Ana Pearl S. Buck

28.03.2015
 
 
 
Yazıda “ Pearl S. Buck –The Mother -  ANA ” ,  romanı hakkında bilgiler, romanının özeti,  romanın konusu, ana fikri,  romanın kahramanları, romanın olay örgüsü,  romanın yazarı,  Pearl S. Buck – ANA ” hakkında bilgiler  “ANA ”  “   romanın şahıs kadrosu  yazarın diğer romanları, ” ANA “   adlı eserden alıntılar yer alır.  Eser hakkında yorumlar,  romanın anlatım tekniği, yazarın bakış açısı, romanın tekniği, romanın türü, çevrildiği diller, eserin basım yılı, basım hikâyesi, yazar ve eseri arasındaki, eserle yazarın biyografisi arasındaki alakalar incelenmiştir.
 
ESER HAKKINDA GEREKLİ BİLGİLER 
 
Pearl S. Buck 1931 yılında “The Good Earth”” İyi Dünya adlı yapıtıyla Pulitzer Ödülü'nü kazanmış,  yazar , İngilizce özgün adı  The Mother olan  Ana eseriyle de 1938 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü almıştır. Yazar Amerikan asıllı olmasına rağmen ömrünün büyük kısmını Çin’de geçirmiş, eserlerinde de Çin  ve Çin’deki sosyal yaşamla ilgili konular işlemiştir. Çin'de akademik çalışmalar yapmak için uzun süre bulunmuş, Amerika’ya döndüğünde kendini Çin'de çok daha iyi hissettiğini düşünerek  Amerikalı bir misyoner rahiple evlenip tekrar Çin'e yerleşmiştir.  Yazarın bu eserinde Çin’deki çitçi bir kadının hayatı anlatılmıştır.
 
Yazar Nobel ödülün alan Amerikalı ilk kadın yazardır. [1] Yazar Ana adlı eseri ile Nobel Ödülünü aldıktan sonra bu ödülü alması hakkında çeşitli söylentiler çıkmış ve ödülü hak etmediği anlamına gelecek çıkışlar ve eleştiriler almıştır. Kimi  edebiyat çevreleri ve akademisyenler, o'nun bu ödülü hak edecek bir kültürel birikime sahip olmadığını, Nobel Ödülü’nün Buck'a verilmesini İsveç Akademisi’nin kötü bir değerlendirmesi olarak yorumlamışlardır. [2]
 
Bu tepkiler bir hayli ses getirmiş, Nobel edebiyat ödülü komitesinde bu olay Pearl Buck sendromu olarak nitelendirilmiş,  sonraki yıllardaki ödül dağıtım kriterlerinde ödül,  5 kişilik kısa listeye ilk defa girene verilmemesi ilkesiyle çözümlenmiştir. [3]
 
Çinli Ana' yı değil bizim Anadolu’muzdan bir Ana'yı değil, bizim Anadolu’muzdan bir Ana'yı görür gibi olacaksınız. Eserin başından sonuna kadar ismini bile söylemeyen bu 'Adsız Ana'ya, zaten sadece analığın canlı bir heykeli diye bakmak gerekir.” ( Tanıtım Bülteninden )
 
KİTABIN KONUSU
 
Roman Çin’de kırsal bir kesimde tarımla uğraşan bir ailenin ve bir Ana’nın boşluk, hiçlik ile geçen hayatını, sadece doymak, aç kalmamak için yaşayan insanların sönük,  Nine, Ana, Oğul, Koca ile birlikte bir köy  ile birkaç köylünün renksiz ve tamamen sıradan hayatlarını dile getirmektedir.
 
Sıradan bir köylü çiftçi ailesinin anası olan köylü bir Çinli yaşadığı yoksulluk, açlık, sefalet ve çaresizliğini dile getiren roman Çin’deki feodal hayatı tüm yalınlığı ile dile getirmektedir.
Yazar, bu kitapta Çinli bir anadan evrensel, duygusal bir ana tipi yaratmış ve onun başına gelen aslında pek çoğu da çok da ilginç olmayan, sönüp giden hayatları ve dramları anlatmıştır.
 
KİTABIN ANA FİKRİ:
 
Hiçbir zaman yaşama gücümüzü yitirmemeliyiz. Mutlu olabilmek bir sanattır ve  insanlar hangi şartlarda olursa olsun   en küçük olaylardan dahi mutlu olabilmeyi bilmelidir.
 
KARAKTERLER
 
ANA: Çalışkan,  bir kadındır. Dürüstlüğü nedeniyle çok sevilir. Ancak kocasının kendisini terk etmesini kendine yedirememiş ve yalan söylemiştir.
KOCASI: Yakışıklı, sessiz, sakin birisidir. Ana’yı terk etmiştir.
BÜYÜK OĞLAN: Yiğit ve çalışkan birisidir. Tek düşündüğü evidir.
YENGE: Dürüst ve güvenilir bir kadındır. Ana’nın en iyi dostudur. Ana’nın bütün sıralını bilir.
KÜÇÜK OĞLAN: Babası gibi evden uzaklaşan Komünist hareketler içine girerek idam edilen biridir.
 
KİTABIN ÖZETİ:
 
Ana Çin’in küçük bir köyünde kocası, iki oğlu, bir kızı, bir de koca ninesiyle yaşamaktadır. Tarladaki işleri yetmiyormuş gibi eve geldiğinde; kaynanası, kocasının isterikleri ve çocuklarının eğitimi de onun üzerindedir. Üstelik kızlarından birisi de kördür.
Geçimlerini  tarladan sağlamaktadır. Onun  canla başla çalışması herkesin kendisine saygı duymasını sağlamış, herkesin onu ana diye çağırmasına vesile olmuştur.  Ana tek başına tarlaya gidip, ekip, gübreleyip ilaçlama yapmakta tek başına hasadı yapmakta ürünlerin yarısını da tarla sahibine vermektedir.
Ana çok mutludur;  ama kocası sıkılmaya başlamıştır. Çünkü yapılan işin gelir azdır ve  gizliden gizliye kumara alışmıştır.  Ana bu yüzden  kocası ile kavga eder. Bunun üzerine kocası kimseye haber vermeden bir daha dönmemek üzere evi terk eder. Ana buna çok üzülmüş ölmeyi bile istemiştir. Ama bakması gereken üç tane çocuğu vardır. Onlar için tekrar tarlada çalışmaya başlar. Köylünün kendisinin terk edildiğini anlamaması içinde çeşitli yalanlar söylemektedir. Aradan yıllar geçer. Ana, kocasının yollarını umutsuzca bekler. Sonunda umudunu yitirmiş  yaşam mücadelesine tek başına devam etmeye başlamıştır.
Üç beş yıl sonra, erkek özlemi çekmeye başlar. Hasat zamanı köye gelen toprak ağasının vekili ile beraber olmuş ve hamile kalmıştır. Fakat bu bebeği doğurmak istemeyecektir. Bu yüzden  ilkel yöntemlerle  bebeğini düşürmek zorunda kalır.
Artık büyük oğlu çalışacak yaşa gelince evin yükü oğlunun omuzlarına biner.  Sonunda oğlunu da evlendirir.  Gelini, ev işlerine yardımcı olsun diye beklerken, evin düzenini bozarak huzursuzluk çıkarmaya başlamıştır. Görümcesi ile de sık sık kavgaya tutuşmaya başlamıştır.
 
Daha sonra kör kızı evlenir. Ama o kızı  birkaç ay sonra ölür. Ana buna çok üzülürken başına bir başka üzüntü daha gelecektir. Çünkü oğlunun çocuğu olmuyordur.  Küçük oğlu eve çok az uğramaktadır. Köyden kaçıp, şehirde  Komünistlik denen bir gruba üye olmuş, çok kötü işler yapmaya başlamıştır.
 
Ana başına gelen bu uğursuz olayları geçmişte işlediği kötü bir suça bağlamaktadır. Oğlu çok filozofça fikirler içeresindedir.
Ana bir gün küçük oğlunun zindana girdiğini duyar. Onu kurtarabilmek için her şeyini harcamak ister; âmâ oğlunu kurtaramaz. Ana’nın oğlu diğer devrimcilerle birlikte şehir meydanında infaz edilir.
 
Büyük oğlu anasını eve getirir. Ana eski bir mezarın başına gider ve boşalıncaya kadar ağlar. Yaşamdan bıktığı bir anda uzun yıllar doğurmamış olan gelini erkek bir çocuk dünyaya getirmiştir.
 
Ana bütün acısını sanki unutur ve mutlu olur. Torununu kucağına alıp sarılır. Ve o kadar da bahtsız olmadığını anlar; çünkü oğlunun oğlu olmuştur.
 
 Kaynakça 
 
[1] https://raflarinarasindan.blogspot.com/2013/07/ana-pearl-s-buck.html
[2] https://eksisozluk.com/pearl-s-buck--76173
[3] https://eksisozluk.com/pearl-s-buck--76173

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar