Himmet  de onun eşiğinin kemeridir.

Seyr et şafakta çarh-ı kebudun kıyafetin
Bir alciverdi câme biçinmiş tırâz-ı âl              Sünbüzade Vehbi 

İy câme-i siyâh giyen şâh-ı hışm-nâk
Çeb-râst düğmelerle beni eyledün helâk      Ubeydi Abdurrahman Çelebi Şiirleri

Âl câmeyle o meh-pâre kaçan kim salınur
Tutışur halk-ı cihân şehre bir âteş salınur       / Gelibolulu Mustafa Ali Şiirleri

Kim geyürdi gül gibi bu câme-i âlı saña
 Kimler ögretdi bu âlı hey Hasan Balı saña        Benli Hasan- Ahi -Dilsiz Danişment Şiirleri

Mâ’il olma câme-i câha göñül sıkletlidür
Hırka-i fakrı libâs it işte ol hıffetlidür            Tokatlı Kani Şiirleri

Câme-i sebz ile bir serv-i bülendüm var benüm
 Serv gibi sebze-pûş olmış efendüm var benüm     Benli Hasan- Ahi -Dilsiz Danişment

Nâ-resâ gördüm kumâş-ı dehri tâ o denlü kim
Câmesinden âstîn buldumsa dâmen bulmadum        Semerkândî-i Âmidî Âgâh 

 

 KAYNAKÇA

 

  • [1] A. T. Onay, Eski Tiirk Edebiyatında Mazmunlar, Ankara 1993, s. 33. alem-ber-câme maddesi.SHF96

  • [2] A. T. Onay, Eski Tiirk Edebiyatında Mazmunlar, Ankara 1993, s. 33. alem-ber-câme maddesi.SHF96

  • [3] Dr. N uran Tezcan GÜZELE BİR ŞEHRENGİZDEN BAKIŞ, https://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/12/849/10746.pdf

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da