ARAKAN KAN AĞLARKEN VİCDANLAR VE KALEMLER SUSMAMALI
30.08.2017
ARAKAN KAN AĞLARKEN VİCDANLAR VE KALEMLER SUSMAMALI
Arakan, Güneydoğu Asya ülkesi olan Myanmar'ın 7 eyaletinden biri. Arakan'dan gelen haberler çok acı ve insanın kanını donduruyor.
Uzun bir süredir zulüm hüküm sürüyor o coğrafyada. Zulmün sesi yayılıyor dünyaya. Aslında, Müslümanlara karşı uygulanan yasaklar, işkenceler ve katliam uzun yıllardır dünya kamuoyunun gündeminde. Ancak bu sıralar bölgeden gelen haberler, oradaki işkencelerin daha da arttığı yönünde. Bölgede, Müslümanların evlenmeleri, seyahat etmeleri ve okumaları yasak. Can güvenlikleri de yok.
Haberleri okudukça ve dinledikçe şunu sormadan edemiyoruz: İnsanlıktan nasıl bu kadar uzaklaşılabilir? Neden din kardeşliği açısından bakılıyor dünyanın herhangi bir coğrafyasındaki zulme? Bir insanın sadece insan olması yetmeli aslında bir zulme karşı çıkmak için. Başka bir dinden olması veya hiçbir dine inanmıyor oluşu, ona yapılan zulme sessiz kalabiliriz anlamına gelmemeli. Hiçbir din insanlığa zulmü ve kötülüğü onaylamaz. Bu zulme kimse sessiz kalmamalı ve uluslararası kuruluşlar, yapılan zulme acilen "dur" demelidirler.
Bir coğrafyada işkence ve zulüm varsa, dünyanın en önemli gündemi, o coğrafyadaki zulmün müsebbipleriyle mücadele etmek olmalı. Oradaki insanların "imdat" çağrılarına kulak verilmelidir. Oradaki topluma, her türlü kötülük reva görülüyor ve insanlıktan uzaklaşılmışsa, asla bekleyecek, durup düşünecek zamanımız yoktur. İnsanlığımız çok büyük bir sınavdan geçiyor ve maalesef geçmeye de devam edecek. Ne yazık ki İnsana en büyük kötülüğü yine insan yapıyor her fırsatta. 1999'da Kosova'da, Suriye'deki iç savaşta ve uzun yıllardır Arakan'da... Zulüm farklı coğrafyalarda hâkim olmaya devam ediyor.
Bizler, yeni bir günü, en azından can güvenliğimiz yerinde ve soframızda ekmeğimizle karşılarken; yaşamın getirdiği rutin sorunlardan "stres" yaşarken, bazı coğrafyalarda insanlar kan ağlıyor. Uzun yıllardır çeşitli coğrafyalarda tarifi imkânsız bir trajedi yaşanıyor. Şimdi Arakan kan ağlarken, vicdanlar ve kalemler nasıl susar! Uluslararası kuruluşlar bu katliama son vermek için nasıl ağır davranabilir! Siyasiler, sivil toplum kuruluşları, aydınlar, sanatçılar, böyle zulümler ve zalimler karşısında tek yürek, tek ses olmayı başarmalıdırlar. Hızlı, kararlı ve güçlü olmalıdırlar.
Şimdi tam zamanı. İnsanca davranmanın ve insanca bir duruş sergilemenin tam zamanı. Her geçen gün insanlığımızı daha da kaybetmeden, zalimlerin ve zulmün karşısında dimdik duralım. Arakan'da veya başka bir coğrafyada zalimin yumruğu altında ezilen insanlığı kurtaralım. En büyük idealimiz ve davamız insanlık adına en doğru olan şeyi yapmak olsun. Meydan zalime ve zulme bırakılmasın!
İşkenceye uğrayan çocukların, kadınların, yaşlıların, erkeklerin; nefes aldıkları toprakların sesi olalım. "Bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" değil; bir an bile nefes almasın. Ona güçlü vicdanımızla, yüreğimizle ve kararlı duruşumuzla nefes aldırmayalım.
Vicdanlar, kalemler ve uluslararası kamuoyu susmasın! Susmayalım! Arakan ve zulüm gören bütün coğrafyalar için susmayalım!
30.08.2017
Arakan, Güneydoğu Asya ülkesi olan Myanmar'ın 7 eyaletinden biri. Arakan'dan gelen haberler çok acı ve insanın kanını donduruyor.
Uzun bir süredir zulüm hüküm sürüyor o coğrafyada. Zulmün sesi yayılıyor dünyaya. Aslında, Müslümanlara karşı uygulanan yasaklar, işkenceler ve katliam uzun yıllardır dünya kamuoyunun gündeminde. Ancak bu sıralar bölgeden gelen haberler, oradaki işkencelerin daha da arttığı yönünde. Bölgede, Müslümanların evlenmeleri, seyahat etmeleri ve okumaları yasak. Can güvenlikleri de yok.
Haberleri okudukça ve dinledikçe şunu sormadan edemiyoruz: İnsanlıktan nasıl bu kadar uzaklaşılabilir? Neden din kardeşliği açısından bakılıyor dünyanın herhangi bir coğrafyasındaki zulme? Bir insanın sadece insan olması yetmeli aslında bir zulme karşı çıkmak için. Başka bir dinden olması veya hiçbir dine inanmıyor oluşu, ona yapılan zulme sessiz kalabiliriz anlamına gelmemeli. Hiçbir din insanlığa zulmü ve kötülüğü onaylamaz. Bu zulme kimse sessiz kalmamalı ve uluslararası kuruluşlar, yapılan zulme acilen "dur" demelidirler.
Bir coğrafyada işkence ve zulüm varsa, dünyanın en önemli gündemi, o coğrafyadaki zulmün müsebbipleriyle mücadele etmek olmalı. Oradaki insanların "imdat" çağrılarına kulak verilmelidir. Oradaki topluma, her türlü kötülük reva görülüyor ve insanlıktan uzaklaşılmışsa, asla bekleyecek, durup düşünecek zamanımız yoktur. İnsanlığımız çok büyük bir sınavdan geçiyor ve maalesef geçmeye de devam edecek. Ne yazık ki İnsana en büyük kötülüğü yine insan yapıyor her fırsatta. 1999'da Kosova'da, Suriye'deki iç savaşta ve uzun yıllardır Arakan'da... Zulüm farklı coğrafyalarda hâkim olmaya devam ediyor.
Bizler, yeni bir günü, en azından can güvenliğimiz yerinde ve soframızda ekmeğimizle karşılarken; yaşamın getirdiği rutin sorunlardan "stres" yaşarken, bazı coğrafyalarda insanlar kan ağlıyor. Uzun yıllardır çeşitli coğrafyalarda tarifi imkânsız bir trajedi yaşanıyor. Şimdi Arakan kan ağlarken, vicdanlar ve kalemler nasıl susar! Uluslararası kuruluşlar bu katliama son vermek için nasıl ağır davranabilir! Siyasiler, sivil toplum kuruluşları, aydınlar, sanatçılar, böyle zulümler ve zalimler karşısında tek yürek, tek ses olmayı başarmalıdırlar. Hızlı, kararlı ve güçlü olmalıdırlar.
Şimdi tam zamanı. İnsanca davranmanın ve insanca bir duruş sergilemenin tam zamanı. Her geçen gün insanlığımızı daha da kaybetmeden, zalimlerin ve zulmün karşısında dimdik duralım. Arakan'da veya başka bir coğrafyada zalimin yumruğu altında ezilen insanlığı kurtaralım. En büyük idealimiz ve davamız insanlık adına en doğru olan şeyi yapmak olsun. Meydan zalime ve zulme bırakılmasın!
İşkenceye uğrayan çocukların, kadınların, yaşlıların, erkeklerin; nefes aldıkları toprakların sesi olalım. "Bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" değil; bir an bile nefes almasın. Ona güçlü vicdanımızla, yüreğimizle ve kararlı duruşumuzla nefes aldırmayalım.
Vicdanlar, kalemler ve uluslararası kamuoyu susmasın! Susmayalım! Arakan ve zulüm gören bütün coğrafyalar için susmayalım!
30.08.2017
