ANTALYA
Müzesi,
Ulaşım: Müzeye şehrin her yerinden taksi, dolmuş veya otobüslerle ve yarım saatte bir giden tramvayla ulaşmak mümkündür.
ANTALYA Müzesi, 1922 yılında öğretmen Süleyman Fikri Erten tarafından 1. Dünya savaşından sonra bölgeye gelen işgal güçlerinin yağmasından kurtarılan eserlerin korunması amacıyla kuruldu. İlk olarak Kaleiçi'nde bulunan Alaaddin Cami'de, daha donra Yivli Cami'de yer alan Müze 1972 yılında bugünkü binasına taşındı. Antalya Müzesi bugün 30.000 metre kareyi kaplayan bir alanda 14 sergi salonu ile heykel ve değişik eserlerin sergilendiği açık hava galerileri ve bahçeden oluşmaktadır. Antalya Bölgesi sınırlarındaki üç antik kültür bölgesi Lykia, Pamphylia ve Pisidia'nın kültür varlıkları bu müzede sergilenir.
Arkeoloji k zenginlikleriyle eşsiz bir açık hava Müzesiİ olan Antalya ’da her yıl pek çok ülkeden bilim adamı gözetiminde bilimsel kazılar yapılmaktadır. Müze her yıl bu kazılardan çıkarılan eserlerle zenginleşmektedir.
Antalya’da 1986-1987 yıllarında Elmalı Bayındır Köyü Tümülüslerinden çıkarılan ve XX. yüzyılın en önemli buluntularından sayılan, MÖ. VIII. ve XVII. yüzyıla tarihlendirilen altın, gümüş, bronz ve fildişi eserler müzenin başlıca koleksiyonlarıdır.[1]
Antalya Müzesi Arkeoloji ve Tarih ve Bölge Müzesi olarak da nitelendirilebilir. Koleksiyondaki eserlerin büyük bölümü bölgede yapılan kazılardan elde edilmiş, etnografik eserler de yine bölgeden müze uzmanları tarafından derlenmiştir. Salonlarda, Müze, binlerce yıllık geçmişini yansıtan, kronolojik ve yer yer konularına göre sergilenen eserler le donanmıştır. Özellikle Perge'de bulunan Roma Dönemi heykeltıraşlık eserleriyle ve son yıllarda müze kurtarma kazılarından ortaya çıkan ilginç ve ünik buluntularıyla Antalya Müzesi dünyanın en önemli müzeleri arasında sayılabilmektedir. Müze 1988 yılında "Avrupa Konseyi Yılın Müzesi" ödülüne layık görülmüştür.
Kapladığı alan 7.000 metre kare olan müzede sergilenen eser sayısı 5.000 kadardır. 25.000 - 30.000 kadar eser ise müzede sergilenmeden korunmaktadır.[2]
Müzede yeni açılan Mezar Kültürleri salonunda ise Herakles’in 12 görevini tanımlayan iki lahit, steller ve kül kapları sergilenmektedir. Ayrıca Seleukeia Agorasında bulunan mozaik, Bizans sanatına ait kabartmalar, Korydalla Definesi, Bizans İkonaları müzenin diğer önemli eserleri arasındadır. MS.IV.yüzyılın başlarında Patara’da doğan ve Myra’da piskoposluk yapan Aziz Nikolaus’un portresi, kemikleri ikonalar salonunda sergilenmektedir.
Antalya Müzesi 12 büyük salondan oluşmaktadır. Bu salonlar şunlardır: Tabiat tarihi salonu, Prehistorya Salonu, Klasik eserler Bölümü, heykeltıraşlık Salonu, Küçük Eserler Bölümü, İmparatorlar Salonu, Lahitler Salonu, Mozaik Salonu, Sikke Salonu, Türk İslam eserleri Salonu ve Etnoğrafya Salonu
TABİAT TARİHİ VE PREHISTORYA SALONU
Bu salonda dünyanın oluşumuna tanıklık etmiş fosiller ve insanlık tarihinin ilk buluntuları sergilenir. Paleolitik Dönemden başlayarak Karain Mağarasının taş ve kemik aletleri, taşınabilir boyutlarda ilk arkeolojik eserler, incir ve buğday gibi fosilleşmiş bitki kalıntıları, diş ve iskelet parçalarının yanı sıra Neolitik, kalkolitik ve İlk Tunç Çağ buluntuları sergilenmektedir. [3]
Resim Alıntı: https://www.antalyamuzesi.gov.tr/tr/m
TANRILAR SALONU
Bu salonda heykeltıraşlık ve mitolojinin muhteşem birleşimini görmek mümkündür. Bu salonda Roma Döneminin tanrı ve tanrıçaları Zeus, Aphrodite, Tykhe, Athena, Apollon, Artemis, Nemesia, Hermes, Hygieia, Dioskurların heykelleri sergilenmektedir. Onları Mısır kökenli Serapis, İsis ve Harpokrates tamamlamaktadır. Ayrıca müzede Perge kazılarında ortaya çıkarılmış MS.II.yüzyıla ait Roma dönemi heykeller de bulunmaktadır.
Resim Alıntı: https://www.antalyamuzesi.gov.tr/tr/m
LAHITLER SALONU
Bu salonda sergilenen lahitlerin büyük bölümü Perge nekropolünde yapılan kazılardan ele geçmiştir.
SERAMİK ESERLER SALONU
Uygarlığın ilerlemesi ile birlikte pişmiş toprak eserlerdeki estetik ve teknolojik gelişimi örnekleyen eserlerle donatılmıştır.
MOZAİK SALONU
Bir Pamfilya şehri olan Seleukeia'nm agorasında bulunmuş olan "Filozoflar Mozaiği" bu salonun önemli parçalarındandır.
ÖLÜ KÜLTÜ SALONU
Müze ek binasının alt katında ölü gömme geleneklerine ait örnekler sergilenmektedir...
BÖLGE KAZILARI SALONU
Bölge kazılarından gelen eserlerin sergilendiği bu salonda Likya, Pamfilya ve Pisidia’ya yapılan kazılarda elde edilmiş buluntuların sergilendiği salondur.
Resim Alıntı: https://www.antalyamuzesi.gov.tr/tr/m
MERMER PORTRELER SALONU
Bu salonda çoğunluğu Roma dönemine ait, MS 2. yüzyıla tarihlenen kadın ve erkek başları sergilenmektedir.
SİKKE, KÜÇÜK ESERLER VE İKONALAR SALONU
İkinci katta bulunan bu salonun sikke ve Müzenin küçük eserler salonunda MÖ.IV.-MS.VI.yüzyıla kadar uzanan eserler bulunmaktadır. Bunların başında Mısır Kraliçesi Berenike’ye hediye edilen fayans vazo, bronz Apollon, Herakles heykelleri, Atis başı, bereketi simgeleyen Priapos’un mermer heykeli, Athena kabartmalı gümüş tabak gelmektedir. Cam eserler de onları tamamlamaktadır.
İMPARATORLAR SALONU
. Roma heykel sanatının en güzel örneklerinden oluşan ve Perge kazılarından çıkarılan portreler İmparator Salonunda sergilenmektedir Burada İmparator Traianus, Hadrianus, Sempimus Severius, Sabina, Faustina, İulia Donma, İulia Soemias, Plancia Magna’nın portreleri bulunmaktadır.
PERGE TİYATROSU SALONU
Perge Tiyatrosunda yapılan arkeolojik kazılar sonucu sahne binasından ele...
ETNOGRAFYA SALONLARI
Bu salonlara geçişte Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında yapılmış
ANTALYA MÜZESİNE BAĞLI OLAN ÖREN YERLERİ
Patara Örenyeri:
Fethiye -Kalkan arasında Xanthos vadisinin güneybatı ucunda bugünkü Ovagelemiş Köyünde yer alan Patara Antik Kenti, Likya'nın en önemli ve en eski şehirlerinden biridir. Kentin en güney ucunda Kurşunlu Tepeye yaslanmış olan Tiyatronun depremden sonra İ.S. 147 yılında yeniden inşa edildiği yazıtlardan anlaşılmaktadır. Tiyatronun yaslandığı Kurşunlu Tepe şehrin genel görünümünün seyredildiği en güzel köşedir. Buradan şehrin diğer kalıntıları; Vespasian Hamamı, Korinth Tapınağı, ana cadde, liman ve tahıl ambarı rahatlıkla izlen e bil ir. Tepen in kuzeybatısındaki bataklığın arkasındaki tahıl ambarı (granarium), Patara'nın günümüzde kalmış anıtsal yapılarından biri olup, İmparator Hadrian ve eşi Sabina tarafından İ.S. 2.y.y.'da yaptırılmıştır. [4]Tiyatronun kuzeyinde Likya Birliğinin başkenti olan Patara'nın, toplantılara ev sahipliği yaptığı Parlamento Binası yer almaktadır. Şehrin suyu yaklaşık 20 km. kuzeydoğusundaki İslamlar Köyü yakınlarında, Kızıltepe yamacındaki kayalıktan getirilmiştir. Kaynakla şehir arasında, Fırnaz iskelesinin kuzeyindeki; mahallen "Delik Kemer" olarak adlandırılan bölüm ise suyollarının en anıtsal bölümüdür.[5]
Phaselis Örenyeri
Phaselis, İÖ. 167'de Likya Birliğine üye olan şehirlerden biridir. Günümüze kadar ulaşan yapıların büyük kısmı Roma ve Bizans dönemi kalıntılarıdır. Bunlar şehrin ana eksenini oluşturan ve Kuzey-Güney limanlarını birleştiren ana caddenin iki yanında sıralanır. Cadde, agora ile tiyatro arasında genişleyerek küçük bir meydan oluşturur. Meydanın güneydoğu köşesinde basamaklar tiyatro ve akropolse ulaşımı sağlar. Tiyatro küçük boyutlu tipik bir Helenistik dönem tiyatrosudur. Roma döneminde sahne binasının eklendiği, Geç Bizans'ta ise sahne binası duvarının kısmen şehri koruyan yeni surların bir parçası olduğu kalıntılarından anlaşılır. Ören yerinin girişindeki virajın sağında şehrin eski surlarıyla (İ.Ö. 3.y.y.), tapınak veya anıtsal mezar olabilecek temel kalıntılarına rastlanır. Kuzey limanı arkasındaki yamaç ise şehrin mezarlık alanıdır. Günümüze ulaşan en anıtsal yapı ise su kemerleridir.[6]
Myra Örenyeri
Bugünkü Demre İlçe
merkezinde ve civarında yer alan Myra Antik Kenti, aynı adı taşıyan ova
üzerinde kurulmuştur. Tiyatronun üzerindeki dağda bulunan akropolde fazla
birşey kalmamıştır. Roma Devri'nden kalma şehir surlarında yer yer Hellenistik
Devir'den kalma ve hatta M.Ö. V. yüzyıla ait olan duvar kalıntıları
bulunmaktadır. Tiyatronun yakınında şehre doğru giderken, yolun sonunda hamam
veya bazilika olabilecek geç devir kalıntıları görülmektedir.
Myra'nın su ihtiyacı Demre deresinin aktığı vadi kenarındaki kaya
yüzüne açılan kanallarla karşılanmaktaydı. Bugünde bu kanalları görmek
mümkündür. Karabucak mevkiinde, günümüze kadar iyi korunmuş Roma Devri mezar
anıtı dikkati çeker.
Myra'nın görkemli tiyatrosu oldukça sağlam olarak günümüze kadar
gelebilmiştir. Arkasındaki dik dağın yamacında kurulan tiyatronun caveası büyük
ölçüde kayalara oyulmuştur. Tiyatro daha sonraları arena olarak da kullanılmış,
bu nedenle bazı düzenlemeler yapılmıştır. Kaya mezarlarıyla ünlü Myra'da
mezarlar hemen tiyatronun üzerinde ve doğu taraftaki nehir nekropolü denilen
yerde olmak üzere iki yerde toplanmıştır.[7] ( Bkz: ANTALYA
ANTİK KENTLERİ)
Perge Örenyeri
Perge, Antalya'nın 18 km doğusunda, Aksu ilçesi sınırları içinde bulunan bir antik kenttir.1947 yılından beri İstanbul Üniversitesince yürütülen kazılar sonucu şehir merkezinin önemli anıtsal yapıları gün ışığına çıkarılmış, ele geçen heykel buluntuları sayesinde Antalya Müzesi dünyanın en zengin Roma heykel müzelerinden birisi olma özelliğini kazanmıştır. M.Ö 12. yüzyılda kuzey Anadolu'dan güney kıyılara büyük bir Yunan göçü oldu.(4) Bu gelenler modern Antalya şehrinin doğusuna yerleştiler ve bu bölgeye Yunanca'da "Irkların Ülkesi" anlamına gelen Pamphylia denildi. Perge de, Kilikya - Pisidya ticaret yolunun üstünde yer aldığı için önemli bir Pamphylia şehridir. O dönemde yaygın olan korsan saldırılarından korunma amacıyla iç kesimde kurulmuştur. Şehrin kuruluşu diğer Pamphylia şehirleriyle aynı zamana rastlar (M.Ö. 7 yüzyıl). [8]
Gerek mimari, gerekse heykel buluntularının mükemmelliği, Perge'nin heykeltıraşlık konusunda kendine özgü çizgilere sahip ekol kent olduğunu vurgular. Tiyatronun kuzeyinde Anadolu'nun en iyi koruna gelmiş stadyumlarından biri yer alır. (2) ( Bkz: Yazının devamı : Antalya
Xanthos:
Fethiye-Kaş karayolu üzerinde, Fethiye'ye 46 km. uzaklıktaki Kınık Köyü'nde yer alır. Şehir Xanthos Nehri (bugün Eşen Çayı) kenarındaki ovaya hakim iki tepe üzerinde kurulmuştur. Xanthos'un her iki akropolü de değişik örgü sistemlerinin görüldüğü sur duvarları ile çevrili olup, Likya akropolünü doğudan çevreleyen poligonal teknikteki sur İ.Ö. 4. yy.a aittir. Güney yönündeki sur ile Eşen çayı tarafındaki surların bir kısmı, Hellenistik devirde yapılmış, düzgün bloklardan oluşur. Geri kalan surlar harçlı duvarları ile Bizans dönemine aittir. Bizans sur kalıntısının kuzeyindeki sahayı Roma devri tiyatrosu kaplar. Xanthos'un en ilginç kalıntıları, tiyatronun batısında yer alır. bunlardan ilki, yüksek dikdörtgen yekpare kaide üzerindeki ölü ailesi ile yanındaki kadın gövdeli, kuş kanatlı yaratıklar olan ve ölülerin ruhlarını gökyüzüne taşıdıklarına inanılan "Harpy" kabartmalarına sahiptir. Bugün orijinal blokları, Biritish Museum'da sergilenen Harpy Anıtı, İ.Ö. 5. yy.a tarihlenmektedir. Bu anıt mezarın yanında 4. yy.a ait diğer bir kaideli Likya lahdi yer almaktadır. Tiyatronun kuzeyindeki kare şekilli alan ise Roma devri agorasıdır. Agoranın kuzeydoğu köşesinde, yekpare dikdörtgen gövdesinde Likya dilinde yazılmış kitabeye sahip anıt mezar yükselir. British Museum'a taşınmış olan İ.Ö. 4. yy.a ait Payava lahdi en ünlü olanıdır. Xanthos'un diğer ünlü anıtı ise yine British Museum'da sergilenen Nereidler Anıtıdır.[9] ( Bkz: ANTALYA ANTİK KENTLERİ)
Limyra Örenyeri
Antalya İli, Finike İlçesi, Turunçova ve Sahilkent Beldeleri sınırlarında yer alan Limyra Antik Kenti, Toçak Dağı'nın güney eteklerinde, genellikle erken dönem yapıların yer aldığı akropol ile onun hemen güneyinde, şimdi karayolu ile ayrılan düzlükte Roma ve Bizans Çağı surları içinde kalan alanı kapsamaktadır.
Aspendos (Belkıs): Örenyeri
Antalya - Alanya karayolunun 44. km.sinden kuzeye dönen yolun 2. km.sinde yer alan Aspendos sadece Anadolu'nun değil tüm Akdeniz dünyasının en iyi koruna gelmiş Roma Dönemi tiyatrosuna sahip olmasıyla ünlüdür. Aspendos Tiyatrosu , gerek mimari özellikleri gerekse iyi koruna gelmişliği ile Roma Devri tiyatrolarının günümüzdeki en seçkin örneklerinden biridir. Tiyatronun yaslandığı, yer yer sur duvarları ile çevrili tepenin üzerinde ise şehir merkezinin yapıları olan agora, bazilika, anıtsal çeşme, meclis binası ile Antalya Müzesi'nce yürütülen kazılarla gün ışığına çıkarılan anıtsal tak, cadde ve Hellenistik tapınak, görülmesi gerekli kalıntılardır. (4) Selçuklu sultanlarının konakladıkları, kervansaray olarak düzenlendiği düşünülen sahne binasının günümüze dek sağlam kalabilmesinin en önemli nedeninin de bu Selçuklu onarım ve korumacılığına bağlanır.(2)[10] Yazının Devamı: Aspendos
Arykanda : (Arycanda) Elmalı Finike Elmalı- Finike Karayolunun tam yarısında, Arif Köyü yakınında, Aykırıçay'ın (antik Arykandos Nehri) batı yamacında yer alır. Teraslar halinde bir yerleşim gösteren şehrin, en üst terasında stadyum yer almaktadır. Tek uzun kenarlarında oturma sıraları yer almakta, diğer uzun kenar yamaca açılmaktadır. Bu alttaki terasta, bölgenin ufak fakat en iyi korunmuş tiyatrosu, en alttaki terasta ise agora ve meclis binası yer alır...Yazının devamı için tıkla: Arykanda [11]
Termessos : ANTALYA
ANTALYA
’nın 22 km. kuzeybatısında, Antalya-Korkuteli
karayolunun güneyinde yer alan 1650 m. Güllük/Solym dağının, 1050 m. yüksekteki
yamacında antik Termessos Kenti kalıntıları bulunmaktadır. Bölge, flora, çiçek
ve maki bitki örtüsünün en güzel örnekleri ile başta yaban keçisi olmak üzere
faunasının eşsizliği nedeniyle `Güllük/Termessos Milli Parkı ve Koruma Alanı`
olarak ilan edilmiştir. Termessos, İskender`in Asya seferinde, Anadolu`da ele
geçiremediği tek kenttir. Daha sonra yöreye gelen Bergamalılar ile iyi
ilişkiler içinde bulunan Termessos, Bergama Krallığı`nın varisi Roma ile de bu
ilişkilerini geliştirerek M.Ö.72`de bir anlaşma imzalamış ve bu anlaşmadan
sonra kent, çeşitli yapılar ile donatılarak, gelişmeye başlamıştır. M.S. 5. ve
9. yy`larda meydana gelen depremler sonucunda yıkılıp harap olan ve tarihinde
hiçbir ordu tarafından zapt edilemeyen Termossos kenti, tekrar inşa edilme
imkanı bulamamış ve kent halkı kıyıdaki diğer Pamfilya ve Likya kentlerine göç
etmişlerdir.(4)
Olympos Chimaira: ( Antalya- Çıralı -Cirali) Antalya 'nın güney sahillerinde Phaselis'ten sonra ikinci önemli liman kenti Olympos'tur. Şehir adını, 16. km. kuzeyindeki Torosların batı uzantılarından biri olan 2375 m. yüksekliğe sahip Tahtalı Dağı'ndan alır. (4) Henüz yeri bulunmamış Athena Tapınağı ve diğer önemli yapıların, bugün ormanla kaplı akropol tepesinde yer aldıkları düşünülmektedir. Beydağları-Olympos Milli Parkı sınırları içinde yer alan şehre ulaşım, Antalya - Kumluca karayolundan sağlanmaktadır. Nehir ağzına yakın bir yerde küçük ve dik akropolde geç dönemlerden kalan ve özellikleri anlaşılamayan yapı kalıntıları yer alır. Irmağın güney kıyısındaki Hellenistik temelli ve Roma onarımlı küçük tiyatro oldukça harap olup, girişin bir yanı iyi korunmuş durumdadır.
Simena,
Samaona (Kale)
Simena,Kaş-Finike
arasında,
Kekova (Dolikhiste), Kale köyünün bulunduğu yerdedir. Kent Roma döneminde
önemli bir yerleşim yeridir. Lykia Birliği'nin bir üyesi olan Simena'da da
Theimiussa gibi hem karada hem su altında kalıntılar bulunmaktadır. Simena’nın
surları son derece düzgün işlenmiş, ne zaman yapıldığı bilinmemekle beraber
üzerinde Bizans devrine ait yapı izleri ve tamirler vardır. Deniz kıyısında,
kitabeli bir hamam yer alır. Akropol’ün kayalıklarına açılmış çok sayıda kaya
mezarından başka etrafa dağılmış bir halde lahit ve lahit parçaları çoktur.
Akropolün kuzeyindeki bu nekropol sahasında kayalara oyulmuş ev tipi mezarlar
olup bazılarının üzerinde kitabeleri vardır. Akropolde 300 kişilik, yedi oturma
sıralı minik bir tiyatro kayaların içine oyularak yapılmıştır. Simena’da hamam,
Lykia tipi kaya mezarları ve lahitleri, Roma dönemi duvar kalıntılar da
günümüze gelebilen kalıntılardır. [12]
ANTALYA ATATÜRK EVİ MÜZESİ
Antalya'yı ziyaretlerinde Atatürk'e tahsis edilmiş olan köşk, Atatürk Müzesi yapılmak ve onun anılarını yaşatmak üzere 1984 yılında Kültür Bakanlığı'na tahsis edilmiştir. Şehrin yeni imar planı uygulaması sırasında cadde de kaldığı için ve yıkılan binanın aynısı Kepez elektrik Şirketi tarafından biraz geri çekilerek yeniden yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı, iki katlı, iki cepheli, üzeri kiremit örtülü kırma çatılı taş-tuğla duvarlı olan bina 1986 yılından beri Atatürk Evi ve Müzesi olarak hizmet vermektedir.
ELMALI MÜZESİ
18 Nisan 1984 tarihinde Antalya-Elmalı İlçesi'nin Bayındır Köyü'nde kaçak kazılar sonucunda yaklaşık 1900 adet gümüş sikkeyi kapsayan büyük bir define bulundu. Bu definedeki sikkelerden büyük bir kısmı ticari sirkülâsyona girmeyen olağanüstü kondisyona sahip ve sikke bilimi açısından bilinmeyen bazı bilgilere ait ipuçları verdiğinden, nümismatlar tarafından "Yüzyılın Definesi"olarak lanse edilmişti.[13]
Yurtdışına kaçırılan bu sikkeler Uzun süren hukuki mücadelelerden sonra. 4 Ocak 1999 tarihinde Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın imzaladığı bir anlaşma ile 1999 tarihinde ülkemize getirildi. Böylece Yüzyılın Definesi'ne ait toplam 1679 sikke buluntu yeri olan anavatanına kavuştu.[14]
Elmalı müzesinde işte bu sikkeler sergilenmektedir.
Adres: Antalya Müzesi Konyaaltı Cad. No:88-07050 ANTALYA
Tel-Fax : 0242.2385688-89- Fax: 0242. 2385687
Ziyaret Saatleri: Nisan-Ekim 9.00 -19.00 - Kasım-Mart 8.00 -17.00
Müzeye giriş ücretlidir.
İlgili Sayfalar
Edebiyat, Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel
ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize
başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.
BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM veya s_kuzucular@hotmail.com