21.03.2012
Karadeniz Bölgesi'nin Orta Karadeniz Bölümünde yer alan Amasya 5690 km2'lik bir alana sahiptir. Doğuda Tokat, güneyde Tokat ve Yozgat, batıda Çorum, Kuzeyde Samsun illeriyle çevrilidir. İl'de merkez ile birlikte 6 ilçe, 22 belde ve 348 köy bulunmaktadır. 2000 Genel Nüfus Sayımına göre Amasya'nın toplam nüfusu 365 231,il merkezi ise 74.394'dür. Nüfus yoğunluğu km2'ye 64.18 kişidir. İl merkezinde rakım 411.69 metredir.
AMASYA'NIN İLÇELERİ
Amasya Adının Köken
Roma İmparatoru Septimius Severus (M.S. 193–211) dönemine ait bir Amasya sikkesi üzerinde yer alan yazılardan anlaşıldığına göre Romalılar, Amasya kentini ticaret tanrısı Hermes’in kurduğuna inanmaktadırlar. Hitit belgelerine göre Amasya’nın bilinen ilk adının Hakmiş [Khakm(p)is] olduğu Perslerin Amasya’yı fethine kadar bu ismin kullanıldığı sanılmaktadır. Amasya’nın Mitridates Krallığı Dönemi'ndeki adı “Amasseia” dır. Özellikle M. Ö. II. yüzyıldan itibaren darp edilen Amasya şehir sikkelerinde AMASSEİA ibaresi açıkça görülmektedir. Zaten coğrafyacı Strabon’da Amasya için Amaseia sözcüğünü kullanmaktadır.Amaseia sözcüğü, “Ana” anlamına gelen ve özellikle “Ana Tanrıça” yı kasteden ‘Ama’ ve onun çeşitlemesi olan ‘Mâ’ hatta Luvi'lerin dilindeki ve inanacındaki ana tanrıça "Myra" ibaresi ile bağlantılıdır. Anadoludaki pek çok şehrinin isminin kökeninde Myra adı verilen ana tanrıçanın ismi vardır. ( Myra- andus- İskenderun, Myra, İzmir, vb ) Bundan hareketle denilebilir ki Amaseia “Ana Tanrıça Mâ’nın şehri” anlamına gelmektedir. Ana Tanrıça Mâ, Perslerin Anadolu’yu fethinden sonra tapımı yaygınlaşan doğu kökenli bir tanrıçadır. Aynı zamanda bu tanrıça Mitridates ve Kapadokya’nın yerel tanrıçasıdır. Amaseia sözcüğü de Persler zamanındaki asıl söyleniş şeklinin Hellen ağzına uydurulmuş biçimidir. Bizans Devri'nde de Amasia adının değişmeden devam ettiği, Danişmentliler zamanında ise bazen Amasiyye, bazen de Şehr-i Haraşna olarak anıldığı bilinmektedir. ( https://www.amasya.gov.tr/genel-durum-sayfa.asp?SayfaId=13)
AMASYA'NIN TARİHİ
Amasya’da Tunç Çağı'nda da (3000-2500)yerleşmenin olduğu Yassı Höyük (Oluz Höyük), Gümüşhacıköy ilçesi Sallar Höyük, Merzifon ilçesi Hayrettin Köyü Delicik Tepe Höyüğü buluntularından ortaya çıkmaktadır.M.Ö. 2500-2000 tarihleri arasında Hattiler'e ait önemli yerleşmelerden birinin Amasya Merkez İlçeye bağlı Mahmatlar Höyüğü'nde bulunduğu anlaşılmıştır.Amasya bu dönemde Hititlerin sınırları içerisinde kalmıştır.M. Ö. 750 den sonra Kral Midas döneminde (M.Ö. 725–695/675) Friglerin egemenlik sahası içerisinde kalmışsa da Frigler Kimmerler’in saldırıları karşısında güçlerini kaybetmiş ve yıkılma sürecine girmiş ve Amasya Kimmerlerin idaresine düşmüştür. Kimmer egemenliği sonrasında İskit egemenliği görülür. M.Ö. 585 yılında Amasya Pers egemenliğine kadar Medlerin sınırları içerisinde kalmıştır. Med egemenliğinden sonra Amasya, M. Ö. 547/46 tarihinde Pers İmparatoru Kyros’un Lidya kralı Kroisos’u yenmesi üzerine Pers idaresi altına girer. Bu dönemde Amasya yaklaşık iki yüz elli yıl boyunca Kapadokya Satraplığı olarak bilinen bölgenin doğu sınırları içerisinde kalmıştır.
M.Ö. 63 yılında Romalı General Pompeius’un orduları Pompeius, Mitridates Krallığının egemenliğine son vererek topraklarını Bithynia bölgesiyle birleştirerek Bithynia-Mitridates Eyaletini oluşturmuş Amasya ve civarı Roma, egemenliği altına girmiştir. Amasya VIII. yüzyıldan itibaren ise Bizans ın askerî vilâyetlerinden (thema) olan Armeniakon Kaleleri arasında yer alır.
SELÇUKLU VE OSMANLI EĞEMENLİĞİNDE ŞEHZADELER
ŞEHRİ AMASYA TARİHİ
1071 Mlazgirt Savaşından sonra Amasya Türkler ile tanışmaya başlayacaktır, sonunda Amasya ve civarı 1075 yılında DANİŞMENT GAZİ tarafından fethedilerek, bölgede Türk egemenliği dönemi başlamıştır. 5 ağustos 1101 günü Amasya-Merzifon arasında Kılıç Arslan ile DANİŞMENT GAZİ büyük bir Haçlı Ordusunu bozguna uğratmıştır. Danişmendliler'in yaklaşık yüzyıl süren egemenlik dönemi Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan’ın 1175 yılında Amasya’yı ele geçirmesiyle sona ermiş, Amasya ve civarı Selcuklu egemenliği altına girmiştir. 637H./1239M. tarihinde Baba İlyas Horasanî önderliğinde başlayan bu başkaldırıda, Amasya önemli bir mekan haline gelmiş, Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev (1237-1246) Kubadabad Kalesi'ne çekilir ve Amasya Subaşılığına atanan Hacı Armağanşah isyanın bastırılması için görevlendirilir. Sonuçta kanlı bir şekilde bastırılan Babaî isyanı sonrasında Baba İlyas, Hacı Armağanşah tarafından Amasya Kalesi'nin burçlarına astırılır.Selcuklu Devleti’nin 1243 Kösedağ Savaşı'nda Moğollara yenilmesinden sonra başlayan Moğol yağmalarından Amasya’da etkilenmiştir. Moğollar daha çok Amasya’nın da içinde bulunduğu Orta Anadolu Bölgesi'ne yerleşmişlerdir. Bu yerleşenlere genellikle Tatar adı verilmektedir. Bu dönemde Amasya’ya yerleşenler ise daha çok sol kol oymakları olarak da bilinen Ca’unğar oymaklarıdır.
Ebu Said Bahadır Han’ın 1335
yılında ölümü sonrasında, İlhanlı lar'ın Anadolu genel valisi bulunan Sultan
Alaeddin Eratna bağımsızlığını ilan ederek Eratnalılar Devleti'ni kurmuş ve
Amasya 1341 tarihinde Eratnalılar'ın egemenliği altına
girmiştir.https://www.amasya.gov.tr/genel-durum-sayfa.asp?SayfaId=22
Bu yıllarda Amasya Emiri Hacı Şadgeldi Paşa, beyliğini ilan etmiştir. Şadgeldi Paşa döneminde Amasya’da kayda değer imar faaliyetleri görülür. Bu dönemde; 1363 tarihinde Amasya Kalesi onarılır ve eski darphane yenilenir, ayrıca Amasya’da bir kağıt fabrikası yaptırılır. Bu faaliyetlerle birlikte 1372 tarihinde cami, medrese ve imaretten oluşan bazı yapı birimlerinin de yaptırıldığı bilinmektedir. Eratna Devleti naibi Kadı Burhanettin ile 1381 yılında yaptığı savaşta hayatını kaybeden Hacı Şadgeldi Paşa’dan sonra oğlu Fahrettin Ahmet Bey Amasya Emirliği görevini üstlenmiştir. 1341 yılından sonra Ertana Beyliği'nin hâkimiyeti görülmektedir. Eratna Bey'i Hacı Şadgeldi Paşa’dan sonra oğlu Fahrettin Ahmet Bey Amasya Emirliği görevini üstlenmiş ve Fahrettin Ahmet Bey sancak beyliği verilmesi kaydıyla Amasya'yı Osmanlılara teslim etmiştir. Bu tarihten sonra yörede Osmanlı idaresi başlar.
1386 yılında Şehzade Yıldırım Bayezid Amasya'yı Osmanlı topraklarına katmıştır. 1402'de Osmanlı birliğinin bozulmasına sebep olan ve Timur'un zaferi ile sonuçlanan Ankara Savaşı, Osmanlılardaki kargaşaya, Şehzadeler arasında mücadeleye dönüşmüştür. Amasya, Timur’un askerlerince yedi ay kuşatılmıştır. Timur, Amasya'ya vali olarak Kara Devlet Şah'ı yollamış, Amasya'ya sığınan Çelebi Mehmet, Kara Devlet Şah ile savaşarak onu yenmiştir. Osmanlılar Devri'nde Amasya, 15. yüzyılın ilk yarısından itibaren şehzadelerin görev yaptığı bir sancak ve aynı zamanda Eyalet-i Rum’un da merkezi konumundadır. Çelebi Mehmet 1406’da Amasya’da adına akçeler (para) bastırarak üzerinde "Es Sultan-ül azam" unvanını yazdırdı.
Amasya, Yörgüç Paşa’nın Beylerbeyi olduğu dönemde (1422/1435); Sivas, Tokat, Çorum ve Samsun sancaklarından müteşekkil bir vilayet olup, bu dönemde Amasya’ya “Rumiyye Vilayeti” deniliyordu. Bu dönemde Amasya ve civarında Kızıl Koca Oğulları namıyla bilinen bir Türkmen topluluğu eşkıyalık yapmaya başlamış Yörgüç Paşa bu grubu ve elebaşlarını yakalatarak kılıçtan geçirmiştir.1555 yılı nisan ayı sonunda Osmanlılar İran-Safevî Hanedanı arasında Amasya da Amasya Antlaşması yapılmıştır. Bu sırada Kanunî Sultan Süleyman Amasya’da ikamet etmektedir.Osmanlı tarihine yön veren bir çok şehzadenin Amasya’da yetişerek görev yapmış olması nedeniyledir ki, Amasya Osmanlı tarihinde “şehzadeler şehri” olarak tanınmıştır.Amasya; Osmanlı padişah ve şehzadelerinin özel ilgisi nedeniyle, "Şehzadeler Şehri " olarak ün yapmıştır. Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmet, Şehzade Murat (II) Şehzade Ahmet Çelebi, Şehzade Mehmet (II), Şehzade Alâeddin, Şehzade Bayezid'(II) (oğlu Yavuz Sultan Selim, Han 1470 yılında Amasya Sarayında doğmuştur. Şehzade Ahmet, Şehzade Murat, Şehzade Mustafa, Şehzade Bayezid ve Şehzade Murad (III) çeşitli tarihlerde Amasya'da Valilik Yapmışlardır. ( https://www.amasya.bel.tr/) Bu dönemde birçok âlim ve ulema yetişmiş, saray, çeşme, medrese, cami, türbe v.b. gibi kalıcı eserler bırakmışlardır. Osmanlılar tarafından fethedildiği tarihten itibaren şehzadelerin tahtgâhı olan Amasya, Şehzade Bayezid’in 1559 tarihinde İran’a firar etmesinden sonra şehzade (çelebi sultan) sancaklığından çıkarılmış ve bu tarihten sonra Amasya’da hiçbir şehzade görevde bulunmamıştır.1603 yılında yaşanan Celali Kara Yazıcı Abdülhalîm’in taraftarları Amasya'yı yakmış ve talan etmiştir.
AMASAYA'DA TARİHİ - TURİSTİK YERLER VE BİNALAR
Amasya merkezinde uygarlıklarından derin izler bırakan Pontus (M.Ö.333 - M.Ö.26) Krallarının ölümünden sonra kayalara oymak suretiyle yaptıkları Kral Kaya Mezarları, Amasya'nın anıtsal eserleri arasında yer almaktadır. M.Ö. 26 - M.S.395 tarihleri arasında Roma egemenliğine ait su kanalları, kaleler köprüler vb. eserlerden bazıları günümüze kadar gelebilmiştir.
Amasya Kalesi
Şehri savunmak için en elverişli yer olan Harşena Dağı üzerinde kurulmuştur. Kale içi kesme taş, sur duvarları moloz taştan yapılmış olup sekiz savunma kademesine sahiptir. Erken Tunç Çağı’ndan (M.Ö. 3200) itibaren Osmanlı sonuna kadar savunma amaçlı kullanılmıştır.
Kaleköy Kalesi
Amasya-Tokat Karayolu’nun 24. km’sinde bulunan Kaleköyü’nün kuzeyindeki kayalık alan üzerinde bölgeden geçen kervan yolunun güvenliğini sağlamak amacıylaRoma Dönemi’nde inşa edilmiştir.
Gökçeli Kalesi
Amasya Göynücek İlçesi Gökçeli Köyü’ü Çekerek Vadisi’ne hâkim bir mevkiide Romalılar döneminde garnizon kalesi olarak yapılmıştır.
Baraklı Kalesi
Taşova İlçesi Özbaraklı Beldesi’nin güneyinde, Romalılar döneminde, bölgeden geçen kervan yolunun güvenliğini sağlamak üzere inşa edilmiştir.
AMASYA’DAKİ MEDRESE, HAN VE BEDESTENLER
Amasya Bedesteni: II. Bayezıd’in Kapı Ağalarından Hüseyin Ağa
tarafından 1483 yılında yaptırılmış, altı kubbeli orta boy bir bedestendir.
Merzifon Bedesteni: Kara Mustafa
Paşa Vakfından 17. yüzyılda yapılmış, büyük sivri kemerler, dokuz adet kubbeden
oluşan bir sıra kesme taş, üç sıra tuğladan oluşan duvarlar sahip bir bedestendir.
Gümüşhacıköy Bedesteni: Köprülü Mehmet Paşa tarafından 1660 yılında kendi adına camiinin külliyesi olarak yaptırılmıştır. Doğu-batı yönünde ince uzun dikdörtgen planlıdır.
Darüşşifa (Bimarhane): 1308–1309 İlhanlı Hükümdarı Sultan Muhammed Olcaytu ve hanımı İldus Hatun adına yaptırılmış, dörtgen planlı, açık avlulu, eyvanlı, tonoz örtülü tipik Selçuklu medrese plânına sahip bir tıp medresesidir. Taç kapı giriş detaylarıyla ünlüdür.
Sultan Bayezid Medresesi: 1486 yılında Osmanlı Sultanı -II. Bayezid' yaptırmıştır. Günümüzde İl Halk Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır. Kesme taştan, U planlı, kubbeli revaklı, Kare planlı sekizgen kasnaklı kubbeyle örtülüdür.
Gök Medrese: Amasya Valisi Seyfettin Torumtay tarafından 1267 yılında yaptırılmıştır. Cami, türbe ve medrese fonksiyonludur. Kümbet üzeri mavi (turkuaz) çinilerle süslendiği için Gök Medrese adı verilmiştir.
Haliliye Medresesi: Gümüşhacıköy İlçesi, Gümüş Beldesi’nde Çelebi Sultan Mahmed’ in Gümüş Madeni Emirliği’ne tayin ettiği Halil Paşa tarafından 1415 yılında yaptırılmıştır. Dikdörtgen avlunun etrafını ahşap ve sivri kemerli, düz tavanlı revaklar çevirmekte olup, arka kısımlarda medrese odaları ve dershaneler sıralanmaktadır.
Çelebi Mehmed Medresesi ve Saat Kulesi: Merzifon İlçesinde bulunmaktadır. Yıldırım Bayezid’in oğlu Çelebi Mehmed tarafından 1414 yılında yaptırılmıştır. Selçuklu Medrese mimarisinde olduğu gibi dört eyvanlı ve kare plânlı olarak yaptırılmıştır. Giriş kapısı üzerinde yer alan Saat Kulesi ise Amasya Mutasarrıfı Ziya Paşa tarafından 1865 yılında ilave ettirilmiştir.
Küçük Ağa Medresesi: Danışmendli Melik Gazi tarafındancami, mektep ve medreseden oluşan bir külliye olarak yapılmış, 1495 yılında II. Beyazid’in Kapu Ağası Hüseyin Ağa tarafından onarılmıştır.Büyük Ağa MedresesiSultan II. Bayezıd’ın Kapı Ağası Hüseyin Ağa tarafından 1488 yılında yaptırılmıştır. Selçuklu mezar anıtlarında görülen sekizgen plân şeması, ilk defa bu medresede uygulanmıştır.
Ezine
Pazar Hanı: Amasya-Tokat karayolu
Merzifon Taş Hanı: Merzifon İlçesi’nde, Bedesten ile karşı karşıya bulunan Taş Han, duvarları kesme taş, arasında tuğla hâsıllı, dörtgen planlı, iki katlıdır. Avlu kalın kesme taş sütunlu revaklarla çevrilidir. Kuzey cephede revakların önüne yapılmış olan yan yana iki zarif çeşme hanın içine ayrı bir güzellik katmaktadır.
Amasya Taş Hanı : Amasya Mutasarrıfı Hacı Mehmet Paşa tarafından 1758 dörtgen planlı, alt ve üst katlardaki dükkânlarla bağlantılı, bir portalle dışarıya açılan, tonozlu dükkânlarla çevrilidir.
Amasyadaki Ören Yerleri
Kral Kaya Mezarları ve Kızlar Sarayı
Helenistik Dönemde, Harşena Dağı’
nın güney eteklerindeki kalker kayalara oyularak, anıtsal boyutta mezar odası
olarak yapılmıştır. Antik Çağ yazarı Strabon, mezarların krallara ait olduğunu
belirtmektedir. Bu ören yeri içerisinde 15.yy. Osmanlı Dönemi’ne ait iki adet
özel hamam yer almaktadır. Yeşilırmak Vadisi boyunca, irili ufaklı 21 mezar
olduğu bilinmekle birlikte bunlardan sadece birkaç tanesi günümüze
gelebilmiştir. Kaya Mezarlarının içlerinden çok, arkalarına oyulmuş geçitler
dikkat çekicidir. Kalker kayalara oyularak yapılan bu mezarlar yapı ve
büyüklükleri itibarıyla kente hâkim bir noktadadırlar. Kral Kaya Mezarlarının en büyüğü, galeri ve
merdivenlerle çıkılan, batı yönündeki en son mezardır. Bu mağaranın yüksekliği
15m, genişliği 8m, derinliği ise 6m’dir. Mezar odasına girişi, diğer
mezarlardaki kapılardan daha yüksektir. "Büyük Kral Mezarı" olarak da
adlandırılan mağara, cephe itibariyle pek çok tahribata uğramıştır. Mağaraların
bütününde görülen kapaksız, 2-
Aynalı
Mağara
Ziyaret Beldesi yolu üzerinde, Helenistik Dönem’e ait olup en iyi işlenmiş ve tamamlanmış anıtsal kaya mezarıdır. İçerisinde mezar odası ve tavandan zemine kadar; kahverengi ve kırmızı boya ile yapılmış Hz Meryem ve On İki Havari tasvirlerinden oluşan Bizans Dönemi duvar resimleri bulunmaktadır. Yeşilırmak vadisi içerisinde 25 civarında kaya mezarı bulunmaktadır.
Ferhat Su Kanalı
Geç Hellenistik - Erken Roma
dönemine ait olan bu kanal, antik Amasya kentinin su ihtiyacını karşılamak
üzere, kayalar oyulup tüneller açılarak, yer yer duvar örülerek ve arazi
eğimine uygun, terazi sistemine göre yapılmıştır. "Ferhat Su Kanalı"
adı da verilen bu kanallar,
Yassıçal
Sunağı
Yassıçal Beldesi’nin
Bimarhane, Gökmederese
AMASYA'NIN MÜZELERİ
Amasya Müzesi
1925 yılında Sultan II.Beyazid Külliyesi medrese binasının iki odasında toplanan az sayıda arkeolojik eserler ile İslami Devir mumyalarının bir araya getirilmesi sonucu "Müze Deposu" olarak kurulmuştur.22 Mart 1977 yılında yeni yapılan, bugünkü modern binasına taşınmış 14 Haziran 1980 tarihinde ziyarete açılmıştır. 13 ayrı medeniyete ait Arkeolojik, Etnografik, Sikke, Mühür, El yazması ve Mumyalar olmak üzere yaklaşık 24.000 civarında eser ile bölgenin en modern ve en zengin müzesi olarak hizmet etmektedir. Bahçesinde ise; lahitler, mezar stelleri,mil taşları, sütun ve sütun başlıkları, İslami dönem kitabe ve sandukaları teşhir etmektedir.Selçuklu Sultani I.Mesud' a ait türbe ve Osmanlı Dönemi Narlıbahçe Ceşmesi de müzenin bahçesinde yer almaktadır. https://www.amasyakulturturizm.gov.tr/belge
Hazeranlar Konağı (Etnoğrafya Müzesi)
Hatuniye Mahallesi’nde 1865 yılında, Amasya Mutasarrıfı Ziya Paşa'nın defterdarı Hasan Talat Efendi tarafından yaptırılmış; burada uzun yıllar Hazeran hanımın yaşamasından dolayı, "HAZERANLAR" adını almıştır. Geleneksel Osmanlı mimarisi örneklerinden olan yapı, orta sofalı, dört eyvanlı plan tipinde, iç avlulu, dışa kapalı plan tipine sahiptir. Konağın restorasyonu 1983 yılında tamamlanarak 1984 yılında etnografik eserlerin teşhir edildiği "Müze Ev" olarak hizmete açılmıştır. Sağ tarafta Mabeyn Odası, üst kat Orta Sofa ve bu kısmın etrafında yer almakta olan Mabeyn Yatak Odası, Hizmetçi Odası, Çeyiz Odası ve eyvanlar gezilir. Daha sonra üst kat eyvanında yer alan iki taraflı merdivenlerle alt kat haremlik bölümüne inilir. Mabeyn Oturma Odası (Keçeli Oda) ve yatak Odası, alt kat güney eyvanı, Oturma Odası (Yemek Odası), doğu eyvanı vardır.https://www.amasyakulturturizm.gov.tr/belge/1-5
KAYNAKÇA
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın