Anlam Genişlemesi Daralması İyileşmesi Kötüleşmesi ve Kayması

25.05.2011

 

 

ANLAM DEĞİŞMELERİ

Sonsuz sayıdaKelimelerden oluşan DİL canlı bir varlıktır. Geçişten günümüze bu kelimelerin anlamlarında pek çok değişimler ve evrimlerin meydana gelmesi kaçınılmazdır. Bu süreç içerisinde kimi Kelimeler, unutulurken kimi  Kelimeler de değişen çağlara, ihtiyaçlara, kavram değişmelerine ayak uydurabilirler. Kimi Kelimeler ise anlam gelişmelerine, değişimlerine, genişlemelerine, daralmalarına, iyileşmelerine, kötüleşmelerine uğrar. Zamanla pek çok nesne meydana çıkarken yeni kavramlara da ihtiyaç doğurur. Bu kavramların bazıları ilgi münasebetiyle eski kelimelerin anlamalarından genişlemelerle karşılanırken alaka kuramadıklarımız için de yeni İsimler,  tamlamalar, Dilbilgisi Terimleri buluruz. Tüm bunlar da dilin sürekli yaşayan ve değişen bir dinamizme sahip olduğunu gösterir.

Konuyla ilgili olarak Bahattin Sav, "Anlam Değişmeleri Üzerine Artzamanlı Bir İnceleme" ,adlı yazısında “ Dil sonsuz sayıda sözcüğün, sonlu sayıda kuralın oluşturduğu bir değerler sistemidir. Dilde sözcüğün yansıttığı, zihnimizde uyandırdığı kavramlardan her birine anlam diyoruz. Anlam değişmesi ise, “bir kelimenin anlattığı kavramdan az ya da çok Uzaklaşması, onunla uzak-yakın ilgisi bulunan, ya da bulunmayan yeni bir kavramı yansıtır duruma gelmesidir.” Anlam değişmeleri genellikle uzun bir zaman dilimi içinde gerçekleşir. Bunun için bazen yüzyıllar gerekebilir.

Anlam kaydırması yoluyla adlandırma dilde en çok kullanılan, çok anlamlılığa yani sözcüğün anlam alanının genişlemesine yol açan dil olaylarından biridir. Teknik gelişmelerin, göndergenin yani cismin niteliğini değiştirdiğine her zaman tanık oluyoruz. Dil dışı olguda görülen değişmenin dilde de etkisini göstermesi kaçınılmazdır. Gönderge değişmekte ancak göndergeye ad olan gösteren aynı kalmakta, yalnızca gösterilen düzeyinde bir değişiklik söz konusu olmaktadır.” ( Bahattin SAV G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi, Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı) gibi tespitlerde bulunur.

Anlam Genişlemesi

Dildeki sözcükler ilk kez üretilirken tek bir anlamı karşılasın diye üretilir. Fakat ihtiyaçların ortaya çıkması, üretilen kelimelerin karşıladığı kavramın kullanımdan düşüp o kullanıma veya kavrama benzer yeni aşamaların meydana gelmesi sözcüklerin ilk anlamların düşmesine, bazılarının tamamen kaybolmasına, bazılarının da münasebetler sayesinde başka anlamlara da gelir hale gelmesine yol açar. Örneğin temren ( – kargı, mızrak,) aba, ( kalın derviş elbisesi ) culus bahşişi, kethüda gibi kelimeler değişen çağlarda kullanım alanı bulamadığı için kullanımdan düşmüş kelimelerdir.

Fransızca’da iki veya dört tekerlekli, atla veya büyük baş hayvanlar aracılığıyla çekilen, tarımsal gereksinmeler için kullanılan araç “char = araba, kağnı” olarak adlandırılmaktadır. Zaman içinde gönderge evrimleşmiş ve “savaş arabası” anlamını “tank” anlamına taşımıştır. Bu evrime karşın, nesne aynı adla “char” anılmaya devam etmiştir. Gönderge “kağnı, araba, savaş arabası” anlamlarından “tank” anlamına ulaşmıştır. Fransızca önceleri bu yeni nesneyi İngilizce’den aldığı “tank” sözcüğüyle adlandırmıştır. Ancak kullanıcıların ısrarlı çabalarıyla “char” “tank” sözcüğünü dil dışına itmiştir.” (( Bahattin SAV, Anlam Değişmeleri Üzerine Artzamanlı Bir İnceleme, G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 23, Sayı 1)

Bazı Kelimeler ise kullanımdan münasebet ilgisi ile anlam münasebetiyle anlam genişlemesine uğrayarak yaşamını devam ettirebilir. Örneğin büyük çadır anlamına gelen “yurt “ sözcüğü anlam genişlemesine uğrayarak “vatan” anlamıyla varlığını sürdürmüştür.

Bir varlığın bir türünü anlatan, kullanılış alanları sınırlı olan sözcüklerin zamanla o varlığın bütününü, bütün türlerini anlatır duruma gelmesine, daha geniş alanlar da kullanılmaya başlanmasına “anlam genişlemesi” denir. Sözcükler eski anlamları yanında yeni anlamlar kazanıp çok anlamlı olurlar. Bir göl adı olan” terkos “ anlam genişlemesiyle evlerde akan su anlamına da genişlemiştir. Mal kelimesinin anlam genişlemesi yolu ile canlı cansız hayvan, eşya, taşınır taşınamaz her türlü gayrimenkul anlamına genişlediği görülür.

Örneğin, Türkçede “ödül” sözcüğü eskiden sadece “güreşlerde kazananlara verilen bir mükâfat” anlamında kullanılırken, günümüzde “her türden yarışma sonunda verilen mükâfat” için kullanılmaktadır.

Öte yandan kimi Kelimeler zamanla yeni anlamlar kazanabilir. Buna da “anlam genişlemesi” denir. Bu tür sözcükler çok anlamlıdır.

Örneğin, “yüz” sözcüğünün ilk anlamı “surat’tır. Ancak bu sözcük, zamanla suyun yüzü (yüzey), evin ön yüzü (taraf, cephe), yorgan yüzü (bir şeyin görünen bölümünü kaplamakta kullanılan kumaş) anlamlarını da kazanarak anlam genişlemesine uğramıştır.

Yine “tatlı olmayan” anlamında kullanılan “acı” sözcüğü acı yeşil (koyu), çok acı çekti (ıstırap) anlamların da kullanılmaya başlanmış, dolayısıyla sözcük birden çok anlamı ifade etmeye başlamıştır.

Buradan da anlaşılacağı üzere sözcüklerin bazı tek anlamlı, bazıları da çok anlamlıdır.

Kol – organ            Dal – Ağacın uzantısı

Kol – bölüm           Dal – Bölüm, Kısım

Mareşal sözcüğü Fransızcada "at bakıcısı, nalbant, seyis" gibi anlamlara gelirken, zamanla başka dillere geçerek "ordudaki en büyük rütbe" anlamını kazanmıştır.

"alan" sözcüğü, "düz ve açık yer" anlamını içerirken anlam genişlemesine uğrayarak "iş, meslek, araştırma-inceleme" anlamlarını da kazanmıştır.

Konmak fiilinden türeyen "konak" sözcüğünün anlamının "konma yeri" olması gerekir. "Konak" sözcüğü, Türkçede "yolcuların konup geceledikleri yer, iki konak arasındaki uzaklık, kentlerdeki büyük ve görkemli ev" yerine kullanıl maktadır.

Mum asıl olarak bir "ışık aracı"dır. Bu sözcük fizikte "ışık birimi" olarak da kullanılır.

Aşı ağaçlarla, bitkilerle ilgili bir terim olduğu halde anlam genişlemesine uğrayarak bir tıp terimi olarak kullanılmak tadır: "Çiçek aşısı, kolera aşısı..." gibi.

Anlam Daralması:

Sözcükler, anlamda daralma ya da genişleme yoluyla başka bir anlama geçerek yan anlamlar kazanabilir. Sözcüğün eskiden anlattığı şeyin ancak bir bölümünü, bir türünü anlatır duruma gelmesine anlam daralması denir.

Sözgelimi "oğul" sözcüğü başlangıçta kız ve erkek anlamlarını içerirken sonradan yalnızca erkek çocukları için kullanılarak anlam daralmasına uğramıştır.

"Erik" sözcüğü, şeftali, kayısı, zerdali anlamını içerirken, sonradan bir tür meyve için kullanılarak anlam daralmasına uğramıştır.

Yunus Emre bir şiirinde: "Derviş donun donandım / Yola baktım utandım " diyor. O devirlerde don kelimesi "elbise, giyim kuşamın tümü" anlamındaydı. Günümüzde ise "iç çamaşırı" anlamına gelecek şekilde anlam kaymasına, başka bir deyişle anlam daralmasına uğramıştır.

Yemiş sözcüğü geniş anlamıyla her türlü kuru ve yaş yiyecek anlamında kullanıldığı gibi sadece “ incir “ anlamına kadar daralan dar anlamıyla da kullanılabilmektedir.

Davar: Sahip olunan mal, mülk, varlık, Sahip olunan büyükbaş hayvan,(en dar anlamıyla) keçi

Savcı: Sözcü, elçi, peygamber Sanıkları kovuşturan hukuk adamı, atasözü söyleyen
İl: Ülke, Vilayet
Ekin: Ekilen her şey, buğday
Hâkim: her şeye sahip olan, durumu kontrol altına alan, yargıç

 

Anlam iyileşmesi:

İlk anlamı bayağı, kötü olan bir sözcüğün zamanla asıl anlamından daha olumlu, sevimli veya daha güzel bir anlamda kullanılmasıdır. Bazen de kötü anlamı olan bir sözcük iyi anlama gelebilecek şekilde de kullanılabilir.

“Sözcüğün eskisine göre daha iyi bir anlam taşır duruma gelmesine anlam iyileşmesi, anlam güzelleşmesi, anlamın soylulaşması diyoruz.” ( Bahattin Sav , a.g.e. )

Geçmişten günümüze gelen tarih akışı içinde bazı kelimler kötü anlamlarından sıyrılarak daha hoşa giden anlamlarda kullanılır hale gelirler. Hatta kelimenin ilk, gerçek veya temel anlamındaki kötü kavram tamamen unutulabilir.

Mesela Edepsiz, arsız, kavgacı, hır çıkaran anlamındaki yavuz sözcüğü, yiğit, gözü pek anlamında kullanılır hale gelmiştir.

Eski Türk kavimlerinde “acı, eziyet” kavramlarına ad olan “emgek” daha güzel, daha

soylu bir anlam içeriğine kavuşarak, emek “özenli, alın teri gerektiren iş” anlamını Yüklenmiştir ( B. Sav, , Anlam Değişmeleri Üzerine Artzamanlı Bir İnceleme, G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 23, Sayı 1)

 

ANLAM KÖTÜLEŞMESİ

Bir sözcüğün zaman içerisinde temel anlamında meydana gelen anlam bayağılaşmasıdır. Eskiden daha hoşa giden daha latif ve hoş bir anlamı olan sözcüğün zamanla asıl anlamındaki anlamadan daha kötü bir anlama doğru kaymasıdır.

Anlam kötüleşmesini B. Sav, adı geçen eserinde şöyle açıklayıp örnekler “ Anlam iyileşmesinin tersi olan anlam kötüleşmesiyle bütün dillerde olduğu gibi Fransızca ve Türkçe’de de karşılaşıyoruz. Latince’de “misafir, yabancı” anlamlarını içeren “hostis > hostilis” Fransızca’ya “hostile” şeklinde geçerken XV. Yüzyıldan itibaren anlam kötülenmesine de uğramış ve “düşman” manasında kullanılmaya başlamıştır...

Türkçe sözlükler “keleş” için “iyi huylu, yakışıklı” anlamlarını veriyor. Ancak sözcük bu güzel (mélioratif) anlamını yitirmiş ve anlam kötülemesine uğrayarak sözcüğün temel anlamını bilmeyenlerce aşağılayıcı (péjoratif) anlamıyla kullanılır olmuştur. Oysa annesi Keloğlanı “kel oğlum, keleş oğlum” diye sevmez miydi?” ( B. Sav, , Anlam Değişmeleri Üzerine Artzamanlı Bir İnceleme, G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 23, Sayı 1)

Başka Anlama Geçiş (Anlam Kayması)

Sözcüğün eskiden yansıttığı kavramdan bütünüyle farklı, yeni bir kavramı karşılar duruma gelmesine başka anlama geçiş denir. “Anlam kayması da dediğimiz bu dil olgusunda sözcükler eskiden yansıttığı kavramdan tümüyle ayrılarak yeni bir kavrama ad olur. Latince “coxa = balta” sözcüğü zaman içinde ses değişimine uğrayarak Fransızca’ya “cuisse = kalça” biçiminde geçmiştir. Ancak sözcük bu anlamını da yitirmiş ve günümüz Fransızca’sında “but, baldır” anlamını kazanmıştır. Fransızca bu boşluğu Almanca’dan aktardığı “hanka > hanche = kalça” sözcüğü ile doldurmuştur…Eski Türk metinlerinde nesneler için kullanılan “kırmak, kesmek, koparmak” anlamındaki “üzmek”eylemini bugün yalnızca insanlar için kullanıyoruz. (Aksan, 1978:144). Tonyukuk yazıtlarında “düşünmek, üzerinde durmak, yaslanmak” kavramlarını yansıtan “sakınmak” sözcüğü Türkçe’de hiçbir ses değişikliğine uğramadan varlığını sürdürmekte, ancak anlam değişmesiyle “esirgemek, korumak”kavramlarını karşılamaktadır. (Aksan, 1982-III:214-215). “ ( B. SAV, a.g.e.)

Başka anlama geçişin bir türü de anlam iyileşmesi ya da anlam kötülenmesidir. Kötü anlamı olan bir sözcüğün zamanla iyi bir anlam kazanmasına anlam-kötülenmesi denir. Örnek : Fransızca nalbant anlamına gelen Mareşal , zamanla Mareşal (Ordudaki en yüksek rütbe) anlamına gelecek kadar anlam iyileşmesine, Türkçe de Canavar (Canlı) anlamına gelen sözcük, Canavar (cana kıyan, yaban hayvanı, acımasız) anlamına kadar kötüleşmiştir.

Güzel Adlandırma 

“verem” kelimesinin dildeki korkunçluğunu azaltmak için “ince hastalık” ile karşılanması gibi. Yabanî hayvan adı olan “börü”nün atılıp yerine “kurt” kelimesinin kullanılması gibi.

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar

Güler TURAN

Güler TURAN

9 years ago

Dem Bu Demdir Harâb etme kendini, sür keyfini hayatın Vur kırbacı efkâra, yol alsın yılkı atın Eğilmesin kimseye, ne boynun ne sıfatın Sal dizgini rahatla, senin de gülsün bahtın. Güler TURAN